Tarih Vakfı
Tarih Vakfı’nı tanıyabilir miyiz? Amaçlarınız ve faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Tarih Vakfı, Türkiye’de çağdaş ve ötekileştirici olmayan bir tarih bilincini yaygınlaştırabilmek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. Tarih Vakfı, tarihselliğin bireysel ve toplumsal bilincin en önemli öğelerinden biri olduğu gerçeğinden hareketle kurulmuştur. Türkiye’de yaşayan insanların tarihe bakışlarına yeni bir içerik, zenginlik kazandırmayı ve tarihi mirasın korunmasını, köklü bir duyarlılıkla geniş toplum kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmeyi hedefler. Vakıf, çalışmalarında tarihi araçsallıktan uzak bir bilgi alanı olarak yeniden gündeme getirmeyi ve böylece insanların tarihle yaşamlarını zenginleştiren bir üretim alanı geliştirmelerine katkıda bulunmayı amaçlar.
Bu nedenle de Tarih Vakfı’nın çalışma ilkelerinin başında bilimsellik, başka bir deyişle dinsel, etnik, kültürel, cinsel ayırımcılıktan ve her türlü önyargıdan, şovenizmden uzak durmak gelir. Böylece Vakıf, farklı ülkelerden insanlar arasında karşılıklı anlayış ve dostluğu temel alan bir yaklaşım geliştirilmesine özen gösterir.
Tarih Vakfı; tarih bilincini günün algılanmasını, geçmişin yorumunu ve geleceğin beklentilerini içeren bir bütün olarak tanımlar. Dolayısıyla tarih bilincinin yaygınlaşıp, derinleşmesini toplumların problemlerine çözüm üretme kapasitelerini arttırmanın önemli bir bileşeni olarak değerlendirir. Tarih bilincinin yaygınlaşması, tam da bu nedenle, katılımcı bir demokrasinin geliştirilebilmesi için olmazsa olmaz aşamalardan birisidir.
Tarih Vakfı 1991 yılında kuruldu. Dolayısıyla 2001 yılında 10. yılını kutlayacak. Bu amaçla etkinliklerimizi yoğunlaştırıyor ve elbette geçirdiğimiz bu 9 yılın muhasebesini yapıyoruz. Önümüzdeki on yılda daha fazla gönüllü katkısıyla, özellikle ders kitapları, tarihi mirasın korunması gibi çalışmalara ağırlık vererek, tarih alanında üretilen doğru ya da yanlış bilgiden doğrudan etkilenen çok daha geniş topluluklara ulaşmayı planlıyoruz.
Tarih Vakfı’nın etkinlikleri nelerdir?
Tarih Vakfı; tarih bilincini geliştirebilmek amacıyla her türlü araştırma, eğitim ve kütüphanecilik arşivcilik etkinliği ile basılı yayın, elektronik yayın, belgesel film, radyo ve televizyon programları, tarih alanında sanat ve edebiyat ürünleri üretimi, müzecilik sergicilik, bilimsel toplantı örgütleyiciliği, kültür turizmi ve benzeri çalışmalar yapar, yaptırır ya da yapılmasını destekler. Yarışmalar örgütler, burslar ve ödüller verir ya da verilmesini sağlar. Çeşitli kanallarla kamuoyunun daha iyi bilgilendirilmesini, eleştiri ve önerilerini ortaya koymasını olanaklı kılacak kampanyalar düzenler, düzenletir ya da bunları özendirir.
Çalışmalarımızda, bizimle aynı amaçları paylaşan yurtiçinden ve yurtdışından tüm kişi, grup, girişim ve kuruluşlarla, özellikle bilim, eğitim ve sanat kurumlarıyla dayanışma içindeyiz. Ortak projeler ve çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Tarih Vakfı’nın çalışma alanlarının başında yayıncılık geliyor. İstanbul Dergisi, İstanbul kentini koruma ve sorunlarına çözüm üretme çabalarına yaratıcı bir tartışma ortamı oluşturarak katkıda bulunmak amacıyla üç ayda bir yayınlanıyor. Her sayısında farklı bir alanı dosya konusu olarak ele alıyor.
Toplumsal Tarih Dergisi, 1994 yılından bu yana yayınlanıyor ve popüler ve akademik tarihin kesiştiği noktalarda, okurlarına ağırlıklı olarak Osmanlı coğrafyasına ilişkin olan ve tarih öncesinden günümüze değin geniş bir alanı kapsayan, birbirinden ilginç yazılar sunuyor. Dergide devletlerin, savaşların ve zaferlerin tarihinin ötesinde, şehirlerin, kurumların, ailelerin, sıradan insanların tarihi ele alınıyor. Toplumsal Tarih dergisi ayrıca, bu yıl ilki gerçekleştirilen ve geçtiğimiz günlerde sonuçlanan birde üniversite öğrencileri arası tarih yarışması düzenliyor.
Tarih Vakfı’nın süreli yayınlarından biri de yılda iki kez İngilizce olarak yayınlanan New Perspectives on Turkey’dir. Yabancı araştırmacılara yönelik olarak hazırlanan dergi, Türkiye ile ilgili tarih ve sosyal bilim makalelerini, kitap tanıtım yazılarını, konferans özetlerini okuyucularına sunuyor.
Son olarak birde Tarih Vakfı’ndan Haberler Bülteni’miz bulunuyor. Bu bültenin özelliği, Türkiye’deki STK’larda pek az örneği görülen bir süreklilik taşımasıdır. Bültenin amacı Vakfın etkinliklerini destekçileri ve dostlarıyla paylaşmak, Vakfın çalışmalarını onlarla etkileşim içinde sürdürmek için gerekli iletişim ortamını, belli bir şeffaflık düzeyinde oluşturmak şeklinde özetlenebilir.
Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1993’den bu yana faaliyet gösteriyor. Yurt Yayınları; ülkemizdeki Türkiye ve en geniş Osmanlı coğrafyasını oluşturan bölgelerin ilk çağlardan itibaren ekonomik ve toplumsal tarihi üzerine uzmanlaşan bir yayınevi olarak oldukça büyük ilgi görüyor. 100’ü aşkın kitabı yayınlayan Yurt Yayınları’nın dizileri arasında Osmanlı Araştırmaları, Türkiye Araştırmaları, Tarih Kuramı, Sözlü Tarih, Anı/Seyahat, Kentler, İktisat Tarihi, Eski Yazıdan Yeni Yazıya gibi başlıklar bulunuyor.
Tarih Vakfı’nın arşivcilik ve kütüphanecilik hizmetleri ise Eminönü’nde bulunan Bilgi Belge Merkezi tarafından yürütülüyor. Bilgi Belge Merkezi’nde özellikle 19. ve 20. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’de ekonomik ve toplumsal yapı ile gündelik yaşam tarihi alanlarında önemli olan bir arşiv araştırmacılara hizmet veriyor. Ayrıca Vakfa bağışlanmış olan, ülkemizin önde gelen halk bilimcilerinden Pertev Naili Boratav ve İlhan Başgöz arşivleri ile, fotoğraf sanatçısı Josephine Powell’ın 20 yılda Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden topladığı etnografik malzeme ve arşivi de şu anda araştırmacılara açılmak üzere destek bekliyor.
Tarih Vakfı’nın Türkiye gündemine getirdiği çalışma alanlarının başında sözlü tarih alanı geliyor. Bu çalışmanın amacı, yazılı kaynaklara dayanan alışılmış tarih yazımının ötesine geçerek, sistemli söyleşilerle, kişilerin deneyim ve bakış açılarına yer vererek geçmişin irdelenmesini sağlamak olarak özetlenebilir. Bu kapsamda Tarih Vakfı bugüne kadar anıları yakın tarih açısından önem taşıyan 103 kişinin yaşam öyküsünü video kayıtları ile kalıcılaştırdı. Benzer şekilde Tarih Vakfı kent ve kurum tarihleri alanında çalışmalar da gerçekleştiriyor. Kent tarihi alanında hala devam etmekte olan “Yerel Tarih Grupları Projesi” ile çeşitli illerde amatör yerel tarih çalışmaları destekleniyor. Daha önce yaptığımız ve bu ara yeniden hayata geçirmek için çalıştığımız bir başka projemiz de Liseliler Yerel Tarih Yarışması’dır. 1998’de bu yarışmaya 80 ilden, 1504 öğrenci, 886 çalışma ile katıldı. Bu yarışma ile tarih alanı belki de ilk kez liseli öğrenciler için bu kadar eğlenceli oldu. Kurum Tarihleri alanında bugüne kadar aralarında Osmanlı Bankası, İş Bankası, TEKEL, Milli Piyango ve Aslan Çimento’nun olduğu yaklaşık 20 kurumun tarihi yazıldı. Kurum tarihlerinin yazımı 2001 yılında da sürecek.
Bizim için vazgeçilmez iki diğer alan ise bilimsel toplantılar ve geniş katılımlı kutlamalardır. Pekçok kişi Tarih Vakfı’nı Cumhuriyet’in 75. Yılı kutlamaları için yaptığı tasarım çalışmalarıyla hatırlar. Bu anlamdaki bir diğer çalışmamız ise Boğazı tam bir şölen alanına dönüştüren İstanbul Tarih ve Deniz şenliği olmuştur.
Tarih Vakfı 9 yıl içinde 7 kongre, 28 sempozyum, 21 atölye, 5 söyleşi dizisi, 24 konferans ve 11 panel gerçekleştirdi. Bu bilimsel toplantılar tarih alanının yanı sıra sosyal bilimlerin diğer alanlarını da kapsar nitelikteydi.
Seminerler ve kültür turları birimimiz aracılığıyla hemen her ay birkaç gezi düzenliyoruz. Bu gezilerin farkı, belli bir tarih duyarlılığıyla gerçekleştiriliyor olmasıdır. Büyük bir ilgiyle karşılanan Osmanlıca ve Yunanca seminerleri genişleyerek sürüyor. Bugüne kadar yaklaşık 20 sergi düzenleyen Vakıf, bu tür çalışmalarını daha çok Topkapı Sarayı avlusundaki Darphane i Amire binalarında gerçekleştiriyor. Bizim için vazgeçilmez projelerden biri de bu binaları ileride bir İstanbul Müzesi’ne dönüştürebilmektir.
Tarih Vakfı, bir sivil toplum kuruluşu olduğunun bilinciyle, Türkiye’de sivil toplum hareketinin gelişmesi için de pekçok çalışma gerçekleştirdi. Bunların başında da STK Bilgi Merkezi projesi geliyordu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’ndan sağladığı kaynakla 1995 yılında başlatılan proje bir ara aşama olarak Sivil Toplum Kuruluşları Rehberi’nin ortaya çıkmasını sağladı. Rehberin güncellenmesi için destekçilik arayışı sürüyor. Bunun dışında her yıl iki kez yapılan STK sempozyumlarında da Tarih Vakfı aktif görev üstleniyor. Bu yıl “AB Türkiye Bütünleşmesinde STK’ların Rolü” başlığı altında yapılacak olan sekizinci sempozyumun sekreteryasını da Vakıf yürütüyor.
Bunun yanı sıra Tarih Vakfı “Türkiye AB İlişkileri STK İzleme Komitesi” ve “Barajlar ve Kültürel Miras STK ‹zleme Kurulu” gibi ortak çalışmalarda da aktif görevler alıyor.
Tarih Vakfı olarak sizce tarih alanının önemi nedir?
Tarih, bizim için politik bir araç olmaktan uzak tutulması gereken bir alandır. Her şeyden önce tarih alanının bu şekilde kullanımı, barış ve dostluk karşısındaki en önemli engeldir. Biz “ötekileştirici” olmayan bir tarihin “barış ve karşılıklı anlayış” için gerekli olduğunu düşünüyoruz. Böylesi bir tarih anlayışının Türkiye’nin dünyayla ve Avrupa Birliği ile bütünleşmesinde, eşit ve saygın bir rol üstlenebilmesi için mutlaka yaygınlaştırılması gerektiğini her platformda dile getiriyoruz. Tarihi bu şekilde algılamak, öncelikle kendi geçmişimizle barışık bireyler olarak, onu öğrenebilir, araştırabilir ve anlayabilir olmamızı sağlayacaktır. Toplumsal barışın inşasında böylesi bir tarih anlayışının vazgeçilemez olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin dünyaya doğru bir şekilde tanıtılması için de araçsallıktan uzak bir tarih anlayışının gerekli olduğunun farkındayız. Bu nedenle özellikle ders kitapları ve tarihi mirasın korunması gibi alanlarda gelecekte daha da yoğunlaşmayı düşünüyoruz.
Yurt içindeki faaliyetlerinizin yanı sıra dünya çapında diğer kuruluşlarla beraber yürüttüğünüz çalışmalarınız var mı? Bilgi verir misiniz?
Tarih Vakfı çalışmalarında yurtiçinde olduğu kadar, yurtdışında bulunan kuruluşlarla da işbirliği yapıyor. Bugüne kadar Orient Enstitü ve Türkiye’den Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte “Global şehirlerde Yerel Kültürler Atölyesi”, Rockefeller Vakfı ile “İstanbul Müzesi ve Toplumsal Tarih Merkezi Uluslararası Çalışma Grubu Toplantısı: Kent ve Toplumsal Tarih Müzeleri Atölyesi”, ayrıca aynı Vakıfla Yerel Tarih Grupları Projesi ve Liseliler Yerel Tarih Yarışması, Friedrich Ebert Vakfı ile “Sendikal Eğitimin Dünü, Bugünü ve Geleceği Atölyesi” gibi çalışmalar gerçekleştirdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’ndan aldığı destekle sivil toplum alanında çalışmalar yaptı.
Tarih Vakfı olarak kendinizi hangi noktada görüyorsunuz? Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir?
Kuruluşumuz üzerinden 9 yıl geçti ve biz bugün sivil toplum hareketinin önemli bir parçası olarak işlev gördüğümüzü düşünüyoruz. Geldiğimiz noktada kendi uzmanlık alanımızın yanı sıra, Türkiye’de sivil toplum hareketinin gelişmesi, sivil toplum bilincinin yaygınlaşması için de çaba sarf ediyoruz. 10. yılımızı kutlayacağız ve daha çok gönüllüyü, daha çok tarih meraklısını çevremizde görmek istiyoruz. Tarihin sivil bir uğraşı alanı olabileceğini gösterdik. Pekçok konuda, yerel tarih, kent tarihi, sözlü tarih, kurum tarihi gibi alanlarda, yayıncılıkta pekçok ilki gerçekleştirdik. şu aşamada ders kitapları ve tarihi mirasın korunması gibi alanlarda etkinliklerimizi yoğunlaştırmak istiyoruz ve bu çalışmalar uzmanların yanı sıra geniş halk kitlelerinin de desteğini gerektiriyor. Türkiye gündemi bu alanların çalışmaya değer olmasının ötesinde, ciddi sıkıntılar taşıdığını, bu alanlara önem vermeyişimizin, baştan savmamızın getirdiği çoğu acı sorunu yaşadığımızı gösteriyor. Aslında biz tam da bu gündemle birlikte yeni bir başlangıç yapıyoruz.
Ulaştığınız noktada devlet ve kamu kuruluşlarının katkıları ne ölçüde olmuştur?
Tarih Vakfı pekçok çalışmasında devlet kuruluşlarının da desteğini almıştır. Ancak bunu sivil toplum alanının etik kuralları içerisinde yapmaya gayret etmiştir. Özellikle Tarih ve Deniz şenliği ve 75. Yıl kutlamalarında devlet kuruluşlarıyla çalıştık. Boratav Arşivi’nden yayınlanan iki kitap, 75. Yıl için yayınlanan bir dizi kitapda Kültür Bakanlığı’nın desteğini aldık.
Bunun ötesinde Tarih Vakfı, STK’lar ile devlet arasındaki çalışmalarda bir model oluşturmak amacını taşıyor. Bu nedenle entellektüel içeriğini belirlediğimiz tüm işlerde devlet kuruluşlarıyla çalışmayı yararlı buluyor ve bu tür çalışmaların diğer STK’lar arasında da yaygınlaşması için çaba gösteriyoruz. Öte yandan bu tür çalışmalar bizim devletle iç içe bir kuruluş olduğumuzu göstermiyor. Biz devletten herhangi bir nedenle bağış kabul etmiyoruz. Zaten devletin STK’larla ilgili böylesi bir yükümlülüğü olduğunu da düşünmüyoruz. Bize göre STK devlet ilişkilerinin çok daha başka alanlarda, radikal bir dönüşüme gereksinimi olsa da, eğer olacaksa bir desteğin devletin STK’lara bu şekilde bağış yapması şeklinde yapılması STK mantığının çok dışındadır.
Hazırlayan: Hande Patır