Yelda Tansan
Yelda Tansan’ı tanıyabilir miyiz?
Hacettepe Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdikten sonra Pazarlama konusunda uzmanlaşmak için London School of Economics’de Pazarlama konusunda Master eğitimi aldım. Master bitirme tezimi, yeniden yapılanma ve aile şirketlerinin profesyonel yapıya geçiş süreçlerinin incelendiği Kurumsal Kültür Kimlik (Corporate Culture and Identity) konusunda hazırladım. Daha sonra tüketicinin tüketim tercihlerinin yönlendirilmesi, markalaşma, varolan bir markanın yeniden yapılandırılması konularının incelendiği Algılama Yönetimi konusunda (Perception Management in Communication System) doktora çalışmamı tamamladım. Hilton International Londra Merkez Ofis’de Kurum Kimliği projesinde çalıştıktan sonra, Conrad Hilton, Sabancı Holding gibi firmalarda çalıştım. En son Altınyıldız’ın Yeniden Yapılanma sürecinde ve Beymen’de görev aldıktan sonra hedeflerim doğrultusunda kariyerimde yeni bir yön çizdim. CMC Marketing Communication Consultancy adında kendi danışmanlık şirketimi kurdum.
Kariyerim çok sık iş değiştirme hikayeleriyle dolu olmasına rağmen, bunu hep kendi içinde bir tutarlılık ve hedefe yönelik bir tecrübe biriktirme eğitimi olarak tanımladım. Kariyerimi çok farklı alanlarda ama hep pazarlama uzmanlık alanında çok şeyler öğrenebildiğim hikayelerin içinde yaşadım.
Uzun yıllar Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde üst düzey görevlerde bulundunuz. Şu an ise kendi firmanızın başında faaliyet gösteriyorsunuz. Bu gelişim ve değişim sürecinden bahsedebilir misiniz?
İşin açıkçası öğretim hayatım boyunca da hep bunu hedeflemiştim. Ama tabii belli tecrübeleri yaşamak, pazarı koklamak çok önemli ve öğretimin bir parçasıdır. Ben yalnızca pazarlamaya ait konularla uğraşmak istedim. Oysa profesyonel hayatta konumun gereği pazarlama dışında, şirketin işleyişinde gerekli olan diğer konularla da ilgilenmek durumunda kalıyorsunuz. İşte bu sebeble profesyonel hayata dair hedeflerime ulaştıktan sonra kendi şirketimi kurdum. Mesleğimi soluya soluya yapmanın ve yalnızca doğru olduğuna inandığım projelere imza atmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum. İnsanın sevdiği işi yapabilmesi, onunla bütünleşebilmesi çok derin bir duygudur. Profesyonel hayatta kişisel hedeflerime ulaştığımı hissettiğim noktada CMC’yi kurma cesaretini buldum.
CMC’nin faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Pazarlama ülkemizde; daha çok reklam ajansların yaratıcılıkları ve halkla ilişkiler şirketlerinin organizasyonları şeklinde değerlendirilip, bu kapsamda yapılan giderlere de hep harcama gözü ile bakılır. Oysa pazarlama bir sanat veya yaratıcılıktan çok, stratejik çalışmaları kapsayan bir bilimdir ve bu amaçla yapılan çalışmalar da harcama değil, şirket veya marka adına yapılan bir yatırımdır. Pazarlama kısaca doğru ürünü, hizmeti, doğru zamanda, en doğru fiyatla tüketicisine ulaştırmak için yapılan stratejik çalışmalar olarak tanımlanır. Master tezi olarak hazırladığım konu olan Kurumsal Kimlik ise; firmaların ömrünün kişilerle sınırlı kalmayıp, şirketlerin kişilerle değil, prosedürlerle, birtakım kurallarla yönetilmesi ve uzun yıllar karlı bir şekilde kalmasını sağlayan çalışmaların tümünü kapsamaktadır.
Her pazarlama stratejisi usta yaratıcılarla, reklam, halkla ilişkiler gibi faaliyetlerle müşteriye ulaştırılır. CMC pazarlama konusunda stratejik danışmanlık ve yalnızca danışmanlığını verdiği uzmanlık alanların kapsamında eğitimler veren bir şirkettir. Pazarlama konusunda farklı deneyimleri ve uzmanlıkları olan 14 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz. Kurumsal İletişim altyapısının oluşturulması, Kurumsal Kimlik Çalışmaları, Marka Yönetimi, Müşteri İlişkileri Yönetimi, Sanal Pazarlama (e marketing) konularının stratejik altyapı çalışmalarının yanı sıra kapalı gruplara bu konularda hazırladığımız eğitim programlarımız da bulunuyor. Tüm bu çalışmaları yaparken Londra’da faaliyet gösteren İngiliz ortağımızdan da know how alıyoruz. Öncelikle ihtiyacı belirliyor ve bu doğrultuda kendi uzmanlık alanımız ve tecrübelerimizden yola çıkarak çözümler üretiyoruz. Müşterilerimiz içinde ülkemizde yeni yatırım yapmayı planlayan firmalar, aile şirketinden profesyonel yapıya geçiş dönemini yaşayan şirketler olduğu gibi müşterilerine hizmet verirken bizden stratejik destek alan reklam ve halkla ilişkiler şirketleri de bulunuyor.
Kapalı gruplara verdiğimiz eğitimlerin dışında bireysel katılımcılara yönelik kurumsal iletişim, kurumsal kimlik, bayi teşkilatı yönetimi, pazarlamaya genel bakış ve son gelişmeler başlıklarında farklı sektörlerden katılımcıların güncel bilgiler ve uygulamalar hakkındaki gelişmeleri takip edebilmeleri için düzenlediğimiz toplantılar da bulunuyor.
Yeni bir uzmanlık alanına geçişte sorunlar yaşadınız mı? Pazarlama konusundaki bilgi ve deneyimleriniz size yardımcı oldu mu?
Yönetim, eğitim gibi konularda danışmanlık şirketleri olmasına rağmen bahsettiğim konularda hem eğitim hem de tecrübe olarak bizim kapsamımızda çalışan çok az firma var. Bu anlamda pazarlamanın Türkiye için çok yeni bir kavram olmasına karşılık, dünyada birçok örnekleri bulunuyor ve bizim de İngiltere destekli çalışmalarımız bulunduğu için altyapı ve sistem oluşturma konusunda çok büyük zorluklar yaşadığımız söylenemez. Kuşkusuz ekip olarak farklı sektörlerde ve farklı projelerde çalışmış olmamızın çok büyük katkısı oluyor. Çünkü artık asıl önemli olan ürün veya hizmet değil, müşteri beklentileridir. Müşteriyi iyi tanımlıyor, ona ulaşacak kaynakları rahatlıkla bulabiliyorsanız işin büyük bir kısmını çözmüş oluyorsunuz.
İşin açıkçası ne iş yaptığımızı ya da neyin danışmanlığını verdiğimizi anlatmak açısından zorlandığımızı söyleyebilirim. Verdiğimiz hizmetleri reklam ajansı, halkla ilişkiler ve organizasyon şirketlerinden almak istedikleri hizmetlerle karıştıran firmalar oluyor. Bunun ancak bir süreç sonunda çözüleceğine inanıyorum.
Çalışma tarzınız ne şekilde, zamanınızı nasıl planlıyorsunuz?
Sanırım çalışma tarzı demekten çok yaşam tarzı demem daha doğru olur. Çünkü ben işimi, evimi, sosyal hayatımı, üzüntülerimi, sevinçlerimi hep atbaşı yaşıyorum. Bundan dolayı çok programlı yaşamak benim için bir prensip haline geliyor. Yapmak istediğim çok fazla şey olduğundan zamanı kontrol etmek zorundayım. Delegasyon ve takım çalışmasına son derece inanıyorum. Herkesin güçlü yönleri olduğu gibi zayıf yönleri de vardır. Bu sebeble bir takım içinde güçlü noktalardan elde edilen sinerjinin başarıyla birlikte büyük bir keyif getirdiğine inanıyorum. Birde yaptığım işten heyecan duymam, keyif almam benim için çok önemlidir. Çünkü ben işimle 24 saat yaşıyorum ve keyif alamaz, heyecanlanamazsam bu benim için çok zor bir hayat olur.
Yelda Tansan’ın yaşama dair görüşleri nelerdir?
Yaşama dair görüşümü benden daha iyi anlatan Ataol Behramoğlu, bir şiirinde şöyle diyor: “... Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var. Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın, göklere denizlere karışırcasına.”
Kadın yönetici olarak iş yaşamınızda engellerle ve güçlüklerle karşılaştınız mı?
Engel ya da güçlüklerle karşılaşmadım ancak kadınların doğuştan daha detaycı bir beyin yapısı olmasının avantajlarını her zaman yaşadım. Birde içgüdüler bulunuyor. Özellikle kadınlarda “Emotional Intellegence” dediğimiz kavram son derece gelişmiş olduğundan bunu da hep avantaj olarak yaşadım. Yaptığımız işte matematiksel zeka kadar, duygusal yaklaşımın da çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü ulaşmak istediğimiz ne de olsa insandır.
“İnsan”ı rekabette önemli bir unsur olarak kabul ediyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Beyin gücü denilen kavram artık şirketlerin geleceğini yönlendiren, neredeyse bilanço çizelgelerinde gösterilecek bir değer halini aldı. Artık ürün/hizmet için kalite kavramı yani teknolojik standardizasyon noktalarında öyle gelişmeler kaydedildi ki ürün farklılığı ya da hizmet farklılığı yaratmak yalnızca insana ve insani değerlere bağlı hale geldi. Aslında ben yeni çağı “insan olmanın ne anlama geldiğini” sorguladığımız bir çağ olarak tanımlıyorum.
Çalışma ekibiniz sizi nasıl tanımlıyor?
Herhalde çok zor ve zaman zaman çekilmez olduğumu düşünüyorlardır. Çok hızlı düşünüp, hızlı çözümler üretiyorum. Aksi durumda konsantrasyonum dağılıyor ve beni tutmaları, yakalamaları bu açıdan ekibimi usandırıyor olabilir. Birde iniş ve çıkışlarım çok şiddetlidir. Herhalde sevilmesem ya da tanımasalar çekilecek dert değil cinsindenim.
Kariyerini İnsan Kaynakları alanında yapmak isteyen gençlere önerileriniz...
Öyle hızlı bir değişim içindeyiz ki gençlere kesinlikle farklı tecrübeler kazanma cesaretini kaybetmemelerini yani belli bir hedef doğrultusunda iş değiştirmekten korkmamalarını tavsiye ediyorum. Ancak bu noktada kastettiğim asla ayran gönüllük değildir. Ama okuldan sonra ömür boyu keyifle yapılacak bir kariyer planını acil bir şekilde yapmak çok fazla mümkün olmuyor ve bundan dolayı iş hayatında ne istediklerini bilmek adına tecrübeler biriktirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Araştırmak ve sorgulamak gençlerin temel kişilik özellikleri arasında olmalıdır.
Geleceğe dönük bireysel ve kurumsal hedefleriniz nelerdir?
Her sabah güne yeni hedeflerle başlıyor, bir önceki gün hedeflerime ulaşmış olmanın verdiği huzurla yarınlara yönelik yeni hedefler belirliyorum. Ancak daimi hedefimi her yeniliği kendi başarı standartlarım içinde yapmak oluşturuyor. Çerçeveler içinde yaşamaktansa, zorda olsa çerçeveleri kendim çizmek istiyorum.
Tabii huzur ve hep dediğim gibi keyifli yaşamak temel hedefimdir. Kurumsal olarak hepimizin ortak hedefini pazarlamanın doğru tanımının daha geniş kitleler tarafından bilinmesi için üzerimize düşeni yapmak, uluslararası başarılı şirket kimliğinde çok uzun dönemler varolmak oluşturuyor. Birde Türkiye’nin kurum kimliği konusunda bir çalışma yapmak istiyorum. Çünkü tanıtımdan önce kendimizi tanımlamak zorunda olduğu muza inanıyorum. Bu konuyla ilgili bir girişimde bulunmadım ancak gündem o kadar hızlı değişiyor ki aslında nasıl yapmam gerektiğini de çok fazla çözümlemiş değilim.
Hazırlayan: Hande PATIR