Takvim Biter, Kültür Kalır…
Yeni yıla girerken organizasyonların asıl sınavı: İnsan…
Aralık ayı, takvimlerin son sayfası olduğu kadar, kurumların da aynaya en net baktığı zamandır. Bütçeler kapanır, rakamlar netleşir, hedefler tutar ya da tutmaz… Ama tüm bu sayısal muhasebenin ötesinde, çoğu zaman sessiz bir soru asılı kalır havada: Bu yılı insanlar nasıl yaşadı? Yorgun mu kapatıyoruz, güçlenmiş mi, umutlu mu, kırgın mı? Çünkü kurumlar yılı rakamlarla kapatır; insanlar ise duygularla…
2026’ya yaklaşırken çalışma hayatı artık yalnızca hız, performans ve verimlilikle tarif edilemiyor. Algoritmalar, yapay zekâ, dijital izleme sistemleri ve sürekli erişilebilirlik; iş süreçlerini dönüştürürken insanın iç dünyasında yeni yükler yaratıyor. Bağlılık hâlâ var belki, ama güç azalmış olabilir. Başarı grafikleri yükselirken, içsel dayanıklılık aynı hızda artmıyor. İşte bu nedenle bugün İK’nın en kritik sorusu artık “Ne kadar ürettik?” değil, “Bu üretimin insani bedeli ne oldu?”
Bu sayımızda; psikolojik güvenlikten 2026 İK trendlerine, liderlikte görünmeyen duygulardan kültürün sessiz kırılma noktalarına kadar pek çok başlığı, yılın yorgun ama öğretici izleriyle birlikte ele aldık. Çünkü biliyoruz ki kültür, strateji slaytlarında değil; en zor zamanlarda verilen küçük kararların toplamında şekillenir. Kriz anlarında, performans baskısında, belirsizlik dönemlerinde kurumun gerçek karakteri ortaya çıkar. Takvim biter, ama kültür kalır.
Yeni yıl için planlar yapılırken çoğu organizasyon yine hedefleri, bütçeleri ve KPI’ları masaya koyacak. Biz ise bu sayfadan, tüm İK liderlerine ve yöneticilere başka bir listeyi de hatırlatmak istiyoruz: Güven, adalet, duyulma ihtiyacı, takdir, anlam, psikolojik emniyet… Çünkü sürdürülebilir başarı artık yalnızca sistemlerle değil, insanın kendisini güvende hissettiği iklimlerle mümkün.
2024’ü kapatırken geriye dönüp baktığımızda şunu daha net görüyoruz: Kurumların geleceği, teknolojide ne kadar ileri gittiklerinden çok, insanı ne kadar geride bırakmadıklarıyla belirlenecek. HRdergi olarak biz de bu yılı; sorular sorarak, görünmeyeni görünür kılmaya çalışarak ve insanı merkeze alan hikâyeleri çoğaltarak kapatıyoruz.
Yeni yılın; daha az gürültü, daha çok anlam; daha az acele, daha çok temas getirmesi dileğiyle… Mutlu yıllar!
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni