“Yaratıcı düşünmeye puan veriyoruz”


Öncelikle Anadolu Sağlık Merkezi hakkında bizlere bilgi verir misiniz?

Anadolu Sağlık Merkezi, 45 bin m2 kapalı alana sahip, genel amaçlı bir hastane. Kadın sağlığından çocuk hastalıklarına, deri hastalıklarından, beyin cerrahisine kadar her ihtisas dalı hastanemizde mevcut. Ancak kanser, kalp ve beyin hastalıkları ile kadın sağlığı konusunda referans merkezi olma özelliğimiz var. Bu konularda hastanemizin bir cazibe merkezi olması doğrultusunda ciddi yatırımların olduğu, ciddi bir ekibin oluşturulduğu, yalnızca Türkiye değil, Avrupa’da sözü geçen, bilinen bir merkez olma yolundaki çalışmalarımız da devam ediyor.

Merkezin kuruluş öyküsünü anlatabilir misiniz?

Merkezin kuruluş hikayesi aslında 79’lu yıllara dayanıyor ve kurucu büyüklerimiz Sayın İzzet Özilhan ve Kamil Yazıcı’nın, bundan 25 sene önce Amerika’daki tedavileri esnasında, tedavi oldukları enstitülere benzer bir enstitüyü Türkiye’ye kazandırma hayali ile başlıyor. Bu düşünce 90’lı yıllarda daha da şekilleniyor. 1997’de üzerinde bulunduğumuz araziyi bularak çalışmalarımızı daha elle tutulur bir hale getirdik.

Bundan sonra arama konferansı yaparak, sağlıkta Anadolu Vakfı olarak nasıl bir yatırım yapmamız gerektiğini konuştuk. Öncelikle vizyonumuzu oluşturduk. Ardından stratejik planlama çalışmaları, fizibilite, pazar araştırması derken, böyle bir eserin oluşturulmasında vizyonumuz doğrultusunda, hastane mimarisi açısından Amerikalılarla çalışmamız gerektiğini düşünerek, mimari firmayı Amerika’da bulduk. 2002 Haziranında temel atarak, 12 Şubat 2005’te hastanemizi açmak için adımlarımızı bir bir attık. Merkezin ve birleşenlerinin konsept olarak büyümesinden, hastanenin açılmasına kadar geçen süre 5,5 yıl...

Biraz da Anadolu Sağlık Köyü 2020 Projenizden bahsedebilir misiniz?

Merkezin yanında bir “sağlıklı yaşam ve rehabilitasyon merkezi” kurmayı hedefliyoruz. Sağlık hizmeti almaya muhtaç yaşlıların bakıldığı bir yaşlı bakımevi ile, terminal vakaların son dönemlerini huzur içinde geçirmelerini sağlayacak son dönem evi projelerimiz var. Bunun dışında, gerek koruyucu hekimlik gerekse birinci basamak sağlık hizmetlerini verdiğimiz uydu kliniklerimizi kurmayı hedefliyoruz. Bu kliniklerden birincisi Nisan ayı başında Bağdat Caddesi Suadiye’de açılmış olacak. Kocaeli, Bursa, İstanbul Avrupa yakasında da uydu klinikler ile hizmet vermek arzusundayız.

Merkezinizde yönetim açısından hangi değerleri temel alıyorsunuz?

Merkezi kurarken oluşturduğumuz değerler, öz değerlerimizi yansıtıyor: insan sevgisi, sosyal sorumluluk ve etik ilkelere bağlılık… Tüm çalışmalarımızın özünde, bu üç konu ön plana çıkıyor.

Tabii sistemi kurarken ortaya koyduğumuz birtakım değerler de var. Yaptığımız her çalışmada; hizmet verdiğimiz sağlıklı insanımıza ya da hastalarımıza fayda üretmek değerlerimizin ayrılmaz parçası... Bunun dışında bilgi ile çalışmak ve ölçerek yönetmek çok önemli bir konu. Sistemi oluştururken önem verdiğimiz değerlerimizden biri de; güvenle, huzur ortamında elbirliği ile çalışabilecek bir ekip yaratmak. Her şeyin ötesinde de, Anadolu Sağlık Merkezi olarak; öğrenen, öğretebilen, bilimsel temele dayalı yenilikleri Türkiye’ye getirebilen, uyarlayabilen bir sistem kurmak istedik. Bu amaçla da yeniliklere açık, bilimsel anlamda öğrenen ve öğretebilen bir ekibi oluşturmaya çalıştık. İş değerleri açısından, insan odaklı, performansa dayalı bir yönetim modellemesi ile çalışıyoruz. Yaratıcı düşünmeye puan veriyoruz. Tüm bunlar bizim açımızdan çok önemli değerler.

Biraz da sahip olduğunuz insan kaynağınızı değerlendirmenizi istesek?

Temel değerlerimiz çerçevesinde çalışan çok genç ve dinamik, ama aynı zamanda Anadolu Sağlık Merkezi ailesinin bir parçası olmanın farklı olduğunu bilen, burada huzurlu ve mutlu bir şekilde çalışabilen, bundan gurur duyabilen bir kadromuz var. Hekim kadromuzun yüzde 57’si yurt dışında deneyim kazanmış hekimlerden oluşuyor. Yüzde 40’ı akademik unvana sahip. Bu; klinik kalite açısından çok büyük bir ayrıcalık. Elektronik hasta arşivleme sistemi, ilaç sistemi, görüntüleme sistemi, doktor ücretlendirme sistemi... Tüm bu sistemler Türkiye’de fark yaratacak, performansa dayalı sistemi benimseyen hekimlerin, daha iyiye gitmemiz için her türlü çalışmada bulunabileceği bir model ve kimsede yok. O açıdan “nerede farklısınız?” derseniz, “nerede değiliz ki?” diye yanıtlamam daha doğru olur.

NEDEN JOHN HOPKINS?

Dayanıklı’ya kurumun isminin neden John Hopkins olarak seçildiğini de sorduk. İşte yanıtı: “Amerika’nın önde gelen tıp fakültesi hastaneleriyle görüştükten sonra, John Hopkins ile devam etme kararını aldık. Çünkü Hopkins son 14 yıldır, ölçülebilen objektif kriterler çerçevesinde Amerika’nın en iyi hastanesi seçiliyor. Araştırma geliştirme fonlarından en fazla payı alan tıp fakültesi hastanesi… Ulusal sağlık akademisinden yılda 250 milyon dolar alıyor ve birçok ilke imza atmış.

Bunun da ötesinde misyonu ve vizyonu bizimkiyle uyumlu. Eğitim, araştırma ve hizmet sunumunu birlikte götürmeyi ilke edinmiş ve bu çerçevede uluslararası bağlantıları kurmuş, uluslararası deneyimi olan bir kurum. Bu nedenle biz, böyle bir bilgi ve teknoloji transferinin John Hopkins ile gerçekleşebileceğini düşündük ve çalışmalarımıza başladık. İnsan Kaynakları ekibimiz Hopkins’te eğitim aldı ve oranın İnsan Kaynakları Departmanı ile koordineli çalıştı. İdari personelimiz de; bilgi işlemiyle, hasta ve hemşirelik hizmetleriyle, Hopkins deneyiminden faydalanma imkanı buldu. Politika ve prosedürler, eğitim materyalleri aklınıza gelebilecek her şey Hopkins know – how’ı kullanılıp, bunların Türkiye’ye adapte edilmesiyle gerçekleştirildi. Sonuçta, biz aslında John Hopkins’iz…”

Beş yıldır İK uygulamaları üzerinde çalışılıyor

Anadolu Sağlık Merkezi İnsan Kaynakları Direktörü Metin İslamoğlu, İnsan Kaynakları konusundaki çalışmalara beş yıl önce başladıklarını ve yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerini söylüyor. İşte merkezdeki uygulamaların ayrıntıları…

Merkeziniz kaç kişilik bir ekipten oluşuyor?

Hastanemizde şu an 333 kişi çalışıyor. Çalışanlarımız içerisinde en büyük insan profili tabii ki tıbbi hizmetler departmanına ait... Doktorlarımız, teknisyen kadrolarımız, eczacılarımız, fizyoterapistlerimiz, tamamıyla medikal hizmet veren arkadaşlarımız, idari personelimiz var. Bunun dışında bütün şirketlerin çalıştırması gereken, engelli ve eski hükümlü personelimiz de var.

İnsan Kaynakları Departmanı olarak beş kişilik bir ekibiz. Fakat her geçen gün biz sayımızı arttırarak büyüyoruz. Özellikle hasta volümünün artmasıyla birlikte hizmet sunan arkadaşlarımızın sayıları da, evrensel sayılar oranında ilerliyor. O açıdan yıl sonuna kadar tahminiz, 500 personeli bulacağımız yönünde... Anadolu Sağlık Köyü Projesi hayata geçtiğinde de, tahmin ediyorum minimum 3 bin kişinin çalıştığı büyük bir aile olacağız.

Kuruluş aşamasında İK açısından hangi çalışmaları gerçekleştirdiniz?

Bu konuda beş yıldır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Öncelikle ana baz insan kaynağını kurma ihtiyacımız doğdu ve departmanların başındaki yöneticileri oluşturduk. Daha sonra da personel planlaması yaptık. Bunları genellikle üçer yıllık planlar şeklinde hazırladık. Bunun sonucunda hangi kadrolara, kaçar kişi alacağımızı ay bazında belirledik. Daha sonra görev tanımlarımızı oluşturduk.

Görev tanımlarının ardından, Hopkins’teki uygulamaları görmemiz gerekiyordu. Ben ve diğer yönetici arkadaşlarım Hopkins’e gittik. Herkes kendi branşı ile ilgili departmanda uzun soluklu bir çalışma yaptı. Bu anlamda A’dan Z’ye Hopkins’te insan kaynakları adına neler yapılıyorsa, onları bir denetçi mantığı ile denetledik. Oradaki yöneticilerden fikirler aldık. “Başka neler yapabiliriz?” diyerek, edindiklerimizi, Türk kültürüne ve buradaki insan profiline uygun bir şekilde uyarlayarak politika ve prosedürlerimizi yazmaya başladık. Ardından şantiye döneminde bizimle çalışacak arkadaşları belirleme aşamasına geçtik.

İşe alımda hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

Arkadaşlarımızın gelişime açık, takım çalışmasına yatkın ve farklı bakış açılarına sahip olmaları gerekiyor. Çünkü biz burada çalışan herkesi ailemizin bir parçası olarak görüyoruz. Bunun dışında pozisyon bazlı birtakım farklılıkları da gözetmemiz gerekiyordu. Bu anlamda pozisyon bazında minimum olması gereken eğitimleri belirledik ve o eğitimlere sahip olan arkadaşları istihdam etmeye çalıştık. Şu anda bizde lise altında eğitim düzeyine sahip hiçbir arkadaşımız yok. Hopkins ile sürekli ilişki içerisinde olduğumuzdan, İngilizce bilmek ve bu dili iyi bir şekilde kullanmak bizim için önem taşıyor. Diğer yandan hizmet sektöründe olduğumuz için, iletişim yeteneği kuvvetli olan arkadaşları biz burada toplamaya çalıştık.

Eğitim konusunda neler yaptınız?

Eğitime çok önem veren bir kurumuz. En önemli eğitimlerimizden bir tanesi oryantasyon eğitimi. Şu ana kadar büyük gruplar halinde üç oryantasyon yaptık. Çok kapsamlı ve Türkiye’de özellikle bizim sektörümüzde olmayan bir oryantasyon eğitimi planladığımıza inanıyoruz. Genel oryantasyon eğitimimiz iki tam gün sürüyor. İkinci günün sonunda arkadaşlarımız, bizim hedeflerimizi, onlardan neler beklediğimizi, organizasyon yapımızı çok iyi anlamış oluyor. Bu genel oryantasyonun dışında bir de birimlerin kendi oryantasyonları var. Hemşirelik hizmetleri beş gün, idari hizmetler iki gün süren bir oryantasyon programı yapıyor. Böylelikle kişiler, hastaneye girdikten itibaren bu oryantasyon programları ile kendilerini buraya ait hissediyor – ki bizim en önemli konularımızdan bir tanesi personelimizin aidiyet duygusunu geliştirmektir.

Bunların dışında, bütün kadromuz için gerçekleştirdiğimiz en önemli eğitimlerden bir tanesi de iletişim eğitimi... Özellikle hasta danışmanı dediğimiz kadromuz ve dışarıyla iletişim kuracak kadromuz için de, telefonda konuşma teknikleri eğitimimiz oldu. Şu anda da yabancı dil eğitim programının planlamasını yapıyoruz.

Öte yandan “Eğitim Fırsatları” adlı bir katalog oluşturduk. Bu katalogda yer alacak eğitimleri, yıl içerisinde departmanlardan bize gelen bilgiler ve performans değerlendirmelerinin sonucunda belirliyoruz. 110 eğitimimiz programlandı ve “kimler o eğitimi alacak, eğitimin içeriği nedir, sonuçlarından neler bekliyoruz?”, tüm bunlar da belirlenmiş durumda. Bu kataloğu her yıl yeniliyoruz ve Ocak ayında bütün departmanlara deklare ediyoruz. Oradan bize gelen talepler doğrultusunda da sınıflarımızı, programımızı oluşturuyoruz. Kısaca bir yıl içerisinde, eğitim konusunda ne yapacağımızı biliyoruz.

Performans yönetim ve ücret sisteminiz nasıl?

Merkezimizde, Anadolu Grubu’na bağlı şirketlerinin kullandığı İnsan Kaynakları Yönetim Sistemi kullanılıyor. Performans Yönetimi Sistemi, Ücret Yönetimi, Kariyer Yönetimi ve Eğitim Geliştirme Yönetimi bu sistemin birer parçası. Performans yönetimi sistemi içinde bulunan Bireysel Performans Değerlendirme ise, bu entegre sistemin en önemli parçası ve bireyin işteki performansını değerlendiren ve bireyin gelişme potansiyelini belirleyerek iyileştirme, geliştirme ve yönlendirme odaklı sistematik bir değerlendirmedir.

Anadolu Grubu’nun sahip olduğu performans yönetim sistemi olan Bireysel Performans Değerlendirmesi’ni doktor kadromuz dışındaki tüm çalışanlarımıza uygulamaktayız. Doktor kadromuz için özellikle Hopkins’teki çalışmaları izledikten sonra farklı bir performans sistemi geliştirdik.

Doktorlarımız birkaç alanda değerlendiriliyor. Bunlardan bir tanesi müşteri memnuniyeti. Hasta memnuniyetinde çıkan sonuçlar, doktorlarımızın performansını öncelikle ilgilendiriyor. Diğer yandan kongre, kurs, seminerlere katılıp, makaleler, kitaplar yazan arkadaşlar bizim için önemli olduğundan, performansın bir diğer ayağını da doktorlarımızın kişisel gelişimlerini gerçekleştirmeleri oluşturuyor.

Performans değerleme sonuçları hekim kadrosu için hak ediş yüzdelerine, diğer kadrolar içinse ücretlerine yansıyor. Bu anlamda merkezin ücret sistemi, performansa dayalı bir sistem. Ancak performans değerleme sistemimiz sadece ücret yönetimi ile ilişkili değil. Kariyer planlama ve eğitim geliştirme sistemleri de, özellikle performans değerleme sistemimizden çıkan verilere göre yönetiliyor. Sonuçta biz, içinde bulunduğumuz sektörde ücret yönetimi konusunda farklı bakış açıları bulunan diğer kurumlarla beraber, sektörün ve bu sektörde emeğini değerlendirenlerin menfaatlerine uygun olarak yeniden yapılanmasında öncü olmak istiyoruz.

Kariyer planlama konusunda neler yapıyorsunuz?

Biz yeni bir kurum olmanın avantajlarını kullanarak, bazı pozisyonları özellikle şimdiden doldurmadık. Bu pozisyonlara, mevcut kadromuzdaki takım arkadaşlarımızın yeterli tecrübe ve bilgi birikimi kazanmalarından sonra, en uygun adayın atanmasını sağlayacağız. Bu atama kararları, performans değerleme sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda objektif bir şekilde yapılabiliyor. Değerlendirme sonucunda çıkan bu kararlar doğrultusunda uygun pozisyonlara atamalar yapılıyor ya da o pozisyon için ihtiyaç duyulan eğitimler kişiye veriliyor. İnsan Kaynakları Departmanı olarak, özellikle yönetici pozisyonlarına kendi içimizden yetişen arkadaşların atanmasına öncelik veriyoruz. Bu bize sektörde mesleki alanda eğitim ve tecrübe kazandıran bir merkez olma farklılığını da getiriyor.

Hedeflerinize ulaşmada insan kaynağınız ne gibi bir rol oynayacak?

Hepimizin bildiği gibi taklit edilemeyen tek güç insan... Biz de bu noktadan yola çıkarak mesleğinin onurunu taşıyan, kendini mesleki anlamda kanıtlamış ve bizim öz değerlerimize uygun takım arkadaşları ile kadromuzu oluşturduk. Biz bu kadromuzun sağlık sektörüne yeni bakış açıları kazandıracağına inanıyoruz. Elbette ki sadece doğru insanları seçmek bir kurum için yeterli değil, diğer değişkenlerle birlikte, kurumların İnsan Kaynakları Bölümlerine çok iş düşer. Biz çalışanlarımızın kurum içinde hak ettikleri noktada güven ve huzur içinde çalışacakları bir çevre ve sistem sunuyoruz. Seçerken çok özendiğimiz arkadaşlarımızın, çalışırlarken de aynı özeni göstererek, sahip oldukları potansiyeli eğitim ve insan kaynakları sistemleri ile desteleyerek, motive olmalarını ve yaptıkları işten zevk almalarını sağlamaya çalışıyoruz. Bu da yapılan işin kalitesini arttırarak sektörde olumlu değişikliklere yol açacaktır.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)