Şirketlerde işlenen internet suçları ve İnsan Kaynakları

Çalışanların internet ve mail ortamıyla karşılaştığı ilk yıllardaki sevincini hatırlıyorum. Bilgiye anında ulaşabilme, fotokopilerle çoğaltılmadan dosyaların istediğiniz kişiye anında iletilmesi gibi bir sürü avantajı vardı. Hatta bir kısmımız bir süre sonra, “Outlook yokken ne yapıyorduk?” diye düşünmeye başlamıştık.

Ta ki, bu konuda ortaya çıkan olumsuz durumlara çözüm ararken yaşanan çaresizliklere kadar…

Türkiye’de internet konusu, yasal olarak tam düzenlenmiş olmadığı için sınırsız bir özgürlük arenası... Interneti kullanarak isteyen istediğini karalayabilir, hakaret edebilir, başkalarının canını yakabilir. Aynı şekilde isteyen istediğini dolandırabilir, zarar verebilir. Yasal statüsü olmayan her türlü örgüt, kuruluş, dernek faaliyetlerini internet üzerinden yürütebilir. Bunlar aslında yapılıyor da. Çünkü bu dönem içinde kimini forwardlanmış mail yoluyla, kimi olayı da bizzat yaşayarak öğrenmiş bulunuyoruz.

Önümüzdeki dönemde İK’cılar, şirket içinde yaşanan bu sorunlara cevap bulmakla meşgul olacaklar. Birbiriyle duygusal ilişkilerinin detaylarını anlatan mailleri yanlışlıkla tüm şirkete gönderenlerden şirket sırlarını maille satanlara, maaş zammını beğenmediğinde veya işten çıkarıldığında dışarıdan bir e-posta adresi alarak protestosunu şirket çalışanlarına maille gönderenlere kadar her vaka ayrı bir çözümü gerektirecek. Kimini gülümseyerek hatırlayacağız, kimi olayda ise “Ya benim başıma gelseydi, ne yapardım?” diye tüyler diken diken olacak.

Neler suç kabul edilecek, hangileri gerçekten iletişim yöntemi; sınırlar sizce klasik durumlar kadar net mi?

En zararsız haliyle fıkra/karikatürlerin bile miktarı/içeriği denetime alınabiliyor. Vaktinin yarısında sağa sola fıkra/resim gönderen çalışanların performans sonuçlarını görmek isteyen tepe yönetime karşı İK ne cevap verecek? Bunlara hazırlıklı mıyız? Erkek çalışandan erotik fıkra maili alan bir hanım taciz şikayetinde bulununca ne diyeceğiz? Nereye kadarı kabul sınırları içine girecek? Kahve içerken anlatılan bir fıkra ile yazılı kayıtlı bir fıkra arasında fark var mı, yok mu?

Şirketlerin güvenlik duvarları gerçekten güvenli mi? Yahoo vs. hiçbir güvenlik kaydı olmadan alınmış e-posta adreslerinden şirket çalışanlarınızı karalayan mailler aldığınızda tepkiniz ne olacak?

Şirkete yeni girmiş biri için bu karalama mailleri geldiğinde ne yapılacağı çok büyük bir sorun gibi görünmeyebilir ama ya genel müdürünüz hakkında ipe sapa gelmez mailler geliyorsa şirket çalışanlarına? Çözüm tüm yahoo adreslerini kapamak mı olacak? Maili atanı filmlerdeki gibi ekran başında yakalayacak sistemler mevcut mu, bilmek istiyorum.

IT departmanları bu mailleri önlemenin yollarını biliyor mu? Mağdur duruma düşmüş kişilerin başvuracakları merciler bu konudan ne kadar anlıyorlar belli değil. IP adresi nedir bilen kaç hakim var? Internet cafelerde kimlik alınmadan PC başına oturulabilmesi, bu kadar kolay ve iz bırakmadan internete ulaşım bu suçları daha da teşvik etmiyor mu? Internet polisi diye bir kavram var ama nasıl çalışır, ne kadar etkindir, dahası arkasından yasal düzenlemesi olmadan suçlunun yakalanması neye yarar?

Maalesef görüyoruz ki, olay ortaya çıktığında epey güçsüz ve aciziz. Internetin hızına hukukun yavaşlığını eklediğinizde, mağdur olarak hakkınızı aramaya çalıştığınızda şansınız o kadar az görünüyor ki. Adliyenin tozlu pembe karton dosyalarında teknolojik davaların anlaşılmaz teknik detaylarını yazan dilekçeler ve teknik dili karşısındakinin anlayacağı dile çevirmeyi bir türlü beceremeyen teknik bilirkişiler… Ve olayı çözmeye çalışan, arada kalan İnsan Kaynakları yöneticileri…

Teknoloji bize kolaylığı ve hızı sunarken, beraberinde etik bir tartışmayı da getirmiş görünüyor. Üstelik bu etik tartışmanın içine “firewall, IP adresi, MSN chat, ICQ” gibi bir sürü yeni kavram da girmiş bulunuyor. Hukuktan ve teknolojiden birlikte anlayan uzmanlara şiddetle ihtiyacımız var.

Amerika’da telefon kayıtları ve e- maillerin kontrol edildiğine dair ciddi söylentiler varken şirketlerde çalışanlar arasında dolaşan maillerin içinde sansürün yeri olacak mı? Söz uçar, yazı ve kayıt belgeli kalır. Masum bir şirket dedikodusunun mailinin bir süre sonra aleyhinize kullanılmayacağını artık kim bilebilir? Bunca yıl eleştirdikten sonra sorunları çözemedikçe İK’cılar olarak belki de sansürün en ateşli savunucuları bizler olacağız kim bilir…

Hepimize güvenli teknolojik çalışmalar dileğimle...

Melike Uslu Mehmetoğlu
Organik Kimya Sanayi - İnsan Kaynakları



Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)