Bir eğitim ve öğretme metodolojisi olarak Atölye çalışmaları
Eğitimlerin özelde bireye ve genelde de kuruluşa katkı sağlayabilmesi için edinilen bilgilerin uygulamaya aktarılabilir olması; bir diğer ifade ile bireylerin uygulama becerisi edinmeleri kritik önem taşıyor. Katılımcıların da kuruluşların da herhangi bir gelişim aktivitesinden beklentileri bu... Çünkü iletişim teknolojilerinin bu kadar gelişmiş olduğu günümüzde her türlü bilgiye ulaşabilmek zaten çok kolay. Eğitime gitmekteki amaç sadece bilgi edinmek değil, uygulama becerisi kazanmak… Katılımcılara uygulama becerisi kazandırmak amacıyla kuşkusuz workshop dışı eğitim programlarında da çeşitli örnek uygulamalar yaptırılıyor. Bir sürü eğitim programının tanıtımında kullanılacak yöntemin “yaparak öğrenme” yöntemi olacağı ifade edilir. Ancak, bir eğitim/gelişim programının amacı gerçekten, genel bilgilendirme sağlamanın ötesinde; belirli bir konuya odaklı olarak yoğun etkileşim sağlamak ve bolca uygulama/pratik yaptırmak ise program workshop olarak adlandırılıyor. Amaç gerçek bir öğrenme ortamı oluşturmak ve öğrenmeyi sağlamak...
Aslında her eğitim /gelişim aktivitesinin hedefinin ve sonucunun bu olması gerekiyor. Eğer normal eğitim programları bu sonucu sağlayamıyorsa tüm eğitim gelişim programlarının yöntemiyle, hedefiyle ve sonucuyla workshop niteliğinde olması gerekir. Batı’da şirketler, kurumsal eğitimlerin getirisi ve katkısını garanti altına almak için o kadar titiz ve incelikli yöntemler uyguluyorlar ki; kendi akademisini kuran şirket sayısı hızla artıyor. Amaç eğitim/gelişim aktivitelerinin getirisini, yapılan yatırımın geri dönüş oranını (ROI) yükseltmek... Bu amaçla; her türlü öğrenme kuram ve metodolojilerini, katılımcıların öğrenme stillerini göz önüne alarak kendi eğitim programlarının tasarımını yapıyor ve programları sürekli değerlendirerek, ölçerek geliştiriyorlar. Artık raf ürünü eğitimler giderek ve hızla değer yitiriyor. Ancak eğitim şirketleri uygulamalı bir program olduğunun ifadesi bağlamında “workshop” kavramını sıkça ve altını çizerek kullanmayı sürdürüyorlar.
Katılımcılara sağlanan katma değer
Workshop ya da bizdeki adıyla atölye çalışmaları, adına/gereğine uygun olarak yapılması durumunda katılımcılara çok önemli getiriler sunuyor. Ele alınan konunun odaklı bir konu olması, o konuda derinlemesine bilgi/beceri sahibi olunmasını sağlıyor. Katılımcı sayısının görece sınırlı olması ve dolayısıyla yaratılan yoğun etkileşim ortamı fikir üretimini destekliyor. İnsanların birbirlerinden de bir şeyler öğrenebildiği, çoklu bakış açılarını sentezleyebildiği, kafalara takılan sorulara yanıt bulunabildiği, çok yönlü öğrenmeyi destekleyen bir ortam sunuyor. Birlikte yapılan ortak uygulamalar ile de bilgilerin uygulamaya aktarılması olanağını sunarak, uygulama becerisi edinilmesini sağlıyor ki; biliyorsunuz bunların hepsi “gerçekten öğrenme”; yani “uygulayabilme” adına çok değerli getiriler…
Atölye çalışmalarına bir eğitim ve öğretme metodolojisi olarak bakarsak, bilgi edinmenin ötesinde katılımcıların uygulama becerisi edinmelerinin ve öğrendiklerini uygulamalarının hedeflendiği hemen her konuda atölye çalışması yapılabilir. Bu noktada önemli olan bir gelişim aktivitesinin adının atölye, eğitim, kurs ya da seminer olmasının ötesinde, aktivite hedefinin çok net tanımlanabiliyor olması ve hedefe uygun olarak program “tasarımının” çok incelikli bir çaba ile yapılıyor olması... Adı “eğitim” olan ama atölye formatında gerçekleştirilen birçok eğitim programı olabildiği gibi, adı atölye olup klasik eğitim programı sınırları çerçevesinde gerçekleştirilen birçok çalışma yapıldığına da tanık olabiliyoruz.
Sonuçların ölçümü
Yapılacak atölye çalışmasının niteliğine bağlı olarak her tür atölye çalışmasının geri dönüşü ölçülebilir. Diğer tüm eğitim programlarında olduğu gibi, konu ve hedefine bağlı olarak bazı atölye çalışmalarını 3. düzey “uygulama” düzeyinde, bazılarını 4. ve bazılarını da 5. düzeyde ölçümleyebiliyoruz. Burada kritik olan nokta, atölye çalışmasının daha planlanma aşamasında amacının net olarak tanımlanması ve nasıl ölçüleceğine bu aşamada karar verilmesi... Çünkü programı gerçekleştirdikten sonra “Getirisi ne oldu?” sorusunun yanıtını bulabilmek için artık çok geç olabiliyor. Ölçme için bazı verileri programdan önce, bazılarını program aşamasında toplamak gerekebiliyor.
Bir uygulama örneği: Gelişim Atölyesi
Buraya kadar anlattıklarımızın netleşmesi açıdan, size kısaca “Gelişim Atölyesi”nden söz etmek isterim. “Gelişim Atölyesi”nde genel workshop kavram ve uygulamasının bir adım ötesinde bir çalışma yaptık. Genel eğitim programlarının katılımcılara sunduğu yararı maksimize edecek bir yöntem uygulamak amacıyla “Atölye” kavramının yukarıda değindiğimiz iki anlamından ilkini kullanarak bir “üretim ortamı” yaratmayı hedefledik. Yani atölye çalışanlarının, atölye çalışması konusunda hem uygulama becerisi edinmelerini hem de somut olarak bir “ürün üretmelerini” istedik.
İK profesyonelleri için hazırladığımız birbirini tamamlayan üç konuda ikişer günlük çalışmalar yaptık. Her konuda yapacağımız atölye çalışmasının tasarımını yapabilmek için bir ön çalışma gerçekleştirdik. Bu ön çalışma ile atölye çalışanlarının hem kuruluşlarına, hem de bireysel bilgi düzeylerine ve atölyeden beklentilerine ilişkin bilgi topladık. Atölye çalışanının konuya ilişkin bilgi ve uygulama becerisinin hangi noktada olduğuna ve bunu nasıl edindiğine ilişkin detaylı bilgiler edindik. Bu aşamada atölyede çalışacak arkadaşlarımızdan atölye çalışması ile ilgili hedeflerini kendilerinin tanımlamasını istedik. Onlara atölye çalışması sonunda “Neleri yapabilmek, uygulayabilmek istiyorsunuz?”sorusunu yönelttik. Tüm atölye çalışanları atölye çalışma konusuna ilişkin gelişim alanlarını ve hedeflerini önceden belirleyerek, GELİŞİM ATÖLYESİ ile paylaştı. Bu bilgiler doğrultusunda her bir atölyenin hedef ve alt hedeflerini bunlara uygun olarak tanımladık ve içerik tasarımını buna uygun olarak yaptık. Böylece, atölye çalışması sırasında, atölye ustası ile birlikte hedeflerine özel uygulamalar üzerinde çalışma olanağı yarattık.
Atölye konusu her çalışma süresinin toplamda sadece 1/3’ni bilgi paylaşımına ayırırken, zamanın yüzde 75’inde uygulama çalışmaları yaptık. Uygulamaları planlarken şöyle bir yöntem izledik: Üretilmesi hedeflenen nihai ürünün üretim aşamalarını belirledik. Her grup /birey kendi şirketine özel olarak aşama aşama 2 gün boyunca bu nihai ürünün farklı bölümlerini sırayla üreterek ilerledi. Ve sonunda nihai ürün ortaya çıktı. Böylece tüm atölye çalışanlarımız hem uygulama becerileri edindiler, hem de atölye ustasının desteğiyle kendi şirket kültürlerine özel ürünler üretebildiler.
Aslında yöntem olarak baktığımızda eğitim ve danışmanlık çalışmasının birlikte sunulduğu, her tür soruya yanıt bulunduğu, dolayısıyla sınırsız bir bilgi/deneyim paylaşımına dayalı bir format oldu. Atölye çalışmasının hedef ve alt hedeflerini, her aşamada ürünün belirli bir parçasının üretilmesi biçiminde belirlediğimiz için ölçümü de çok kolay oldu.
Bir örnek vermek gerekirse; son atölye çalışması “Katma Değer Sağlayan Bir Eğitim Gelişim Planını Nasıl Yapabiliriz ve Getirisini Nasıl Ölçebiliriz?” başlığını taşıyordu. Atölyenin bu konudaki hedeflerinden biri; her atölye çalışanının kendi şirket eğitim gelişim planında yer alan ve henüz gerçekleşmemiş programları hangi düzeyde ve nasıl ölçebileceklerinin planını yapmalarıydı. Uygulama aşamasında bu planı yapabilmelerini sağlayarak, hem atölyenin bu hedefini gerçekleştirmiş olduk, hem de atölye çalışanı kendi şirket kültür ve uygulamalarına özel bir ürün üretmiş oldu.
Eğitim programı ya da atölye, adı ne olursa olsun; her tür gelişim aktivitesinin gerçekten somut bir yarar sağlaması, ciddi bir geri dönüşünün olması için formatta tasarımlanması ve gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Çok emek ve özveri isteyen, ancak yapılan yatırımın getirisinin garanti altına alınması adına çok etken bir çalışma formatı...
Dr. Sema Özçer
May Danışmanlık – Kurucu Ortak