Olumlu yöneticiler, olumlu sonuçlar alır... Bu cümle bir klişe mi? Evet, klişe! Doğru mu? Evet, doğru!
Siz bir yönetici olsaydınız; çalışanlarınız, patronunuz ve müşterileriniz tarafından “olumlu” olarak görülmeniz için, davranışlarınızı nasıl düzenlerdiniz?
Sizin “olumlu çalışan veya yönetici” tanımınız nedir? Favori çalışanlarınızı belirleyip onların size karşı ne kadar olumlu olduklarını fark edebilir misiniz? Göreceksiniz ki, en değerli bulduğunuz çalışanlar, aynı zamanda en “olumlu” çalışanlarınız olacaklar.
Yönetimde olmayan biri olsaydınız, çevrenizdeki insanlar tarafından olumlu biri olarak
görülmeniz için ne yapmanız gerekirdi?
Olumlu bir yöneticinin başarısı, çevresindekilerle arasında bir saygı ve güven bağı oluşturmasından geçer. Çalışanların olumlu yöneticilere tepkileri de genellikle olumludur; daha istekli, kurumun başarısını önemseyen ve yöneticilerine yardım etmek isteyen bir şekilde çalışırlar. Ayrıca böyle bir yöneticiyle çalıştıkları için, gerektiğinde fazladan fedakarlık yapmaktan kaçınmazlar. Bunun asıl nedeni, olumlu yöneticilerin kendi işlerini “çalışanların, işlerini daha iyi yapabilmelerine yardım etmek” olarak tanımlamalarıdır. Dolayısıyla ilgi, saygı ve güven hissi veren davranışlar arasında temel bir bağ kurarlar.
Olumlu yöneticiler aynı zamanda üstlerini de etkileme özelliğine sahiptir. Patronlarının ihtiyaçlarını anlayıp bu ihtiyaçlara göre davranma yeteneğine sahip olduklarından, genellikle yardım edici, güvenilir ve faydalı yöneticiler olarak görülürler. Bu da onların, üstleri tarafından desteklenmesini ve böylece işlerini daha kolay yürütebilmesini sağlar.
Bu durumun tam tersinin, duyarsız yöneticiler için geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Çevresindekiler tarafından saygı ve güven duyulmayan olumsuz yöneticilerin, çalışanlar üzerindeki etkisi çok kısıtlıdır. Bu nedenle, duyarsız bir yöneticinin etkisi pozisyonundan doğan gücü kullanmanın ötesine geçemez.
Olumsuz yöneticiler, çevresindekilerin ihtiyaçlarına ilgisiz ya da sadece kendi çıkarlarıyla ilgilenen kişiler olarak görülürler. Ayrıca üstleri tarafından da daha az güvenilen ve kendi çıkarlarını düşünmeleri, organizasyonu ikinci planda görmeleri nedeniyle daha yararsız görülen yöneticilerdir.
Olumlu yöneticiler öngörülüdür.
Olumlu yöneticiler birçok yetenek ve özelliğe sahiptir. Her şeyden önce, öngörülüdürler. Öngörülü olmanın da çeşitli belirtileri vardır. İlk olarak öngörülü bir yönetici, kendi kaygılarını bir tarafa bırakıp çevresindekileri dinleyebilir. Bu sayede işlerin nasıl gittiğini ve çalışanların neye ihtiyacı olduğunu çok iyi bilir.
Fakat bazen işlerin nasıl gittiğini bilmek ve çalışanların ihtiyaçlarını belirlemek yeterli olmayabilir. Olumlu yönetici aynı zamanda, çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak konusunda bilgisini kullanarak yardım edebilme becerisine de sahiptir. Olumlu yöneticiler çevresindekilerin sorunlarını çözmek için, kendilerine danışılmasına gerek kalmadan, gerekli etkiyi yaratmaya başlarlar.
Bu konuda şöyle bir örnek verebiliriz:
“Bir şirkette bir ofis sisteminin uygulamaya geçirilmesinden sorumluydum. BT departmanı çalışanları, bizim bu projeyi kendi başımıza yürütmemizle ilgilenmiyorlardı. Sonuç olarak, bize çok fazla yardım edebilecek bu grubun, bizimle ortak çalışması zor görünüyordu. Genel Müdür Yardımcımız bu projeyi bir an önce sonuçlanmış görmek istese de, ben takım lideri olarak sürekli bazı engellerle karşılaşıyordum. Aynı zamanda, düzenli olarak kendi müdürüme gelişimimizi ve önümüzdeki engelleri belirten raporlar veriyordum. Ve müdürüme ilettiğim her türlü sorun, kısa sürede ortadan kalkmaya başladı. Bunun yanında müdür bana, bilişim sistemlerindeki çalışanları etkilemek için nasıl bir yol izlemem gerektiğiyle ilgili çok fazla öneri veriyordu. Ve tüm engellere rağmen proje tam zamanında, başarılı bir şekilde tamamlandı.”
Bu örnek hikayeden çıkarılabilecek birçok sonuç var: Bu olayda müdür, proje liderinin ihtiyaçlarını fark etmiş, onu dikkatlice dinlemiş ve ona izleyebileceği adımları göstermiş. Aslında müdür sadece engelleri azaltarak, takım liderinin ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamış; aynı zamanda ona etkili olabilmenin yollarını öğreterek, daha derin bir ihtiyacı da karşılamış. Sonuçta ihtiyaçlar açıkça söylenmese bile, bir kurumda yöneticilerin rolü tamamen bu örnekteki gibi olmalı.
Hikayede, BT bölümündeki çalışanlar ise tam anlamıyla olumsuzluk gösterdikleri için farklı sonuçlarla karşılaşıyorlar. Onlar kendi müşterilerinin ihtiyaçlarına karşılık vermeyerek, hem projenin kontrolünü bıraktılar hem de faydalı olmaktan çok engel olarak görüldükleri için kurum içindeki statüleri zedelendi.
Şimdi başka bir örneğe bakalım:
“Bir yıldır aynı yerde çalışan ve işinin bulunduğu şehre yeni taşınmış bir çalışanın süpervizörüyle yaptığı görüşme sırasında, süpervizörü bu kişinin aslında olabileceği kadar iyi olmadığını gözlemliyor ve ona nasıl hissettiğini soruyor. Çalışan çok iyi hissetmediğini söylerken, bu hisleri sesindeki yorgunluktan bile anlaşılıyor. Çalışanların yerel bir aile doktoru olmadığının farkında olan süpervizör de, isterse ona bir randevu ayarlayabileceğini söylüyor ve bunu yapıyor. Bu olay üzerine problem kısa sürede etkisini yitiriyor.”
Bu örnekte de “öngörülü olmak” ve “olumluluk” fikirlerini açıkça görebiliyoruz. Süpervizör, çalışanının ihtiyaçlarını fark edip bu ihtiyaçları karşılamasına yardımcı oluyor. Ve bunu yaparken, çalışana kesinlikle doktora gitmesi için baskı uygulamıyor, sadece ihtiyacı belirleyip o yönde hareket ediyor.
Bu iki örnek; bağlılığı arttırıcı, üzerinden yıllar geçmesine rağmen hatırlanan ve yöneticilerin etkisinin uzun süre devam etmesini sağlayan hikayelerden oluşuyor. Bu açıdan, olumluluk, yönetim başarısının önemli bir elemanıdır” diyebiliriz; çünkü yöneticilerin ve süpervizörlerin, işlerin herkesin yararına olacak şekilde yapılmasını sağlamalarına imkan verir.