“Lüzumsuz Olabilmek”


Yaşım ilerledikçe, bir yandan kalan zaman azalıyor, diğer yandan kütüphanemde okumayı bekleyen kitapların adedi artıyor. Bu çelişkili duruma köklü bir çare bulmalıyım. Kitaplarıma daha fazla zaman ayırabilmem için, yaşam tarzımı değiştirmeliyim. Uykuda kaybettiğim zamanı asgeriye indirdim. Daha fazla kısmam mümkün değil. Günün yirmidört saatini arttıramıyorum. İşimle ilgili sorumluluklarımı genç kuşaklara hızlı devretmem, bu duruma çare olur.

Bu yolda hızlı adımlar atıyorum. Kurucuların prensiplerini özümsemiş profesyonel kadro ile uyum içinde çalışan ikinci kuşağın, en az birinci kuşak yani bizler kadar bilgi ve beceri sahibi olduklarını görmek, benim için büyük kıvanç kaynağı oluyor. Gün geçtikçe, biz kuruculara daha az danışma gereği duyuyorlar. Felsefe kitaplarımla başbaşa kalmama büyük katkıda bulunuyorlar. Gittikçe önemsizleşiyorum. Şimdi önümüzdeki beş sene içinde gerçekleştirmek istediğim hedeflerimi sizlere açıklayabilirim. Bu zaman dilimi içinde, şirket işlerinde tamamen lüzumsuz olmayı hedefliyorum. Yerimizi olacak ikinci kuşağın, şirkete biz kuruculardan daha iyi hizmet vereceklerine candan inanıyorum. Tamamen lüzumsuz olmayı, ömrümün taçlanması olarak görüyorum. Bir ömür boyu süren çaba sonunda, sıfırdan başlayıp kurduğumuz ve geliştirdiğimiz şirketin, emin ellerde devamını sağlamak, hayatımızın en önemli sorumluluğudur.

Kendimize, ailemize, yakınlarımıza, şirkette çalışan binlerce kişiye ve en önemlisi, binlerce hissedarımıza karşı duyduğumuz bir sorumluluktur.

Şirketlerin en önemli varlıkları, işi yöneten kaliteli insanlardır. Bu insanların, aynı hedeflere yönelerek, saygınlık ve sağlamlık prensipleri içinde şirketi daha yüksek seviyelere götürmeleri, biz kurucuların tek beklentisidir.

İnsanlar, dünyadan ayrıldıktan sonra bıraktıkları eserlerle anılırlar. Bir felsefe kırıntısı: “İnsanların çoğu yaşamadan ölürler. Bazı insanlar, öldükten sonra yaşamaya devam ederler” Ölümsüzlüğün yolu budur.

Bir başka Fransız yazarın sözü:

“Mezarlıklar, vazgeçilmez insanlarla doludur”

Vazgeçilmez olmadan aktif hayattan ayrılmak çok huzur vericidir.

İş dünyasının kuralları politika dünyasında da aynen geçerlidir. Bir politikacının “Devlet Adamı” snıfına yükselmesi, geliştirdiği eserin devamlılığının kanıtlanması ile mümkündür. Vasat politikacı rekabetten korkar. Etrafına, kendinden daha az beceri sahibi olan insanları toplar. Daha iyiyi arama yerine, vasatları tercih eder. Vasatlar, vasat altı insanlar arasında kendilerine güvence ararlar.

Devlet adamı ise rekabetten korkmaz. Ölümsüzlüğü, eserin devamında bulacağını bilir. Kendi yerine geçecek insanları, önceden seçer. Hedeflerini açıkca ortaya koyar ve yardımcılarını bu yönde motive eder.

Uzun vadeli bir program geliştirerek, yeni kuşağı eğitir. Zamanı gelince bayrağı devreder ve çekilir. Ölmeden önce ölümsüzlüğe kavuşur. İsveç’de bir lokomotif fabrikasında kaynak işçisi olarak çalıştığım ellili yıllarda, sosyal demokrat felsefenin başarısını yaratan Tage Erlander ile ilgili birçok kitap okudum.

Parti lideri Başbakan Erlander, eserin devamlılığını garantilemek için uzun vadeli bir plan geliştirdi. Partinin kadroları içinden iki genç insanı seçti ve onları kendi yerine geçecek şekilde yetiştirdi. Bu gençlere önce sekreterlik yaptırdı. Zamanı geldiğinde, sırayla eğitim bakanı oldular.

Tage Erlander nispeten genç yaşta politikadan çekilirken, yerini Olof Palme’ye bıraktı. Türkiye’de iyi tanınan bu ölümsüz lider 1986 yılında bir suikast neticesi hayattan ayrıldığında, Erlander’in diğer öğrencisi partinin ve ülkenin yönetimini hemen devraldı.

Ingvar Karlsson, 1995 yılı sonuna kadar, dokuz sene boyunca partiyi ve ülkeyi yönetti.

Lider insanlar varılacak hedefleri belirler, yapılacak işleri tarif eder, bu işleri yapabilecek insanlara güven aşılar, onlara yön ve heyecan verir, başarıyı onlarla paylaşır. Bilgili ve becerikli kadrosu olmayan yöneticinin başarılı olması mümkün değildir.

Türk özel sektörü son yıllarda dünya çapında bir rekabet ortamında kendini kanıtlamaktadır. Liderlik felsefesi ülkemizde hızla gelişiyor.

İş dünyasında olduğu gibi, politika sahnesinde de, vizyon sahibi yeni ve genç liderler görevi devralmaya hazırlanıyorlar.

Bu yeni liderlerin başarıları, kendileri ile birlikte çalışacak deneyimli kadrolara bağlıdır.

Otuz yıldan beri politika sahnemizde görmeye alıştığımız liderlerin bazılarının, zaman içinde tamamen lüzumsuz olmayı göze alabileceklerine böylece ölümsüzlüğe varacaklarına inanmak istiyorum.

Bu liderler, ancak yarattıkları eserin devamlılığı sayesinde tarihe geçebilirler.

Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıları aşarak çağdaş bir ülke olabilmesi, evrensel demokrasinin prensiplerini özümsemiş genç liderler kadar etraflarında görev alacak kadroların başarısına endeksli olacaktır.

Demokratik ve insan haklarına saygılı Türkiye, yeni liderlerini ve çağdaş kadrolarını bekliyor.

İshak Alaton
Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)