İstanbul Psikodrama Enstitüsü
İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nün kuruluşu, sektördeki yeri, vizyonu ve faaliyetleri...
İstanbul Psikodrama Enstitüsü beş yıldır faaliyet gösteriyor. Kuruluş amaçlarımız arasında psikodramayı tanıtmak ve yaymak, eğitimlerini gerçekleştirmek ve psikodramayı her alanda kullanıma açmak bulunmaktadır. Psikodramanın kullanım alanlarından belli başlıları şirket hizmetleri ve endüstri psikolojisi, tedavi, eğitim ve tiyatrodur. Bu anlamda iş dünyası ile ilgili çalışmalarımız Ankara’da başladı ve 8 yıldan bu yana devam ediyor. Bu süre içerisinde çok çeşitli şirketlerle çalıştık. Ancak şimdiye kadar kendimizi pazarlama çabasında bulunmadık. şuana kadar gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda şirketler bizleri tercih ederek çalışmak istediler. şirketler genellikle bizlere son çare olarak gelirler. Sektörde know howları kullanarak eğitim veren birçok firma bulunuyor. Bu firmalarda bulunan eğitmenlerin çoğu gerçekte insan psikolojisi alanında eğitim almamış, daha önce çeşitli şirketlerde yönetici veya sonradan eğitimler veren konuma gelmiş kişiler olarak çalışmış ya da işletme gibi farklı bölümlerden mezun olmuş ve hatta çok daha uzak alanlarda eğitim almış kişilerdir. Dolayısıyla şirketler, eğitim firmaları tarafından ağırlıklı olarak paket programlara tabii tutulmaktadırlar. Ancak paket programlar her zaman şirketlerin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Şirketler verilen bu programlardan tatmin olmadıkları için sonuçta da bize başvuruyorlar. İstanbul Psikodrama Enstitüsü olarak şirketlere özel programlar geliştiriyoruz. Çalışacağımız şirketi öncelikle tanımaya çalışıyoruz ve değerlendiriyoruz. Verilecek olan eğitimler şirket hizmetlerine yani şirkete özel olmak durumundadır. Bu yüzden İstanbul Psikodrama Enstitüsü olarak paket eğitim programlarına sıcak bakmıyoruz.
İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nün eğitim yaklaşımı ve eğitimlerinin özellikleri nelerdir?
Verdiğimiz eğitimlerin en önemli özelliklerinden birisi yaşantısal olmasıdır. Ayrıca programlarımız içinde her türlü gruba uygun eğitimler bulunuyor. En alt kademede çalışan personelden, yönetici kadrolarına kadar her gruba uygun eğitimler düzenleyebiliyoruz. Ancak kazandırılacak beceriler ve eğitimin içeriği her gruba göre değişiyor.
Ayrıca bilinen outdoor eğitimlerden farklı olarak doğada beraber yaşamaya odaklanan outdoor eğitimlerimiz de bulunuyor. Bunlar az ekipman kullanılarak gerçekleştirilen, birlikte yaşama becerileri ile ilgili ve içinde birtakım psikodrama teknikleri, eylemleri ve sürpriz testler bulunan eğitimlerdir. Bu eğitimler 10 12 kişilik gruplarla da, 100 150 kişilik gruplarla da yapılabiliyor. Bu eğitimlerde çok geniş bir kitleye hitap edebiliyoruz. Çünkü çok geniş bir eğitimci kadromuz bulunuyor.
Bunun dışında da yaşantısal ve farklı şirketlerden çalışanların ve yöneticilerin katılabileceği eğitimler vermeye başlayacağız. Tüm bunlar dışında satış elemanlarının eğitiminden ekip olma becerisine, birlikte çalışma becerilerinden iletişim becerilerine, yöneticilik becerilerinden yaratıcılık eğitimlerine ve şirketiçi çatışmaların çözümlenmesine yönelik eğitimlerimiz de bulunuyor.
İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nün bünyesinde verilen en çok talep edilen ve sizin en çok sevdiğiniz 5 eğitiminizden bahsedebilir misiniz?
En çok talep edilen eğitimlerimizde ilk sırayı iletişim becerileri, çatışmaları ve hataları ile ilgili eğitimler alıyor. İkinci sıradaki eğitimler daha çok gruplar arasındaki iletişim problemlerine ilişkin eğitimlerdir. Bunlar daha çok çatışmaların çözümlenmesine yönelik eğitimlerdir. Bunun dışında yöneticilik becerileri ile ilgili eğitimler üçüncü sırada yer alıyor. Çünkü yöneticilik becerileri ile ilgili eğitimler veren fazla sayıda kuruluş bulunmuyor. Birçok alanda uzmanlaşabilirsiniz ancak yönetici olmak ayrı bir bilgi gerektirir ve sanattır. İnsan psikolojisi ile direkt ilişkilidir. Bu anlamıyla da kişinin yönetici olabilmesi için bazı problemlerinden arınması gerekiyor. İyi bir yönetici yaratıcı, spontan ve eyleme dönük bir yapıda olmak zorundadır. Eğitimlerde bu kavramları ön plana çıkartıyoruz.
Dördüncü sırada beceri eğitimleri geliyor. Öğretmenler, bankacılık uzmanları, halkla ilişkiler uzmanları gibi farklı alanlardan bireyler bu eğitimleri alıyorlar. Bu eğitimlerde kişilerin kendilerini tanımalarını, eksik ve problemli kısımlarını geliştirmelerini sağlıyoruz. Diğer eğitim programlarımızın içinde ise spesifik sorunların halledilmesiyle ilgili çalışmalar bulunuyor. Tüm eğitim programlarımız içerisinde benim de en çok keyif aldığım eğitimler bu son grupta yer alanlardır. Çünkü bu eğitimlerde daha çok yaratıcı olmak zorundasınız. şirketlerle de daha yakından temas halinde olabiliyorsunuz. Ancak zaman zaman ciddi dirençlerle de karşılaşabiliyorsunuz.
Eğitimlerinizde kaç eğitmenle çalıştığınız ve eğitmen kadronuz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çekirdek ekibimizde çalışan 3 kişi bulunuyor. Bu 3 arkadaşımız aynı zamanda eğitim programlarının geliştirilmesinden de sorumludur ve bu yıl içinde satıştan da sorumlu olacaklardır. Bunun dışında 7 kişilik bir eğitmen ekibimiz bulunuyor. Bu ekip eğitim programlarının hazırlanmasından sorumludur ve uygulama aşamasında da eğitimlere katılmaktadırlar. İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nde 150 tane kendi alanlarında uzman öğrencimiz bulunuyor. Bu öğrencilerin hepsi psikolojik danışman, psikiyatrist ya da psikoloji alanında çalışan uzmanlardır. İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nden de psikodrama eğitimi alıyorlar. Dolayısıyla arkamızda bir eğitim ordusu bulunuyor. Bu eğitim ordusu sayesinde bir şirketin tüm çalışanlarına tek bir gün içinde aynı eğitimi verebilme şansına da sahibiz. Bu da bizim için büyük bir avantajdır.
Eğitim proje bazlı alındıysa, eğitimi alan şirketin beklentileri nelerdir? Siz bu beklentilerin ne kadarını karşıladığınızı düşünüyorsunuz?
Şirketler öncelikle acil bir şekilde sorunlarının çözülmesini, programın ucuz olmasını, kısa sürede gerçekleşmesini ve özellikle verimi kontrol edebilmeyi istiyorlar. Bunlar dışında çok az sayıda şirket, eğitimi veren eğitmenlerin uzmanlığına da önem veriyor. Birçok şirketin bu konuda yeteri kadar titiz davranmadıklarını düşünüyorum. şirketler daha çok eğitim firmalarının ismine bakıyorlar ancak eğitimi verecek olan kişinin uzmanlığını çok fazla önemsemiyorlar. Dolayısıyla İstanbul Psikodrama Enstitüsü olarak şirketlerin beklentilerini değiştirmeye çalışıyoruz. Beklentilerinin yeterli olmadığı ya da hatalı olduğu noktalarda devreye giriyoruz.
Ayrıca şirketler aldıkları eğitimlerin verimliliğini de ölçmek istiyorlar. Bu noktada şirketlere: “Nasıl bir davranış değişikliği istiyorsunuz ve asıl ölçmek istediğiniz nedir?” sorularını soruyoruz. Eğer şirketler bu soruların cevaplarını açık olarak verebilirlerse, bizde eğitimlerimizde buna uygun çalışmalar yapıyoruz. Ancak tüm bu çalışmaları da belli etik kurallar çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla biz aslında biraz da tok satıcıyı oynuyoruz. İstanbul Psikodrama Enstitüsü olarak her işi almaya çalışmak, etik kuralları çiğnemek gibi bir tasamız bulunmuyor. Bu anlamda şirketlerin beklentileri bizim de işimizi yapabilmemiz için önemli hale geliyor. Bizim beklentilerimiz ile şirketlerin beklentilerinin bir noktada uyuşması ve birbiri ile paralel olması gerekiyor. Herhangi bir uyuşmazlık yaşadığımız durumda eğitim programlarımızı şirketlere uygulamıyoruz.
En çok keyif aldığınız çalışmanızdan bahsedebilir misiniz?
Geçmiş dönemde Türk Amerikan ortaklığı ile kurulmuş bir firmanın tüm şef kadrosu ile yaptığımız uzun süreli bir çalışmamız bulunuyor. Bu çalışmada hem onların yöneticilik becerilerini geliştirmek hem şirket sistemine müdahele etmelerini ve daha yaratıcı olmalarını sağlamak, kendi aralarındaki iletişimi arttırmak ve ekip ruhu yaratmalarını sağlamak, kendi elemanlarıyla kurdukları iletişimi geliştirmek anlamında bir yılı aşkın süren bir çalışma yaptık. Bu benim de şahsen son derece keyif aldığım bir çalışmaydı.
İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nün geleceğe dönük hedefleri nelerdir?
Psikodrama, Grup Psikoterapisi ve Sosyometri denilen bu üçlünün yaşama, insan ilişkilerine, insan psikolojisine, politikaya ve toplumsal sistemlere dair söyleyecek çok fazla sözü bulunuyor. İstanbul Psikodrama Enstitüsü’de oturmuş bir kurum olarak edindiği misyonla bu sözleri söylemeyi amaçlıyor. Ayrıca televizyonda da bir program hazırlama projemiz bulunuyor. Bunun yanı sıra çocuk psikodraması çalışmalarını başlattık. Bu konu ile ilgili eğitimlerimiz bir yıldan beri devam ediyor. Okullarla ve şirketlerle ilgili olan birimimizi revize ettik. Yaratıcılık, eylem ve spontanite nedir, neden insanlar evlerinde ve işlerinde mutsuzlar, bunun çözümleri nelerdir, nasıl daha fazla tatmin olabiliriz sorularının çözüm yollarını ve cevaplarını çeşitli platformlarda sunmak istiyoruz. Tüm bunları çevremize aktarmak gibi bir misyonu üstlendik.
Bunlar dışında psikodrama ve spontanite tiyatrosu konularında yazdığım üç kitabımla da kişisel anlamda toplumumuzu bilgilendirmeye çalışıyorum. Dolayısıyla yayın dünyası aracılığıyla da mesajlarımızı tüm topluma iletmeye çalışıyoruz.
Uzak hedeflerimiz içinde Türkiye çapında büyük bir festival düzenlemek bulunuyor. Tüm bunlar dışında İstanbul’da bazı kongreler ve seminerlere de katkılarımız oluyor. Bunun yanı sıra anne ve babalara yönelik eğitimler de düzenlemeye başladık.
Önümüzdeki dönemde “Evlilik Rol Kestirim Testi ve Eşler Arasında Uyum” adındaki programı da uygulamaya sunacağız. Evlenmeyi düşünen çiftler “evlenmek için birbirimize uygun muyuz?” sorusunun cevabını öğrenmek için bize müracaat ediyorlar. Bu bir spontanite testidir. Her çift bu çalışmada kendi sahnesini kuruyor ve o sahnede kendi algısıyla evliliği oynamaya başlıyorlar. Bu çalışmalar sonucunda varolan problemleri ortaya çıkartmak ya da çözümüne ulaşmak mümkün olabiliyor.
İçinde bulunduğumuz çevrede olduğu gibi şirketlerde de yasaklayıcı ve engelleyici bir ortam her zaman vardır. Anne ve babalar gibi şirketlerde yaratıcı bireylere sahip olmak istiyorlar. Ancak bireyin yaratıcılığını yok etmek için herşeyi yapabiliyorlar ve bu yaptıklarının da farkına varmıyorlar. Dolayısıyla şirketlere eğitimlerimizi verirken söylemeye çalıştığımız yapısal bir değişikliğe gidilmesi gerektiğidir. “Bireyin yaratıcılığını engelleyen ortamlardan kurtulduğunuz zaman başarınız da artacaktır” mesajını veriyoruz. Dolayısıyla İstanbul Psikodrama Enstitüsü olarak bu konuyla ilgili modeller geliştirmeye çalışıyoruz.
Hazırlayan: Hande Patır