Engellileri işe seçme ve yerleştirme sürecinde yaşanan problemler ve yapılması gerekenler…
“Henüz 12 yaşındaydım. Okullar kapanmış ve yaz tatili başlamıştı. Diğer arkadaşlarım okullar kapanır kapanmaz işe başlamışlardı bile. Onların çalışacakları işler çoktan hazırdı. Çünkü ya ağabeylerinin ya da babalarının yanında çırak olarak yardımcı oluyorlardı. Ben de onlara özenerek kendi kendime ‘Neden olmasın? Benim böyle bir şansım yok ama belki çevremde bir fırsat yakalayabilirim’ diyerek büyük umutlarla hayatımın ilk iş deneyimi adımları ile şehrin en işlek çarşısına doğru yola koyuldum. Gözüm camlara asılan ‘ÇIRAK ARANIYOR’ yazılarına takılıyordu.
İçimde umudum giderek büyüyordu çünkü herkes kendisine yardım edecek, temizlik yapacak ve ikramda bulunacak çırak arıyordu ve ‘Ben neden olmayayım?’ diyordum. Gördüğüm ilk ilanın asılı olduğu küçük bir işyerine girdim. İlk 2–3 saniye dükkan sahibi ile bakıştıktan sonra tebessümle selam verip, içimdeki heyecanla ‘Amca çırak lazım mı? diye sordum. Bir müddet göz göze geldikten sonra alacağım cevabı sabırsızlıkla beklerken, ‘Evet, lazım… lazım da… bize sen lazım değilsin’ dedi.
İşte ilk iş başvuru deneyimimde kendi engel ve engellerim yüzüme vurulmuştu. Bu durum başvurduğum diğer çırak arayan işyerlerinde de değişmemişti. Günün sonunda ise kendime olan özgüvenimi, hayata ve topluma olan bakış açımı uzun süre unutamayacağım şekilde değiştirmişti”.
Yukarıda gerçek hayattan alınmış hikayenin üzerinden tam 22 yıl geçmiş olmasına rağmen hala benzer öyküleri farklı şekillerde duymaktayız. Çünkü iş arayan engelli adayların seçme ve yerleştirme süreçlerinde işverenlerin ya da işe alım personellerinin (mülakatçıların) engelli bir adayla iş görüşmesi için karşılaştıklarında kişinin kendisi ile bir birey olarak ve onun potansiyeli ile değil de engeliyle ilgilenildiği için bu ve benzer öyküler halen yaşanıyor.
İş pozisyonu belirlemede detaylar önemlidir
İşe seçme ve yerleştirme süreçlerinde mülakat yapılırken adaylardan beklenilen temel beceri ve yetkinlikleri taşıyıp taşımadıkları, firma kültürüne uygunlukları açısından her firma için değişen değişik değerlendirilmelere tabi tutularak gerçekleşir. Mülakat öncesi ve sonrasında bunlar herkes için hiç değişmeyen bir kuraldır.
Ancak konu engelli adayların seçimi olunca bu biraz değişiyor. Çünkü aday arama süreçlerinde genel olarak verilen ilanlarda %40 ve üzeri engeli olan tüm adayların başvuru yapabilecekleri bildirilir. Değerlendirmeler sırasında işe alım uzmanları tüm bu özgeçmişler arasından seçtikleri engelli adayları iş görüşmesine davet ederler. Ancak eksik olan bilgi alışverişinden dolayı engelli adayın özgeçmişinde engel durumunun bilinmemesi mimari koşullardan dolayı adayın iş görüşmesine gittiğinde kapıdan geri dönmesine sebep olabiliyor.
Bu nedenle neler yapılması gerektiğini kısaca özetlemek gerekirse;
Öncelikle aranılan kriterler çok iyi belirlenmeli. Bunlar;
• Engellilerin işe seçme ve yerleştirme süreçleri öncesinde aday arama kriterlerinde engelli adaylarda aranan nitelikler detaylı ve açık yazılmalı (çalışma koşulları, pozisyon için aranan engel grupları ve açıklayıcı iş tanımı gibi)
• İş pozisyonları doğru belirlenmeli (engellinin potansiyel ve becerilerine göre)
İşe seçme ve yerleştirme sürecinin başarısında doğru adaylara zaman kaybetmeden ulaşılmasında yukarıdaki bilgiler çok önemli bir rol oynamaktadır.
Yaptığımız araştırmalar sonrası, engellilerin işe alımlarında işverenlerin karşılaştıkları problemlerin başında eğitimin geldiğini gördük. Eğitim düzeyi yüksek ve vasıflı engellilerin iş gücü piyasasında yeterli sayıda olmaması, engelli istihdamında istenilen sonuçların elde edilememesinin en önemli nedenidir.
Bunun dışında eğitimli ve yüksek vasıflara sahip olan adayların engelinden dolayı işverenlerin önyargılı ve lütufkar davranışlarının yanı sıra engellinin kendi üzerlerinde yük olacağı düşüncesi ile adayı olumlu değerlendirmediklerini gözlemliyoruz. Çünkü üzülerek belirtmek gerekirse işverenler işe yerleştirmek istedikleri engellilerin 'engeli olmayan süper engelsiz' olmalarını / görünmelerini istiyorlar.
Buna bir örnek verelim: Engelli aday ihtiyacı olan ulusal bir televizyon kanalı, aylarca süren girişimlere rağmen istediği engelli adaya ulaşamadığı için kadroyu tamamlayamıyor. Bunun sebebini araştırdığımızda da karşımıza kabul edilemeyecek bir gerçek çıkıyor: Firmanın yerleştirmek istediği pozisyona, bir engellinin asla yapamayacağı şekilde dağ-bayır gezeceği, tepelere direklere tırmanacağı, vericiler bölümünde çalışacak aday araması...
Lütfen engellilerin işe alım süreçlerinde iş hayatlarına, özgüvenlerine, psikolojilerine asla tamir edilemeyecek zararlar veren yaklaşımlardan kaçınalım. Çünkü eğer istenilirse, işveren mutlaka hak ettikleri bir pozisyonda engelli adayları işe yerleştirebilir.
‘Ağır engelli istemiyoruz!’
Hatta bu gerçekler dışında yaşadığımız bir olay da tüyler ürperticiydi: Bir firma yetkilisi oldukça iyi olduğuna kanaat getirdiği ve beğendiği özgeçmiş sahibi engelli adayı mülakata davet etmişti ve bizim de sabırsızlıkla beklediğimiz sonucu öğrenmek için konuştuğumuzda aldığımız cevap aynen şöyleydi: “Adayla görüştük… olumsuz çünkü aksıyor ve yürüme güçlüğü çekiyor. Biz gerektiğinde çay, kahve ikram edecek ve misafirlerle ilgilenecek aday arıyoruz. Ayrıca ağır engelli istemiyoruz! Çalışma ortamında engelli adayın psikolojik olarak olumsuz bir hava yansıtacağı ve yabancı kuruluş olduğumuz için olmaz”. Estetiğe önem verildiği için, görsel kirliliğe neden olduğu için kabul edilemeyecek bir davranış /yaklaşım sergilenmişti.
Bu ve benzeri örnekleri arttırmak mümkün... Ancak tam tersi olan durumları da göz ardı etmemek gerek.
İşverenlerin mülakat öncesi engelliler ve engel grupları hakkında yeterli donanıma/bilgiye sahip olmaması, mülakatın bazen başarısız geçmesinde iletişim hatalarının yaşanmasına neden olmaktadır. Bu yüzden ön araştırma yapmak ve bu konuda profesyonel destek almak İK yetkilisine iş yaşamı boyunca hep avantaj ve kolaylıklar getirecektir.
İşverenlerin engelli adaylardan öncelikli yanlış beklentileri; kişisel becerilerinin üzerinde performans beklemeleri, kendilerini her alanda geliştirmiş olmaları (işverenin istediği her pozisyonda görev almaları gibi), engel oranlarının performanslarını etkilemeyecek derecede düşük olması (yürümekte zorluk çeken ya da süreğen hastalığı olanlara yapamayacakları taşıma ya da benzeri ağır işler verilmesi), özel gereksinimlere ihtiyaç duymamaları (mimari düzenlemeler, yardımcı materyal, özel ulaşım araçları gibi) çalışma performanslarının da diğer çalışanlardan az olmaması gibi sıralayabiliriz.
Unutmamak gerek ki işe alım sürecinde işverenlerin tek yönlü beklentileriyle engelli istihdamında istenilen başarı asla elde edilemez. Ancak işverenler beklentilerini kendilerine yönelik değil de engellilere yönelik doğru araştırmalar yaparak; esnek pozisyonlar ve nitelikleri detaylı belirleyerek başarı sağlayabilirler…
Engelli aday işe kabul edildikten sonra başarılı olması ve devamlılık göstermesi için öncelikle aşağıdaki yöntemler uygulanmalıdır:
Engelli adaylarda başarı ve devamlılık için:
• Her zaman esnek ama kontrollü çalışma koşulları oluşturulmalı,
• Eşit ücret politikası uygulanmalı,
• Adaylara çalışacakları iş hakkında önce eğitimler verilmeli,
• İşyerinde engellinin engeline yönelik hangi zorluklarla karşılaşabilecekleri ve bu noktada neler yapmaları gerektiği mutlaka anlatılmalı,
• İşveren engelli çalışanına duyarlılık göstererek psikolojik desteğini eksik etmemeli,
• Engelli adayların çalışma ortamını ortak paylaşacağı diğer çalışma arkadaşları ile iletişim kurmasına destek alması için önceden diğer çalışanlar bilinçlendirilmeli, engelli arkadaşlarının sadece talep ettikleri anda destek/yardımcı olmaları profesyonelce anlatılmalı, ( ulaşımdan sorumlu servis şoförleri, yemekhanede görev alan çalışanlar özellikle unutulmamalı)
• Çalışma ortamının engellilerin ulaşılabilirliğini kısıtlayacak mimari engellerden arındırılmasına özen gösterilmeli,
• Mülakatta konuşulan ve adaylara verileceği söylenen tüm haklar eksiksiz sağlanmalıdır.
Unutmayalım ki!..
Engelliler işe alım süreçlerinde engel durumlarına göre ihtiyaç duyacakları gereksinimlerinin sağlanıp sağlanamayacağı gibi konularda detaylı bilgi isteyebilirler. Çünkü engellilerin eğitimde, sosyal yaşama katılımda ve iş yaşamında etkin bir yerde olamamalarının en önemli nedeninin başında mimari koşulların yetersiz ya da hiç olmaması, iş yerinde ihtiyaç duyabilecekleri koşulların oluşturulmamasındandır.
Çoğunlukla mimari koşulların yarattığı problemlerden dolayı iş hayatında engelli bireylerin yer almadığını görüyoruz. Bu yüzden de işverenler ve çalışanlar engellilerle iletişim kurma, paylaşma, bütünlük kurma ve iş dışında da bunu devam ettirme gibi süreçlerde deneyimsizlik gösterebiliyorlar.
Ancak bunların yanı sıra işveren ve çalışanların iş zorunluluğu gibi iletişim kurmaları, karşılıklı hoşgörü ve ihtiyaç duyduğunda engelli bireyin özel sağlık durumu sebebiyle gösterilebilecek tolerans ve desteğin eksik edilmemesi gerekmektedir. Çünkü ülkemiz koşullarında bireyler engellilerle ortak alanlarda paylaşım içinde bulunmamış ya da karşılaşmamış olduklarından her zaman iş ve günlük yaşama katılımlarda herkesten daha fazla engelliler yükü göğüslüyorlar. Engelliler, toplum ve iş yaşamında kabul görme ve eşit yaşam olanaklarına sahip olabilmek için kendilerini ispatlamak amacıyla daha fazla çabalamaktadırlar. Oysa engellilerin işveren ve çalışma arkadaşlarından hiç de zor ya da imkansız olmayan tek beklentileri; ‘çalışma arkadaşlarının kendilerine bir uzaylı gibi davranmak yerine iletişim kurma, yardımlaşma ve dayanışma içinde olmaları.’
Ülkemizde çok önemli firmalarda çalışan ve oldukça önemli başarılara sahip tekerlekli sandalye kullanan bedensel engelli bir arkadaşıma;
‘Çalıştığın son firmada fırsat eşitliği ihlali ile karşılaştınız mı? Ayrıca iş görüşmesinde verilen sözlerin gerekçe gösterilmeden tutulmaması söz konusu oldu mu?’ diye sormuştum.
Benimle deneyimlerini paylaşırken duygulanarak; “Hepsi için söyleyemeyeceğim ama bazı işyerlerinde engelli bireylere düşük ücreti politikası uygulandığını biliyorum. Bir kez başıma geldi; çalışan ücretleri oldukça yüksek olmasına rağmen bana verilen ücret neredeyse en düşük ücret alan kişinin 10’da 6’sı kadardı (maaşımın, benimle aynı pozisyonda çalışanlarla eşit şekilde 1100 YTL almam gerekirken 660 YTL maaş alıyordum). Ayrıca özel sağlık sigortası yapılacağı baştan söylenmişti. Ancak poliçe kapsamına alınmadığımı ve zaten o kurumdaki diğer engelli çalışanların da poliçe kapsamı dışında olduğunu sonradan öğrendim. Benim o firmada işe başlama sebeplerimden biri de özel sağlık sigortası konusuydu. Şunu da söylemeliyim ki çalışanlar Türkiye’nin en iyi seçkin üniversitelerinden mezun ve çok iyi eğitimli olmalarına rağmen engelli bireye karşı çok ilgisiz, iletişimden ve paylaşımdan uzaktılar. Yaşadığım ve benim için önemli olan bu konular yüzünden kısa sürede o firmadan ayrıldım” dedi.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ancak şunu da belirtmek gerekir ki engelli istihdamında devamlılık sağlayan engelli çalışanların artması; işverenlerin sağlayacağı koşullar, verilen sözlerin yerine getirilmesi ve kariyer yapmaları ve fırsat eşitliği ile sağlanabilir. Engelli adayların aynı iş yerinde uzun süre çalışmadan ayrılmaları söz konu olduğunda mutlaka işe alım süreci ve koşulların gözden geçirilerek dışarıdan profesyonel destek alarak çözüm üreterek başarıyı yakalayabilirler.
Lütfeden yaklaşım biçimleri, yasal zorunluluk nedeniyle en basit işlerde görevlendirme, diğer çalışanlarla eşit ücret politikası uygulamama, kariyerde fırsat eşitliği oluşturmama, problemler karşısında dinlemek yerine işten çıkarma ya da duyarsız yetkili personellerin haksızlığına maruz bırakmak, işyerinde engellilere yönelik “görsel kirlilik ve olumsuz psikoloji yansıtıyor” gibi kabul edilmeyecek şekilde engellileri ötekileştirmek ve ayrımcılık yapmanın İş Kanunu’nu ve İnsan Haklarını ihlal etmek olduğundan, büyük bir suç olduğunu unutmayınız…
Engelli bireylerin engeli ne olursa olsun mutlaka çalışabileceği ya da yapabileceği bir iş vardır. Önemli olan engellilerin kendilerini tanıtmalarına, becerilerini ispatlamalarına fırsatlar verilmesidir. Engellileri işe gelmek yerine ‘bankamatik’ çalışan olarak işe gelmeden her ay sigorta ve maaşını yatırmak, uygun olmayan bir yaklaşım biçimidir. Çünkü engelli bireyi çalışma ortamından uzaklaştırarak birey olarak kabul etmediğinizin bir göstergesidir. İşe gidip gelen bir engelli toplumsallaşan, sosyal yaşamda aktif rol alan, daha iyi iletişim kuran başarılı ve mutlu bir birey demektir.
Bir engelli çalışana kontrollü bir şekilde özel durumlarda esneklik ya da kolaylıklar sağlandığında maksimum başarının da alınabileceği unutulmamalı.
‘Başarıya hiçbir şey engel değildir.’
MEHMET KIZILTAŞ – HASİBE KIZILTAŞ
Engelsizkariyer.com