Almond Etkisi®: Tutku, direniş ve performans
İnsan iradesi ya da arzusu veya tutkusu, hayal edebileceğiniz en büyük güçlerden biridir. Tahmin edilemez kahramanlık ve ayakta kalışlara yönelik başarıları hayata geçiren işte bu insan iradesidir. Dünyanın en büyük atletlerini, tüm olası beklentilerin ötesine iten, insanların arzusudur. Gezegendeki en huşu verici sanatı yaratan da, işteki yüksek performansı ortaya koyan da, insan tutkusudur. Olanaksızı, olanaklı hale getiren; irade, arzu ve tutkudur.
Bir şey hakkında tutku hissettiğimizde, bu tutku beynimizin limbik bölgesine etki eder. Burada amigdal (duyguları ve çok çeşitli dürtüleri kontrol eden başlıca subkortal beyin merkezlerinden biri, limbik sistemin bir parçası) bu tutkuya yönelik herhangi bir tehdidi, ayakta kalmasına yönelik bir tehdit olarak algılar. Ve bunu, beynin duygusal anıları depolayan, uzun dönemli belleği oluşturup gerektiğinde yeniden ortaya çıkarılmasını sağlayan kısmı olan hipokampüse nakleder. Artık, yoğun bir şekilde peşine düştüğümüz bir yöne doğru baskı altında hissederiz; çünkü başarısız olmak gibi bir seçeneğimiz yoktur. Ve bu başarısızlık korkusu bizi uçlara yöneltir: vazgeçilmez bir biçimde başarının peşinden koşmak ya da denemekten bile vazgeçmek… Bu, amigdal tarafından tetiklenen “kavga et – kaç tepkisi”, Almond Etkisi®’dir.
Amy yüzmeyi seviyordu
Örneğin, Amy’i ele alalım. Amy, çocukluğundan beri yüzmeyi seviyordu. Havuzda ya da okyanusta olduğunda, evindeymiş gibi görünen su bebeklerinden biriydi.
Amy, büyürken yüzme derslerine gitti ve çok genç bir yaştan itibaren yüksek bir dereceye erişmeye başladı. Amy, boş zamanlarının çoğunu havuzda geçirmeyi seviyordu. Ağırlıksız olma duygusu plajda geçirilen yazların anılarını geri getiriyordu; hatta klor ya da tuzlu su kokusu bile ona mutlu zamanlarını anımsatıyordu.
Amy, ondaki belirgin potansiyeli gören bir koçla sabahları uzun saatler antrenman yapmaya başladı. Her sabah 5’de uyanıyor ve okuldan önce çalışıyordu. Kışın ortasındaki bazı sabahlarda gün ağarırken, dondurucu havuzda kulaç atmak delilik gibi görünüyordu. Genellikle o kadar yorgundu ki, ev ödevleri arka planda kalıyordu. Ama Amy asla durmadı, suya her girdiğinde yaşadığını hissediyordu.
Amy, çok genç bir yaşta rekabet etmeye başlamış olmasına karşın asla gerçekten bir şey kazanmayı başaramadı. Her zaman finale kalmasına karşın, ergenliği süresince bazı arkadaşlarının fiziksel hızına asla sahip olamayacakmış gibi görünüyordu.
Kimi zaman bırakmayı düşünse de, yüzmeye duyduğu sevgi onu sayısız başarısızlığa ve eğitim saatlerine yönlendiriyordu. Devam edemeyecekmiş gibi göründüğünde bile, bir şeyler onu ileri doğru itiyordu. Daha fazla antrenman yapıyor, havuzda ve spor salonunda daha uzun zaman geçiriyordu. Dünyanın en iyisi olma tutkusu artık bir saplantı haline gelmişti ve kimsenin yoluna çıkmasına izin vermeyecekti. Umutsuzca istediği şeyi başaramamaktan öylesine korkuyordu ki, her seferinde daha fazla savaştı.
Koçu ve ailesi sonunda, hızlı olmasına karşın yüzmede gelecekte bir kariyer yapacak kadar hızlı olmadığına onu ikna ettiğinde Amy mahvoldu. Aslında onlar, eğer okuldaki dersleri için daha fazla zaman harcamazsa asla bir kariyeri olmayacağından endişe ediyordu. Amy, dünyası sona ermiş gibi hissediyordu.
Artık, amigdalı başarısızlığının, ayakta kalması için bir tehdit olduğu yorumunu yapıyordu. Bu nedenle gerçek bir “kavga et-kaç” tepkisi vererek, yüzmeyi tamamen bıraktı. Yıllarca zahmet ve hayal kırıklıkları ile savaşmıştı, Amy artık geri hamle yapıyor ve kaçmayı tercih ediyordu. Amy, kendi çocukları olana ve onların güvenliği için onlara yüzme öğretmesi gerekene kadar suya geri dönmedi.
Tutkular performans getirir
Hayallerimiz ve hedeflerimiz, en güçlü ve en verimli duygusal yanıtlarımızdan doğar. Bu hedeflerin peşine, tereddütsüz bir kararlılık ve başa çıkılamaz gibi görünen engellerin arasından düşeriz. Genellikle hayallerimizi gerçekleştiremeyeceğimizden o kadar korkarız ki, bunu engellemek için kendimizi sınırlarımızın ötesine taşırız. Mantıklı olanın bırakmak olduğu zamanlarda, bizi kalıp savaşmaya iten Almond Etkisi®’dir. Basit bir biçimde, mücadele etmeyip savaşmayı bırakmamıza neden olan da Almond Etkisi®’dir.
Çalışanların hedefleri,
performanslarını ve sonuçları etkiler
Peki, çalışanlarınızın tutkularının ne olduğunu biliyor musunuz? Hayallerini? İşle ilgili olmasalar bile, bu hedefleri işte gerçekleştirmeleri için onları nasıl destekliyorsunuz? Peki, bunu neden yapmalısınız?
Her şeyden önce, amigdalları hedeflerini desteklemeyen her şeyi, kendileri için bir tehdit olarak algılar. Ve bu algı, ne kadar doğru olursa olsun, çalışanlarınızın “kavga et-kaç” tepkisi vermesine, iş performansının zarar görmesine neden olur.
Gelişimleri konusundaki çok gerçekçi bir araştırma yapmak bile, ihtiyaç duyulan tek şey olabilir. Almond Etkisi®’ni anımsayın: Düşünen beyin harekete geçmeden önce, amigdal tepki verir. Bu nedenle, onların hedefleri için bir engel değil destekleyici olduğunuzu anlamalarını sağlamak, akıllıca bir hareket olacaktır.
Anne Riches, sinir bilimine yönelik araştırmalarını ve bilgisini, artan çalışan bağlılığı aracılığıyla organizasyonel büyüme ve değişimi anlamak için kullanılacak pratik araçlara dönüştürmesiyle tanınan bir liderdir.
ANNE RICHES
Sürdürülebilir değişim kapasitelerini ve yöneticilerindeki, müdürlerindeki ve ekip liderlerindeki liderlik özelliklerini geliştirmek isteyen organizasyonlar ile çalışan Anne’in materyalleri, organizasyonun spesifik hedeflerine yönelik olarak biçimlendirilmektedir. Küçük ya da büyük gruplar için bir sunum ya da workshop olarak tasarlanabilir. Anne@AnneRiches.com, www.AnneRiches.com