Çağdaş Perakendecilik için Franchise
Bu kurumlardan biri olan ticari işletmeler; yaşamımızın her sahasında diğerlerinin önüne geçmiş, adeta yaşamlarımıza şekil ve tarz vermişlerdir. Ne yazik ki bazı işletmeler hep çocuk olarak kalırken, bazıları da hızla büyümektedir. Büyümeyi ve yaşam tarzlarımızı değiştirebilmeyi başaranların, bizleri hiç farkında olmadan yeni bir tüketim kültürünün içerisine sokabilen mükemmelliklerinin ardında; yıllarca hatalar yolu ile edinilmiş tecrübeler ve yaratılmış standartlar vardır. Bizler tüketici olarak bu süreçle değil, satın aldığımız ürün veya hizmetin güncel yaşantımıza yansıyan faydası ile ilgileniriz.
Bunu da kalite olarak adlandırırız. Böylesine bir kaliteyi oluşturanlar, tüketim ihtiyaçlarımızı markaları aracılığı ile gidermeye talipli olurken, bizler de yoğunlukla onları tercih ediyoruz. Zira denediğimiz ve beğenimizi kazanan bir markanın bir daha ki sefere değişmeyecek kalitesi, hizmet seviyesi ve bütünlüğü ile bizi hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyoruz.
İşte nihai ürünleri ile yaşantımızı etkileyen bu işletme ve marka sistemlerinin özü de Franchising kavramı ile tanımlanmaktadır.
Bu güncel, başarılılık oranı en yüksek, tam entegre perakendecilik sisteminin çalışma yaşamımıza olan etkileşimlerini de bu sütunlar aracılığı ile Human Resources okurları ile paylaşacağım.
SİSTEM KAYITLI EKONOMİYİ ZORUNLU KILIYOR!
Temmuz ayı içerisinde İnsan Kaynakları Derneği (İNKADE)’nin düzenlediği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın da konuk olduğu panelin öncesinde Bakanımıza Franchising sisteminin istihdam ve sosyal güvenlik sistemimize olan olumlu katkılarını satırbaşlarıyla aktarabilme fırsatım oldu.
Amacım; gereğince gelişemeyen Franchising işletim modeline dikkatlerini çekerek, ilgi ve bir şekilde desteklerini sağlamaktı. Sayın Bakan ve beraberindekiler konu ile çok ilgilendiler. Esasen ilgileri çok doğaldı. Çünkü Franchising işletim modeli, nitelikli istihdam sağlama yanında sosyal güvenceli iş yaşamını ve prim ödeyen işletmeciliği de zorunlu kılıyordu.
Bakanlığında (aslında iş dünyamız demek daha doğru) problemi zaten bu 3 noktada düğümleniyordu: Bir yanda işsizlik ve eksik istihdam, diğer yanda da sosyal güvenlikten yoksun binlerce iş gören ile yeterince prim tahsil edilememesi ve mevcut sigortalılara hizmet verilememesi. Franchising sistemi bu problemlerin tamamına çözümleyici olabiliyordu.
Fakat henüz 15 yaşın gençliğini yaşayan Türk franchisingi mevcut hacmiyle çözüme ancak bir nebze katkıda bulunabiliyor. Yeterince katkının alınabilmesi için Franchising’in tüm çevrelerce doğru bilinirliğinin sağlanması, yaygınlaşması ve Ankara’nın da bir şekilde desteğini hissettirmesi ve ilgisi gerekiyor.
Öyle ya Türk Franchising’inin temsilcileri olarak yıllarca yazmamıza, söylememize, Ankara’da ulaşabildiklerimize aktarmamıza rağmen Franchising’imiz bir arpa boyu yolu ancak alabilmişken; 55. Cumhuriyet hükümeti döneminde trendi birden farklılaşmıştı. Çünkü dönemin Maliye Bakanı Temizel, Franchising’in kayıtlı ekonomiyi zorunlu kılması ve vergi kaybının önlenmesi konusundaki mesajlarımızı almış, ardından da kamunun sisteme ilgisi ve yaklaşımı değişmişti.
Rekabet kurulunun Aralık 1998’de Franchise Sözleşmeleri için yayınladığı muafiyet tebliği ile de müteşebbislerin gözünde Franchising sistemi değerini bulmaya başladı.
Sistem vergi açısından Maliye’yi ilgilendirdiği kadar, prim ve tahsilat açısından da Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı ilgilendirmektedir. Sanırım Sayın Bakan’ın bu ilgisinden her iki kesiminde mutlak kazançları olacaktır.
Sistemin daha geniş kitlelerce bilinirlik ve uygulanmasına katkı sağlamak için, sistemin çalışma hayatımıza ilişkin özellikleri yanında, bu vesile ile temel detaylarını da sizlerle paylaşmayı arzu ediyorum.
FRANCHISING NEDİR?
Franchising’in tanımını yapmadan önce, yeterince bilinmediği için ve kavram karmaşası olması nedeni ile biraz ön bilgi vermek istiyorum.
Şöyle düşünelim... Herhangi bir konuda perakendecisiniz. Farz edelim ki pastaneniz var. Bu pastanede başarılı olduğunuzda bir başka semtte, hatta ilçede bir ikinci, üçüncü, belki dördüncü ve beşinci pastaneyi de açarsınız. Üç aşağı beş yukarı hepsi de birbirine yakın karakterdedir. Genelde yeni açtığınız dükkanlarda ya yakın çevrenizden birilerini görevlendirmişsinizdir ya da hisse vermiş veya kar ortağı yapmışsınızdır. Bu tarzda çevremizdeki bir sürü örneği hepimiz hatırlarız. Mağaza sayısı arttıkça, problemler de artmaya başlamıştır. Artık sizin hepsine yetişebilmeniz mümkün değildir.
İşte bu noktada zincirinizin daha fazla genişleme kabiliyeti varsa ve siz de bu genişlemeden, büyümeden yana iseniz bazı standartları yerine getirerek, bağımsız girişimcilere sizin geliştirmiş olduğunuz mağazanın aynısını açma hakkını vermenize “Franchise” diyoruz.
Çok basit bir ifade ile siz ilk mağazanın, markanın sahibi olarak yeni mağazaların mülkiyet sahibi olmadan, personel ve mutad işlerle boğuşmadan işinizi çok daha fazla yagınlaştırabiliyor, büyütebiliyorsunuz.
Diğer yandan bağımsız müteşebbis belki de hiç bilmediği bir konuda sizin başarılılığı test edilmiş işinize, zincirinize küçük ortak olarak ticari faaliyetini başarı ile sürdürebilme fırsatını yakalamış oluyor.
Bu ön bilgilendirmeden sonra sistemi kavram olarak da tanımlarsak Franchising; “kendini kanıtlamış kuruluşların ürettikleri mal ve hizmetleri, deneyim ve bilgi birikimlerini bir bütün olarak belli bir süre ve sınırlar dahilinde makul bir bedel karşılığında bir sözleşme ile bağımsız müteşebbislere aktararak, hedef tüketicilerine ulaştıkları işletmecilik modelidir.”
FRANCHISING BAYİLİK İLE KARIŞTIRILMAMALIDIR!
Franchise ya da Franchising kelimesinin Türkçe tam karşılığının olmaması ve zor telaffuzu yanında, Franchisor’ların da sistemi tanıtma bir yana mevcut üyelerini (Franchisee’lerini) dahi bayi olarak adlandırma basitliğine kaçmalarından ötürü Franchising Sistemi iş çevrelerimizde hem yeterince tanınamadı hem de bayilik gibi sistemlerle karıştırıldı. Oysa Franchise komple işletmecilik, bayilik ise dağıtım/satış modelidir. Bayilikte kar karşılığı bir ürünün satışına aracılık edilirken, Franchising’de üründen, eğitime, denetime, dekorasyona, sunuma, tabelaya, bölge koruma ve fiyat birliğine kadar komple bir bütün; girişimcinin istifadesine sunulmaktadır. Bayilikte girişimcinin işyerinin konumu ve mali gücü önem kazanırken, Franchising’de bunların yanında kişisel özellikler daha ağır basar.
Esasen Franchising şube kavramına daha yakındır. Ama yetersizdir. Sizin şubeniz gibi ama elini taşın altına koymuş (risk yüklenmiş) bağımsız müteşebbislerce işletilmektedir.
Franchise’de konseptin sahibi yılların birikimi ile geliştirmiş olduğu sisteminin bütününü makul bir bedel karşılığı küçük girişimcinin yararına sunmaktadır. Eğitmekte ve denetlemektedir. Pazarlanan da, ürün ve hizmetin yanı sıra sistemin kendisidir. Sistemin özünde de gücü, birikimi ve deneyimi paylaşmak yer almaktadır. Zaten bu sayede Franchisor’un geliştirmiş olduğu en basit ve modern metodlar benimsenerek hızlı ve düşük maliyetle, neredeyse risksiz bir şekilde maksimum iş hedeflerine varılabilmektedir.
GİRİŞİMCİ NEDEN FRANCHISEE OLUR?
Girişimci, kendi mağazasında tüketicisine diğer satış noktalarından daha avantajlı ürün ya da hizmet sunabilmek için (kendisi ve tüketicisi için) Franchisee olur.
Küçük veya büyük hiçbir yatırımcı bilinçsizce yatırıma gitmez. Diğer taraftan akıllı bir yatırımcı (Fazla risk de sevmemektedir.) kendisinin iyi bilmediği, ancak güvenilir, test edilmiş örnek mağaza ve işyerleri olan bir Franchisee verenin organizasyonuna dahil olarak iyi bilmediği bir konuda da istikrarlı bir yatırım yapabilir. Zaten Franchising Sistemi, kişinin girişimciliğini büyük bir organizasyonun gücü ve kaynakları ile birleştirmesidir.
Burada en önemli husus; Franchising alacak kişinin ekip çalışmasına uyumlu, büyük organizasyonun yönlendirmesini kabul edebilecek kadar açık görüşlü olması gerekliliğidir.
Tabii bu ifade ettiklerimiz pencerenin sadece bir yönüdür. Siz bir başkasının zincirine halka olarak birikimlerinizin karşılığını daha rasyonelce elde etmek istiyorsanız, yapı olarak da sisteme entegre olmaya uygun olmalısınız.
Franchisee adayı olarak siz uygunsunuz da, acaba halkası olacağınız zincir uygun mu? İşte problem buradadır. Zira var olduğu zannedilen organizasyona katılarak girişimci tüm birikimlerini de kaybetmiş olabilir. Demek ki girişimci Franchise verenin sistemine dahil olmadan Franchisor’un konseptini, firma kültürü ve projeksiyonlarını iyi irdelemelidir. Öyle ya, aksi takdirde neden akıl parası ödesin ki.
Franchisor’un da konseptini girişimcilere sunmadan önce bu hususları göz önüne almış, çözümlemiş olması gerekir.
KRİZLERDEN DAHA AZ ETKİLENİYOR!
1998 ve 1999 yıllarında ekonomimizde süre gelen kriz ortamı Franchising Sistemi’nin önemini daha da belirginleştirmiştir. Ekonomik göstergelerimizde fevkalade olumsuzluklar yok iken, ağırlıklı güvensizlik ve paniklemeden kaynaklanan bir ekonomik kriz yaşadık. Pazardaki daralma, kriz söylemlerinin çokça altındaydı. Belki esnafın bir kısmı daha az kasa çekiyordu ama tüketici talebi o denli daralmamıştı. Õründe ve sunumda farklılığı yakalayan, dağıtım kanalına hakim olan krizde de satıyordu. Esasen perakendecimizi etkileyen krizden çok, pazarın ve ticaretin şeklinin değişmesiydi. Zaten bu nedenle Franchise modelde işletilen mağazaların krizden etkilenimi, diğer perakendecilerle kıyaslanamayacak boyutta hacimsiz kaldı.
Çünkü satın alma gücü azalsa da giderek bilinçlenen tüketici; alışveriş ortamı, ürün ve hizmetin seçiminde çok daha titiz davranmaktadır. Franchise işletmeleri başarıları önceden denemiş olduğu ve yüksek lojistik destek nedeni ile daha düşük işletmecilik ve stok maliyetleri ile çalıştıklarından, rasyonel işletmecilik kuralları ile yönetildiklerinden tüketici karşısında daima daha avantajlıdırlar. Bu avantaj, bu işletmelerin hayat eğrilerinin de çok daha uzun dönemlerde sürmesini sağlar. Geçtiğimiz bir yıllık sürede de böyle oldu. Kapanan perakende noktalarının yerlerine yenilerinin açılmadığı bu dönemde; Franchise tarzda perakendecilik yapan yeni ve eski markaların sürekli yeni mağazalar açtıklarını gördük.
YENİ MARKALAR GELECEK!
Türkiye ekonomisindeki gelişme açıklık, atıl potansiyel ve ilk gelen global Franchisor’ların genelde başarılı oluşu, diğer dünya markalarınca da izlenmektedir. Başarılı Franchise örneklerimiz nedeniyle bölge ülkeleri üzerindeki liderlik pozisyonumuz, bu global markalarca giderek daha da güçlendirilebilecektir.
Bu global markalar literatürleri ile beraber gittikleri ülkelerde aynı veya benzer iş kollarındaki yerli üretici ve markaların da kendilerine çekidüzen vermesini, standartlaşmaya yönelmesini, kısacası daha rasyonel işletmecilik yapılmasını ve tüketici tatminini de sağlamaktadırlar.
Örneklersek; McDonalds’ın Türkiye’ye gelmesiyle Fast food tarzı ticaretin kimliği tamamen değişmiştir. Õrün temsil fiyat standardı gelmiştir. Part time istihdam, kadının istihdama katılımı ve nitelikli eğitimli istihdam olanağı sağlanmıştır. Kapanış temizliği kavramı hissettirilmiş, geç saatlere kadar servis sözkonusu olmuştur.
Diğer iş kollarında da benzer durumlar sözkonusudur ve giderek Franchise sistem dahilinde veya bağımsız standart işletim modelleri tatbik eden mağazacılık, perakende işletmecilik artacaktır. Çünkü bilinçlenen tüketici de perakende ticareti buna zorlamaktadır.
DÜNYADA PERAKENDECİLİK VE FRANCHISING
Türkiye’de kısa zaman öncesine kadar genelde ürünler düşük devir hızı ve yüksek kar oranı ile çalışan küçük ölçekli aracılar, ürüne değer kazandırmayan toptancılar vasıtası ile pazarlanırken, gelişmiş ekonomilerde işletmeler tüketiciye modern pazarlama tekniklerinin kullanıldığı tam entegre sistemlerle ulaşmaktadırlar.
Bu sayede tüm işletmecilik fonksiyonlarında maliyetler düşmekte, kontrol ve koordinasyon artmakta, daha iyi iletişim sağlanmakta, sonuçta da daha minimal kaynaklarla daha azami sonuçlara ulaşılmaktadır. ABD’de pazarın % 70’ini aşan kısmına bu şekilde ulaşılmakta, bunun yarıdan fazlası da Franchising modeli ile sağlanmaktadır.
Pazar ekonomisinin beyni ve Franchising’in de beşiği olan; eğitimini tamamlayanların “ne iş yapacağım?” yerine “kimin Franchisesi olacağım?” sorusu sorulan ABD’de, her yeni 12 yatırımdan biri Franchise Sistemi dahilinde gerçekleştirilmektedir. Sistem 3 bin kadar nitelikli Franchisor ve 600 bin Franchisee ile ABD ekonomisine 8 milyon istihdam ve yaklaşık 1 trilyon USD’lık katkı sağlamaktadır. Õstelik pazar % 10’luk büyümesini sürdürmektedir.
Top 200’deki ilk 10 Franchisor’un 6’sı Fast food sektöründe olsa da, listede çok hacimli ve başarılı otel, müzik video kitap, paketleme, temizlik, postalama, emlak, dondurma, yoğurt, otomotiv ve servis zincirleri görülmektedir.
En bilinen ve yaygın zincir olan McDonald’s dünya genelindeki 25 bin restoranında (% 71’i Franchise), yılda 36 milyar USD üzerinde ciro yapmaktadır. Dünyanın en büyük Franchise grubu olan Tricon bünyesinde ise 3 farklı konseptte (Pizza Hut, KFC ve TACO BELL) 30 bin restoran bulunmaktadır.
BAZI ÜLKELERDEKİ FRANCHISING POTANSİYELİ (1999)
TÜRKİYE’DE FRANCHISING
Çok kısa anlatımla yatırımcıya “hazır bir iş fırsatının” pazarlanması demek olan çağdaş perakendeciliğin en önemli enstrümanı Franchise ile Türk tüketicisi olarak 1986’da tanıştık. O yıl dünya Franchise devi McDonalds Türkiye’ye geldi. Yerlilerden Sagra, Turyap ve Yapa’da Franchise’ye başladı.
Esasen daha önce de, bugün olduğu gibi el yordamı ile kendi sistemini, konseptini geliştirip, en azından yakın çevresine de kullandıran müteşebbislerimiz vardı. Hatta sizi başarılı görüp “sizin şubenizi açabilir miyiz?” diyen eş dost ve müşteriler kanalıyla bilmeden yaklaşık Franchise yapan çokça müessesemiz dün de, bugün de vardır.
Bu açıdan tanımlanabilir anlamdaki Franchising’imiz için 1986’yı baz alırsak; henüz 15. yılımızdayız. Bizim tarzımızdaki ülkelerin ortak sorunu olan veri yetersizliği maalesef Franchise sektöründe de var olduğu için, genç Franchisingimize ilişkin net rakamlarımız yoktur. Ancak 2 ayrı firma için geçmişte yaptığım araştırmalar ışığında sektörün hacmini yaklaşık değerlerle ortaya koyabileceğim.
Markalı mağazacılık, perakendecilik yapan yaklaşık 1000 firmadan 150 kadarının Evrensel Franchise Dürüstlük ve Açıklık İlkeleri normlarına haiz Franchise yaptıklarını var sayıyorum (Bir 150 kadarının da sistem ve organizasyonlarına sağlanacak katkı ile Franchising modele dönüşmeleri çok mümkündür.). 150 Franchise verene ait yaklaşık 3.000 Franchisee (perakende nokta), 30 bini aşan iş gören ve yaklaşık 1 milyar USD’lık ticari hacim sözkonusudur.
Bu pazar ekonomisinin uygulandığı gelişmiş ülkelerin rakamlarına göre belki dar bir hacimdir. Ancak 15 yılda kat edilen mesafenin gelecek 3 yılda tekrarlanabileceği bir potansiyelin varlığı yanında; mevcut hali ile bile Türk Franchising sektörünün yarattığı nitelikli istihdamı, girişimi özendirmesini ve Türk kadınını istihdama dahil etmesini göz ardı edemeyiz. Mevcut Franchisee’lerin % 44 kadarı Anadolu’dadır. Toplam çalışanların % 40 kadarı da bayandır. Yaratılan ticari hacimler yanında bu oranları da fevkalade önemli bulmak gerekmektedir.
Yani Franchising ile girişim Anadolu’ya yayılmış, kadını da işçi veya işveren olarak ekonomiye dahil etmiştir. Dolayısıyla Franchising’in ülkemiz standartlaşma ve istihdamına getirdiği ve getireceği katkı göz ardı edilemeyecek boyuttadır.
Nüfusunun % 45’i tarımda çalışan, daha doğrusu gizli işsiz olan bir ülkede işsizliğe çözüm için istihdamın hizmet sektöründe yoğunlaşması, bu bağlamda en önemli enstrümanlardan olacak Franchising sistemi de yetkililerce mutlak göz ardı edilmemelidir diye düşünüyorum.
FRANCHISINGİMİZİN TRENDİ ARTACAK
1. Rekabeti Koruma Kanunu’na 16 Aralık 1998’de getirilen “Franchise Muafiyet Tebliği” sektörün önünü açmıştır. Zaten tüm sektörlerde “Markalı Mağazacılık” yapan çok sayıdaki firmanın sistemlerini Franchise’ye dönüştürmeye (Benzetmeye çalışanlara dikkat!) başladıklarını görüyoruz.
2. İletişim ve teknolojinin geldiği bugünkü boyutta bilinçlenen tüketici, alışverişinde artık çok daha seçicidir. Satın alma alışkanlıkları değişiyor. Giderek seçkinleşiyor ve ürün seçiminde markayı, kaliteyi ve servisi daha çok önemsiyoruz. Ürün veya hizmeti satın aldığımız ortamları önemsiyor, bunlarla beraber güven, ekonomiklik ve alternatifi de mutlaka arıyoruz. Perakendecilikteki tüm bu ayrıntılar, aynı zamanda bir tam entegre işletmecilik modeli olan Franchising sistem dahilinde sağlanabilmektedir.
3. Özellikle 1998’de doğan kriz ve sonrasında ülkemiz üreticileri markalaşmak ve dağıtım kanalına sahip olmanın ne denli önemli olduğunu çok net hissettiler. Markalaşmak Franchise için ön koşullardan biridir ve Franchise zincirleri krizlerden en az etkilenen perakendecilik modelidir. Bu durum üreticilerimiz ve girişimcilerimizce son iki yılda daha net olarak fark edilmiştir.
4. 2000’lerin Türkiye ekonomisinde artık paradan para kazanılamayacağından herkes gücünce girişime yönelecektir. Mutlak müteşebbis ruhu olmayanların, akıllı küçük girişimcilerin limanı da tabi ki Franchise zincirleri olacaktır.
FRANCHISE TÜKETİCİ TATMİNİNİ TAM SAĞLAR
Son 15 yıldır yaşam kalitemizdeki hissedilir artış pazarın üretici kimliğinden, tüketici lehine geçtiğini ortaya koymaktadır. Tüketici odaklı pazarlarda; tüketici kendine sunulan alternatifler arasından kendisine maksimum katkıyı nitelikli perakende noktalarından sağlayabilmekte; markayı ve kaliteyi daha çok önemsemektedir.
Franchising Sistemi geniş kitlelere en sağlıklı ve seri şekilde hitap edebilen bir markayı, konsepti oluşturabilmenin tam kendisidir. Çünkü tüketici ana marka sahibinin markasını konseptini kullandırdığı müteşebbisleri eğittiğini, denetlediğini, yönlendirdiğini bilmektedir. Franchising Sistemi, değişen ve gelişen ihtiyaçlara karşı kendini sürekli geliştirebilme ve en ekonomik yoldan hedef tüketicisine ulaşabilmeyi mümkün kıldığı için diğer perakendecilik modellerine nazaran daha başarılı sonuçlar vermektedir.
O nedenle bilinçlenen tüketici giderek perakende alışverişini bu tarz noktalardan yapmaktadır. Çünkü zincirin büyüklüğü ve daha rasyonelce yönetildikleri; daha düşük işletmecilik ve stok maliyetleri ile çalıştıklarından Franchising’de maliyetler düşmekte ve tüketici karşısına avantajlı çıkılmaktadır. Ekonomiklik yanında sağlıklı ortamda sağlanacak yüksek kaliteli üretimin yine sağlıklı, hijyen ve eğitimli kişilerce nitelikli mağazalarda kendisine sunulacak olduğunu bilmesi, tüketiciyi de Franchising ile işletilen mağazalara yönlendirmektedir.
FRANCHISE İŞ GÜVENCESİ SAĞLAR!
Geliştirdiği konseptini bağımsız müteşebbislere kullandıran Franchisor, verdiği imtiyaz ve desteğine karşılık olarak Franchisee’lerinden düzenli tahsilatta bulunur. Bu tahsilat genelde aylık ciro üzerinden, sözleşmede belirlenmiş bir orandır. Ayrıca Franchisee’ler sistemin özü gereği mübayalarını da sadece belli yerlerden (Franchise’de ürün veya hizmet o müesseseye özeldir.) yaptıkları için tüm işletme kayıtları düzenli ve sağlıklıdır. İşçisi sosyal güvenlik kapsamındadır, iş güvencesi ve istihdam planları vardır. Kamuya ilişkin tüm ödemeler de sağlıklı yapılmaktadır. Zaten bu sağlanamazsa, Franchise verenin yılların birikimi ile sağlamış olduğu haklı şöhretini de koruyabilmesi olanaksızlaşır.
(Geçen yıl bir seminerde Mudurnu’nun Ankara Franchisee’lerinden birinin “Mudurnu Restorantı olmadan önce her gün belediyeciler ve maliyecilerce denetlenirdik. Mudurnu konseptine dahil olduktan sonra artık gelmez oldular. Çünkü gerek kalmadı.” sözlerini bu nokta da özellikle anımsatmak istiyorum. R.A).
FRANCHISE’DE EĞİTİMİN ÖNEMİ
Franchise verenlerin bunları sağlarken yararlandığı enstrümanların başında da Eğitim (standartların başkalarına da aktarılabilmesi) ve Denetim (işletme ve standartların sürekliliğinin sağlanabilmesi) gelmektedir.
Hiçbir sistemde üretici, perakendeci esnafı eğitme ve yönlendirme hakkına sahip değilken, Franchise Modeli, Franchise verene bu hakları tanımaktadır. Bu haklar olmazsa ve Franchisor’da bunları rasyonel kullanmazsa yılların birikimi ile elde etmiş olduğu markasının gücünü ve vardığı noktayı çok kolayca yitirebilir. Bu nedenle Franchise veren, geliştirmiş olduğu iyi bir ürün ya da ürün serisinin yanında organizasyonunu da bu işe uygun olarak geliştirir ve şemsiyenin altında bulunmaktan çekinmeyecek, gelişime açık yatırımcı adaylarını konseptine alır.
Tüm sektörlerde yetişmiş, eğitimli eleman bulmak başlıca sorundur. Oysa konsepti oturmuş bir Franchisor için eğitimsizlik, hatta istihdam sorun olarak görülmemektedir. Sistem bir makine düzeninde ve her işletmede bir okul gibi çalıştığı için, çok rahatlıkla yeni ve deneyimsiz birisi kısa sürede tezgaha alınabilmektedir. Böylece pırıl pırıl gençlere yepyeni iş olanakları doğmaktadır. Büyük markaların gücü ve etkisi ile Anadolu’nun her tarafında ailelerinin Franchise işletmelerinde çocuklarını gönül rahatlığı ile çalıştırdıklarını görüyoruz.
FRANCHISE’DE İNSANA YATIRIM
Franchise’de insan işletme için en önemli yatırım olarak görülür. Franchisor’lar uzun soluklu düşündüklerinden insan eğitimini ciddi bir yatırım olarak görürler. Çünkü bilmektedirler ki bu yatırım, artan verimlilik sayesinde satış ve kar olarak geri dönebilmektedir. Bu açıdan nitelikli Franchisorları incelediğimizde istihdamlarını şirketiçi ve dışında düzenli eğitime tabi kılarak iş görenlerin kalitesini arttırmaktadırlar.
İşi en iyi şekilde görebilmek için takım ruhunun işletmede sağlanması gerekmektedir. Bu da Franchise’de omuz omuza sağlanabilmektedir. Franchise’ye taraf olan her kesim mutlaka eğitilir. Sistemdeki her perakende nokta adeta bir okuldur; bu nedenle önce Franchise işletmesinin işletmecisi/yöneticisi, eğitim vermek üzere eğitilir. Sonra da tüm birimlere kadar inilir, programlı olarak eğitimleri sürdürülür.
Tüm nitelikli Franchisor’lar bilirler ki; eğitimi yetersiz kişiler, aynı iş için daha fazla zaman ve efor harcar. Õstelik hata riski arttığından müşteri kaybına yol açabilirler. Oysa istihdamın nitelikli kılınması halinde sorun çıkma olasılığı çok zayıftır, olsa bile müşeriye aksetmeden çözülür. Bu ortamda müşteri ile birlikte personel memnuniyeti gerçekleşir.
BAKANLIĞIN İLGİ VE DESTEĞİ GEREK!
Henüz ulusal istihdam planımızın olmadığı, tarımsal istihdamın neredeyse toplam istihdamın yarısını oluşturduğu, eğitim istihdam ilişkisinin sağlıklı bir şekilde kurulamaması nedeniyle özellikle eğitimli lerde eksik istihdamın artış trendine girdiği ve 1 Haziran’da yürürlüğe giren (!) işsizlik sigortasına rağmen iş güvencesinin olmadığı ülkemiz çalışma yaşamında; Franchise, sistemin yapısı gereği kayıtlılığı ve denetimi zorunlu kıldığı için istihdam sağlama bir yana, istihdamı eğitmek suretiyle nitelikli kıldığı, tüm işletmecilik fonksiyonlarını yasal çerçevede sürdürdükleri, işletmecilik başarılılığı nede niyle istihdam sürekliliği yanında primlerini de muntazaman ödedikleri gerçeğinden hareketle, bugüne kadar Franchising sistemine uzak kalan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da sistemi teşvik edici bazı düzenlemeleri gündemine alması gerekmektedir.
ANKET: SAGRA SPECIAL KONSEPTİ İŞLETMECİLERİNİN (FRANCHISEE)
A ÖNCEKİ MESLEKLERİ
Gıda dışı ticaret % 22.51
Gıda dahili ticaret % 16.37
Memur, bankacı,
mühendis gibi % 17.10
Özel sektör iş göreni % 9.83
Öğretmen, subay kökenli % 6.41
İlk işi olanlar % 8.97
Ev hanımı % 5.13
Öğrenci % 3.85
Eski Sagra personeli % 3.42
Diğer % 6.41
% 100.00
304 Sagra Special işletmecisinden anketi yanıtlayan 234’ü önceki meslekleri kısmına tam 92 farklı “iş” yazmışlardır. 10 grupta yapılan tasnif ABD’deki örnek profillere de uymaktadır. Bir gıda konsepti olan Sagra Special’de Franchisee’lerin sadece % 16.37’sinin önceki mesleğinin gıda sektöründe oluşu, Franchising Sistemi’nin asgari risksizliği nedeniyle giri şimciliği ne denli özendirdiğini ortaya koymaktadır.
B İŞLETMECİLERİN ÖĞRENİM DURUMU
Lise % 47.06
Y.Okul/Üniversite % 40.34 İlk ve Orta % 12.60
Görüldüğü gibi oldukça eğitimli bir kitle ile karşılaşmaktayız. Belki ticari atraksiyonlarda gereğince başarılı değiller ama Franchising sisteminin özü olan eğitim yoluyla standartların alınması ve markanın temsilinde mutlak başarılıdırlar.
C İŞLETMECİLERİN YAŞLARI
51 Yaş ve Õzeri % 14.00
41 50 Yaş Arası % 26.00
31 40 Yaş Arası % 39.00
23 30 Yaş Arası % 14.00
23 Yaş Altı % 7.00
ABD’deki gibi bizde de yoğunluk 35 45 yaş grubundadır.
D TÜRKİYE’NİN İSTİHDAM GÖSTERGELERİ
TOPLAM İŞ GÜCÜ 23.779.000.
* TOPLAM İSTİHDAM 22.049.000. (% 92.70)
TARIM 10.096. (% 45.80)
SANAYİ 4.521. (% 20.05)
HİZMETLER 7.434. (% 33.70)
* İŞSİZ 1.730.000. (% 7.30)
• GİZLİ İŞSİZ 1.635. (% 6.90)
•İŞSİZ 1.730. (% 7.30)
TOPLAM ATIL İŞ GÜCÜ 3.365.000. (%14.42)
Recep Ali Aksoylu - A & ESD İş Geliştirme
Yönetim Uzmanı