Boşanmanın İyi Yönü ya da Boşanan Çiftlerin Yeniden Evlenmesi
İlk uygarlıktan, günümüze kadar tarihin değişen çizgisinde “evlilik” ve “boşanma” kurumları hep aynı kaderi paylaşmışlardır. Evlilik ve boşanmayı aynı kanalda akan, ancak suları hiçbir zaman birbirine karışmayan iki ayrı akıntılı ırmağa benzetmek mümkündür. Dolayısıyla, evlilik ve boşanma hukukları da benzer ve çok yakın bir gelişim örneği sergilemişlerdir. Evliliğin önemsenmediği ve yeterince düzenlenmediği toplumlarda, boşanmaya değer verilmesi kuşkusuz beklenemezdi. Zaten evlilik hukukunun bütün unsurları ve temel ilkeleri ile yasalaşmadığı ülkelerde, boşanma hukuku da gereği gibi gelişememiştir.
Türk hukukuna “boşanma” kavramı birçok kavram gibi Cumhuriyet ile birlikte girmiştir. Daha önce kocanın tek taraflı olarak (TALAK) boşanma iradesi sözkonusuydu. şu anda ise boşanma için ya eşlerden birinin kanunca kabul edilen kusuru aranmakta ya da tarafların ortak iradesi ile boşanma gerçekleşmektedir. (1)
Bu yazıda boşanan eşlerin yeniden evlenme konusundaki izlenimlerini ve araştırmaları dile getirmeye çalışacağım.
Yeniden yapılan evlilik, herhangi başka bir evliliğe çok benzemektedir. İki insan, umutla ve sevgiyle yeni bir hayat planlar. Birinciden sonra yapılan evlilikler daha hassas, daha kırılgan niteliktedirler. İkinci evliliği yürütmek tarafların ortak çabası ile olur. Bu görüşe evlilik uzmanları şu şekilde yanaşmaktadırlar (2): “İlişkiler sözkonusu olduğunda insanlar deneyimlerinden ders almazlar.” İlişkilerde insanları başarısızlıklarını fark etmekten alıkoyan özel bir şey var gibidir. Evliliğe daha yakından bakarsak, bu durumu yaratan birkaç neden görebiliriz:
* Aşk bizi yanıltır, aşkın aceleciliği bizi kandırır ve birlikteliğimizin yerçekimi kanunlarına karşı geleceğine inandırır. Gerçekten de sorunların sıradan insanlar için var olduğunu ve bizim ilişkimizin kesinlikle sıradan olmadığını düşünürüz. Eşler ikinci evliliğe ilk bağlantılarının saplantılarını ve ilk evliliklerinin yükünü getirirler.
* Evlilik bizi yoldan çıkarır. Aslında evlilikte yapısal psikolojik bir kaçamak vardır. İki kişilik bir olay olan evlilik, bize herhangi bir sorunun eşimizden kaynaklandığını düşünmek gibi (ahlaki açıdan kaypak) bir rahatlık verir. Doğru eşle olduğumuzda çatışmanın en alt düzeyde olacağı hayaline kendimizi kaptırırız.
* Eşler kendi rolleri üzerine düşünmezler. “Aynı hataları yeniden yapmayacağım” derler. Ama boşanmaya neyin neden olduğuna ya da evliliğin başarısızlığında kendi rollerinin ne olduğunda dair kuvvetli bir fikir kazanmadıkları sürece aynı hataları yaparlar.
* Çatışma aklımızı karıştırır. Tam evliliğin zor anlarında (ve unutulmamalıdır ki tüm evliliklerde zor anlar olur) ilişkiler hakkında bilgi edinme yeteneğimiz devre dışı kalır. Çatışma ilişkilerin ayrılmaz bir parçasıdır. Ama pekçok insan çatışmayı nasıl göreceği konusunda pekçok şey bilmez; çatışmayı ilişkide ve eşinde bir hata olduğunun işareti olarak görür. Psikolog Dr. Clifford Notarius; insanların çatışma çözme yetenekleri hakkındaki beklentileri düşük olduğu için hemen alarma geçtiklerini söylemektedir.
* Çatışma bizi sertleştirir. Tartışmalar ilişki yaşamının iki yok edicisi olan suçlama ve savunmayı işe koşar. Bunlara ikiz yok ediciler diyebiliriz. Bu büyük ve kötü yok ediciler önlerine çıkan her şeyi ezip geçer ve eşleri birbirlerinden daha da uzaklaştırarak, birbirleri üzerinde odaklanmalarına yol açar.
Yukarıda söylenenlerin büyük bir bölümü ilk evlilikler, ilk beraberlikler için de geçerlidir. Boşanmadan sonraki evliliklerin tek farkı daha hassas, kırılgan ve tahammülsüz olmalarıdır. Evlilik uzmanları ister ilk evlilikte, ister dördüncüde olsun çifterin aynı hatalara takılıp düşme eğilimi gösterdiklerini ısrarla vurguluyorlar. Kendi iç hesaplaşmalarımız ve yaşamın getirdiği hayal kırıklıkları ile ancak bizi destekleyen ilişkiler içinde başa çıkabiliriz. Her kayıt şartta yanımızda kalacağını bildiğimiz bir eşin varlığı bizim için bir teminattır. Bu farktan yoksun eşler ilişkinin yoğunluğu azalmaya başladığı an boşanmaya giden yola koyulurlar. Dr. Pat Love (3): “Mutluluk beklediklerinizle aldıklarınız arasındaki orandır” gözleminde bulunuyor. Notarious’da (4): “Herhangi bir ilişkide hayalle gerçeğin çarpışmasının acısını çekmek zorundasınız” diyor ve ekliyor “Bunu ya ilk ilişkinizde yaparsanız ya da 10 tane ilişkiniz olur.”
Nasıl Yeniden Evlenmeli?
Yeniden evlenmek neden bu kadar zor? Bu sorunun kısa yanıtı; yeni evliliğin boşanmanın arkasından gelmesidir. Boşanmış insanlar son derece hassas bir durumdadır. Sabit dozda sevgi almanın neye benzediğini, yaşamın yüklerinin paylaşıldığı zaman nasıl hafiflediğini bilirler. Love (5)’nın deyişi ile “Bir ilişkiden çıkmışlardır ve açtırlar”: Ve aç olduğunuz zaman ne bulursanız yersiniz. “Rahatlığa, sıcaklığa, yakınlığa duyduğu özlem, boşanmış kişiyi hızla evlilik kurumuna koşmaya zorlar.” İnsanlar içinden çıktıkları şeye yeniden girmeyi isteme eğilimindedirler. Evliliğin çerçevesine yeniden girmek istemektedirler.
Yine de uzmanlar, ileride yeniden evlenmeyi düşünen eşlerin ilişkilerini yavaş yavaş kurmaları gerektiği konusunda aynı görüştedirler. Dr. Robert F. Stahman (6); “Eşler bir eş olarak ve birlikte birbirlerini tanımalıdırlar. Bu kendileri için zaman ayırmaları anlamına geliyor, çünkü bu ilişki her bir eşin geçmişteki çeşitli bağlantılarının stresi altında olacaktır. Bu bağlantının en somut olanları da çocuklar ve üvey çocuklardır.” demektedir.
Çiftler ayrıca yapmaları gereken mantıksal ve duygusal yeni düzenlemeye yeterince zaman vermelidir. Kafanızda bir erkeğin ya da kadının nasıl olduğuna ilişkin eski eşinize dayalı imgenin yerine yenisini koymanız gerekiyor. Dr. Love’a göre; “bu bilgisayardaki gibi tek tuşa basarak değil, bir yap boz gibi parça parça yapılmalıdır.” Eşlerin her ikisi de günbegün ilişkiyi beslemelidirler ve hayal kırıklıkları karşısında evliliği tehdit eden (birbirlerine hakaretler yağdırma gibi) şeylerden kaçınmalıdırlar.
Son olarak çevredeki yakın insanları hiç unutmamak gerekiyor. Aile fertlerinin ve arkadaşların görüşü, ikinci evliliğin başarısı hakkında önceden bilgi verir. Aile ve arkadaşlar çok şey bilirler. Sizin kimliğinizi, sizin evliyken nasıl olduğunuzu, yeni ilişkinin sizi nasıl değiştirdiğini bilirler. Kişilerin sizi dışarıdan gözlemlemesi daha objektif ve kolaydır. Yeter ki çevrenizde bunları gözlemleyecek insanlar olsun ve yeter ki siz bunların gözlemlerini dinleyin.
Av. Egemen Gürsel ANKARALI
0.212.225 22 75
Kaynaklar
(1) Boşanma Hukuku, Yalçınkaya Kaleli, sh. 27
(2) Güncel Psikoloji Dergisi, Ağustos 2000, sh. 43
(3) A.g.m., sh 43
(4) A.g.m., sh 44
(5) A.g.m., sh 44
(6) A.g.m., sh 44