Yeni bir öğrenme konusu: “Zeki iyimserlik”
Sadece bu açılış paragrafını okumak bile büyük olasılıkla sizi de depresyona sokmuştur. Ama durun! Hala umut var. Ama biz klasik Pollyanacılık anlayışından değil, Fransa’daki psikologların "zeki iyimserlik” adını verdiği kavramdan söz edeceğiz. Bu iyimserlik, günümüz dünyasının gerçeklerini reddetmek yerine, bu tür zorluklar karşısında keyifli bir hayata nasıl şekil verilebileceğinin ÖĞRENİLMESİNE dayanıyor. Yaşamını iyimserlik ve mutluluk konusuna adayan psikolog Martin Seligman da Fransızlar ile aynı fikirde olacaktır: İyimserlik öğrenilebilir.
Dilerseniz konuyla ilgili aşağıdaki temel noktalara kısaca göz atalım:
1. Kontrol edebileceğiniz noktalara odaklanın. Değiştiremeyeceğiniz koşullar karşısında umutsuzluğa kapılmayın. Küresel ısınmayı değilse bile, kendi enerji tüketiminizi kontrol edebilirsiniz. Şirketinizdeki küçülmenin önüne geçemezsiniz belki, ama kendinizi yeni yeteneklerle donanımlı hale getirme şansınız her zaman vardır.
2. Kurban haline gelmemek için olayları yeniden şekillendirin. Olayları değerlendirmenin her zaman farklı bir yolu vardır. Büyük bir anlaşmayı elinizden kaçırmanıza neden olacak şekilde iptal edilen bir uçuş, aslında sizi başarısız kılmak için “planlanmamış” olabilir. Sadece öyle olmuştur. Oturup hayıflanmak yerine müşteriyi tekrar kazanabilmenin yollarını araştırmak gerekir.
3. “Yeterince” düşünün. Sahip olmadıklarımıza konsantre olduğumuzda, sahip olduğumuz tüm diğer şeyleri göz ardı ederiz. Gerçek şu ki, eğer bu makaleyi okuyabiliyorsanız gözleriniz görüyor demektir. Yeterince zekisiniz demektir. Ve bu, yeterince zamanınız var anlamına gelir.
4. İyimser tepki ve yanıtlar geliştirmeye çalışın. Tıpkı bir çiftçinin tarlasına baktığı gibi sizin de iyimserliği sulamanız, beslemeniz ve dinlendirmeniz gerekir. Aksi durumda iyimserlik duygusu gelişip büyüyemez. Hepimizin olumsuzluk batağına düştüğü günler vardır. Üstelik bu, bizi gerçeklere bağlı tuttuğu için kimi zaman mantıklı bir tepki de olabilir. Ancak bunun gerçek olduğundan emin olmanız, hayal dünyanızın bir ürünü olmadığına kendinizi inandırmanız çok önemlidir. Evet, gerçeklerle yüzleşin ve gereksiz olumsuzlukları beraberinde getiren düşünceleri zihninizden atın.
Eğer böylesi bir tepki geliştirmeyi, gerçeklerin farkında olmayı ve yeni seçenekler belirlemeyi başaramazsak Alexander Graham Bell’in uyardığı durumla karşı karşıya kalabiliriz: "Kapalı kapıya gözünüzü uzun süre dikerseniz, açılan diğer kapıyı görmeyi başaramazsınız.”
5. Nesillerin gücünü anımsayın. Depresif ebeveynlerin çocukları depresyona daha çok meyillidir. İyimser ebeveynlerin çocukları ise iyimserliğe… Hangisini tercih ediyorsunuz? Kendi ebeveynleriniz olumsuz bile olsa, siz bu döngüyü kırmayı başarabilirsiniz. Bunu da olumsuz düşündüğünüz her anda, kendinize farklı mesajlar vererek sağlayabilirsiniz. Evet, biraz pratik yapmanız gerekecektir ama bunu zamanla olumlu bir alışkanlık haline getirebilirsiniz.
Sonuç olarak, zeki iyimserler değişim ve kaosun her an yaşanabileceğini kabul eder. “Bunun da geçeceğini” çok iyi bilir. Aynı zamanda, kendi etki alanları içerisinde atabilecekleri tüm adımları atmayı TERCİH EDER, ardından oturup beklerler. Bu da yeterlidir zaten…
Bu makalenin hazırlanmasında “Intelligent Optimism Wins in Today's World” adlı çalışmadan yararlanılmıştır. (The CEO Refresher)