Yaratıcı düşünmenin yol haritası
Evet, içinde bulunduğumuz çağın sürat ve rekabete dayanan ortamında pazarın güçlü bir oyuncusu olmak için sadece üstün ürün ve hizmetler sunmak yeterli olmuyor. Değişime uyum sağlamak için; kurum çalışanlarının tümümün benimsediği bir yaklaşım söz konusu olduğunda gerçek farklılık ortaya çıkıyor. Değişim dinamiği; ancak yaratıcı düşünceyle beslendiğinde ve kurumun her bir çalışanı kendi yaratıcılığını canlandırıp sorumluluk alanına taşındığında harekete geçiyor. Bu noktada, yaratıcılığın ortaya çıkarılması, sağlam temellere oturtulması ve yaratıcı fikrin eylem planlarına dönüştürülebilir hale getirilmesi gerekiyor.
İşte, Masters Training International tarafından verilen “Yaratıcı Düşünme Semineri” (Innovative Thinking Seminar – ITS) tam da bu amaca hizmet etmek amacıyla düzenleniyor. Beynimizdeki yaratıcılık engellerini kaldırmamızı sağlayan, farklı tekniklerle yaratıcılığımızı geliştirebilen ve önerdiği araçlarla oluşturulan yaratıcı fikrin hayata geçirilmesini kolaylaştıran seminer hakkında Masters Training International’ın kurucularından A. Ateş Akansel’den bilgi aldık. Unutmadan söyleyelim; interaktif bir yapıda uygulamalı olarak sunulan, ağırlıklı olarak vaka çalışmaları, grup çalışmaları ve alıştırmalar ile desteklenen eğitime katılanlar son derece iyi vakit geçiriyor!
Önce şu kilit soruyu soralım: Yaratıcılık gerçekten öğrenilebilir ya da öğretilebilir mi?
Evet, yaratıcılık öğrenilebilir de öğretilebilir de…Yaratıcılığı ne olarak tanımladığınız çok önemli. Eğer yeterince birikiminiz varsa bir Picasso olabilirsiniz. Ama bunu yapabilmek için; onun gibi düşünebilmek gerekir. Peki onun gibi düşünebilmek mümkün mü? Evet, kesinlikle mümkün. Ama onun yöntemi, yolu ve düşünce şekliyle düşünebilmek gerekiyor. Ancak bizim hayatımız genellikle çok dar kalıplar içinde gerçekleşiyor. Bu kalıpların sayısı arttıkça yaratıcılık üzerinde düşünmüyoruz. Biz bu seminerde önce bunları kırmanın yollarını göstermeye çalışıyoruz.
Modeller ve kalıplar iş yaşamında da kendisini gösteriyor. Bu klasik kalıpları kırmaya başladıkça çok fazla şey etkilenmeye başlıyor. Yaratıcı fikir; bir şirketin her kademesinde, her seviyesinde görülür. Dolayısıyla bunun ölçüsü yok. Orada önemli olan doğru yaratıcılığın liderliği beslediğini de unutmamaktır. Artık “yaratıcılığı keşfeden liderlik”ten söz etmemiz gerekiyor. Burada; hangi fikre destek verileceğine karar vermek, hangisinin uygulamaya dönüştürülebileceğinin kararının alınması çok önemli.
Gelelim “Yaratıcı Düşünme Semineri”ne.. Bu seminerin nasıl ortaya çıktığını anlatır mısınız?
ITS, BCon Group (Business Consultants Network) ve Masters işbirliğinin bir ürünü… Japonya'nın yaklaşık 40 yıllık geçmişi olan en büyük eğitim ve danışmanlık kuruluşu olan BCon Group; ABD dahil 5 ülkede faaliyet gösteriyor ve müşterilerinin çoğunluğu çok uluslu şirketler... ITS eğitimini bu güne kadar 5 bin Japon şirketi aldı. Sadece geçtiğimiz yıl içinde ise 5 ülkede 6 binden fazla katılımcı bu eğitimden yararlandı.
Bu eğitim bundan yıllar önce BCon tarafından Honda’ya vermeye başlandı. Kuruluşta; geliştirdikleri otomobillerin bazı problemli alanlarını çözmek için yaratılmış proje ekipleri, bu programda elde ettikleri ile son derece önemli çözümler üretince, Honda programı kendi bünyesinde tüm dünyada yaygınlaştırmaya başladı.
Şu anda 5 ülkede ofisi olan BCon; ürünlerine son derece sadık bağları olan bir kuruluş. ITS’in de bu bakış açısıyla geliştirilmiş olan bir program olduğunu söyleyebiliriz. Hatta programın yaratıcısı ve proje lideri olan Mr. Takayama; bu programın Japonya’nın kalkınmasında önemli katkıları olduğunu söylüyor.
Bu semineri, yaratıcılık konusundaki diğer eğitimlerden ayıran nokta nedir?
Aslında programın içinde yeni bir şey yok! Hatta “Ben bunu bir yerlerden anımsıyorum” diyeceğiniz çok şey var. İşte işin en ilginç kısmı da bu! Programın kendine özgü metodolojisi, bugüne kadar zaten elimizde bulunanları kullanmamızı sağlıyor. Kısaca; yaratıcı düşünme konusunda bir reçete sunuyor. En önemlisi de farkındalık yaratıyor ve size, sektörünüze ya da kurumunuza en uygun yaratıcılığı ortaya çıkartmanızı sağlıyor.
Ayrıca tüm programın sürekli olarak çalışma üzerine kurulu olması da çok önemli. Seminerde; mutlaka her tekniğin incelenmesi ve hemen ardından uygulanması esası var. Dolayısıyla sonuçları sunanlar da katılımcılar… Çünkü aslında yaratıcılıkta yanlış diye bir şey yok..
Programı diğerlerinden ayıran çok temel bir yön daha var: Programı “yaratıcılık” diye değil; yaratıcı düşünce ya da yaratıcı düşünme yöntemi diye tanımlıyoruz. Yaratıcılık farklı bir şey sonuçta. Yaratıcı düşünce aslında uygulamayı ve yaratıcılığı bir araya getiriyor. Çünkü biliyoruz ki; yaratıcılık tek başına hiçbir şey ifade etmiyor.
Seminerde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Önce düşünmedeki yolları kırmakla başlıyor ve düşünme metodolojisini inceliyoruz Bunun yollarını gösteriyoruz. Düşünce engelleri kırılmaya başladıkça da yavaş yavaş teknik vermeye başlıyoruz. Bu noktada yedişer tekniğimiz var. İlk yedi teknik yaratıcılıkla ilintili; yani bir fikrin üretilmesiyle ilgili teknikler… Bunlar bugüne kadar yaratılmışların belki mükemmelleştirilmiş hali; belki en iyilerinin koleksiyonu… Herkeste farklı iz bırakanı var. Dolayısıyla ilk önce fikir üretme tekniklerini inceliyoruz. Ardından “Bu tekniklerin içinden seçimi nasıl yapacağız?” sorusunun yanıtını arıyoruz. Bu kez bu tekniklerden yaratılmış olan fikirlerden uygulamaya doğru gidebilmek için seçim yapabilmenin yedi yöntemini inceliyoruz. Burada bir ayıklama yöntemi kullanıyoruz. Yedi tane de eleme yöntemimiz var. Bu bittikten sonra bu kez elde kalan fikirleri mükemmel hale getirmek gerekiyor. Burada da süzme yöntemi devreye giriyor. Bunun için de yedi tekniğimiz bulunuyor. Burada; bir plan oluşturmak için son hazırlık var. Bundan sonra da bir yol haritası çıkartıyoruz. Hangi yöntem sektörümüz, kurumumuz ya da kişiliğimiz için en uygunsa bunlardan birini uygulamaya planı haline getiriyoruz. Burada her aşamada çıkabilecek tüm engellerin ele alınması ve en sonda yaratıcı bir fikrin kurum içerisinde kabul görmesi için neler yapılması gerektiği öğretiliyor. Dolayısıyla bu program aslında; proje grubunun ya da yöneticinin yaratıcılığı görme vizyonuna sahip olmasına da çare bulmaya çalışıyor. Yaratıcı düşünme, bu boyutu ile de işlenerek program en sonunda uygulama planı olabilecek aşamaya kadar getirebiliyor. Bu noktadan sonra diğer planlama tekniklerinin eline terk edebilecek hale getirebiliyoruz.
Kısaca; program yapısı itibariyle hem mevcut bir sorunu olanlara hem de “Yeni ufuklar arıyoruz” diyenlere bir harita veriyor. O nedenle aslında kendi içinde çok büyük bir bütünlüğü var.
Eğitim programının yapısı esnek modüllere sahip ve kurum tercihlerine göre şekillendirilerek 2 veya 3 gün olarak uygulanabiliyor. İdeal sürenin de bu olduğuna inanıyoruz…
Seminerdeki case ve örnekler tamamen Türkiye’ye ait örnekler. Bunlar tamamen Türkiye şartlarına göre uyarlandı, uygun olmayanlar için yenileri geliştirildi. Bu nedenle BCom ile koordinasyon halinde çalışıyoruz. Onlardan aldığımız bir paketi tamamen çevirerek burada eğitim haline getirmedik.
Bu eğitimi özellikle kimlere öneriyorsunuz?
Kimi dışarıda bıraksak ki? Bu seminer; kurumun her seviyede ve görevde çalışanının katılımına uygun. Biz; yönetim kademelerinin kesinlikle ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Proje grupları; olmazsa olmaz bir kitleyi oluşturuyor. Farklı bölümlerden karma gruplar olabileceği gibi belirli bir bölüm veya spesifik bir konuya odaklanmış proje ekipleri seminere katılabilir. Ayrıca strateji oluşturanlar, değişim süreci planlayanlar, iş ve uygulama planları hazırlayanlar, müşteri ilişkisi, satış, pazarlama, lojistik alanlarında çalışanlar bu seminerden yararlanabilirler.
Aslında yaratıcılığın ne zaman ihtiyaç göstereceğini tanımlamak çok zor. Herkesin yaratıcılığa her an ihtiyacı olabilir, buna da hazırlıksız yakalanmamak gerekiyor.
Eğitimlerin sonucunu nasıl ölçüyorsunuz?
Bizim felsefemiz; şirketin eğitimden kesinlikle tatmin olduğundan emin olmamızdır. Bu programdan sonra – ki birçok programımız için de aynı şey geçerlidir – yansımalarını mutlaka görmeye çalışır ve bekleriz. Bizim için bir eğitimin gerçek değerlendirmesi budur. Elbette değişik ölçüm yöntemlerimiz var. Ancak bunların en önemlisi gözlem. Dolayısıyla biz mümkün olduğu kadar şirketlerin içinde yaşamaya, mümkün olduğu kadar bir partner gibi olabilecek her şeyi paylaşmaya gayret ediyoruz. İşlerini anlamak ve öğrenmek için çaba sarf ediyoruz.
Bu programda biz öncelikle insanları tanıyoruz. Galiba kurum olarak da en kilit özelliğimiz bu. Program içerisinde gerçekten beraberinde danışmanlık da veriyoruz. Salt bir eğitimci gibi değil bir danışman eğitimci gibi davranıyoruz. Kişilerin zaaflarını, sıkıntılarını, potansiyellerini orada görebilme şansına sahibiz. Bir sonraki adım da eğitim sonrasında şekilleniyor. Bunu da yavaş yavaş kurum içinde İnsan Kaynakları departmanı ile paylaşmaya başlıyoruz. Sonra yönetim kademeleri ile görüşüyoruz. Her eğitim sonrası en az iki kez kurumlarla bir araya geliyoruz. Bu kurumlarla aramızdaki güvenin devamı için de çok önemli.
SEMİNERİN TEMEL AMAÇLARI
“Yaratıcı Düşünme Semineri” beynimizdeki yaratıcılık engellerini kaldırmamızı sağlayan, farklı tekniklerle yaratıcılığımızı geliştirebilen ve önerdiği araçlarla oluşturulan yaratıcı fikrin hayata geçirilmesini kolaylaştıran uygulama adımlarını işleyen bir çalışma.
Seminer, interaktif bir yapıda uygulamalı olarak sunuluyor ve ağırlıklı olarak vaka çalışmaları, grup çalışmaları ve alıştırmalar yer alıyor. Seminerin temel amaçları ise şöyle:
• Beynimizde oluşmuş bulunan yaratıcılık engellerini kırma yollarının gösterilmesi,
• Yaratıcı fikirler geliştirme tekniklerinin öğrenilmesi, beceri geliştirilmesi,
• Yaratıcı fikirlerin başkalarının fikirleriyle de nasıl beslendiğinin ve geliştirildiğinin gösterilmesi,
• Yaratıcı birçok fikir arasından en uygun olanı seçmenin yöntemlerinin öğrenilmesi, beceri geliştirilmesi,
• Seçilen fikrin uygulamaya dönüştürülmesinde izlenecek yolun planlama yöntemlerinin öğrenilmesi.