MBA nedir, ne değildir?
Bazı temel akademik kavramları yinelemekte yarar var. Anglo-sakson ülkelerde akademik programlar üç düzlemde konumlanmıştır.
Bunlar:
I.Lisans: B.S. (veya B.Sc.) (Bachelor of Science)
B.A. (Bachelor of Arts)
Programın özelliğine göre “Bilim” ve “Sanat” ayrımı yapılır. Ama bu bölünme, kimi zaman farklılık gösterebilir. Aynı program, bazen “bilim”, bazen “sanat” olarak tanımlanır. Aynı şey ekonomi eğitimi için de geçerlidir.
Lisans eğitimi ABD’de tipik olarak dört yıl, İngiltere’de ise bazen üç, bazen dört yıldır.
II. Yüksek Lisans: M.S. (M.Sc) (Master of Science)
M.A. (Master of Arts)
M. Phil. (Master of Philosophy)
Yüksek lisans programlarında oldukça geniş bir yelpaze vardır. Bir veya iki yıl; tezli veya tezsiz; full-time veya part-time, kimi üniversitede ise “sandöviç” (kısmen iş yerinde, kısmen üniversitede) programlara rastlanıyor. Genelde, B.A. / B.S. programı olan bölümlerin bir uzantısı şeklinde düşünülebilir.
III. Doktora : Ph. D. (Doctor of Philolophy)
D. Sc (Doctor of Science)
D.Eng. (Doctor of Engineering)
En üst akademik dereceyi tanımlayan bu simgeler de üniversitelerde oldukça farklı biçimde kullanılıyor. Mesela, konu ne olursa olsun, çoğu üniversite Ph.D. kısaltmasını benimserken, bazıları “bilim” ve “mühendislik” tanımlamaları da yapabiliyor.
Dikkat edilirse, yukarıda MBA derecesinden söz etmedim. Bunun temel nedeni MBA’nın -tabir yerindeyse– “çizginin dışında” kalmasıdır. Mesela, ekonomi, işletme, sosyoloji gibi alanlarda belli bir “çizgi” izleniyor.
B.A
M.A
Ph.D
Keza, fen ve mühendislik bilimlerinde de benzer bir çizgi söz konusu:
B.Sc
M.Sc
Ph.D
Bunun temel nedeni, bu üç akademik aşamanın birbirini izlemesi, konuların derinleşerek öğrenilmesi, kısacası “taş üstüne taş konması” şeklinde izah edilebilir. Ayrıca, bu dereceler birbiri için “ön-şart” niteliğindedir, yani M.Sc. almak için B.Sc. gerekir; Ph.D. için ise M.Sc. (istisnai hallerde üstün başarı gösterenlere M.Sc. derecesini atlayarak doktoraya devam olanağı tanınabiliyor.)
Oysa, MBA derecesi –içinde “Master” sözcüğü geçtiği halde- M.A. veya M.Sc. gibi diğer akademik programlardan farklı. Fark şunlardan kaynaklanıyor:
1. MBA programına katılanların çoğu “işletme” (Business) veya “yönetim” (Management) alanında lisans derecesi almış kişiler değil. Bunlar mühendislik, ekonomi, sosyal bilimler veya fen bilimlerinden diplomalı kişiler.
2. Genel olarak MBA programına katılım için iş tecrübesi aranıyor. Hatta, bu şart lisanstaki başarı düzeyinden daha önemli.
3. MBA bir dar alanda uzmanlık, programı değil; aksine “genişlik” kazandırmayı hedefleyen bir program.
4. MBA kişileri akademik dünyaya kazandırmayı değil, iş dünyasında daha üst düzeylere hazırlamayı hedefliyor. (Akademik kariyere girmeyi düşünenler M.A. veya M.Sc. programlarına katılıyorlar.)
5. Yüksek nitelikteki bir MBA programında dersleri çoğunlukla iş dünyasında başarılı olmuş kişiler veriyor. (Tabii akademik ünvanlı olup iş dünyasında deneyimli olan öğretim üyeleri de.)
6. MBA programında “bilimsel titizlik” (Scientific rigour) yerine deneyim paylaşım ve yaratıcılık veya liderlik konuları öne çıkıyor. Zaten iş dünyası –adı üstünde- “ilim dünyası” değil!
7. MBA programında yer alan derslerde esasen vak’alar üstünde çalışılıyor; katılımcılara proje ödevleri veriliyor; grup çalışmaları ve tartışmalar yer alıyor. Hocalar “doğru bilgileri vermek” için değil, “doğru soruları sormak” için gayret sarfediyor.
8. Katılımcılarda geniş bir çeşitlilik (lisans derecesi aldığı disiplin, çalıştığı iş kolu veya yaptığı iş) olduğu gibi eğitmenlerde de geniş bir deneyim yelpazesi aranıyor. Girişimci, profesyonel yönetici, uzman ve herhangi bir alanda –sanat veya mühendislik- yaratıcılığı ile öne çıkmış kişilerle düşünce zenginliği yaratılıyor.
Yukarıda tariflemeye çalıştığım yapı, ideal veya ideale yakın bir MBA programını özetliyor. Ama uygulamalara bakınca bu yapıya pek uymayan örnekler görmek mümkün. Bu tür sapmalara (saçmalıklara!?) ilişkin bazı örnekler vereyim.
“Uzmanlık” MBA programları. Mesela: “Yatırım Bankacılığı MBA” veya “İnsan Kaynakları Yönetimi MBA, v.b.g. (Bu gibi dar ihtisas alanları için doğru adres M.A. programlarıdır.)
İş tecrübesi olmayan akademisyenlerden oluşan eğitmen kadrolu MBA programları.
İşletme lisans derslerinin birer “uzantısı” olan derslerden oluşan MBA programları.
Kısacası, yukarıda 8 maddede sıraladığım temel özelliklerden uzaklaşan programları “MBA” olarak tanımlamak eşyanın tabiatına aykırı oluyor. MBA derecesi çoğunlukla üniversiteler tarafından verilen, ama özünde “başarılı iş yapmayı” hedefleyen programlar. Ama MBA derecesi veren ve üniversite olmayan kuruluşlar da var. Fransa’da INSEAD, İsviçre’de IMD, Belçika’da Solvay, ABD’de RAND Corporation bunun tipik örnekleri. Oysa bir M.A. ya da M.Sc. gibi bilimsel programları esasen üniversiteler uyguluyor.
MBA programlarının müşterileri iş dünyası olduğu gibi, bu programları değerlendirenler de çoğunlukla iş alemi. Bu alanda en fazla saygınlığı olan Business Week dergisi. Her yıl yaptığı değerlendirmelerle sadece öğrencilere değil, eğitim kurumlarına da yön veriyor.
Business Week’in değerlendirmesi üç faktöre dayalı. %45 ağırlığı olan değerlendirmeyi programın mezunları, %45 ağırlığı olan değerlendirmeyi ise şirketlerin insan kaynakları yöneticileri yapıyor. Saygın işletme dergilerinde çıkan yayınların ağırlığı ise %10. Kısacası, programın niteliği bilim dünyasına katkı değil, iş alemine faydası ile ölçülüyor.
Keza, başka bir değerlendirme yöntemi, ilgili programdan mezun olanlara o programın parasal getirisi ile yapılıyor. Mezuniyet öncesi aldığı maaş ile, mezuniyet sonrası aldığı maaş arasındaki fark, programın kişiye sağladığı ekonomik değeri çok iyi yansıtıyor. Aşağıdaki Tablo Business Week’in Ekim 2002 sayısında yayınlandı.
Kanada ve Avrupa’daki en büyük okullar
Ortalama Ücretler | ||
MBA-öncesi | MBA-sonrası | |
INSEAD (Fontainebleau Fransa) | 60,000 | 116,200 |
QUEEN’S (Kingston, Kanada) | 45,000 | 63,100 |
IMD (Lausanne, İsviçre) | 70,000 | 125,900 |
LONDON BUSINESS SCHOOL (Londra) | 55,000 | 123,500 |
TORONTO (Toronto, Kanada) | 35,000 | 65,500 |
WESTERN ONTARIO (Londra, Kanada) | 40,000 | 75,900 |
ROTTERDAM (Rotterdam, Hollanda) | 41,000 | 84,400 |
IESE (Barselona, İspanya) | 38,000 | 84,700 |
HEC (Paris, Fransa) | 47,000 | 80,600 |
YORK (Toronto, Kanada) | 30,000 | 53,000 |
Yukarıda özetleyerek verdiğim bilgiler ülkemizde de popüler olacağa benzeyen MBA derecesinin ne anlama geldiğini açıklamak amacını taşıyor. Bu tür bir programı uygulamayı hedefleyen üniversite yetkililerinin konuyu enine boyuna değerlendireceğini umuyorum. ABD’de en az yarım asırlık bir geçmişi olan bu tür programların sağladığı deneyimlerden yararlanmalı ve gerek üniversitelerimiz, gerekse onların öğrencileri konuya henüz hakim olmadan hataya düşmemeliler.
Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu
Kavrakoğlu Consulting