Tanrıçanın ziyaretçileri selamladığı masal ülkesi: Nepal
Nepal ile tanışma öyküm, 1994 yılında İsrail’deki bir Uluslararası Yetişkin Eğitimi Semineri’ne katılmama rastlıyor. Burada Nepalli, Hindistanlı ve Kosta Rikalı katılımcılarla çok güzel dostluklar kurdum. Buradaki ilişkiler sonucu bazı ülkelerden davetler aldım. İngiltere’deki pek çok akademisyenin “Nepal pek bilinmeyen bir ülke, kapalı kutu, orada araştırma yapmak çok anlamlı olabilir” telkinleri üzerine Katmandu Üniversitesi’nin davetini kabul ettim. Ve hem ders vermek, hem araştırmalar yapmak üzere yola koyuldum. Nepal ile ilişkim işte böyle başlamış oldu.
Beyaz kasketli bir dekan
Doğrusunu isterseniz pek çok kişi gibi, ben de Nepal’e giderken bu ülke konusunda çok bilgili değildim. Çok heyecanlıydım. Farklı ve hiç bilinmeyen bir ülkeye doğru yola çıkıyordum. Uçak Katmandu üzerinden uçmaya başladığında karlı tepeler, dağlar göze çarpıyordu. Başkente indiğimde ise bambaşka bir manzara ile karşılaştım: Karşımda küçücük binaları ve kırmızı tuğlaları ile çarpıcı bir başkent duruyordu. Tam bu manzaraya gözlerimi alıştırmaya çalışırken ikinci şokumu yaşadım: Beni karşılamaya gelen Katmandu Üniversitesi’nin dekanı ne lacivert takım elbiseli, ne de kravatlıydı. Beyaz bir kasket, beyaz gömlek, beyaz pantolon ve beyaz spor ayakkabılar giymiş bir dekandı karşımdaki… Neden sonra, gelenekleri gereği anne ya da babalarını kaybeden Nepalli erkek cocuklarin bir sene boyunca sadece beyaz giysiler giydiğini öğrendim. Bu kişiler aynı zamanda başlarını da traş ettikleri için dekan saçsız başını kasketle kapatmayı seçmiş!
İşte benim Nepal’e ilişkin ilk izlenimlerim bunlardı… Daha sonraları Nepal’i bir yana, dünyadaki tüm ülkeleri başka bir yana koyar oldum. Nepal, kendine özgü çok değişik alışkanlıkları olan bir ülke… Buraya geldiğinizde kendinizi adeta bambaşka bir ülkeye ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Hem 21’inci asrın yeniliklerini görüyor, hem de asırlar öncesini yaşayabiliyorsunuz. Bu çarpıcı bir deneyim…
“Düşman ülke” diye bir kavramları yok
Nepal, tabiatın sağladığı güzellik ve çeşitliliğin yanı sıra kültürel açıdan da büyük bir zenginliğe sahip. 2500 sene önce Buda bu topraklarda doğdu. Dünyanın en eski dinlerinden olan Hinduizm ve Budizm bu ülkede büyük bir uyum içinde uygulanıyor. 40 etnik grup ve yaşayan 70 dili ile son derece renkli bir mozaik sergiliyor. Son 200 senede hiçbir ülkeyle savaşmamış, tarih kitaplarında “düşman ülke” diye bir kavram yok. 20 kilometre çapında bir alan içerisinde Unesco tarafından dünya Kültür Mirası ilan edilmiş yedi ayrı grup esere sahip nadir ülkelerden biri Nepal…
Görkemli saray meydanları, ince tahta oymacılığı…
Nepal’de her şehirde bulunan saray meydanları, bu ülkeyi ziyaret edenleri kendisine hayran bırakıyor. Asıl saray Katmandu’nun modern kısmında ancak, saray meydanlarında kullanılmayan, eski saraylar yer alıyor. 14-18’inci yüzyıldan kalma binaların mimarisi tamamen kendilerine özgü…
Saray meydanlarında kurulan açık pazarlarda Nepallilerin ince tahta oymacılığının eseri olan biblo, heykelcik ve masklar turistlerin ilgi odağı haline geliyor. Hiçbir ülkede, Nepal’deki kadar el sanatı göremezsiniz. Burası dünyanın en ince tahta oymacılığının yapıldığı ülke… Nepalliler hem sanatkar, hem de zanaatkar. Bu nedenle ortaya çıkan eserler de bu ince zevkin bir ürünü…
Köfte de var, pide de…
Nepal’deki mutfak kültürü bize çok da yabancı değil. Köfte ve pide Nepal’de de Türkiye’dekine çok benziyor. Ancak onlar ekmek yerine bol miktarda haşlanmış pirinç tüketiyor. Temel besin maddeleri haşlanmış pirinç yani… Bunun yanı sıra sebzeyi de bol miktarda tüketiyorlar. Nepal kültürü ile benzer yönlerimiz mutfakla sınırlı değil… Bize çok benzeyen bir dil yapıları var. Cümle yapılarımız aynı.
Giysiler ise elbette bizden biraz daha farklı. Hanımlar; ya kurtha shalvar denilen yandan yırtmaçlı, dize kadar inen, uzun elbiselerin altına şalvar tarzı pantolonlar giyiyor, elbette şal ile ya da Sari kullanıyorlar. Hanımların, evlendikten sonra bu geleneksel giysilerden birisini giymeleri şart. Dileyen, evlenene kadar batı tarzı giysiler giyebiliyor.
Nepalli hanımların elinizi sıkmaması sakın sizi şaşırtmasın! Gelenekleri gereği, özellikle de hanımlar, sizi selamlamak için ellerinin avuç içlerini dua eder gibi önlerinde birleştirerek “Namaste” yapar.
Günlük tapınak ziyaretleri
Nepal’in batılılar için en ilginç yönü; neredeyse hiç şiddet olmamasıdır. Nepal halkı yeniden dünyaya gelişe inandığı için; dünyaya tekrar geldiklerinde daha iyi bir yaşam sürmek adına ellerinden geldiğince iyi davranmaya, şiddetten kaçınmaya özen gösteriyor. Bu dünyada kötülük yapıp, şiddet uyguladıklarında bir sonraki yaşamlarında kendilerini çok kötü şeylerin beklediklerine inanıyorlar. Bu nedenle insanlar çok hoşgörülü, barışçıl ve güler yüzlü… Çok yardımseverler, özellikle de yabancılara karşı…
Nepal’de din çok etkin ve yaşamın her safhasında etkisini hissettiriyor. Halk sabah kalkar kalkmaz dua ediyor, yakındaki tapınakları ziyaret ediyor. Hatta buraya yiyecek bırakıyor; ki bunun sosyal dayanışma yönü de bulunuyor. Bu yiyecekler artık kutsal hale geldiği için ihtiyacı olan herkes bunları alabiliyor.
Tam da konu gelmişken Nepal kültürü ile ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum: Nepal’de çok tanrılı bir din yoktur. Onların tek Tanrısı vardır; ancak geçmişte halkın okuma yazma oranı çok düşük olduğu için Tanrı’nın çeşitli fonksiyonları birer figür haline getirilmiştir. Bu sayede halkın gözünde somutlaşması, neye dua ettiğini bilmesi sağlanır.
Artık krallık değil
Nepal yakın geçmişe kadar dünyanın tek Hindu Krallığı idi. Ancak Kral, haklarının büyük bölümünü parlamentoya devretti. Eskiden Majesteleri’nin Nepal Hukumeti denirken artik Krallik olmaktan cikti ve sadece Nepal Hukumeti denilmekte.
Kısacası tüm dünyada olduğu gibi, Nepal’de de çok şey değişiyor. Şehir hayatı giderek batılılaşıyor. Dünyaya kapılarını 1950’lerde açan bu ülke muhtemelen, (sizlere bu kısıtla alanda özetle aktarmaya çalıştığım) kültürel özelliklerini, kültürünü bir süre daha koruyacak ama çağımızdaki kaçınılmaz gelişmelerden nasibini alacak. Bu nedenle bu egzotik ülkeyi görmek isteyenlerin bir an önce ziyaret etmesini, bu otantik haliyle görmesini öneriyorum.
BİR BAKIŞTA NEPAL…
• Nepal, Çin (Tibet) ve Hindistan arasında yer alıyor.
• Resmi dil Nepalce.
• 1 ABD Doları 70 NER’e (Nepal Rupi’si) eşit.
• Başkent Katmandu’da temmuz-ağustos aylarında sıcaklık 29-39 derece arasında değişiyor. Bu dönemin yağmurlu mevsim olduğu da belirtiliyor. Bu dönemde Nepal’e gideceklere hafif ve rahat giyecekler getirilmesi tavsiye ediliyor.
• Tüm dinlerin büyük tolerans ve özgürlük içinde yaşandığı Nepal’de Hinduizm ve Budizm birbiriyle kaynaşmış gibi… Ülkede iki dinin bayramları her iki dinin insanlari tarafindan beraberce kutlanıyor.
BUNLARI YAPMADAN DÖNMEYİN…
• Nepal’in bir bölümünü Himalayalar, bir bölümünü dağlık bölgeler, geri kalanını ise düzlük yarı tropik olan terai bölgesi oluşturuyor. Bu farklılıklar Nepal’e gelen turistlere çeşitli aktivite imkanları veriyor.
• Dağlarda muhteşem trekking imkanları, Himalayalardan gelen nehirlerde her yaş grubunun yapabileceği rafting imkanları bulunuyor.
• Terai bölgesinde Bengal ormanlarında vahşi yaşam deneyimlenebilir.
• Fil ve ciplerle safari yapılabilir.
• Nehirlerde kano gezintisi yapılarak kuş çeşitleri izlenebilir.
• Unesco tarafından dünya kültür mirası olarak ilan edilen Chitwan Milli Parkı’nda tek boynuzlu gergedan gibi bazı hayvan türleri görülebilir.
Nepal F. Başkonsolosluğu
(0216) 449 43 34-35
www.nepal-kultur.org
Prof. Dr. Günseli Malkoç
Nepal Fahri Başkonsolosu