Kriz Dönemi ve Beyaz Yakalılar


Türk insanı ani krizlere alışık olmakla beraber, bu kriz şirketlerin kendi başlarına kontrol altına alabilecekleri türden değil. Hükümetin de içinde olduğu topyekün bir “kriz yönetimi” gerekiyor. Sürtüşmelerin yok edilip, güven ortamının sağlanması gerekmekte; yoksa istediğimiz kadar uğraşalım, tek başımıza bir şey yapmamız mümkün değil.

Yaşanan bu kriz sürecinde ne yazık ki çoğunluk soğukkanlılığı bıraktı ve malesef telaş içinde. Ortamda birçok temelsiz bilgi uçuşuyor. Güven yok olduğu için neye inanmak gerekiyor, bilen yok. Dedikodu kazanları kaynıyor ve kaybeden yine bizleriz. Panik halinde, aceleyle alınan kararlar, işten çıkartmalar ve strateji değişiklikleri, hiç şüphesiz sonradan hepimize daha pahalıya mal olacak. Oysa krizi fırsata çevirmek hepimizin görevi olmalı.

Kriz anında yaşadığımız en büyük sorunlardan biri de “işsizlik”, daha doğrusu işten çıkartılma. Bu süreçte iki tür işten çıkartılma bulunuyor: Birincisi; şirketler kriz anlarında ilk önlem olarak giderlerini kısacaklar, bunun içine eleman çıkartmayı da dahil edecekler. Ancak şirketler operasyonel giderlerini azaltıp, seyahat ve bunun gibi masraflarını kıstıktan sonra hala ayakta kalamayacaklarsa, çalışanlarıyla profesyonelce durumu paylaşıp, soruna birlikte çare bulmalılar. Çalışanları işten çıkartmak yerine, üst kademe maaşlarının gözden geçirilmesi, prim ve ikramiyelerin kriz süresince iptal edilmesi, gerekiyorsa maaşlarda indirim yapılması, belki de işten eleman çıkartmaya gerek bırakmayacaktır.

İkincisi ise; krizi fırsat bilip, şirketleri tarafından işten çıkartılanlar. Bazı sektörler ki bunlara internet ve bankacılığı örnek verebiliriz gerçek değerleri yerine zahiri değerlere dayalı projeksiyonlarla aşırı şişirilmiş durumdaydılar. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu sektörlerde işten çıkartılmalar yoğun olarak yaşandı ve yaşanıyor. Artık olgunlaşma evresine giren bu sektörler gerçek seviyelerine inmek zorunda olduklarından, küçülmek kaçınılmazdı. Bu sektörler yıllarca astronomik şirket değerleri ve personel ücretleriyle gündemde kaldıktan sonra, bugünlerde gerçek zeminlerine oturmaya başladılar. Bütün bunlar aslında, ekonomide taşların yerine oturmaya başladığının bir göstergesidir.

Bu süreçte şirket ve çalışanlara düşen görev ise krizi fırsata çevirmektir. şirketler, yüksek ücretler nedeniyle daha önce işe alamadıkları kişileri bu dönemde kadrolarına alabilme olanağını bulacaktır. Aslında bütün büyük şirketlerin kalifiye işgücüne ihtiyacı bulunuyor ve bu sebeple Türkiye’de kalifiye insanların işsiz kalması gibi bir durum sözkonusu olmamalıdır. Beyaz yakalılarda işten çıkartılanların büyük bir kısmı performansından memnun olunmayan kişilerdi. İşveren tarafından kriz fırsat bilinip, bu kişiler işten çıkartıldı. Gereğinden fazla şişirilen ücretler ve işi beğenmeyen çalışanlar bu sonu birlikte hazırladılar. şirketler çok daha önceden yapmaları gereken değerlendirmeleri yapmaya yeni başladılar. “Bu işi kaç kişiyle yapabilirim” sorusunun cevabını aramaya henüz başladılar. Dolayısıyla “doğru işe doğru insan” kavramı daha da önem kazandı ve kazanacak.

Her krizden hem şirketler hem de çalışanlar açısından alınması gereken ve alınacak dersler vardır. şirketlerin çalışanlarına, çalışanların da şirketlerine güvenmesi esastır. Kriz ancak bu şekilde atlatılır. Kriz atlatıldıktan sonra da, karşılıklı iyi niyetin kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Kriz anında ücretlerinde yarı yarıya indirim yapılan profesyoneller, kriz sonrasında şişirilmiş ücret paketleri beklememeli, 35 yaşını geçmiş çalışanı olmasını istemeyen şirketler de bu kriterini tekrar gözden geçirmelidir.

Günümüzde işsiz kalan beyaz yakalılar için “dönemsel çalışma” gerçek bir kurtarıcı olmakta. İki yıl önce beyaz yakalıların ve şirketlerin orta ve üst kademe için çözüm görmedikleri “esnek işgücü”, artık kriz yönetiminde sıkça kullanılmaktadır.

İşten çıkartılan kişiler önce; “Neden ben işten çıkartıldım?” sorusuna cevap aramalılar. Bu dönemde kişilerin ve şirketlerin kendilerini sorgulamaları gerekmekte. İşten çıkartılan kişiler iş bulma paniğine girerlerse, yanlış karar verme riskleri artar. Tıpkı şirketler gibi bu kişiler de geçmişteki başarılarını ve hatalarını gözden geçirip, yeni bir strateji belirlemek zorundadırlar. Bu sebeple sürekliliği olan bir iş bulana kadar, dönemsel iş imkanları sağlayan danışman firmalara başvurmak en akılcı çözüm olacaktır. Çünkü daima geleceğe ve yeni iş imkanlarına bakmak gerekir. Unutmamak gerekiyor ki krizden yalnızca iyimserler kurtulur. Bu arada; halen işi olan şanslı kişilerin ise işlerinde fark yaratmayı öğrenmeleri gerekiyor. Günümüzde krizin görmemizi sağladığı çok önemli bir gerçek var ki: artık iş hayatı kolayca para kazanılan bir ortam değil, gerçekten iyi niyetle çalışan ve işlerinde farkı yaratacak kişilerin prim yapacağı zorlu bir arena olacaktır.

Bu krizi yaratan bizler olduğumuz gibi bunu aşmak ve taşları doğru bir şekilde yerine oturtmak zorunda olan da yine bizleriz. Yeter ki şirketler ve çalışanlar hatalarını anlamış olsunlar.

Krizi hep beraber çok büyük bir fırsata dönüştürmek elimizde, haydi var gücümüzle çalışalım.

Pembe CANDANER
Adecco Türkiye Genel Müdürü

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)