Kazanmanın Farklı Bir Yorumu


Günümüzde şirketler rakiplerinden daha üstün görünmek için her alanda olağanüstü bir çaba harcıyorlar. Bu nedenle etkili bir dergi olan Çalışan Anne dergisinin listesinde yer alabilmek iyi bir yöntem olarak kabul edilebilir. Bu sayede tanınma ve nitelikli iş gücünü şirkete çekmekte önemli bir avantaj elde edilebilecektir. Bu listede yer alan “en iyi” şirketlerden birisi, listede isimleri yayınlandıktan sonra şirkete gelen özgeçmişleri ve iş başvurularını değerlendirebilmek için işe alım bölümünü yeniden yapılandırdıklarını bile belirtmiştir.

Şirket paydaşları, çalışanlarının iş ve özel hayatları ile ilgili geliştirdikleri özel uygulamaların daha mutlu müşterilere dönüştüğünü ve çalışan memnuniyetini arttırdığını, tüm bunların da karlılığı yükselttiğini sonunda farketmişlerdir.

Bu nedenle Çalışan Anneler dergisi, hangi şirketin çalışanın ailesi için iyi imkanlar geliştirdiğini veya çalışmak için iyi bir tercih olduğunu söyleyen tek yayın değildir. BusinessWeek veya Fortune gibi büyük iş dergileri de bu alanda en iyi şirketleri seçme kervanına katılmışlardır.

Her üç derginin yapmış olduğu listede de yer alan The First Tennessee Bank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ralph Horn’a göre yöneticiliğini yapmakta olduğu şirket, “karlılık memnun çalışanlarla sağlanır” kavramını göz önüne alarak faaliyet göstermektedir. Horn’a göre bankanın felsefesi “hissedarları birinci sıraya koymak yerine, çalışanları birinci sıraya koymak”tır. Bu formül işe yaramış, geçen iki yıl içerisinde sektörün genel ortalaması % 6 7’lerde kalırken, bankanın genel gelirleri yılda % 11 artmıştır.

Şirketinizin Bu Listelerde Yer Alması İçin Neler Yapmanız Gerekiyor?

Aşağıda çok prestijli üç ödül programı; Çalışan Anne, BusinessWeek ve Fortune’nun seçim sürecini nasıl gerçekleştirdikleri ve başarılı buldukları şirketlerde ne aradıklarına yönelik bir inceleme yer almaktadır:

Çalışan Anne Dergisine Göre “Çalışan Anneler İçin En İyi şirketler”
Bu yarışma 13 yıl önce başladığı zaman, Çalışan Anne dergisi katılmayı kabul eden 30 firmayı bulmakta epey zorlanmıştı. Oysa bugün bir hakem kurulu çeşitli büyüklükte ve farklı sektörlerden gelen 500 kadar aday firmayı yakından incelemektedir. Bu da iş yeri ortamına karşı duyulan hassasiyetin nasıl arttığının gizli bir göstergesi olarak algılanmaktadır. 1997 yılında en iyi 100’e bir düzine yeni şirket eklenmiş, 1998 yılında ise değerlendirme için yeni bir puanlama sistemi geliştirilmiştir. En yüksek puanları alan şirketler ayrıca final değerlendirilmesine tabi tutulmaktadırlar.

Dergiler, Listelerinde Yer Vermek İçin
Şirketlerde Nelere Bakıyorlar?

Çalışana verilen ücretlerin iyi seviyede olması, bayan çalışanların ilerlemesi için sunulan fırsatlar, çocuk bakımı için sağlanan kreş imkanı, düşük ve orta gelir grubunda çalışanlara maddi yardım sağlamak, işin nasıl yapıldığı ile ilgili esneklik ve ücretli doğum izni gibi çalışanların ve ailelerinin hayat standartları ile ilgili uygulamalar değerlendirmede yer alan önemli kriterler olarak sayılmaktadır. “Çalışanlar ve aileleriyle ilgili uygulamalar geliştirmek “bu konuda harika bir politikamız var” demekten çok daha ötesini içeriyor” diye açıklıyor derginin yönetmeni Deborah Wilburn. “Eğer insanlar mevcut olduğu iddia edilen politikaya göre hareket etmekten korkuyorlarsa veya uydukları için bir takım olumsuzluklara katlanmak zorunda kalıyorlarsa, şirketin çabalarının takdire şayan olduğunu söyleyemeyiz” diye de ekliyor.

Wilburn’a göre uzun başvuru formundaki sorular iş ve çalışanların ailesi ile ilgili çabaların kalbine ulaşmak için özellikle tasarlanmış. “Çalışanların sağlanan imkanları yerinde kullandıklarını ve bundan olumlu etkilendiklerini görmek istiyoruz. Aynı zamanda bu çabalardan şirketin mali olarak nasıl etkilendiğini de öğrenmek arzusundayız. Bu konuda kesin finansal tablolar ve rakamlar istiyoruz.”

Soruların anlaşıldığından emin olmak için araştırmanın her yıl tekrar yazılmasına rağmen, Wilburn’un belirttiğine göre başvuranlar en çok yeni doğum yapmış anneye ne kadar izin verildiği ile ilgili soruları kafa karıştırıcı bulmaktadırlar. Wilburn bu konuya şu şekilde açıklık getirmektedir: “Yasaların sağlamış olduğu sürenin dışında da ne tip izinlerin mevcut olduğu ve komplikasyon olmayan durumlarda bir kadının çocuğu doğduktan sonra ne kadar izin kullanabileceği ile ilgileniyoruz.”

Şirketler her yıl Çalışan Kadın 100 listesine çeşitli nedenlerle girip çıkabilmektedirler. Örneğin; daha önce listede olan 9 şirket (AT & T, Dayton Hudson, First Chicago NBD, Gallup, MassMutual, NIKE, The St. Paul Companies, The St. Petersburg Times ve Squent Computer Systems) programlarını güçlendirdikten ve kadınların yönetimde daha etkin olduğunu ispatladıktan sonra 1997 yılında tekrar geri dönmüşlerdir. “Listedeki firmaların durağan bir yapı içerisine girmelerini ve iyileştirme çabalarını kesintiye uğratmalarını istemiyoruz.” diye ekliyor Wilburn.

Saygı duyulan bir eleştirmen ve “Amerika’da Çalışmak İçin En İyi 100 şirket” (Doubleday) kitabının yardımcı yazarı olan Milton Moskowitz, en iyi 100 yarışması başladığından beri Çalışan Anne dergisinde makaleler yazmaktadır. Ona göre: “Çalışanların % 77’sinin kadın olduğu bir şirkette, en yüksek ücret alanların sadece % 15’i kadın ise, o şirket listeye girmeyi hiçbir şekilde ümit etmesin.”

Derginin düzenlediği yarışmada küçük işverenlere de şans tanınmaktadır. Büyük şirketlerin her zaman listede yer almaları garantilenmemiştir. Bu konuda güçlü ve ünlü uygulamaları ve imkanları olan büyük firmalar iş ortamının ve iş hayatının iyileştirilmesi için olağanüstü başarılar kazanan küçük firmalara yer açılması için zaman zaman listenin dışında bırakılmaktadırlar. The Benjamin Group bu konuda iyi bir örnek teşkil etmektedir. Merkezi California’da bulunan ve 66 kişilik personele sahip olan halkla ilişkiler firması 1997 yılında listeye girmiştir. İş yerinde kreş bulundurmasının yanı sıra çalışanlarının ailelerine yönelik etkinlikler geliştirmesi neticesinde ödüllendirilmiştir.

BusinessWeek’in “İş ve Aile İçin En İyi 100 şirket”i
İlk defa Eylül 1999 yılında yayınlanan BusinessWeek’in “İş ve Aile İçin En İyi 100 şirket”i, çalışanların şirketleri ile ilgili görüşlerini içeren araştırmalara dayalı ve iki yılda bir gerçekleştirilen bir sıralamadır. Katılan işverenler, gelişigüzel seçilen 500 çalışanın, şirketin iş ve çalışanların aileleri ile ilgili faaliyetleri hakkında sorulacak soruları cevaplamalarını kabul etmektedirler.

Çalışanlara “İş saatlerinizi veya programınızı ailesel konulara cevap verecek şekilde değişikliğe uğratabiliyor musunuz? İş veya ailenizle ilgili sorunlara karşı şefiniz esnek davranabiliyor mu? Ailenizle ilgili işler için izin isterken kendinizi rahat hissediyor musunuz?” benzeri sorular sorulmaktadır.

İşverenlerin final puanlarının % 60’ı araştırmaya dayanırken, % 40’ı yönetim tarafından doldurulan ve sağlanan uygulamalarını, misyonunu ve çabalarının sonuçlarını tanımlayan dört sayfalık bir soru formuna dayanmaktadır.

Nelere Bakıyorlar?
Bu sıralamada sağlanan sosyal imkanlar en önemli kriter değildir. Bunun yerine, BusinesWeek’in araştırmadaki ortağı Boston Koleji İş ve Aile Merkezi’ne göre çalışanların görmüş olduğu saygı, yaratıcı programlardan çok daha önemli olarak ele alınmaktadır. Merkez hem işveren hem de çalışanlara yönelik soru formlarını geliştirmekte, verileri incelemekte ve finalistleri seçmektedir.

İş ve Aile Merkezinin Direktörü Ellen Bankert’a göre: “Çalışanların cezbedilmesi için sosyal imkanlar önemlidir. Ancak onların şirkette kalmasını sağlayan şey şirketin sahip olduğu kültürdür. Politika ve programların önemi çalışanların görmüş olduğu saygıyla karşılaştırılınca giderek azalmaktadır.”

Fortune’nun “Amerika’da Çalışmak İçin En İyi 100 şirket” araştırması ile birlikte bu araştırmaya katılmanın en cazip yönü, başvuranların şirket kültürlerinin diğer katılımcılara kıyasla nasıl olduğu ile ilgili gizli bir analiz raporu elde etmeleridir. Bu şekilde katılan şirketler listenin üst sıralarında yer alamasalar bile, oldukça iyi bir benchmark verisi elde etmektedirler.

• Fortune Dergisine Göre “Amerika’da
Çalışmak İçin En İyi 100 şirket”
İlk defa bu yıl Fortune, oldukça rekabetçi bir liste yayınlamıştır. “Amerika’da Çalışmak İçin En İyi 100 şirket” listesi, Moskowitz ve Robert Levering’in yazarlığını yapmış olduğu aynı isimli kitap yayınlandıktan hemen sonra belirlenmiştir. Araştırmayı başlatmak için Fortune, Levering ve Moskowitz’den 275 büyük ve orta ölçekli işverenin araştırılmasını istemiştir. Bu şirketler aşağıdaki şartları gerçekleştirdikleri takdirde seçime katılmak için davet edilmişlerdir:

Şirketin eğitim, takım çalışması, ücretle birlikte turn over oranları, şirket demografileri gibi alanlarda şirketin uygulamalarına yönelik, Hewitt Associates tarafından gerçekleştirilen 29 sayfalık bir envanterin doldurulması şarttır. 225 rastgele seçilen çalışanla araştırma yapılmasına izin verilmesi gerekmektedir. Çalışanlar iki sayfalık bir anketi doldurduktan sonra kendi yorumlarını forma ekleyebilmektedirler. Bunun yanı sıra formda çalışanların, çalıştıkları şirketle ilgili düşüncelerini ifade edebilmelerini sağlamak için bir e mail adresi ve ücretsiz aranabilecek bir telefon numarası verilmiştir. Araştırma bu kadar çok veri istemesine rağmen 225 şirket katılmayı kabul etmiştir.

Ne Arıyorlar?
Bu listede yer vermek için yapılan arıştırmalar çalışanın ailesi ve iş hayatı ile ilgili konulardan fazlasını içermektedir. Odak noktası çalışmanın muhteşem olduğu şirketleri belirleyebilmektir. Levering, sosyal imkanların şirketlerin derecelendirilmesinde önemli bir rol içerdiğini kabul etmektedir. Ama en iyiyi “yönetimin çalışanı ile sahip olduğu ilişkiler belirliyor ve muhteşem iş yerlerinde güven ve saygı kritiktir” diye eklemektedir. Bu kavramlar ilk 100’e giren şirketler için belirleyici olmuştur.

Fortune’nun birincisi Southwest Airlines’ın “İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı” ve Society for Human Resources Management’ın Yönetim Kurulu Üyesi olan Libby Sertain’e göre şirketleri başarıya götüren tek etken kurum kültürleridir.

Diğer şirketler paketlenmiş programlara güvenirken, Dallas’ta yer alan bu havayolu şirketi başka şirketlerin balıklama atladıkları eğilimleri reddetmiştir. “İş yerinde kuru temizleme sağlama imkanına hayır dedik çünkü biz işe blue jeanle gelebiliyoruz. İhtiyacımız yok” diyen Sertain sözlerine şunları eklemektedir: “Bunun yerine çalışanlarımıza işlerine katkıda bulunma özgürlüğü sağlıyoruz. Herbiri şirket için tek tek bir anlam taşıdığını ve birşeyleri değiştirdiğini biliyor. İşimizi etkileyecek kararları alabiliyorlar. Çalışanlarımız işe hergün harika vakit geçireceklerini hissederek geliyorlar.”

Fortune 100 listesinde yer alan şirketlerin ortak özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

• Talepkar, vizyon sahibi liderlerle çalışıyorlar; ancak liderlik tarzları baskı uygulamak yerine çalışanlara ilham veriyor.

• Çoğu çalışanın takdir edeceği fiziksel bir ortam ve hizmet sağlıyorlar, mesela otopark alanı, fitness salonu veya kuru temizleme olanağı gibi.

• Yaptıkları iş toplumda taşıdığı önemle tanımlanıyor, bu tutum çalışanlar tarafından ödüllendirici olarak bulunuyor.

• Çalışanlar iş yaparken eğlenebilmek ile ilgili sohbet edebiliyorlar.

Listede ilk sırada yer alan iki firmadan tavsiyeler:

• First Tennessee Bank’tan Başkan Yardımcısı ve Aile İlişkileri Yöneticisi Pat Brown işyerlerinin çalışanlar için nasıl muhteşem hale gelebileceği ile ilgili bir kitap bile yazabilecek tecrübeye sahiptir. Ancak yine de Levering ve diğer uzmanlar gibi o da size herşeyin Genel Müdür’den başladığını söyleyecektir.

• “Liderlik sadakatin bekçisidir” diyen Brown sözlerine şöyle devam ediyor; “İşyerinin nasıl bir yer olduğu ile ilgili atmosferi lider yaratır ve çalışanlar arasında başarma duygusunu ortaya çıkartır.”

Harika bir lidere sahip olmanın yanı sıra, şirketinizin bu yarışmalarda veya benzerlerinde öne çıkması için ne yapılması gerekiyor? First Tennesse Bank’tan Pat Brown ve BNA’in Endüstri İlişkileri Direktörü Tony Harris’e göre şu noktalar önerilebilir:

İş yükünü paylaşın: Brown’a göre Fortune’nun araştırması en kapsamlı olanı. Ancak hangi yarışmaya katılmayı hedeflerseniz hedefleyin Brown, grup çalışması öneriyor. Kendi şirketlerine girdi ve bilgi toplamak için organizasyonun tümünde yer alan bir grupla çalışmışlar. “İlk başta yapılacak çok iş var. Ancak bir kez başladınız mı giderek kolaylaşıyor. Güncellerken veya bilgi eklerken süreç kolaylaşıyor çünkü en iyi bilgiyi almak için kime gitmeniz gerektiğini biliyorsunuz.”

Danışmanlarla ilgili temkinli olun: İş Aile konuları ile ilgili danışmanlar sanki bir gecede ortaya çıkmışlardır. Elbetteki birkaç etkin ve saygıdeğer isim mevcut ama bir yarışmayı size kazandırabileceklerini düşünenlerle ilgili temkinli olun.

Brown’a göre “Amaç araştırmada başarılı olmak olmamalı, çalışanlar ve iş için en iyi olana ulaşmak olmalıdır. Tüm programlara, banka bundan ne kazanacak sorusuyla yaklaşıyoruz.” Operasyonla çalışanlar ve aileleriyle ilgili programların entegrasyonu için Brown şunları ekliyor: “Bunun için işi anlamak ve nasıl kar elde edildiğini bilmek gerekiyor.”

Sonuçlar hakkında kesin olun: Mümkün olduğu takdirde, çabalarınızı ölçün ve geliştirdiğiniz sosyal imkanların çalışanları nasıl etkilediği konusunda oldukça net olun. Çalışan Anne’den Wilburn’a göre rakamlar gerçek sonuçları gösterir ve değerlendiricilerin finansal etkileri anlamalarını kolaylaştırır. First Tennessee Bank’ın başarı hikayesine rakamları nasıl yerleştirdiği ile ilgili şu örnekler verilebilir:

• Çalışanlar ve müşterilere soru sorularak, her bir şubenin finansal performansı analiz edilmiştir. Brown, ihtiyaçları karşılanan personelin müşterilere daha fazla değer yarattığını görmüştür. Hizmet ve ürünle ilgili olarak memnun olan müşterilerin sadakatları artmıştır. Aslında, iş ve aile ortamında başarılı olan yöneticilerin müşteri tutma becerilerinin ortalama % 7 daha iyi olduğu görülmüştür. Brown’a göre bu yüzde, göze çok büyük gözükmemesine rağmen milyonlarca dolara karşılık gelmektedir.

• Destekleyici yöneticileri olan çalışanlar, diğer çalışanlara oranla şirkette % 50 daha uzun süre çalışmaktadırlar. şirket bu destekleyici tavırı ön plana çıkartarak, geçen 3 yıl içerisinde turnover maliyetlerinden 1 milyon dolardan fazla tasarruf etmiştir. “Biz şu an ülkede aynı zamanda en yüksek müşteri bağlılığı olan bankayız” diye ekliyor Brown.

• Tüm sosyal imkanlara sahip olmasına rağmen daha kısa çalışma saatleri ile ilgili ilk uygulama başlatıldığı zaman, full time’dan bu seçeneğe geçen çalışanların % 85’i “böyle bir imkan yaratılmamış olsaydı istifa edeceklerini” belirtmişlerdir. Banka bu şekilde tasarruf edilen yeniden yerleştirme giderlerinin yönetici olmayan her bir personel için 5000 ile 10.000 dolar, her bir yönetici içinse 30.000 ile 50.000 dolar arasında olduğunu hesaplamıştır.

• Müşteri hesapları ile ilgili bölüm, çok sıkışık olduğu için ay başlarında yoğunlaştırılmış vardiyalarla çalışmaya başlamışlardır. İşler azaldığı zamanlarda ise kendilerine ücretli izin verilmiştir. Sonuç olarak müşterilerin mutabakat işlemleri için gereken zaman 10 günden 4 güne düşmüş, bu şekilde maaş maliyeti artmadan müşteri memnuniyeti arttırılmıştır.

Cevaplanmamış soru bırakmayın: “Eğer soruda yer aldığı halde hakkında birşey yapmadığımız konuların bir nedeni varsa mutlaka açıklıyorum” diyor BNA’dan Harris ve ekliyor: “Ayrıca yıllık faaliyet raporları, sosyal imkan kitapçıkları, iş ortamını açıklayacak video gibi tüm materyalleri değerlendiricilerin bilgisine sunarım.” BNA her üç listede de yer almaktadır.

Eğer bir ödül kazandıysanız, bunu işe alma aracı olarak kullanın: Harris işe başvuran adayların BNA’in ününü duymayı çok sevdiklerini belirtiyor ve mevcut çalışanların bu şekilde moralleri nin ikiye katlandığını söylüyor.

Kaynak:
Michelle Neely Martinez, Mart 1998 HR Magazine

Hazırlayan: Esra EFEOĞLU

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)