İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlk yardım eğitimlerindeki yetki(sizlik) durumu
Eğitim; en basit anlamıyla davranışları değiştirme sanatıdır. Yani, bireyde istendik davranışların yerleşmesi, olumsuz davranışların sonlandırılması amacıyla sürdürülen sistematik bir programdır.
Modern pedagoji ve eğitim biliminin tanımıyla;
Eğitim; kişiyi aklı, duyguları ve davranışlarıyla bir bütün olarak ele alan bir oluşturma ve yönlendirme sürecidir.
Hal böyle olunca eğitimin insan ve toplumların yaşamındaki yeri elbette tartışma götürmez. Dolayısıyla, eğitimin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğu da unutulmamalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri
32 yıl yürürlükte kalan 1475 sayılı İş Kanunu’na dayalı olarak çıkarılan “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü” halen yürürlüktedir. Bu tüzükte işçilerin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitimleri ile ilgili çok sayıda hüküm bulunmaktadır.
Daha sonra çıkarılan 4857 sayılı İş Kanunu’na dayalı olarak birçok yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmeliklerden birisi de “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri ile İlgili Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”tir. Bu Yönetmelik, 7.4.2004 tarihli ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu yönetmeliğin 15. maddesi ise eğitimi verebilecek kişi ve kuruluşları açıklamaktadır. Burada, eğitim hizmetini veren veya vermeye yetkili kurum, kuruluş ya da firmalar diye uzunca açıklanan bir cümle yer almaktadır. Oysaki ülkemizde bu eğitimleri veren maalesef yetkili bir kurum, kuruluş ya da firma henüz bulunmamaktadır. Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini hali hazırda herkes vermekte/verebilmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı penceresinden
Çalışma yaşamından ve çalışma barışının sağlanmasından sorumlu olan bakanlık elbette işçilerin sağlık ve güvenlik konusundaki tek sorumlusu ve otoritesidir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı
Yakın zamanda çıkarılması muhtemel tasarı yasalaştığında çalışanların eğitimleri ve kimlerin, nasıl yapacağına ilişkin soruların da cevabı bulunacaktır diye beklenmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı penceresinden
Ülkenin eğitiminden sorumlu devasa bir bakanlık ve ordumuzdan sonra en fazla personele sahip bir kamu kurumudur.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun kendisine verdiği yetki ile eğitimin her türünden sorumludur.
Daha sonra, 8.2.2007 tarihinde çıkarılan 5580 sayılı “Özel Öğretim Kurumları Kanunu” ülkedeki özel sektör eliyle yürütülen her türlü eğitim hizmetlerinin esaslarını içermektedir. Bu yasaya göre açılmış ve faaliyetlerini sürdüren özel eğitim kurumları halen iş sağlığı ve güvenliği ile ilk yardım konularında eğitim vermektedirler.
Sağlık Bakanlığı penceresinden
Ülkemizin sağlığından sorumlu tek otoritedir. Vatandaşlarımızın her türlü koruyucu, rehabilite edici ve tedavi edici sağlık hizmetlerini eksiksiz yerine getirebilmek için yasaların kendisine verdiği yetkiler ile hizmet sunmaktadır.
İlk Yardım Eğitimleri
Fertlerin ve toplumun temel sağlık bilgisini artırmak, ilk yardım bilgi ve becerisinin her bireye öğretilmesinden daha doğal ne olabilir? İlk olarak 22.05.2002 tarihli ve 24762 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, daha sonra bazı değişiklikler yapılan ve bunların da 18.03.2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanması ile yaşamını sürdüren bu Yönetmelik kapsamında yüzlerce özel ilk yardım eğitim merkezi açıldı, binlerce vatandaş buralardan eğitim aldı, almaya da devam etmektedir.
Toplumsal ilk yardım bilincinin artması o ülkede basit hatalarla ölüm ve ciddi sakatlıklara yol açan çok sayıda vakanın önüne geçmesine katkı sağlamaktadır.
Söz konusu yönetmeliğin öyle maddeleri var ki; örneğin merkezlerin denetiminden kısmen Milli Eğitim Bakanlığı, İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerekli yerler açısında da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kısmen sorumlu tutulmuşlardır. Hatta ağır ve tehlikeli işler için belli sayıda, bütün kamu kurumları için belli sayıda ilk yardım eğitimi almış personel bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Yönetmeliğin çok tartışılacak yönü olmasına rağmen, yine de toplumsal ilk yardım bilincinin artırılması açısından kayda değer görülmelidir.
Ancak; buradaki dublikasyonlardan sadece birisi ise, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 81. maddesine dayanılarak çıkarılan “İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinde işyeri hekimlerinin de ilk yardım eğitimlerini verme yetkisinin olmasıdır.
Bu durumda İş Kanunu’na tabi işyerlerini sadece İş Müfettişleri denetleyebildiğine göre Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan İlk Yardım Yönetmeliği’nin etki alanının ne kadarla sınırlı olacağı tartışma konusudur. Çünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri denetimlerini yaparlarken kendi mevzuatlarına dolayısıyla İş Teftiş Tüzüğüne bağlı kalmak durumundadırlar.
Başbakanlık penceresinden
Her bakanlığın sertifikaya dayalı eğitim vermesinden kaynaklanan karışıklık ya da özel sektör eliyle yürütülen her türlü eğitimin bir standardizasyona kavuşması açısından olsa gerek, Başbakanlık tarafından 4 Temmuz 2007 tarihli ve 26572 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/17 sayılı Genelge ile eğitim ve öğretimde koordinasyonun sağlanması yönünden Milli Eğitim Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Söz konusu genelgede, kurumların hizmet içi eğitim dışındaki tüm eğitim etkinliklerinde Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliğinin yapılması ve sonuçta verilecek sertifikaların mutlak suretle Milli Eğitim Bakanlığı’na onaylatılması gerektiği özellikle vurgulanmıştır.
Sonuç ve öneriler
Aslında her bakanlık kendi hizmet alanıyla ilgili eğitim yapmak istiyor ve bunu da kısmen başarıyor. Ancak, eğitim bir uzmanlık alanıdır; bunun da adresi Milli Eğitim Bakanlığı olmalıdır. Bu kadar mevzuat bolluğunun olduğu iş sağlığı ve güvenliği ile ilk yardım eğitimlerinin bir süre sonra sahipsiz kalacağı endişesini taşımaktayım. Ya Milli Eğitim Bakanlığı işlerinin yoğunluğu nedeniyle bu tür eğitimleri kontrol edemiyor ya da diğer Bakanlıklar durumdan vazife çıkarıyorlar. Oysaki hem ilk yardım eğitimlerinde, hem de iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde ortak akıl galip gelse ve işin sahibi belli olsa da herkes rahatlasa, ne dersiniz?
Başbakanlık bu durumu fark etmiş olmalı ki adı geçen genelgeyi yayınlamıştır. Ancak, bu genelge hükümlerine uyan var mı? O da ayrı bir tartışma konusu. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde çıkması beklenen yeni yasa ile bu dağınıklığın en azından tek çatı altında toplanması ve netleşmesi beklenmektedir.
Yeni Yasa Tasarısı hakkında ayrıntılı bilgi ve görüşlerimi sizlerle 11. Eğitimciler Zirvesi’nde paylaşacağım. Ayrıca birlikte en temel hatları ile ilkyardımı öğreneceğiz. Zirvede görüşmek üzere…
Dr. Adnan Ağır, Ph.D
Kurtaran Eğitim Hizmetleri – İş Sağlığı Güvenliği Uzman Eğitmen