Eğitim dünyası
Tüm dünyada ve Türkiye’de eğitim alanında köklü değişimler yaşandığını gözlemlemekteyiz. İş dünyasındaki değişimlerle yakından ilişkili olan bu süreç, bazılarınca başkalaşım olarak bile nitelendiriliyor. Bu yaşananlar, gerek yöneticilerin gerekse İK’nın, eğitimin öncelikli olarak bireysel ve kurumsal performansa nasıl yansıyacağını ısrarla görmek istemelerini gündeme getirmiştir. Bunun sonucu olarak da yakın zamana kadar gün sayısı, katılımcı sayısı, eğitim program sayısı gibi verilerle ifade edilen eğitimler, bugün şirketin iş hedefleri ve kurumsal stratejileriyle ilişkilendirilmeye çalışıyor. Eğitim sonuçlarının iş ortamına ve performansa nasıl yansıdığı giderek daha fazla önem kazanıyor.
Tüm bu değişimler karşısında eğitim sektörünün öncüleri tarafından eğitime yeni bir kimlik kazandırılmaya çalışırken, anlaşılması zor, çelişkili gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerle kurumlar, hangi iş hedefine hizmet ettiği, performansına ne katkı sağladığı belli olmayan, hoşça vakit geçirten sözde eğitimlere bütçeler ayırıyor. İşyerinde güven duygusu, motivasyon, ekip çalışması ve liderlik gibi özellikleri geliştirdikleri iddia edilen aşçılık kursları, sualtı dalışları, yelken yarışları, tırmanma egzersizleri, profesyonel tiyatrocularla amatör gösteriler, davullar ve tefler eşliğinde birlik beraberlik show’ları gibi eğitim dışı etkinlikler, şirket eğitimleri adı altında rağbet görüyor. “Eğitimde eğlence” ilkesi “eğlencede eğitim”e dönüyor. Belki de İK’nın yıllardır sürdürdüğü kendini kanıtlama ve üst yönetimin stratejik partneri olma mücadelesi içinde bu etkinlikler, tam tersine uzun dönemde itibar kaybetmesine neden oluyor.
İz bırakan eğitimler
Her sorunun hızlı, ucuz, kolay ve yanlış bir çözümü vardır. Bu çözüm bir sonraki sorunun temelini oluşturur. Amacına ulaşması beklenen bir gelişim veya değişim projesinde eğitim, bir ila üç günlük bir programı sunmakla bitmez. Bugün artık katılımcıları memnun edecek ve oyalayacak bir eğitim programı yapmaktan kolay bir şey yoktur. Eğitim etkinliğinin hakkıyla yerine getirilmesinin en önemli güvencesi eğitimlerin etkilerinin ölçülmesidir. Yaşanan sorunlar ancak, program öncesinde kurum hedefleriyle uyumlu eğitim hedefleri belirlemek, bu doğrultuda seçim ve hazırlık yapmak, eğitim çıktılarını ölçmeyle çözümlenebilir. Bu noktada da, ölçümü gerçekleştirecek olan eğitim kurumunun çabasının, İK bölümleri tarafından desteklenmesi, yönetimlerin ve şirket içindeki her bölümün, işin karlılığına katkısının hesaplanması için gerekli sistemi kurulması önem kazanmaktadır.
Eğitimler, çalışanların iş yapma becerileri ve ilişki kurma biçimleriyle ilgili performans sistemi içinde yer alan sorunların çözümünde etkili olur. Öte yandan eğitim, ancak ilgili tarafların her birinin üzerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirmesiyle amacına ulaşır ve böylece ayrılan kaynakların karşılığı alınabilir. Bu sorumluluk dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir. Görüldüğü gibi bir eğitimin amacına ulaşması için yöneticiye düşen rol çok önemlidir ve “belirleyici” niteliktedir.
O halde, “Bu süreçte eğitim profesyonellerine düşen nedir?” sorusu büyük önem kazanır. Eğitim profesyonellerinin görevi insan sermayesinin yetkinliklerini daha üst düzeylere çıkartmak için onları eğitmek olduğu kadar, fonksiyon yöneticilerini de bu konuda bilinçlendirmektir. Ne var ki çalışanlar bugünkü iş dünyasında ortaya çıkacak “hemen şimdi” iş sonuçları için sürekli ve ağır bir baskı altındalar. İşte bu nedenle eğitim profesyonellerine sürekli şu sorular sorulur: “Bu yaptıklarınız, benden istenen işi başarmam için bana gerekli olan hangi özellikleri kazandıracak? Bana zaman kaybettirmeyin!...” Bu soruya birkaç ezbere kavram dışında verecek, gerçekten de katma değer yaratacak cevabınız olması gerekir.
Eğitimde İş Zekası
Etrafımıza eğitim bölümleriyle ilgili düşüncelerini sorarsak, üç farklı düzeyde tepki dile getirildiğini görürüz;
“Eğitim bölümü mü? Kendi kendilerine iş çıkartırlar. Biz burada işimizi yaparken, türlü çeşitli icatlar çıkartırlar ve yaptığımız işten haberleri yoktur”.
“Hep yanımızdadırlar. İşimizi kolaylaştırmak için uğraşırlar. Dilimizden anlarlar”.
“Çok yaratıcılardır. Kimsenin aklına gelmeyen yeni fikirler ve çözümler üretirler. İletiyi görürler ve yeni tartışmalar başlatırlar. Karar mekanizmalarında yer alırlar ve iş sonuçlarını etkilerler”.
Kurum içinde itibarı yüksek bir bölüm olarak algılanmak için ne yapmak gerekir? Bu sorunun altın değerindeki cevabı iş zekasıdır. Peki, iş zekası ne anlama geliyor? Ne yazık ki yakın zamana kadar işi yönetenlerle eğitimciler bu konuda farklı şeyler düşünmekteydiler. Eğitimcilerin hortum gördüğü yerde yöneticiler fil görmekteydi. Bu nedenle bu konuda söz sahibi olan ASTD, yaptığı yetkinlikler çalışmasında iş zekasını tanımladı ve temel İK yetkinliklerinin başında olması gerektiğini vurguladı.
Bu çalışmada iş zekası; “Organizasyonun iş modelini ve piyasadaki rakipleri arasındaki konumunu anlamak; ekonomik, finansal ve kurumsal verilerden yararlanarak işyerinde öğrenme ve performans çözümlerine yapılacak yatırımı gerekçelendirecek iş planını oluşturmak ve belgelemek; başkalarıyla iletişiminde iş terminolojisini kullanmak” şeklinde tanımlandı.
Aynı çalışma, iş zekası davranış göstergelerini de şu şekilde belirtmiştir:
• İşin özünü kavramak
• İş operasyonlarını kavramak
• Finansal verileri uygulamak
• İş terminolojisini kullanmak
• İş önceliklerini fark etmek
• Değer katan öneriler yaratmak
• Öğrenme ve performans gündemini geliştirmek
Eğitim profesyonellerinin kozalarının dışına çıkıp, iş sonucu almak ve kurumsal stratejiyi hayata geçirmek için bir zihin haritası (paradigma) değişikliği yapmak iş zekasını geliştirmenin birinci adımıdır. Kurum içi eğitim profesyonelinin atacağı ikinci adım ise eğitimleri zorunlu görevler olmaktan çıkarıp, zevkli öğrenme fırsatlarına dönüştürmek olacaktır.
Eğitimciler için Eğitim Aktiviteleri
Yazımızda geniş yer vererek anlattığımız eğitim sektöründeki değişiklikler, eğitimcinin yetkinliği kısımlarından sonra, eğitim işinin en keyifli kısmı olan “eğitim aktiviteleri” için bu yıl 11’incisi gerçekleştirilecek olan “Eğitimciler Zirvesi”nde eğitimcilerle buluşacağız. Baltaş Grubu’nun 25 yıllık eğitim deneyiminden kaynaklanan, yaratıcı eğitim tekniklerine dayanan bu workshop’ta, özellikle kurum içi deneyimli eğitimciler düşünülerek, “daha kısa zamanda daha çok öğrenme” sağlamayı amaçladık. Bu çerçevede zamanın el verdiği ölçüde katılımcılara, güçlü ve etkileyici bir açılış için yeni fikirler üretme, yetişkin öğrenmesinde uygun sunuş ve malzeme geliştirme, zevkli ve eğlendirici tekrar yöntemleri geliştirme konusunda uygulamalar ve örnekler hazırladık.
Verdikleri eğitimlerin etkinliğini artırmak, itibarını yükseltmek, yaratıcılığı özendirerek yaygınlaştırmayı hedefleyen tüm eğitimcileri “Eğitimciler için Eğitim Oyunları” workshop’una bekliyoruz.
Prof. Dr. Acar Baltaş