İletişimi Kim Öldürdü?

Bundan birkaç yıl önce, bir imalat şirketi müşterilerinden birinden büyük bir tedarik siparişi aldı. Uygun prosedürlerinden ardından, sevkiyat memuru hemen ertesi gün siparişi Portland’a gönderdi. Bir hafta sonra müşteri, siparişin neden vaat edildiği gibi kendisine ulaştırılmadığını öğrenmek için telefon etti. Araştırmaların ardından, siparişin çıktığı ve Portland’a ulaştığı belirlendi. Ama ne yazık ki bu, Maine, Portland’dı. Oysa müşteri, bunun 3000 mil uzağındaki Oregon, Portland’da bulunuyordu. Yanlış iletişim, şirkete 100 bin dolardan fazlaya mal olmuştu.

Her gün, iletişim öldürülüyor. Ve bu, organizasyonlar içinde yaşandığında, her zaman ödenmesi gereken bir bedel çıkar ortaya: kaybedilen gelirler, azalan verimlilik, düşük moral ya da üstün yeteneklerin kayıp gitmesi…

Pek çok kez, cinayet masum bir biçimde işlenir. Söylediğimiz ve yaptığımız her şey bir başka şeyi iletişime açar. İletişime açtıklarımızın sadece yüzde 7’si aslında içerik ya da kelimelerdir; yüzde 38’ini ses tonu ve yüzde 55’ini beden dili oluşturur.

Fortune 500 şirketleriyle, kar amacı gütmeyen kuruluşlarla ve sağlık organizasyonlarıyla yıllardır çalıştıktan sonra, en önemli 10 iletişim katilinin şunlar olduğunu fark ettim:

1. Sonuçlara odaklanmamak. Pek çok kişi iletişime başlar ve asla durup hangi sonuçları elde etmek istediklerini sormaz. İletişimin sonucunda kişilerin neyi bilmesini, nasıl hissetmesini ya da neyi farklı yapmasını istiyorsunuz? İnsanların nasıl hissetmesini ve neler yapmasını istediğiniz konusunda derinlere dalmak, iletişim kurma biçiminizi dramatik bir biçimde değiştirebilir.

2. Dinlemek. Dinleme, büyürken okulda en az öğretilen, ama mezun olduktan sonra en çok ihtiyaç duyacağımız, en önemli beceridir. Pek çok kişi aktif dinleme uygulamaz ve birileri konuştuğunda dikkatini vermez. Onlar, yanıtı düşünmekle meşguldür. İnsanların, onlarla hemfikir olmanızdan çok, duyulduklarını hissetmeye ihtiyaçları olduğunu unutmayın. Değişikliklerin zor ve uygunsuz olabileceğini kabul edin. Korku ve duygular ile bu değişimi ifade etmenin zor veya uygunsuz olabileceğini kabul edin. Eğer işleri farklı bir pencereden görürseniz, fikir ayrılıklarının nasıl ortadan kaldırılabileceğini düşünün.

3. BBİÇN’yi önemsememek. Benim bu işten çıkarım ne? (BBİÇN) Bunu söze dökseniz de dökmeseniz de, herkes bir seviyede bu soruyu sorar. En etkili biçimde iletişim kurmak ve arzu ettiğiniz sonuçları elde etmek için, duruma diğer kişinin penceresinden bakmak adına zaman ayırın.

4. Geri bildirim almamak. Söylenenleri anladığınızı sadece varsaymak tehlikeli olabilir. Her zaman sohbeti özetleyin ve netleştirilmesini isteyin. Benim ne dediğimi duydunuz?

5. Sonraki adımlarda fikir birliğine varmamak. Kim, ne zaman, ne yapıyor? Bir sonraki adımlar ve zamanlama konusunda fikir birliğine varmayı unutmayın. Fırsatlara açık olun ve kişilere olabildiğince çok seçenek sunun. Özellikle insanlar yapmak istemedikleri bir şeyi iletişime açarken, seçenekler kişilere bir yetki hissi verir. Ben büyürken, annem bunu iyi biliyordu: “Kathy, çöpleri dışarı çıkarmak mı, yoksa bulaşıkları yıkamak mı istersin?”

6. Takip etmemek ya da insanları sorumlu tutmamak. Üstlendiklerinizi, vaat ettiklerinizi takip ediyor musunuz? Diğer kişileri, anlaşmaya vardıkları konulardan sorumlu tutuyor musunuz?

7. En etkili iletişim aracını kullanmamak. Pek çok kişi bir ya da iki iletişim aracını sahiplenir (örneğin yüz yüze, telefon, grup, e-posta gibi…) ve bu aracın en çok işe yarayıp yaramadığını bilmeden aşırı derecede kullanır. Tüm araçların avantaj ve dezavantajları vardır. Kimi zaman çoklu araçlar kullanmanız gerekir. Örneğin, dokümantasyonun olmadığı yüz yüze bir toplantıdan sonra, anladıklarınızı özetleyen ve sonraki adımlarda yapılacakları içeren bir e-posta ile takip gerçekleştirin.

8. Doğru zamanı seçmemek. Doğru mesaja sahip olabilirsiniz ama eğer onu doğru zamanda iletmiyorsanız, felaket sonuçlara neden olabilir! Unutmayın, zamanlama her şeydir!

9. Yargılayıcı olmak. Sonuçlara atlamak çok kolaydır; özellikle işlerin nasıl olması gerektiği konusunda insanların kendi önyargılı zihinsel modelleri varsa… Tepki değil, yanıt verin. Uzak durulması gereken bazı kelimeler “Sen her zaman… Sen asla…”dır. Bu kelimeler insanlarda savunmaya geçme hissi yaratır. “Anlamama yardım et… Aklım karıştı… Gördüğümde… Hissettiğimde… Fark ettim ki…” gibi kelime ve kalıpları kullanmak, güven ve açıklık iklimi yaratmanıza yardımcı olur.

10. İyi iletişimi takdir etmemek ve ödüllendirmemek. İnsanları iyi şeyler yaparken yakalayın! İletişim başarısını kutlayın!

© Copyright 2008, Kathy B. Dempsey

İletişimi hayatta tutmak için işte sizin yapmanız gereken araştırmacı görev!

Yukarıdaki listeyi ekibinizle paylaşın. Onlarla, hangilerinin en önemli gelişim fırsatını sunduğuna inandıklarını tartışın. Size en uygun gelen üç tanesini işaretleyin. Eğer organizasyonunuzdaki bu iletişim katillerinin bazılarını tanırsanız, farklı aksiyon alarak ileride oluşabilecek iletişim sorunlarını çözmek için bir ipucu yakalamış olursunuz.

Sonunda, sizin de yardımınızla gizem çözülebilir. İletişimi Kim Öldürdü? “Kayıp İletişim” her zaman iletişimi öldürür!

KATHY B. DEMPSEY

Kathy B. Dempsey, insanları DERİ değiştirerek fırsatlarını artırmasına teşvik eden bir konuşma, eğitim ve danışmanlık firması olan KeepShedding! Inc.’in Başkanıdır! Kathy’nin en popüler kitabı “Shed or You’re Dead™: 31 Unconventional Strategies for Growth and Change”, Writers Digest Uluslararası Kitap Ödülü sahibidir. Kathy, Shed for Success™ program dizisinin bir parçası olan, interaktif cinayet gizemi üzerine kurulu “Who Killed Communication?” sunumları ile uluslararası alanda tanınmaktadır. Başarınız konusunda, kanıtlanmış stratejiler için www.KeepShedding.com’u ziyaret edebilirsiniz.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)