Güvenlik eğitimleri kimin sorumluluğunda?


Güvenlik konusu, özellikle üretim yapılan ortamlarda kritik önem taşır. Güvenlik prosedürlerini takip etmekteki başarısızlık ciddi sonuçlar doğurabilir; çalışanların ölmesi ya da yaralanması, uzun süreli sağlık izinleri ve verimlilik kaybı gibi… Bu durum ayrıca çalışanlar için sigorta ödemelerinin artışı anlamına da gelebilir. Bu tür ciddi sonuçları dikkate aldığımızda; üretim sektöründeki pek çok İK profesyonelinin güvenlik eğitimlerini bir numaraya alması hiç de şaşırtıcı olmuyor.

Hedef sıfır vaka
“Bir ürünün üretimi sırasında kişilerin zarar görmesi kabul edilemez” diyen uzmanlar, düşük yaralanma oranlarının bile hoş görülemeyeceğine dikkat çekerek; “Şirketlerin büyüklüğü dikkate alındığında düşük oranlarda da olsa dönem dönem birilerinin zarar görmesi kabul edilebilir bir durum değildir” ifadesini kullanıyor. Bu nedenle hedef net: Yaralanma ya da ölüm oranları yüzde 0 olmalı.

Bu büyük bir hedef gibi görünse de güvenlik eksiklerinin yarattığı kayıp zaman, baş ağrısı ve para yitimi dikkate alındığında mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiği anlaşılıyor.

Güvenlik eğitiminin önemi
Yaralanma oranlarını azaltmak işverenin çalışana yaptığı ödemelerde kesinti yaratırken, aslında işverenler güvenli bir iş ortamı yaratarak bundan çok daha fazlasını elde edebiliyor.

Uzmanlar; bir işyerinde yaralanmış bir çalışana yardım etmekle ilgilenen ya da bir kazanın soruşturulmasına dahil olan kişi sayısının önemli olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Yaralanan kişiyle ilgili gözlemler, belgeler, dosyalama, ailesinin iddiaları, hükümetten gelen soruşturmalar… Bunların tümü zaman kaybı anlamına geliyor.”

Uzmanların üzerinde durduğu bir başka nokta da işyerinde çalışanların can güvenliğine vurgu yapmanın iş tatminini artırdığı ve çalışanların “iyi haline” önem verildiğini hissettirmesi… Bu da yüksek verimlilik, daha iyi ürün kalitesi ve ileri müşteri hizmeti anlamına geliyor.

Uzmanlar, en iyi güvenlik eğitiminin her kademedeki çalışanlara bilgi verenler olduğu konusunda hemfikir… Bu sayede; güvenliğin tüm organizasyonun; saha yöneticilerinden İK’ya kadar herkesin sorumluluğu olduğu mesajı veriliyor.

Tepeye taşımak
Uzmanlar, bir güvenlik kültürü yaratmak için işe tepeden başlanması gerektiğini öneriyor: “İK profesyonelleri genellikle sadece çalışanlar için tasarlanan güvenlik eğitimi programlarına bakıyor. Oysa yönetim kademeleri için hazırlanan güvenlik eğitimlerinin sunduğu fırsatları görmezden gelmek büyük hata.”

Hemen herkes iş güvenliği konusunda yönetimin desteğinin öneminden söz etse de, pek çok yönetici bu eğitimlerden geçmiyor. Üretim operasyonlarında yönetici olarak görev yapan pek çok mühendis, ne yazık ki bu eğitimleri almıyor.

Tepe yöneticilere yönelik olarak hazırlanan güvenlik eğitimleri ergonomi gibi konuları (yöneticilerin, çalışanların hangi durumda yaralanabileceğini anlaması için) ve düşüp kaymaları önlemek için hangi tür döşemelerin seçilmesi gerektiğine kadar tüm ayrıntıları içermeli. Oysa uzmanlara göre, bu kararları alan pek çok kişi el yordamıyla hareket ediyor.

Bu konuda uzmanların bir önerisi var: Şirketin üretim alanlarında olup bitenleri net anlamaları için tepe yöneticilere kapsamlı ve sürdürülebilir bir eğitim programı hazırlamak… Bazı şirketlerde bu konu yıllık liderler toplantısında gündeme geliyor; hatta liderler ekibine “Sizi ziyaret ettiğimizde ilk olarak güvenlik konusundaki bilgileri almak istiyoruz” mesajı veriliyor.

Gerçekten de her kademedeki yöneticilerin her zaman güvenlik konusunda tutarlı bir mesaj verebilmesi çok önemli. Örneğin fabrika ziyaretleri sırasında güvenliğin ne kadar önemli olduğundan söz eden çapraz fonksiyonel ekiplerin üyeleri, ziyarete başladıklarında güvenlik gözlüklerini takmayı ihmal ediyorsa bu durumda çalışanlara yanlış bir mesaj verilmiş oluyor.

Çalışanları eğitenleri eğitmek
Yöneticiler kimyasal maddeler ile haşır neşir olmuyor ya da makinelerde çalışmıyor olabilir. Ama yine de onlar güvenlik beklentilerini belirlemekten ve çalışanların uygun prosedürleri takip ettiğinden emin olmaktan sorumludur. Bazı şirketlerde iş alanındaki süpervizörler sadece güvenlik hedefleri belirlemekle değil, aynı zamanda güvenlik konusunda proaktif davranmakla da görevlendiriliyor. Bu şirketlerde süpervizörler her nöbet başında bütün çalışma alanının güvenlik kontrolünü yapıyor. Ve tüm organizasyonda tekrarlanan bu aktivite risk yönetimini gerçekten başlatmaya yarıyor.

Yöneticilere odaklanılmasının bir başka nedeni daha var: Pek çok şirkette çalışanlara güvenlik eğitiminin büyük kısmını süpervizör ve ustabaşı olarak çalışanlar veriyor. Bu nedenle onların güvenlik düzenlemeleri ve prosedürler konusunda güncel bilgilere sahip olması çok çok önemli.

Uzmanlar, üretim şirketlerinin eğitimlere genellikle süpervizörleri, ustabaşları ve güvenlik komitesinin üyelerini gönderdiğini belirtiyor. Üretim ortamlarında bu kişilerin 10 dakikalık ya da yarım saatlik bir eğitim alarak geri dönüp kendi elemanlarını eğitmesini sağlamak çok daha kolay. Çünkü bunu daha kısa sürelerde, çalışanları işlerinden koparmadan yapabiliyorlar.

Çalışanların katılımı sağlamak
Uzmanlar saha çalışanlarını eğitirken en önemlisinin onları sürece dahil etmek olduğunu belirtiyor: “İstediğiniz tüm süreçlere sahip olabilirsiniz; ama bunlar organizasyonunuzda yaşamıyorsa, kişilik günlük işleri ile bağlantılı değilse ve en önemlisi kültürünüzün bir parçası haline gelemiyorsa kağıt parçasından ibaret kalacaktır.”

Yöneticiler de hemfikir: Kurumlarındaki gerçek güvenlik risklerini bilenler, her gün o ortamlarda çalışanlar… Bu nedenle sistemler çapraz fonksiyonel bir bakış açısıyla yaratılmalı. Bu da; çalışanlarınızı risk değerlendirme sürecine ve eğitim ihtiyaçlarının tespitine dahil etmek anlamına geliyor.

İşte bir örnek: CEO’su Bob Lane; National Safety Council’in yayınladığı Safety&Health Dergisi’nde iş güvenliği konusunda “bir lider” olarak tanıtılan John Dere Şirketi’nde işle ilgili yaralanmaların azalmasını sağlamak için, yerel bir kliniğin fizyo terapistleri ile çalışan bir ekip kuruldu. Ekip, çalışanlar için bir esneme programı tasarladı. Programın yaratıcıları çalışanların her gün yaptığı hareketleri belirleyerek, bu hedef bölgeleri her nöbet öncesinde ısıtmalarını sağlayacak hareketler geliştirdi. Şirket ayrıca tüm tesisi eğiten yöneticiler için çalışanların liderlik ettiği bir görev gücü de yarattı.

John Deere’in güvenlik kayıtları, bu çabaların meyvesini sunduğunu gösteriyor. Şirkette çalışanlar arasındaki yaralanma oranı şirketin 169 yıllık tarihinin en düşük seviyesinde ve 26 tesisin tümündeki 1 milyonu aşkın çalışan yaralanmalardan kaynaklanan mesai kaybı olmaksızın çalışıyor.

Güvenlik eğitiminin etkisi nasıl ölçülür?
İş güvenliği eğitiminizin etkililiğini değerlendirirken; salt eğitim katılımlarını baz almak büyük hata olur. Programın etkililiğini değerlendirmek; çalışanların öğrendiklerini gerçekten anlayıp anlamadığını belirlemeyi gerektirir.

Çalışanlar eğitimlerin tasarlanması ve uygulanması sürecine dahil olduğunda; geri bildirim programın doğal bir özelliği haline gelir. Çünkü çalışanlar eğitimleri tasarlarken ihtiyaç duydukları içerik konusunda bilgiler sunarak doğrudan veriler aktarmış olurlar.

Öte yandan uzmanlar, şirketteki güvenlik uygulamalarının uzun dönemli etkilerine bakmanın da önemli olduğunu dile getiriyor. Yeni kazaları beraberinde getirecek risk ve koşullara bakmak bu nedenle çok önemli.

Sweets Candy şirketi bu yaklaşımı; çalışanlara haftalık bir güvenlik sözleşme kartı vererek uyguluyor. Çalışanlar riskleri belirliyor, bunları düzeltiyor ve kartlarına not alıyor. Kartlar bir sonraki toplantıya gönderiliyor. Her ay şirket bir güvenlik kutlaması yaparak kartları sergiliyor ve çalışanları ödüllendiriyor. Öte yandan yönetim ekibi de güvenlik sözleşme kartlarını inceleyerek olası güvenlik risklerini gözden geçiriyor.

HANGİ YÖNTEM, NE KADAR ETKİLİ?

Sınıf içi videoları mükemmel eğitim araçları olabilir, ancak uzmanlar onları tek başına iş güvenliği için kullanmanın yeterli olmayacağı görüşünde. Uzmanlara göre genellikle çalışanlar güvenlik eğitim oturumuna giriyor, video sırasında uyuyakalıyor ve hiçbir şey öğrenmeden sınıftan çıkıyor.

Bu durumda uzmanların önerisi şöyle: Oturumlara workshop’ları da dahil ederek izleyicilerin dikkatini yüksek tutun. Workshoplar sayesinde katılımcıları oturuma dahil edin, yaptıkları iş hakkında düşünmelerini sağlayın ve daha güvenli çalışabilmek konusunda önerilerine kulak verin.

İş güvenliği ile ilgili dokümanlar da kimi zaman tuzakları beraberinde getirebiliyor. En temel tuzak; dokümanların güncelliğini yitirmesi… Bu nedenle pek çok şirket bilgisayar tabanlı dokümanlara güveniyor. Bu sayede İK, çalışanların en güncel bilgilere sahip olması için kontrolü elinde tutabiliyor.

İşte uzmanların konuyla ilgili diğer önerileri:

• Pek çok şirket çalışanları iş güvenliği konusunda eğitmek için farklı yöntemleri bir arada kullanıyor. Bilgisayar bazlı eğitim sınıf içi ve iş başı eğitimle destekleniyor.
• Online eğitimler özellikle zaman ve para tasarrufu sağlarken, her üretim ortamı için pratik olmadığına dikkat çekiliyor. Online eğitimler en çok; temel güvenlik bilgileri ile sınırlandığında işe yarıyor.
• Eğitimin iş başında verilmesinin daha doğru olacağı durumlar ise şöyle sıralanıyor: Çalışan becerilerinin net olarak uygulanması ya da bilginin pratiğe dönüşümü izlenmesi gerektiğinde…
• Bazı kurumlarda ise iş güvenliği eğitimleri sadece fabrika binasında ve işbaşında gerçekleşiyor. Bu yöntem sayesinde beklentiler de net bir biçimde aktarılabiliyor. Yeni çalışanlar temel güvenlik eğitimini ve süreçleri oryantasyon sırasında ediniyor, ardından doğrudan fabrikaya alınarak konuyla ilgili mentör’leri ile tanışıyorlar. Mentör yeni çalışanla bir iki hafta süresince birlikte çalışıyor; çalışan tam anlamıyla eğitilene kadar birebir eğitim veriyor.
• Ancak elbette güvenlik eğitimleri bununla son bulmuyor. Kimi kurumlarda ekipler 20–45 dakikalık haftalık toplantılar için bir araya geliyor; bu sayede yıl boyunca bilgileri güncellenmiş oluyor. Ayrıca her bir ekip her nöbet öncesinde kısa bir toplantı yaparak işe başlamadan önce varsa spesifik değişiklikler ya da ek bilgiler konusunda birbirine aktarımda bulunuyor.
• Kimi kurumlarda ise eğitimler, eğitim görev gücü tarafından sağlanan dokümanlar aracılığıyla çalışanlar tarafından veriliyor. Bu dokümanlarda genel prosedürler, ek ergonomi gibi ek güvenlik maddeleri yer alıyor. Ekip liderleri rotasyon bazlı biçimde bu eğitimleri veriyor. Yöneticiler bu yaklaşım sayesinde çalışanların sisteme daha fazla katkı yaptığını aktarıyor.
• Gelelim en önemli öneriye: Tüm eğitimler çalışanları sorularla baş başa bırakmalı. Bu sayede çalışan güvenlik konularına ilişkin sorularını hemen sorarak yanıt alabilmeli. Çalışma alanında “hemen ulaşılabilir ve bilgili” personelin bulunup, çalışanların güvenlik sorularına anında yanıt verebilmeleri de çok önemli.


“İŞ GÜVENLİĞİ, UNILEVER DÜNYA BAŞKANININ VE
ÜLKEMİZİN BAĞLI OLDUĞU BÖLGE BAŞKANININ
STRATEJİK HEDEFLERİ ARASINDA…”

Unilever Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Tarık Yüksel’e konuyla ilgili bazı sorular yönelttik.

Çalışanlarınıza verdiğiniz iş güvenliği eğitim yaklaşımı konusunda kısaca bilgi verir misiniz?

Unilever Türkiye, tüm faaliyetlerinde insanı en değerli varlığı olarak kabul etmekte ve daha güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı yaratarak, oluşabilecek her türlü kayıpları en aza indirmeyi öncelikli iş hedefi olarak benimsemektedir. Bu konuda başarıya ulaşmak ve sürekli gelişme sağlamak için en önemli aracımız eğitimdir.

Şirketimizde işe başlayan herkes en kısa sürede tüketici güvenliği ve kalite, çevre ve iş sağlığı ve güvenliği konularında işe başlangıç eğitimine tabi tutulur. İş güvenliği, işe başlangıç eğitiminin zorunlu bir parçasıdır. İşe başlangıç eğitiminde kısaca Unilever'in İş sağlığı ve güvenliğine bakışı, mevcut sistem ve uygulamalarımız ve işyerindeki mevcut riskler ve uygulanmakta olan kontrol önlemlerine değinilir. Müteahhitler de işbaşı yapmadan önce, yapacakları işin riskleri ve almaları gereken önlemler hakkında bilgilendirilir. Bu eğitim, işyerinin iş güvenliği uzmanı tarafından verilir.

Bunun dışında Bölüm Müdürleri, gerekli gördükleri hallerde, işe yeni başlayan ya da iş değişikliği yapacak personeline işbaşı eğitimi aldırırlar.

İşe başlangıç eğitimi dışında tüm çalışanlarımızın eğitim ihtiyaçları belirlenmekte ve yıl içinde değişik eğitimler organize edilmektedir. Şirketimizde çok detaylı bir elektronik eğitim sistemi mevcuttur. Ancak etkinliği arttırmak için iş güvenliği konusundaki eğitimleri mümkün olduğu kadar pratik yapmaya çalışıyoruz. Şirketimizde 3 yıldır devam ettiğimiz güvenli sürüş eğitimi buna iyi bir örnektir. Şimdiye kadar kendi personelimiz ve şirketimize müteahhit olarak çalışan toplam 1688 kişiye sınıf ortamında, 3245 kişiye ise hem sınıf ortamında hem de pratik olarak direksiyon başında eğitim verdik.

Geçen sene başladığımız uygulamada iş için araba kullanacak kişileri işe girerken "pratik güvenli sürüş testi"ne tabi tutuyoruz. Yeterli puan alınamaması durumunda kişi kendini geliştirdikten sonra tekrar teste giriyor.

Bu eğitimlerin etkililiğini izleme ve ölçmeye yönelik yöntemleriniz nelerdir?

Eğitim sistemimiz hakkında detaylı bir prosedürümüz mevcuttur. Eğitim sonunda katılımcılardan "Eğitim geri besleme formu" doldurmaları istenir. Ayrıca gerçekleştirilen eğitimlerden birkaç ay sonra, eğitimin etkinliğini ve katılımcının yaptığı işe katkısını değerlendirmek amacıyla, katılımcı ile müdürü tarafından eğitimin etkinliğinin değerlendirmesi amacı ile bir form doldurularak İnsan Kaynakları Bölümü’ne gönderilir.

Tüm eğitim kayıtları, çalışanların şahsi dosyalarında muhafaza edilmektedir.

Uzmanlar, bir güvenlik kültürü yaratmak için işe tepeden başlanması gerektiğini öneriyor. Bu konuda bir önerileri de var: Şirketin üretim alanlarında olup bitenleri net anlamaları için tepe yöneticilere kapsamlı ve sürdürülebilir bir eğitim programı hazırlamak… Sizin bu tarz uygulamalarınız var mıdır?

Unilever Dünya başkanının ve ülkemizin bağlı olduğu bölge başkanının stratejik hedefleri arasında iş güvenliği yer almaktadır. Şirketimizde düzenlenen her toplantı, iş güvenliği uyarılarını içeren bir konu ile başlamaktadır. Toplantıların iş güvenliği ile başlaması, üst düzey yönetim tarafından takip edilmektedir. Toplantılarımızda ayrıca, şirketimizin iş güvenliğine bakışı ve beklentisi de konuşulup tartışılmaktadır.

Ülkemizdeki aylık rutin yönetim toplantılarında da şirketimizin iş güvenliği performansı görüşülmekte ve varsa o ay meydana gelmiş iş kazaları tartışılmaktadır. Böylece yönetimin her kademesi, konunun önemi hakkında bilgi sahibi olmaktadır.

Geçen sene düzenlediğimiz ve şirketimizin üst düzey yöneticilerinin katıldığı eğitim amaçlı bir günlük toplantıda da sadece iş güvenliği konusu görüşüldü. Konusunda uzman yabancı bir eğitim kuruluşundan aldığımız bu eğitimde, iş güvenliği performansımızın daha da iyileştirilmesi için bilhassa üst yönetimin davranış şekilleri tartışıldı.

Şirketimizde çok detaylı bir iş güvenliği performansı raporlama şekli mevcuttur. Fabrikalarımız ve üretim yapmayan birimlerimizle beraber toplam 13 birimden aylık rapor alınmakta, 3 aylık periyotlarla da bu bilgiler yurtdışına gönderilmektedir.

İş güvenliği konusunda şirketimizin yıllık hedefleri bulunmaktadır.

Tüm fabrikalarımız ile depolama ve dağıtım merkezimiz, iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemleri (OHSAS 18001) standardına göre belgelenmiştir ve yıllık denetimlere tabi tutulmaktadır. Ayrıca 3 yılda bir tüm birimlerimiz, ülkemizin bağlı olduğu bölgede yer alan ve bu konuda uzman denetçiler tarafından iş sağlığı ve güvenliği konusunda denetlenmektedir.

Fabrikalarımızda iş güvenliğinden direkt sorumlu yönetici arkadaşlarımız, fabrika doktor ve hemşirelerimiz, merkez ofiste de hem üretim dışı faaliyetlerden, hem de tüm ülkenin iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu bir yönetici arkadaşımız ve şirket doktorumuz iş güvenliği performansımızın daha da iyileşmesi için çalışmaktadır.


Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)