Deniz kenarında koçluk

Deniz kenarında saatlerce oturup basit bir biçimde denize gözünü diken insanları seyrettiniz mi hiç? Onların gözleri izledikleri hareketler karşısında büyülenir, bedenleri güneşle ısınır ve derileri yumuşak okyanus esintileri ile serinlerken zihinlerinin nerelerde dolanıp durduğunu sık sık merak ederim. Beni şaşırtan bir biçimde, son birkaç ayın olayları bu derin düşüncelerimin yanıtını almamı sağladı.

Son yirmi yıldır bir yönetim danışmanı olarak çalışıyor, yöneticilerin kurumsal kültür içindeki ilerleyişine destek veriyorum. Bundan yıllar önce, bugüne kadar yaptığım işlerin bir kısmına spor analojisinden gelen “koçluk” adının verildiğini öğrendim.

Kişisel olarak, bireyin gelişimine destek vermek ya da bir ekip deneyimini ortaya çıkarmak adına gruba destek vermek için kurulan bu özel etkileşimi tarif etmek için daha iyi bir kelime olsun isterdim. Bizler, kişi benzersiz bir dönüşüm süreci yaşarken onun yaşamının bir noktasında buluşuyoruz. Büyük kararlarla karşı karşıya kalan bu yaşamın bağlantı güçleri, soruları değiştirirken temel algılamalarla mücadele ediyor, derin duygular ve kişisel kuşkular uyandırıyor. Zaman kişisel gelişim zamanı haline geliyor; gelişimimiz başarı ve kayıplar, hayaller, arzular ve fedakarlıklar ile zenginleşiyor.

Yaşamınızda böyle bir dönüşüm sürecinden geçerken mevcut çevrenizden mi destek almak istersiniz yoksa hem farklı kaynaklara hem de geçmişinizdeki deneyimlere ulaşmak sizin için daha mı yararlı olurdu? Daha da önemlisi, değişime eşlik eden bu dönüşümde nelerin arayışına giriyorsunuz?

Deniz kenarında

Geçen yaz küçük bir plaj mahallesine taşındım. Artık plaja, mükemmel lokantalara, kütüphaneye, postaneye ve mağazalara rahat bir yürüyüş mesafesi uzaklığındayım. Tek yapmam gereken yürümek, çalışmak ve yaşamın tadını çıkarmak… Benim asıl şaşırtan ise, artık müşterilerimin ofislerinde ya da yerel bir lokantada buluşmak istememesi oldu. Onların talebi; beni deniz kenarında ziyaret etmek için yaklaşık bir saat arabaya kullanmak!

Büyük bir şirketin CEO’su bu yolculuğu yapmayı ilk kez önerdiğinde, biraz hazırlıksız yakalandığımı itiraf etmeliyim. Genellikle üç parçalı takım elbiseleri tercih eden ve tek bir gün bile işe gitmemezlik yapmayan bu saygılı birey, bir golf kursuna gidecek gibi giyinmiş olarak geldi. Giysileri konusunda kendisine yorum yaptığımda, golf oynamak için zamanı olmadığını söyledi. Kendisinin asıl keyif aldığının, kolonyal dönemde denizde yapılan tarihi savaş çatışmaları olduğunu öğrendim. Belki de girmek üzere olduğumuz yol konusundaki güvensizliğimi hissettiği için, şu eski deyişi benimle paylaştı:

“Dalgasız denizler becerikli denizciler yaratmaz”.

Bu ilk koçluk deneyimimi hatırlamaya çalışırsam, sohbetten sonra gözden geçirmek için müşteriyle ilgili yeterli not tutmadığım için iyi geçip geçmediğinden emin değildim. Ortam beni dalgınlaştırdığı için, yararlı diyaloğun ne zaman başladığından da emin değildim. Bunun yerine, sahildeki tahta kaldırımlara bizi ulaştıracak en kısa yolu seçmekle ve eğer müşterim yürümek isterse kendisi için güneş kremi ve havlu taşıyabileceğimiz en iyi paketin hangisi olacağına karar vermekle meşguldüm. Neyse ki, ortamın kendisi bu görüşmeyi bir başarıya dönüştürdü.

Dışarıda yapılan herhangi bir aktiviteye eğer meslektaşınız da katılıyorsa, düşünmeniz gereken pek çok nokta vardır. Giyim kuşam her ne kadar rahat olmak zorunda olsa da, yine de müşterimin ofisine terli, yürümekten tükenmiş ya da güneşten yanmış olarak dönmesine izin vermemeye çalışırım. Çünkü ısrar ettiğim tek nokta yürümektir. Kumda ya da suyun kenarında yürümesek de olur; tahta iskelede de durabilir ya da doğrudan bir lokantaya gidebiliriz. Ama kesinlikle yürümeliyiz.

Yürümek ve konuşmak

Fiziksel yararlarının yanı sıra, konuşurken plaja kadar yürümek konuğumun yeni ortama uyum sağlamasına yardımcı olur. Çünkü bu yeni ortam mevcut baskıları gözden geçirmek için farklı bir bakış açısı vaat eder.

Konuğum bundan sadece birkaç saat önce masasında oturmuş, çok fazla dikkat gerektiren sayısız taleple ilgileniyordu. Artık kişi gençlik coşkularının, aile maceralarının ve mutlu yaz günlerinin anılarını hatırlatan sessiz ve huzurlu bir ortamdadır.

Benim görevim her konuğumla ortak şekilde çalışarak onların benzersiz öykülerini anlamak ve çalışma koşullarını oluşturan ilişkileri değerlendirmektir. Plajda bana katılmak, onların bakış açısını değiştirir. Konuklarım daha kişisel öyküleri paylaşabilir, günlük etkinliklerini daha objektif değerlendirebilme becerisini geliştirir. İlginç bir şekilde, plaja ulaşmak için üç blok yürürken konuğum da birbirinden farklı dönemlerden geçtiği bir süreç yaşar.

İlk blokta hava, ortam ve burada yaşayanlar hakkında genel sorular sorulur. Yaşam koşullarını tartışırken ve aramızdaki ilişkiyi güçlendiren kişisel fikir alışverişlerinde bulunurken sohbetimiz hafiftir.

İkinci blokta sohbetimize biraz gerginlik girer. Önemsiz sıkıntıları ifade edip, dedikodu yapmaya başladığımız için sohbetimizde baskı işaretleri görülür. Attığımız her adım biraz daha tartışmalı hale gelir; her ikimiz de konuya girmek için kararlı niyetimizi ifade ederiz.

Üçüncü bloğa geldiğimizde seslerimizin volümü yükselir, konuşma modellerimiz hızlı ve reaktif hale gelir. Farklı konular için kapı açılır. Her birine hızla dokunmaya başlarız. Adımlarımız hızlanır, kelimelerimiz neredeyse tamamlanmamış hale gelir. Sözel ifadelerimiz kısa ve gergindir.

Artık okyanusa bakan tahta kaldırımlara ulaşmış oluruz. Gerek konuğumun salgıladığı endorfin, gerekse mükemmel manzara bizi sessizleştirir. Bu ilk dakikada konuşmak, hatta nefes almak bile mümkün değildir. Denizin esintisi ciğerlerimizi doldururken büyülü bir biçimde tüm önemsiz şikayetlerimiz ortadan kalkar.

Geniş deniz, bu sürekli mırıltı anılarımın çakıllı kıyılarına ulaşıyor! – John Keats

Seçimler

Bana göre, asıl iş işte burada başlar. Konuğumla empati kurarak, tuzlu havayı içime çekerken kendi stresimden kurtulduğumu hissederim. Bunun üzerine rahatça koç ve müşteri rollerimizi takınırız. Yürümeye devam ederiz; artık tahta kaldırıma ulaşmışızdır. Her bir konuyu iyice tartışarak, düşünür ve gelecek aksiyonlar için işaretleriz. Konuşarak yürürken yanımızdan koşucular geçer. Ama yine de bizim adımlarımız, sakin sakin gezmeye çıkmış olanlardan daha hızlıdır.

Konuğum açısından masumiyeti ortaya çıkarma zamanı gelmiştir. Eğitim, öğretim, deneyim, kayıplar ve başarı katmanları tarafından korunan kırılgan birey dikkatlice ortaya çıkar. Bazı durumlarda kavramanın çok da kolay olmadığı ya da utandırıcı olan belirsiz konulardan söz ederiz: değerler, etik, tutku, yaratıcılık, bağlılık… Ardından yavaş yavaş daha önemli görünen konulara geçeriz: beklentiler, profesyonellik, hedefler, engeller ve öncelikler…

Sohbetimiz bir noktada mutlaka seçimler konusuna gelir. Bunu, deniz kenarında yemek yerken yaparız. Göreve ciddiyetle başlar, ardından kendiliğinden gelişen yaratıcılığın tadını çıkarırız. Peçetelere tasarımlarımızı ve planlarımızı yazarken karar patikaları, seçenekler ve sonuçlar gelişmiş olur.

Sörf çizgisi

İyi bir yemeği tamamlamış olmanın yarattığı tatmin duygusuyla, toplantımızın neredeyse sonuna geldiğimizi ikimiz de biliriz. Eğer ofiste olsaydık ben resmi bir biçimde toplantıyı bitirir ve bir sonraki randevuma hazırlanırdım.

Eve dönmek için yola koyulduğumuzda ortamımız hala kontrol altındadır. Bazı konuklarım giysilerine deniz suyu bulaşmasına, saçlarını rüzgarın dağıtmasına aldırmadan çıplak ayakla denizin kenarından yürümeyi tercih eder. Bazıları ise düşüncelerinin sakince zihinlerinden geçmesine izin vererek tahta kaldırımda ya ayak durup, ya da oturarak okyanusa bakar. Tüm bunlar özgürlük ve huzur duygusu yaratır.

Okyanusun yanında yürüyerek yaptığımız bu kısa dönüş yürüyüşü sırasında, hala kendi düşüncelerimiz arasında yakalanmış oluruz. Denizin tam kenarından yürümeyi tercih eden konuklarım dalgalardan kaçmak için doğal olarak ileri, geri gider. Bizim sohbetimiz de konular ve endişeler arasında gidip gelerek hırslarımızı ve hedeflerimizi açığa çıkarır.

Nedenleriniz ve tutkunuz, denizcilik yapan ruhunuzun dümen ve yelkenidir. Yelkeniniz ya da dümeniniz kırılsa bile, sallanıp sürüklenebilir ya da denizin ortasında kalabilirsiniz. Bu nedenle yalnız yönetmek hapsedici bir güçtür; bir tutkudur. Kendi yıkıcılığını yakan bir ateştir. – Halil Cibran

Eve yürüyüş

Rahatlamış ve dinçleşmiş bir biçimde, geleceği hızla kucaklarız. Adımlarımız hafif, sohbetimiz bağlanmıştır. Artık kapanışı bulmuş durumdayızdır. Artık sadece emeklerimizin tatminini ve bu deneyimden kaynaklanan bilgeliği ararız.

Bir ofiste, toplantı odasında, şirket kafeteryasında ya da yerel bir parkta oturmuş olsaydık, aynı bitiş durumunu yaşar mıydık? Belki de. Belki duygularınızı rahatlatmanın kilit yolu kendinizi hissettiğiniz arzuyla aynı ortama koymaktır. Bu ortam size geçmişinizle geleceğinizi bir arada sunmalıdır.

Konuklarım beni, yaşamlarında dönüşüm dönemlerinden geçerken ziyaret eder. Onları kendilerini özgürce ifade etmeye teşvik ederim; böylece gerginlik ve kızgınlıklarından kurtulabilirler. Değişimden kaynaklanan duygular başarı için olmazsa olmazdır; sadece ödediğiniz bedelden ne öğrendiğinizi bilmeniz gerekir. İster yoga, golf, yelken ya da basit bir biçimde yürümek olsun; tutkunuzun ortaya çıkardığı esansı keşfetmek için bir yol bulmaya çalışın.

Kendimiz, yaptıklarımızın okyanusta bir damla olduğunu hissederiz. Ancak eğer o damla olmazsa, okyanus biraz daha az olacaktır. – Rahibe Teresa

REFERANS KİTAPLAR

Budd, Richard W. ve Brent D. Ruben, APPROACHES TO HUMAN COMMUNICATION, Spartan Books, 1972

Chang, Stephen T., THE COMPLETE SYSTEM OF SELF-HEALING. Tao Publishing, 1986

Hume, David, AN INQUIRY CONCERNING HUMAN UNDERSTANDING. Liberal Arts Press, 1955.

Landsberg, Max, THE TAO OF COACHING. McKinsey&Company, 1997.

Dr. Lucille Maddalena


Lucille Maddalena (Ed.D), 1975 yılında Morris Business Group adıyla kurulan bir yönetim danışmanlığı firması olan Maddalena Transitions Management Inc.’in başkanıdır. Organizasyonel gelişim konusunda bir öncü olan Dr. Maddalena, Rutgers’dan İnsan İletişimi ve İşgücü Eğitimi alanlarında disiplinler arası doktora sahibidir; kişilerarası iletişim ile pratik ticaret yönetimi arasında köprü oluşturmaktadır. www.mtmanagement.net



Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)