Bu Çocukta Potansiyel var mı?


Örneğin; bir yarış arabasının saatteki azami sürati 300 km ise, düz bir parkurda kendine hedef olarak bir saatte 200 km yol yapmayı seçmesi ve hedefine ulaşması başarı olarak kabul edilebilir. Böyle bir hesaplama bir yarış otosu için kolaylıkla yapılabilir; ancak insan kendi potansiyelini, öyle otomobilin önündeki km göstergesine bakar gibi bilemiyor. İşletmeler için de aynısı geçerli sanırım. Bizim şirket her yıl hedef belirler; ama her zaman hedef belirlerken bir önceki yılın rakamlarına bakılır. Kimsenin de aklına “niçin potansiyelimize bakarak hedef belirlemiyoruz” diye sormak gelmez. Halbuki potansiyelimizin altında iş yaparsak başarısız sayılırız. İnsanların da, kurumların da başarı çıtaları kendi potansiyelleridir.

Kendi Potansiyelini Anlamak

Babam, yıllarca kendini hiç tanıyamadı. Kendini tanıyamadığı gibi beni de tanıyamadı. Hep saçma sapan şeylerle uğraştı ve bunları yaparken annem o bilge kadın ona yaptıklarını da söylüyordu; ama babam hiç dinlemiyordu bile.

Özellikle okul yıllarımda çok kızdığım bir şey vardı. Matematikte çok başarılı değildim; ama resim dersim harikaydı. Harikaydı; çünkü resim yapmayı seviyordum; okuldan eve geldiğimde, herhangi bir yere gezmeye gittiğimizde, hatta servisle okula giderken bile kağıt kalem elimden düşmezdi. Sadece resim yapmıyordum; ilkokul yıllarından karikatür dergilerini alır, onların kopyalarını çizerek ayrıntıları görmeyi öğrenirdim. Bir yetenek olup olmadığımı bilmiyorum; hiç öğrenme şansım da olmadı; ama başkalarının yaptıklarıyla kendiminkileri kıyaslarsam yatkın olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.

Güçlü Yanı Zayıflatmak

Matematikten bir defa on üzerinden dört alınca, evdeki resim defterlerim, resim konusunda bilgimi geliştirdiğim kitaplar gitti. Babam matematikte iyi olmamı istiyordu. Bana özel matematik dersi verecek bir hoca tuttu. Ona da hemen hedef koydu: “Bizim oğlan, ikinci sınavından en az yedi alamazsa ders ücretinin yarısını geri alacaktı”... Matematikten altı aldım, ama babam paranın yarısını öğretmenden geri alamadı; babam yine de hedeflerle yönetim anlayışının başarılı olmasına memnun olduğundan sesini çıkartmadı. Aslına bakarsanız, özel hoca olmasaydı da ben altı alırdım.

Zayıf Yanı Güçlendirmek

Ne kadar komik, insanın iyi bir yanının pekiştirilmesi, geliştirilmesi yerine zayıf yönünün geliştirilmesi. Bir martının uçma yeteneği iyi ama koşamıyor... Kuşlar koşmak için yaratılmamış ki... Düşünün ki; bir martının babası, martının karnesini inceliyor... “Hımm, bizimkinin uçuşu iyi ama iyi koşamıyor; ona hemen bir koşu hocası tutalım...” Komiktir bu durum ama hep de böyle olur. Kim hangi konuda zayıfsa onun o zayıflığını gidermeye çalışırız. Başkalarının çocuklarının karnelerini alıp bakanlara gıcık olurum; ilk önce de hep zayıflara bakarlar... “şu derslerden 10 almışsın” demezler de, gider “şu derslerin kırık” derler... Küçükken bu sözleri duyduğumda içimden hep derdim ki “kırık olan senin kafan!”

Potansiyelle İlişkisiz Hedefler

Babam resim defterlerimi atıp matematik dersi aldırarak benim zayıf yanımı giderdi. Sonuçta ne oldu, ortalama bir insan çıktı. Halbuki matematik dersi yerine resim dersi aldırsaydı, belki dünya çapında bir sanatçı olurdum. Belki de olamazdım ama o hevesle mutlaka iyi bir grafikçi olurdum... şimdi bir şirkette pazarlama uzmanı olarak çalışıyorum. Babam memnun, hedefi oydu zaten, benim bir şirkete girmem ve yavaş yavaş yükselmem. Ne kendi potansiyeliyle, ne de benim potansiyelimle hiç ilgilenmedi...

Hedefler koydu, nereden buluyor bu hedefleri bilmiyorum... Bizim şirkette de böyle birçok hedef var. şirketin vizyonuna da yazmışlar, hedefimiz pazarda ilk beşe girmek diye... Niçin ilk beşe, niçin üçe yada yediye değil de, beşe girmek? Bizim potansiyelimiz ne, belki de potansiyelimiz birinci olmaya yeterli ama onu hiç dikkate almayız, belki de listeye sondan bile giremeyecek durumdayız...

Potansiyeli anlamak için bazen geriye bakmak yararlı oluyor; örneğin, her yıl sonunda insan şöyle bir soru sormalı kendine: “Ben bu yıl neler yapabilirdim, neler yaptım?” Eğer yapılanlar, yapılabilir olduğu düşünülenlerden fazlaysa ortada bir başarı var; eğer yapılanlar yapılabilir olduğu düşünülenlerden azsa ortada bir başarısızlık var. Yapılabilir olan yapılana eşitse, insan yerinde sayıyordur.

Yeni Potansiyel Geliştirme

İnsanların ve kurumların başarısının artması, potansiyellerinin kapasite olarak gelişmesine bağlı gibi görünür. Bir satıcının günlük perakende otomobil satışı 1 adetten 5 adede çıkarsa bu satıcının kapasite olarak gelişmesini gösterir. Ama önemli olan insanın potansiyelini kapasite olarak geliştirmesi değil, yeni potansiyeller, yeni yetenekler geliştirmesidir. Satıcıyı düşünürsek, perakende satış yeteneğinin yanına, şirketlere filo araç satışı yeteneği kazanması yeni potansiyel geliştirmedir. O taktirde günlük araba satışı 1 2 adetten, 30 adede çıkabilir.

Bu söz ettiğim satıcı da babam oluyor... Yıllardır, bir oto bayiinde satıcı olarak çalışıyor. Hedeflerini hep yükseltti, yıllardır yıldız satıcı, ayda 60’a yakın otomobil satıyor. O farkında değil; ama ben biliyorum. Filo satışına geçse belki ayda 300 400 araba satacak ilişki ve potansiyele sahip; ama o kendi küçük hedeflerini yükseltip onlara ulaşarak tatmin oluyor... Babamın benim bildiğim; ama onun farkında olmadığı daha birçok yeteneği var. İsraf olup gidiyor.

Bizim şirket için yine öyle, potansiyelimize kıyasla aldığımız sonuçlar çok komik. İşletmede beceri, pazar fırsatlarıyla şirket potansiyellerini ilişkilendirmektir. Biz de ise ne pazarla, ne de potansiyelle ilgisi olan hedefler var... Bütün bunlar karşısında ben ne yapıyorum... Bütün bunları düşünüp sıkıcı pazarlama toplantılarında toplantı kağıtlarına motif çalışmalarına devam ediyorum...”

Melih ARAT

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)