Acılar lideri öldürmüyorsa güçlendiriyordur! Yaşam hikayeniz liderliğinizin göstergesidir...
Geçtiğimiz 50 yılda, liderlik konusunda çalışan araştırmacılar büyük liderlerin tanımlayıcı tarzlarını, niteliklerini veya kişilik özelliklerini belirlemek amacıyla binden fazla çalışma yaptı. Ama şükürler olsun ki, bu çalışmalardan hiçbiri ideal liderin net bir profilini çıkaramadı.
Eğer araştırmacılar seri üretilmiş bir liderlik tarzı ortaya koymuş olsaydılar, insanlar sonsuza dek onu taklit etmeye çalışacaklardı. İnsan değil, oyun karakterleri haline gelirlerdi, böylelikle de başkaları anında içlerini okurdu. Gerçek olan şu ki, kimse başkasını taklit ederek gerçek lider olamaz. Gerçek liderliğin öyküsü yaşamda gizlidir.
Gerçek liderliğe yolculuk yaşamınızın öyküsünü anlamakla başlar. Yaşam öykünüz deneyimleriniz için bir bağlam sağlar ve bu yolla da, siz dünyada bir etki yapmak için gereken esin kaynağını bulursunuz. Yazar John Barth’ın bir zamanlar yazdığı gibi; ‘Yaşamınızın öyküsü yaşamınızın değil, sizin öykünüzdür.’ Diğer bir deyişle, önemli olan sizin kişisel anlatımınızdır, yaşamınızın salt olguları değil. Yaşam anlatımınız kafanızın içinde oynattığınız daimi bir kayıt gibidir. Yaşamınız için önemli olan olayları ve karşılıklı etkileşimleri tekrar tekrar oynatır ve dünyadaki yerinizi bulmak için onlardan bir anlam çıkarmaya çalışırsınız.
Gerçek liderlerin yaşam öyküleri tüm bir deneyimler dizisini – ebeveynlerin, spor koçlarının, öğretmenlerin ve yönderlerin olumlu etkileri de dahil – kapsamakla birlikte çok sayıda lider motivasyonlarının yaşamlarındaki zorlu bir deneyimden çıktığını söyler.
Gerçek liderler bir görev kaybının, kişisel hastalığın, yakın bir dost ya da bir akrabanın zamansız ölümünün ve meslektaşlar tarafından dışlanma, ayrımcılığa uğrama ve reddedilme duygularının dönüştürücü etkilerini tasvir ediyorlar. Gerçek liderler, kendilerini kurban gibi görmek yerine bu biçimlendirici deneyimi yaşamlarına bir anlam vermesi için kullanırlar. Bu olayları zorlukların üstesinden gelmek ve liderlik etme tutkularını keşfetmek için yeniden çerçevelendirirler.
Şimdi özel olarak bir lidere, yaşam öyküsü gördüğüm liderler arasında en zorlusu olan bir şirketin CEO’su William Musella’ya odaklanalım. Birçok liderin gerçek liderliğe yaptığı yolculukta geçirmesi gereken sınavları örnekleyen bir yörüngede, Musella gençliğindeki en uç meydan okumalardan çıkarak küresel ilaç sektörünün zirvesine ulaştı.
Gerçek bir liderin öyküsü
Musella 1953 yılında, İsviçre’nin Fribourg kentinde orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk yılları sağlık sorunlarıyla geçti, bu onda doktor tutkusunu körükledi. İlk anıları dört yaşındayken gıda zehirlenmesi nedeniyle yatırıldığı bir hastaneyle ilgiliydi. Beş yaşındayken astıma yakalanarak iki yaz boyunca tek başına doğu İsviçre’nin dağlarına gönderildi. Ebeveynlerinden ayrı kaldığı dört aylık dönemler onun için özellikle zordu, zira bakıcısının alkol sorunu vardı ve ihtiyaçlarını karşılamıyordu.
Sekiz yaşındayken Musella tüberküloz oldu, bunu menenjit izledi ve bir yıllığına bir sanatoryuma gönderildi. Ebeveynleri nadiren ziyaretine geldiği için, o yalnız başına ve ev hasretiyle çok acı çekti. Hemşirelerin bel ponskiyonu yapılırken hareket etmemesi için onu bastırdıklarında duyduğu acı ve korkuyu hala anımsıyor. Bir gün yeni bir doktor geldi ve zaman ayırarak işlemin her adımını izah etti. Musella doktora bastırılmak yerine bir hemşirenin elini tutabilir miyim diye sordu.
‘’Şaşırtıcı olan, bu kez işlem acıtmamıştı!’ diye anımsıyor Musella, ‘Daha sonra doktor bana ‘Böyle nasıldı?’ diye sordu. Uzanıp onu kocaman kucakladım. Bu affetme, önemseme, şefkat gibi insani jestler benim ve nasıl bir insan olmak istediğim üzerinde derin bir izlenim oluşturdu.’’
Gençlik yılları boyunca Musella’nın yaşamı istikrarsızlık içinde geçmeye devam etti. On yaşındayken, 18 yaşındaki ablası iki yıl boyunca acı çekerek kanserde öldü. Üç yıl sonra babası ameliyat olurken öldü. Aileyi geçindirmek için annesi uzak bir kente gitti ve eve sadece üç haftada bir gelmeye başladı. Tek başına kalan Musella ve arkadaşları bira partileri yapıp sık sık kavgalara karıştılar. Musella, ona olan sevgisinin yaşamının değiştirdiği ilk kız arkadaşına rastlayana dek, bu üç yıl böyle devam etti.
Musella yirmi yaşında tıp fakültesine girdi ve buradan onur derecesiyle mezun oldu. Tıp fakültesinde okuduğu sırada, çocukluk ve gençlik yıllarındaki deneyimleriyle yüzleşmek ve kendini bir kurban gibi hissetmemek için psikoterapi aldı. Analizler sayesinde yaşam öyküsünü yeniden çerçevelendirdi ve pratisyen doktor olarak yapabileceğinden daha geniş bir yelpazede insanlara yardım etmek istediğinin farkına vardı. İhtisasını tamamlaması üzerine Zürih Üniversitesi’ne Başhekim olmak üzere başvurdu; ancak arama komitesi onun bu konum için çok genç olduğuna karar verdi.
Düş kırıklığına uğramış ama şaşırmamış olarak Musella yeteneklerini tıbbın etkisini arttırmak için kullanmaya karar verdi. O sıralar finans ve işletmeye giderek artan bir merakı vardı. Kendisine şirketin ABD’deki bağlı kuruluşuna katılma fırsatı sunan şirketin farmakoloji bölümünün başkanıyla konuştu. Amerika’da geçirdiği beş yıl içinde destekleyici bir ortamda Musella’nın önce satış temsilcisi sonra ürün yöneticisi olarak yıldızı parladı ve uluslararası bir ilaç firmasının pazarlama örgütü içinde hızla ilerledi.
O ilaç firması 1996 yılında başka bir ilaç firmasıyla ile birleştiğinde, genç yaşına ve sınırlı deneyimine rağmen Musella, birleşen şirketlerin CEO’su olarak atandı. CEO olduktan sonra Musella bir lider olarak gelişti. Kronik myeloid lösemi hastaları için çok etkili olduğu kanıtlanmış olan hayat kurtarıcı yeni ilaçlar vasıtasıyla insanlara yardım edebilen büyük küresel bir sağlık bakım şirketi kurma imkanını kafasında canlandırdı. Gençliğinin doktor rol modellerinden yararlanarak şefkat, yetenek ve rekabet merkezli tümüyle yepyeni bir şirket kültürü oluşturdu. Bu hamleler o şirketi sektöre bir dev, Musella’yı da şefkatli bir lider olarak yerleştirdi.
Musella’nın deneyimi, esin kaynaklarını doğrudan kendi yaşam öykülerinde bulan gerçek liderlerin sağladığı onlarca öyküden sadece biri... Liderlik etmeleri için onlara neyin güç verdiği sorulduğunda, bu liderler sürekli olarak güçlerini dönüştürücü deneyimler yoluyla buldukları yanıtını verirler. Bu deneyimler onlara liderliklerinin daha derin amacını anlama imkanı vermişti. Herşeyden önemlisi, öz farkındalıklarının zirvesine varmışlardır.