“Varsa yoksa liderlik diyor, bu hedefe ulaşmak için en iyi takımı kurmaya çalışıyoruz”

 Bundan 2 sene önce, e-ticaret sektörünün genç oyuncularından biri olarak kuruldu Kliksa...
İlk yıl altyapı hazırlıkları tamamlandı; ardından ise düğmeye basıldı:
Hedef yüksekti; 2013 vites büyütme yılı olacaktı.

Göreve gelen Genel Müdür Nevgül Bilsel Safkan ve ekibi, hızla kolları sıvadı.
İlk altı ayda 40 milyon olarak gerçekleşen ciroyu, ikinci altı ayın sonunda ise 120 milyon TL ciro seviyesine taşıdı. 2014’ün ilk altı ayında ise yüzde 200’e yakın büyüme gerçekleştirildi.

Safkan, gündemdeki çalışmalarını ve bundan sonraki hedeflerini anlatırken,
“Varsa yoksa Kliksa” sloganına gönderme yaparak: “Bundan sonra varsa yoksa liderlik diyoruz... Önümüzdeki 3-5 yıllık dönemde, Türkiye’de e-ticaretin liderliğine talibiz” diyor ve tüm planlarını, projelerini ve yatırımlarını bu paralelde gerçekleştirdiklerini, bu hedefe ulaşmak için en iyi takımı kurmaya çalıştıklarını söylüyor.

Peki, kısa sürede yakalanan bu başarının ipuçları neler? Hızlı büyüyen bu ortamda, Safkan İK Yönetimi’nden neler bekliyor? Şimdi sizi, bu soruların yanıtlarının yer aldığı söyleşimiz ile baş başa bırakıyoruz.

Öncelikle Kliksa’nın öyküsünü kısaca bizlerle paylaşır mısınız?

2012 yılında kurulan Kliksa, ülkemizin yıldızı parlayan sektörlerinden biri olan e-ticaret sektörünün en yeni şirketlerinden biri. Aynı zamanda Sabancı Topluluğu’nun da en yeni ve genç şirketiyiz. Türkiye’de e-ticaretin büyük bir potansiyeli ve gidecek çok yolumuz olduğuna inandığımız için, yatırımlarımız tüm hızıyla sürüyor. Ama sadece kendi işimizi büyütmeyi hedeflemiyor; ülkemizin bu konudaki vizyonunu geliştirmeyi ve katılımı da artırmayı amaçlıyoruz.

Belirttiğim gibi henüz iki yaşında bir şirketiz ve ilk yılımızı ağırlıklı olarak kuruluş, altyapı hazırlıkları, tedarikçi network’ü oluşturma, lojistik sistemlerini kurma, süreçleri çizme gibi uygulamalarla geçirdik. Geçen seneden itibaren ise hızlı bir büyüme sürecine girdik.

O halde hemen bu büyümenin ayrıntılarını dinleyelim...

Geçen senenin Temmuz ayında Kliksa’da bir yeniden yapılanma oldu; bu doğrultuda ben Teknosa’dan Kliksa’ya Genel Müdür olarak atandım. Ekibimle birlikte göreve geldiğimizde ilk 6 ayda 40 milyon TL ciro gerçekleşmişti. Biz ikinci altı ayda bunu 80 milyon TL’ye çıkardık ve yıl toplamını 120 milyon TL ciro ile kapattık.

Bu seneye baktığımızda ise 360 milyon TL ciroya doğru gidiyoruz. Yılın ilk 6 ayında yüzde 200’e yakın büyüdük; bu, yaklaşık 3 katı büyüdüğümüz anlamına geliyor.

Elbette sadece cirosal bazda büyümüyoruz. Özellikle operasyonel bazda takip ettiğimiz göstergelerin içinde yer alan siteye gelen trafik; tekil, çoğul ve toplam ziyaret sayısı gibi noktalarda da geçen seneki seviyelerin üç katına çıktık. 30 kişilik ekibimiz ise şu anda100 kişiye ulaştı.

Büyümemiz bundan sonra da devam edecek. Biz önümüzdeki 3 – 5 yıllık dönemde, Türkiye’de e-ticaretin liderliğine talibiz. Tüm planlarımızı, yatırımlarımızı bu doğrultuda yapıyoruz. Kısacası “Varsa yoksa liderlik” diyor ve bu hedefe ulaşmak için en iyi takımı kurmaya çalışıyor, hedeflerimizi düzenli olarak gözden geçiriyoruz.

Geriye dönüp baktığınızda, kısa sürede yakalanan bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Her şeyden önce doğru bir iş kolundayız. Yatırım yaptığımız iş kolu, bize bu büyümeyi verebilecek potansiyelde...

Diğer taraftan, tabii ki yaptığınız işe çok inanmak, ekibinizi inandırmak ve birlikte hareket edebilmek önemli. Ben kişisel olarak çok inanarak ve severek bu göreve geldim. Ama sadece benim sahiplenmem yeterli olmaz tabii ki... Burada ekibin önemli bir kısmını Teknosa’dan transfer ettik. Birçok arkadaşım bir üst pozisyona terfi etmiş oldu. Bu durum, yeni bir şirket ve büyük hedeflerle birleşince onlarda büyük heyecan yarattı.

Ekibin önemli bir diğer kısmını ise kendi alanlarında tecrübeli, yetenekli ve hevesli profesyonellerden kurduk. Her birinin şirketimize büyük bir katma değer sağladığına inanıyorum.

Üstelik burada takım çalışmasına ve katılıma çok önem veren bir yönetim buldular. Takım oyunu ve katılımcılığın ön planda olduğu bir kültür yarattık. Tüm çalışanlarımız, işin bir parçası olma ve resmin bütününü görme fırsatı buldu. Bu da başarıyı getirdi.

“SEKTÖR SON DERECE DİNAMİK,
BAZEN MAÇ SIRASINDAKİ TEKNİK DİREKTÖR GİBİ
MOLA ALIP TAKTİK DEĞİŞTİRİYORUZ”

Söyleşimiz sırasında, takım oyunu ve katılımcı bir yönetimin önemini sık sık dile getiren Safkan, Kliksa bünyesinde bu konuda yaptıkları uygulamaları bakın nasıl anlatıyor: “Genel müdüre bağlı direktör ve grup müdürleri ile onların altındaki müdür veya şefler seviyesinde, düzenli olarak haftalık toplantılarda bir araya geliriz. 15 kişilik bu grup, haftanın performansını ve gelecek haftanın planlarını belirli bir scoreboard dahilinde gözden geçirir. Bu, büyük resmi görmeyi ve tartışmayı sağlar.

Elbette bu çalışmayı sadece haftada bir gün ile sınırlamıyoruz. Sektör çok dinamik olduğu için yeri geldiğinde gün içinde de bir araya geliyoruz. Kimi zaman, bir teknik direktörün maç sırasında mola alması gibi, toplanıp taktik değiştirebiliyor; neleri farklı yapabileceğimizi konuşuyor ve düğmeye basıyoruz. Hızlı hareket edebilme şansımızı kullanıyoruz ve bu da pek çok yeni fikrin gündeme gelmesini sağlıyor.

Öte yandan büyük, küçük tüm başarıları da takdir ve tebrik ediyoruz. Bir araya gelip kutlamalar yapıyoruz”.

Biraz da buradaki ekip ve yapılanma konusunda bilgi verir misiniz?

100 kişilik bir ekibiz. Bu ekibin içinde işe özel takımlar yer alıyor; geri kalan departman ve fonksiyonları outsource ettiğimiz bir modelde çalışıyoruz.

Ekibimizin içinde web yazılım, pazarlama, müşteri ilişkileri & operasyon, kategori yönetimi, finans ve muhasebe ile iş geliştirme ve strateji müdürlüğümüz yer alıyor.

Outsource ettiğimiz fonksiyonların başında lojistik geliyor. Gebze’de bir lojistik merkezimiz var. Bunun dışında idari işler, hukuk, iç satın alma, İK gibi süreçlerimiz de Teknosa üzerinden yürütülüyor; ortak fonksiyon yönetimi gerçekleşiyor.

“İK’DAN EN ÖNEMLİ BEKLENTİLERİM,
İŞİ ANLAMASI VE
SAHANIN SESİNE GÖRE UYGULAMALAR GERÇEKLEŞTİRMESİ...”

Bu dinamik ve hızlı büyüyen ortamda, bir Genel Müdür olarak İK’dan neler bekliyorsunuz?

İK’dan bir numaralı beklentim sahanın sesini duyabilmek... İnsan Kaynakları Yönetimi alanındaki yenilikleri takip etmek ve devreye sokmak elbette çok önemli ama bu noktada dikkate alınması gereken bazı sorular da var: Bu yenilikler İK inandığı için mi yoksa içeride gerçekten bir ihtiyaç olduğu için mi yapılacak? Şirketin kültürü ve faaliyet gösterdiği iş kolu gerçekte neler bekliyor?

Dolayısıyla bu anlamda sahanın sesi olmayı, hem işi hem de yönetim ortamını anlamayı, anladıktan sonra projeleri geliştirmeyi çok önemsiyorum. Bu nedenle bence İK işin dinamiklerine yakın olmalı. İK profesyonelleri sadece İK değil iş konuşulan ortamlarda da bulunmalı. Rekabeti, müşteri kitlesini anlamanın, fark yaratan uygulamalar hayata geçirmek için şart olduğuna inanıyorum.

Siz İK yönetimi ile sık bir araya gelir misiniz?

Çok düzenli bir araya geliyoruz. İK Direktörümüz ile haftada bir mutlaka bire bir görüşüyorum. Kendisi ayrıca, vakti oldukça yönetim toplantılarımıza katılıyor. Düzenli olarak ekiplerimizle de bir araya geliyor; sohbet toplantılarında geri bildirimler alıyor.

Öne çıkan bazı uygulamalarınız var mı?

Klikstar isimli bir uygulamamız bulunuyor. Çalışanlarımızın yıl boyunca birbirlerine teşekkür etmeye değer buldukları konular için puan gönderdikleri bu uygulamayla, şirket içerisindeki sinerjiyi daha da artırmayı hedefliyoruz. Çalışanların özel günlerinde kişiye özel kutlama mesajları gönderiyor ve özel hediyeler veriyoruz.

En yeni Sabancı şirketi olarak, eğitimin gücüne çok inanıyoruz. Bu nedenle ciddi bir eğitim yatırımı yaparak çalışanlarımızın kişisel, mesleki ve yönetsel açıdan gelişimlerini destekliyor, kariyer planlamalarında fırsatlar sunuyoruz. Çalışanlarımız çeşitli iç ve dış eğitimlere ve sertifika programlarına dâhil olarak gelişim yolculuğunda güzel adımlar atıyor ve şirketimize katma değerler sağlıyor.

Çalışanlarımızın %90’ı Y kuşağı ve sosyal medyayı bolca kullanan, zamanının belli bir bölümünü internette geçiren kişiler… Onların eğitim ve gelişimlerine ciddi yatırımlar yapıyor, çok çeşitli dijital gelişim fırsatları sunuyoruz. Bunlardan bazıları; kişisel ve yönetsel gelişim videolarını izleyip her türlü akıllı cihazla çektikleri videoları şirket içinde paylaşabildikleri “Tube” platformu, sosyal medya özellikleriyle tasarlanan ve sosyal öğrenmeyi destekleyen “SosyaLİG” platformu, 350’nin üzerinde kişisel, mesleki ve yönetsel e-eğitime erişim, 900’ün üzerinde kitap ve derginin yer aldığı, dijital ortamda da talep edilebilen “Kütüphane”, eğitim oyunları, e-dergiler ve daha birçok kaynak…

Son yıllarda trend halini alan koçluk uygulamalarını Kliksa ekibi için de hayata geçirmeye başladık. Yöneticilerimiz “Pozitif Değişim: Koç Gibi Lider” eğitimlerini alarak koçluğu yönetim becerilerinin vazgeçilmez bir parçası şeklinde kullanıyor. Yine koçluk becerilerini geliştirici “Takım Koçluğu” gibi çeşitli uygulamalara dâhil olmaya devam edeceğiz. Ayrıca Haziran ayı itibariyle deneyimli yöneticilerin bilgi ve tecrübelerini potansiyel yönetici adayları ile paylaşarak kurum kültürünü güçlendirdiği mentörlük uygulamasını da hayata geçiriyoruz.

Şirketimizin yeni başlayan çalışanlara etkili bir oryantasyon sürecini sağlaması amacıyla da çalışmalar yapıyoruz. “KlikBuddy” uygulaması da bunlardan biri. İşe yeni başlayan her çalışanımıza bir “buddy” atanarak 3 ay süresince en yakın destekçisi oluyor. Şirket kültürüne, departmanlara ve işleyişe daha kolay adapte olunması sağlanıyor.

Gelelim şu anda üzerinde çalıştığınız sıcak konulara...

Mobil kanal, e-ticaretin en önemli trendlerinden biri. Biz yeni kurulduğumuz için bu alana yeni dahil oluyoruz; ancak en yeni teknolojiyi kullanacak olmanın avantajını yaşayacağız. Çok kısa bir süre içinde devreye girecek olan mobil uygulamalarımızın heyecanını yaşıyoruz.

Diğer tarafta artık çok daha dijital olmaya başladık. Yolculuğumuza başladığımızda daha perakende ağırlıklıyken şimdi daha farklı göstergelere doğru gidiyor; kullanıcı deneyimini ve dijital başarı kriterlerini daha fazla konuşuyoruz. Bu alanda pek çok çalışmamız var. Örneğin artık sepet adımlarını üçe indirdik. Bu, kullanıcı kolaylığı ve müşteriyi kaybetmeme anlamında önemli bir değişiklik oldu. Öte yandan arka plandaki kodlamaları revize ederek site hızını da daha yüksek hale getiriyoruz. Bu da kullanıcılarımızın hayatını kolaylaştırıyor.

Tüm bunların yanı sıra, farklılaşma noktamızı, satış sonrası hizmetler olarak belirledik. Çünkü fiyat ve ürün rekabeti zaten artık olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Zor olan kısım ise satış sonrası hizmet ve bu, bizim şu anda çok odaklandığımız bir alan... Bu alanı sahiplenmek istedik. Hedefimiz Kliksa takımına da çok uydu. İçeride çok hızlı, güzel fikirler çıktı. Biz de bunları hayata geçirdik. Örneğin artık, yerinde servis hizmeti sunuyoruz. Bir müşterimizin ürünü arızalanırsa, çağrı merkezini aradığında 24 saat içerisinde yerinde servis hizmetini ücretsiz olarak veriyoruz. Bu ve buna benzer birçok satış sonrası hizmetle müşterilerimizin yanındayız.

Son olarak kariyerinizin dünden bugüne gelişimini dinleyelim...

Ben erken yaşlarda çalışma hayatına atıldım. Avusturya Lisesi mezunuyum. Lisede Almanca ders verirdim; üniversitede ise yaz tatillerinde şehir içi turlarda rehberlik yapardım.

İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde okuduğum yıllarda ise gelecekle ilgili hedefimi belirlemiştim: Yönetici olmak istiyordum. Ancak sektör kararını verebilmek için stajlarımı çok iyi değerlendirdim. Banka, finans departmanı stajlarımın ardından Arthur Andersen’daki başarılı staj dönemimin sonrasında, bana oradan bir teklif geldi. Orada gerçekten çok şey öğrendiğim, hızlı öğrendiğim, profesyonel bir ortam vardı. Denetim işinin en iyi öğrenileceği yerdeydim.

Denetim, çoğunlukla finans kariyeri getiriyor. Bana da o yolu açtı: Yaklaşık 5 yıl Karma International’da Bütçe, Raporlama Müdürü olarak görev yaptım.

Sonrasında Superonline’a Finans Direktörü olarak geçtim. 29 yaşında ilk direktörlük tecrübem başladı. Burada hızlı bir büyüme döneminde, yoğun bir rekabet ortamında deneyim kazandım.

Ardından Paxar Türkiye’de Finans Direktörü olarak görev yaptıktan sonra 2004 yılında Sabancı Topluluğu’na girdim ve Marsa’nın Finans Direktörü olarak görev yaptım. Sonrasında da Teknosa’ya transfer oldum. Yıl 2005’ti ve Teknosa başarılı bir büyüme hikayesi yazıyordu. Bu tempolu, hızlı büyüyen dönemde Teknosa markası büyüdü, halka açıldı, satın almalarımız oldu. Bir Finans Direktörü’nün edinmek isteyeceği pek çok deneyimi kazandım.

Ardından, büyük bir topluluğun parçası olmanın beraberinde getirdiği kariyer fırsatlarından birini ben de yaşadım ve Kliksa’ya geçtim.

Tüm bu geçmiş deneyimler şimdiki görevinize nasıl yansıyor?

Burası da benim kariyer yolculuğumdaki hızlı büyüyen, başarılı, tempolu duraklardan biri. Ben hep böyle işlerin içinde oldum. Genel müdür koltuğunda olmasam bile bu hikayeleri birden fazla kez yaşadım. Bu yolculukta aşağı yukarı nelerle karşılaşıldığını biliyorum. Bu nedenle geçmiş deneyimlerimin benim için çok yol gösterici olduğuna inanıyorum.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)