Yönetim Kurullarının Bağımsız Üyeleri: Mesele Sadece Kritere Uymak mı?
Türk Ticaret Kanunu’nda şirket yönetim kurullarında bağımsızlığa ilişkin bir düzenleme olmamakla beraber, bu kavram Türkiye’de ilk olarak Sermaye Piyasası Kurulu’nun (“SPK”) 2003 yılında yayınladığı Kurumsal Yönetim İlkelerinde (“İlkeler”) tanımlanmıştır.
Karşılaştırmalı incelersek, hisseleri New York borsasında kote olmuş şirketler de Birleşik Devletler’in çeşitli hukuki düzenlemelerine tabidirler. Bu düzenlemelerden en önemlisi, İlkeler’de de kurulması şart koşulan, “denetim komitesinin” tamamen bağımsız yöneticilerden teşekkül etmiş olmasını gerektiren, 2002 tarihli Sarbanes-Oxley (“SOx”) Kanunu’dur. Birleşik Devletler menşeili olmayan New York Borsası’na kote şirketlerin genellikle New York borsası kotasyon kuralları yerine, kendi ülkelerinin uygulamalarını takip etmelerine izni verilmekle birlikte, istisnai olarak SOx’da tanımlandığı üzere tamamı bağımsız üyelerden oluşan denetim komiteleri oluşturma zorunluluğuna bu şirketlerin de uymaları gerekmektedir.
Uygulamaya bakarsak, Birleşik Devletler’de bağımsız yönetim kurulu üyesi atama usulü zamanla hukuki düzenlemeye uyum amacından öteye geçerek anlamlı ve verimli bir sürece dönüşmüştür. Bugün, hisseleri New York borsasında kote edilmiş şirketlerin çoğunluğunun tamamen bağımsız üyelerden müteşekkil “aday gösterme komitelerine” sahip olmaları zorunluysa da, birçok şirket bu komiteleri hukuki zorunluluk doğmadan çok önce kurmuşlardır. Günümüzde farklı olan ise “aday gösterme veya kurumsal yönetim komitelerinin” yeni yönetim kurulu üyelerinin seçiminde açıkca sorumluluk üstlenmeleri, daha hedefe yönelik ve stratejik sonuç verecek, itinalı bir atama usulü uygulamalarıdır.
İlkeler’in düzenlemelerine rağmen, bağımsız üyenin seçimi süreci, Türkiye’de belirsizliğini sürdürmektedir. Bağımsız üyelerin seçimi sürecinde bir çok şirket, bağımsız yönetim kurulu üyeleri seçimi usulünün metodolojisi ve bağımsızlığına önem vermek yerine sadece ilgili bağımsızlık kriterini karşılamayı amaçlamaktadır.
Oysa bugün artık şirketler, yönetim kurulu üyeliklerine seçim yapılmasının ne kadar zor olduğunun farkında olup, yetkin kişileri seçmenin artan getirisi ile yetersiz adaylar seçmenin olumsuz neticelerini gözardı etme lüksüne sahip değillerdir. Dolayısıyla, yönetim kurullarının, kendilerine ne tür nitelikler ve özellikler katmak istediklerine yoğunlaşmaları ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek kişilere teklif götürmeleri gerekmektedir. Ayrıca, bu kararların alınmasında uzmanlardan daha fazla faydalanılması gerekebilecektir. Öte yandan, bağımsız yönetim kurulu adayları da şirketlerin artan beklentileri nedeniyle daha az sayıda yönetim kurulunda yer almak zorunda kalacaklar ve dolayısıyla seçimlerini daha dikkatli yapmak durumunda olacaklardır.
Ayrıca, seçim sürecinin bağımsızlığının korunmasını ve seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin bağımsızlıklarının şirketler tarafından tevsikini kolaylaştırmak için, bağımsız üye seçimi usulü, “aday gösterme veya kurumsal yönetim komitesi” tarafından belirlenmeli ve yürütülmelidir. Gözle görülen odur ki, bağımsız adayların atanması süreci yeni beklenti ve gereklilikleri yansıtır şekide, daha karmaşık, şeklî ve detaylı hale gelmiştir.
Sıradan bir bağımsız yönetim kurulu üyesi araştırması bir kaç adımda özetlenebilir; “aday gösterme veya kurumsal yönetim komitesi” bir seçim süreci tasarlar ve bunu ilgili taraflara bildirir, yönetim kurulu bir kendi kendini değerlendirme sürecinden geçer, bu sürecinin sonucunda yönetim kurulunun kültürü, özellikleri ve eksiklikleri tespit edilip, bunlar ışığında aranan üye nitelikleri belirlenir, danışman firma/lar ile anlaşılıp anlaşılmayacağı hususunda bir karar alınır, önce uzun bir aday listesi oluşturulur, ardından uzun listede yer alan adaylar rekabet yasağından doğabilecek sorunlar ışığında gözden geçirilerek kısa liste belirlenir, bağımsızlık kriterlerini içerek şekilde oluşturulacak bir onay formu adaylar ile birlikte gözden geçirilir ve beyanları alınır, adaylar ile mülakat süreci gerçekleştirilerek tercih edilen adaylara teklif sunulur.
Bu adımlardan her biri son derece önemli olmakla birlikte, her iki tarafın da hayal kırıklığına uğramasını engellemek için yerine getirilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır:
(i) Mevcut yönetim kurulunun güçlü ve zayıf yönlerinin analizinin gerçekleştirilmesi, uzmanlık manasında yönetim kurulunun ihtiyaçlarının neler olduğunun belirlenmesi ve yönetim kurulu kültürünün tespiti, başarılı bir aday tanımı belirlenmesi için yapılması gerekenlerin başında gelmektedir. Sözü edilen yönetim kurulu analizinin yapılmadığı hallerde, parlak fakat yönetim kurulu performansını istenen düzeye ulaştırmada katkıda bulanamayacak adaylarla dolu uzun listeler oluşabilmektedir.
(ii) Kamuya açık finansal bilgiler (yıllık raporlar, kamuya açıklamalar, basın açıklamaları vb.) kurumsal yönetim belgeleri, komite tüzükleri, Yönetici Sorumluluk Sigortası poliçelerinin birer kopyası ve yönetim kurulunun kültürüne ilişkin bazı genel bilgiler, mülakata alınan adaylara Yönetim Kurulu Sekreteri tarafından ulaştırılmalıdır.
(iii) Adayların üst düzey yöneticiler olacağı dikkate alındığında kırgınlıklara neden olmamak adına, her bir mevki için ikiden fazla mülakat yapmamak uygun olacaktır. Mülakatlarda, adayların öncelikle şirket Yönetim Kurulu Sekreteri tarafından bilgilendirilmesi ve devamında komite üyeleri ve Genel Müdür ile ayrı ayrı görüşmeler ve son olarak da Yönetim Kurulu Başkanı’yla tanıştırılmaları uygun olacaktır.
Bağımsız yönetim kurulu üyelerinin seçimi yolunda ilk adımlar yeni düzenlemelere uymak adına atılmış olabilir, ancak getirileri yalnızca düzenlemelere uymanın ötesinde olacaktır. Yönetim kurullarının verimini arttırmak için tanımlanan yeni usüller ve süreçler, ihtiyaç olan nitelikleri daha iyi teşhis etmek ve bu niteliklere sahip yönetici atanması olasılığını arttırmak suretiyle şirketlere fayda sağlayacaktır. Günün sonunda, zaman alıcı çalışmalara rağmen bağımsız üyeleri ile birlikte yönetim kurulu, şirket için gerçek anlamda daha bütünleşmiş ve etkili bir organ olarak şirketin rekabet gücünü arttıracaktır.
Elif Ateş
Taboğlu & Ateş
ELİF ATEŞ ÖZPAK, 1970 doğumlu. Baro’ya kabul tarihi-1994. Eğitim: Harvard Hukuk Fakültesi (Avukat Eğitim Programı, 2000); İstanbul Hukuk Fakültesi (Lisans, 1992). Yayım: “Reflection of Good Governance in Turkey” (İyi Yönetimin Türkiye’deki Yansımaları), Corporate Finance Magazine, 2005. Deneyim: Hukuk Müşaviri ve Yönetim Kurulu Kurumsal Hukuk Sekreteri (Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. (NYSE: TKC, ISE: TCELL), 2001-2005); Ortak (Pekin & Pekin., 2000-2001); Kıdemli Avukat (Pekin & Pekin, 1994-2000); Hukuk Danışmanı ve Uluslararası Koordinatör, (Mesam A.Ş., 1993-1994). Üye: İstanbul Barosu, International Bar Association (Uluslararası Barolar Birliği), Kurumsal Yönetim Derneği. Lisan/lar: İngilizce, Fransızca