Yeşil Zeytinin Son İsteği


İnsanlık tarihine damgasını vurmuş bitkilerin başında gelen “zeytin”, soframıza gelene kadar her zevkin ve tercihin “nazına oynadı”. Kah iğneyle deldiler, kah taşla ezdiler onu. Tuzlu sularda beklettiler; bazen ağırlıkların altında buruşturdular yüzünü, bazen de nice baharatların tütsülediği lezzetlerle harmanlandı. Özellikle Ege’de, “zeytinyağlı mutfağı” denilen bir damak çeşnisi yaratıldı; bir kültüre adını verdi “ehl i keyf”in “şaheser” dedikleri arasında...

Bütün bunlar yaşanırken, olmadan toplanan, acılığını gidermek için kısa süre kireç suyunda bırakıldıktan sonra, çoğu kez tad vermek için “limon ve rezene katılan salamura”da muhafaza edilen zeytinden, “yeşil zeytin”i yaratmayı başardı meraklısı. Bu bahsettiğim, kuşkusuz yöntemlerden sadece birisiydi...

Yeşil zeytinin dünya görüşümüzde yarattığı farklılığa, pek az kimse çatalın ucundaki “mütevazi” bir renkten fazlasını görerek baktı. Yaşama sevincini ve pozitif düşünceyi, bir zeytin tanesinin iddiasız varlığıyla bağdaştıra bilenler de hiçbir zaman çoğunlukta olmadı. Onların “gönül gözü” kadar “can kulağı” da kapalıydı. Hiçbiri “dinlemenin ötesine geçebilmeyi, yani duymayı” da becerebilenlerden değildi...

Barmenler bu sıradan yazgıyı “sıradışı ve beklenmeyen”e çeviren insanlardır. Dry vermut (3/4 ölçek), dry cin (1 1/2 ölçek) ve birkaç parça buzla çalkalarak hazırlanan içkinize, usulca birer de “yeşil zeytin” bırakıverirler. Birer beyazı bulunmayan limon kabuğu ilavesiyle, “geleneksel martini kokteyl”iniz hazırlanmıştır.

Neden tek zeytin? Bu sorunun cevabı, “her bir tanenin kendi doğası içinde benzersiz ve tek olması mucizesi”nde yatar. Dışarıdan baktığınızda, aynı görünen “benzer”ler arasında bazıları vardır ki, aslında yaşarken fark yaratmaya adanmış bir varlığın temsilcileridir. Ama öykü burada da bitmiyor. Fark yaratmak iddiası taşıyan ve ben “marka”yım diye kafa tutabilen bir “yeşil zeytin”, kulağıma son isteğini fısıldayıverdi geçen akşam: “Son dakikalarımı bir martini kadehinde geçirmek istiyorum...” Bu ince zevkin “asil beklentisi”ne kulaklarımı tıkayamazdım. Ne yaşarken, ne de ölürken, bir zeytin tanesi kadar olamayan “bazı dostlar”a ithaf olunur...

Nihat Demirkol
nihatdemirkol@prometheus.com.tr

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)