Yeni Sosyal Güvenlik Yasası ve çalışan kadınlarımız


Sosyal güvenlik sistemindeki, özellikle 60’lı yıllarda başlayan ve her dönem artarak süren yanlış fon yönetimleri SGK kurumunun işletme sermayesi konusunda yetersiz kalmasına ve devletin yüksek oranlarda (genel bütçeye) destek vermesine neden oluyordu. Maalesef bu destek hala gerekiyor. Hatta 2001 kriz döneminde maaşların ödenmemesi sürecini bile atlatmıştır. Aynı kâbusu tekrar yaşamamak ve matematiksel olarak havuzda para biriktirebilmek için ve de verdiği hizmetin sürdürülebilmesini geçerli kılabilmek adına emeklilik yaşı son 2 dönemdir kademeli olarak arttırılıyor.

Son değişikliklerde kadınların 58 olan emeklilik yaşı, 65'e yükseltildi. Eski yasa, emeklilik yaşı bakımından kadınlara, erkeklere kıyasla iki yıllık bir avantaj sağlıyor; emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60 olarak uygulanıyordu. Yeni düzenlemede, kadın-erkek ayrımı kaldırıldı ve kadınların da erkeklerin de emeklilik yaşı 65 olarak belirlendi. Hani eşitlik diyorduk ama kanun koyucuların bir gün ciddiye alacağını hiç hesaba katmamıştık. Maalesef bazen ne istediğimize dikkat etmek gerekiyor. Verenler yanlış anlayabiliyor.

Bunun dışında kısa dönemde kaybettiklerimiz neler derseniz: Emekli aylığı düşüyor. Yeni yasadan sonra işe başlayanlara, daha düşük oranda emekli aylığı bağlanacak; zira aylık bağlanmasındaki güncelleme oranı yüzde 100'den yüzde 30'a düşürüldü. Bunun yanı sıra malul aylığı bağlanması zorlaştı. Malullük aylığında aranan 1800 gün prim ödeme koşuluna, 10 yıl sigortalı olma koşulu da eklendi.

İş hayatında kimsenin başına gelmesini istemeyeceğimiz ama gelince çok ihtiyaç duyulan iş göremezlik ödemesi azaltıldı. 5510 sayılı yasanın ilk halinde, geçici iş göremezlik gelirinin, yatarak tedavide günlük kazancın 2/3'ü oranında ödenmesi öngörülüyordu. Şimdi ise günlük kazancın 1/2'sine indirildi. Neyse ki 1 Ekim'den önce sigortalı olan çalışsa da emekli aylığı sürecek, onlar bu uygulamadan muaf olacaklar.

Farklı kavramlar ve kopukluklar

İnsan Kaynakları kavramı 1990’lı yıllarda Türkiye’de telaffuz edilmeye başlandı. İlk kurumsal uygulamalar örnek şirketlerde hızla hayata geçirildiler. Diğer şirketler de mevcut personel bölüm ya da departmanlarının isimlerini İnsan Kaynakları olarak değiştirerek bu sürece katıldılar. Fakat bu yoğurdun kaymağı gibi üstü olan fakat altı dolu olmayan uygulamalar ortaya iki farklı iş kavramı ve uygulamalar arasında da kopukluklar ortaya çıkardı. Zaman içinde bu kopukluk ve farklılaşma bir potada eriyeceğine derinleşerek kalıcı hale geldi. Fakat İnsan Kaynaklarında çalışan bizlerin tüm çalışanların sosyal haklarının da birer takipçisi olduğumuz gerçeğini yadsımamız için bir engel olmadığını düşünüyorum. Maalesef uzun bir süredir çalışanların sosyal ve yasal haklarını onlar adına takip etmenin bir görev olduğunu söyleyen İnsan Kaynakları çalışanına pek rastlamadım. Neden mi böyle düşünüyorum? Şimdi paylaşacağım bazı örneklerden kaçını şirket çalışanlarına duyurabildiğinizi bir düşünün. Vereceğimiz yüzdesel cevap bu işi ne kadar başarılı yaptığımızın da küçük bir oranı olacaktır.

İşte bazı örnekler: Evlilikte prim iadesi kalktı. Neydi bu süper uygulama? 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Ek birinci maddesine göre; evlenme nedeniyle işten ayrılan kadın sigortalılara, talepleri halinde kıdem tazminatının dışında ayrıca, sigorta prim iadesi de yapılabiliyordu.

Buna göre, kadın sigortalı, evlilik sonrası işinden ayrılırsa ya da işinden ayrıldıktan sonraki bir yıl içinde evlenirse, SSK'ya ödenmiş primlerinden, emekliliğe yönelik olanlarının yarısını alabiliyor. Daha sonra, örneğin 3-5 yıl sonra isterse, yıllık yüzde 5 faizi ile bu primleri geri ödeyerek günlerini tekrar kazanabiliyordu. Şimdi, kadınların prim iadesi hakkı da kaldırılıyor.

YENİ yasa yürürlüğe girdikten sonra, ilk kez sigortalı olanlar, emekli olduktan sonra ücretli olarak çalışırlarsa, emekli aylıkları kesilecek. Yeni yasanın yürürlük tarihinden yani 1 Ekim 2008'den önce 1 gün dahi olsa sigortalı hizmeti bulunanlar, ileride emekli olduklarında, başka işte çalışırlarsa emekli aylıkları kesilmeyecek.

İnsan Kaynaklarında 18 senedir çalışan kadınlardan en çok duyduğum soru da süt izni ile ilgili olanlarıdır. Ya “emzirme yardımını bilen ya da soran var mı?” derseniz, hiç duymadım. KADINLARA, doğan çocuğu nedeniyle 6 ay süresince, asgari ücretin üçte biri oranında ödenmesi öngörülen "emzirme yardımı" Yeni Yasada Kurum Yönetim Kurulu'nun insafına bırakılıyor.

Bu indirilirken, bir müjde (!) olarak emekli kadınlara da emzirme yardımı getirildiği açıklanarak, ilginç bir denge oluşturulmaya çalışıldı. Emeklilik yaşı 65'e yükseltilen kadınlara, "emeklilik döneminde emzirme yardımı" ise mecliste konunun gerçeğinden çok ilgi çeken mizah kısmı oldu. Yine her zaman ki gibi kolay yolu seçip hayatımızı mizah konusu yaptık.

Bir de işin, “kimsenin başına gelmesin” dediğimiz ama Sigorta’nın doğasında olan ve istenmeyen durumlar başınıza geldiğinde yanınızda olan veya kaybettiklerinizin yanında size maddi olanak sağlayan misyonu var: Artık dul çalışanlar için daha da zorlaştı. Örneğin, dul eş maaşı bağlanmasındaki süreç daha da ulaşılmaza doğru yöneldi. Eski yasada, emeklilik için gerekli süreyi tamamlamış eşin ölmesi halinde, askerliğini borçlanmak suretiyle, geride kalanlara aylık bağlanabiliyordu. Yeni yasa ile ölen eşin askerliğini borçlanarak süreyi tamamlayıp "dul aylığı" bağlanması önlendi. Bu aylığa hak kazananlar ise, dul eşe (çalışan) bağlanan aylığın oranı, yüzde 75'ten 50'ye indirildi. Tabii dul iseniz ve tekrar evlenecekseniz Sigortadan yardım almayı unutun zira dul evlenenlere verilen çeyiz parası artık yok…

5510 sayılı yasanın ilk halinde dul kadınlara, evlendiklerinde aylıklarının 12 katı tutarında "çeyiz parası" verilmesi öngörülmüştü.

Dul kadınlara, evlendiklerinde ödenecek çeyiz yardımının, 24 aya çıkartılacağı yasa yürürlüğe girmeden önce bir dedikodu olarak bizlere söyleniyordu. Lakin artışın yerine olanın da yitirildiği, yeni düzenlemede, Emekli Sandığı'ndan aylık alan dul kadınlara verilen çeyiz parası bile 1 Ekim'den itibaren bütünüyle kaldırıldı.

SAĞLIK primi ödemeksizin, isteğe bağlı sigortaya devam eden kadınlar, eşin sağlık sigortasından yararlanabiliyordu. Bu hak yeni yasa ile kaldırılıyor. İsteğe bağlı sigortalılar da yüzde 12 oranında sağlık sigortası primi ödeyecekler. İşten çıkartılan sigortalının eşi 6 ay süre ile sağlık yardımından yararlanıyordu. Yeni yasa ile bu süre 90 güne indirildi. 90 günden sonra "sağlık sigortası primi" ödenmesi halinde, sağlık sigortasından yararlanılabilecek.

İŞSİZLİĞİN son ekonomik krizden dolayı büyük bir tehlike olduğu ülkemizde;

"Ailenin babası işsizse ya da bir geliri yoksa, o zaman ne olacak?" diye soracak olursanız işte yanıtları:

Sosyal Güvenlik Kurumu, ailenizin gelirine bakacak ve evde yaşayanların sayısına göre, ailede kişi başına düşen gelir, aylık asgari ücretin brüt tutarının üçte birinden (yani 638,70/3 = 212,90 YTL'den) az ise, kız çocukları için GSS (Genel Sağlık Sigortası) primi ödenmeyecek.

Ayrıca, 1 Ekim'den beri, bakmakla yükümlü olunan kız çocukları, durumlarında değişiklik oluncaya (evlenene ya da işe girene) kadar "bakmakla yükümlü olunan kız çocuğu" sayılacak; yani babası bunlar için prim ödemeyecek (5510 sayılı Yasa Geçici Md. 12/8).

18 yaşını dolduran, işsiz ve evlenmemiş kızlar için babaları, her ay düzenli olarak para ödeyecek. Babası yoksa annesi ödeyecek.

Bekar ve işsiz kızı tahsilde olan babalar nispeten şanslılar: Tahsilde olanlar için yaş sınırı 25 olarak belirlenmiş. Yani kızı 25 yaşını doldurana kadar, ödeme yapmayacaklar.

Kaç YTL ödenecek?

Kişi başına düşen geliriniz:

- 212,90 ile 638,70 YTL arasında ise, ayda 25,55 YTL,

- 638,70 ile 1.277,40 YTL arasında ise ayda 76,64 YTL,

- 1.277,40 YTL'den fazla ise, ayda 153,29 YTL ödenecek.

Ne için ödenecek?

Her ay bankaya ödenecek olan bu para, işsiz ve bekar kızların GSS (Genel Sağlık Sigortası) primi oluyor.

Eylül ayının sonuna kadar geçerli olan mevzuata göre, bekâr kız çocukları; çalışmaması ve emekli olmaması koşuluyla, yaşları ne olursa olsun, ana-babaları üzerinden sağlık yardımı alabiliyorlardı. Diğer bir deyişle, hasta ve tedaviye ihtiyaçları olduğunda, sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorlardı.

Artık kız çocukları, 18 yaşını (okuyorlarsa 25 yaşını) tamamladıkları tarihten itibaren, ana-babaları üzerinden sağlık yardımı alamayacaklar.

- Ailenin gelir durumuna göre değişen tutarda GSS primi ödenerek sağlık yardımı alabilecekler.

- Prim (GSS) ödenmiyorsa, sağlık yardımı alamayacaklar.

Evet, acaba kaçımız bunların farkındayız ya da farkındaydık? Haklar kolay kazanılmıyor. Ama çaba sarf etmeden sosyal devlet anlayışındaki kazanılmış hakları kadınlarımız çok kolay kaybediyorlar. Acaba aynı kolaylıkla geri kazanabilecekler mi?

ERHAN HERSEK – TEKFEN İNŞAAT İK KOORDİNATÖRÜ

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)