‘Şu anki Türkiye’ye baktığımda, üreten değil tüketen, icat eden değil taklit eden bir sistemin işlediğini görüyorum’
Öncelikle seni biraz tanımak isteriz.
1992 İstanbul doğumluyum, 2005 yılında Özel Eyüboğlu Çamlıca İlköğretim Okulu’ndan, 2009 yılında da Özel Eyüboğlu Fen Lisesi’nden birincilik derecesiyle mezun oldum. 2009 ÖSS Sayısal puan türünde Türkiye 27.si oldum. Şu an İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Tıp bölümü 1. sınıfta okuyorum. Özel Eyüboğlu Koleji’nde 11. sınıfta okuyan bir kız kardeşim var.
Eyüboğlu Koleji ile tanışman nasıl oldu?
Henüz 5 yaşımdayken Eyüboğlu Koleji bahçesinde koşuştururken Eyüboğlu Eğitim Kurumları Kurucusu Sayın Dr. Rüstem Eyüboğlu ile tanıştım. Bana okula gidip gitmediğimi sordu, henüz gitmiyordum. Daha sonra 4 yaşımdan beri okuma yazma bildiğimi öğrenince beni sözlü sınava tabi tuttu. Sınav gittikçe zorlaştı ve sonunda zihinden 4 basamaklı sayılarla işlem yaptığımı görünce oldukça şaşırmıştı. O’nun tavsiyesiyle sınıf atlama sınavına girerek eğitim hayatıma 6 yaşımda Eyüboğlu Çamlıca İlköğretim Okulunda ilkokul 2. sınıftan başladım. Eğitim hayatım boyunca Burçak-Rüstem Eyüboğlu Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın başarı bursuyla okudum. Akademik ve sosyal gelişimimde çok büyük yeri olan Türkiye’nin en iyi okullarından birinde eğitim almış olduğum için kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum.
Hayattan ve eğitiminden beklentilerin neler?
İnsanlara faydası dokunan, saygın, mesleğinde başarılı, mutlu ve örnek bir doktor olmak.
Birçok üniversiteden özellikle özel üniversitelerden müthiş rakamları barındıran burs teklifleri almana rağmen sen bir devlet üniversitesinde tıp okumayı tercih ettin. Neden?
İleride yapmak istediğim meslek ve hedeflerimle örtüştüğü için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni tercih ettim. Özel üniversitelerden ciddi burs teklifleri aldım ama asla geleceğimi planlarken maddi boyutu birinci planda düşünmedim. Benim için manevi tatmin daha öncelikli oldu. Zaten meslek seçimi sırasında görüştüğüm hiç bir doktor maddi açıdan bu mesleği tavsiye etmedi. Lise son sınıfa kadar hep Bilgisayar Mühendisi olmak istemiştim. Eyüboğlu Eğitim Kurumları Genel Müdürü Sayın Burçak Eyüboğlu ile bir görüşmemizde mutlaka Tıp mesleğini de meslek seçimi sırasında araştırmamı tavsiye etmişti. ÖSS’den sonra puanlar açıklandığında hem Tıp hem de Mühendislik konularında Türkiye’nin en iyi üniversitelerini gezdim ve iyice araştırma yaptım. Ailemin de desteğiyle yaptığım araştırmalar sonucunda insanlara şifa ve umut dağıtan asil bir meslek olarak gördüğüm için Tıp seçimini yaptım.
Başarı senin için ne anlam ifade ediyor?
Sağlıklı ve mutlu bir birey olmak birinci ve öncelikli olmak üzere başarı da çok önemli. İnsanın kendisine olan güveni ve saygısı oluyor, başkalarının da size değer verdiğini ve saygı duyduğunu görüyorsunuz. Kendinizi daha değerli hissetmenize neden oluyor. Tadılması gereken bir duygu olduğunu düşünüyorum. Amaçlamadığınız halde başka birçok getirisi de oluyor.
İş dünyasında Y kuşağı olarak tabir edilen bir nesil tartışılıyor. Özgürlüklerine düşkün, iş konusunda son derece seçiciler, sadakat hisleri zayıf ve otoriteye meydan okuyorlar... Sen de bir Y kuşağı olarak gerçekten böyle nesil ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorsun?
Gençlerin yetiştikleri sosyal ortamlara bağlı olarak farklı davranışlar gösteriyor olmaları gayet doğal. Kişiliklerin oturmasının, yaşam koşullarına bağlı olarak farklı yaşlarda olabileceğine inanıyorum.
Peki, bir önceki nesil ile sizin aranızdaki farklılıklara baktığında neler gözüne çarpıyor. Sence, bir önceki nesil size karşı nerelerde yapması gerekeni yapıyor veya nerelerde hata yapıyor?
Bir önceki nesil ile şimdiki nesil arasına televizyon ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerin (özellikle internet) girdiğine inanıyorum. Daha dışa kapalı ve sanal alemde yaşayan bir nesil var, şu anda. Kendi hayatını yaşamayan, başkalarının hayatını izleyerek hayatını geçiren veya kendi hayallerine göre kurduğu sanal bir dünyada yaşamaya çalışan bir gençlik var. Bu konuda ailelerin daha bilinçli olması gerektiğine inanıyorum.
TEV’in üstün başarılı çocuklarından birisin. TEV’den burs alıyorsun ve aynı zamanda TEV senin için bir mentor atadı. Mentordan nasıl bir destek alıyorsun ve bu mentorluk kapsamında neler var?
Mentorluk TEV’in bizlere sunduğu çok güzel bir imkan. Her öğrenciye sorunları olduğunda yardımcı olacak, kendisiyle ilgilenecek, ileride meslektaş olacakları Koçlar atanıyor. Yani onlar da bizim gibi aynı yolu yürümüş ve aynı engelleri aşmış kişiler. Bu sebeple onların tecrübeleri bizim için çok değerli. Benim mentorum Sayın Dr. Esra Şevketoğlu; Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Pediatri Uzmanı. Kendisiyle tanışmaya gittiğimde beni büyük bir sevecenlikle karşıladı. Esra Hanım tıp mesleğine ve hayata son derece olumlu bakan biri ve çevresine pozitif enerji veren değerli bir insandır. Değerli fikir ve tecrübelerinden yararlanacağım birini tanımak çok güzel bir duygu.
Başarılı bir genç gözüyle bakacak olursak, şu anda karşında nasıl bir Türkiye profili var ve sen nasıl bir Türkiye görmek isterdin?
Şu anki Türkiye’ye baktığımda üreten değil tüketen, icat eden değil, taklit eden bir sistemin işlediğini görüyorum. Her alanda yeniliklere imza atan, üreten, bilinçli ve başarılı bir toplumun bir parçası olmak, en büyük ümidim. Bu konuda da biz gençlere görev düşüyor. Atatürk’ün hedeflediği çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmış, uluslararası toplumda saygınlığı olan, insanları mutlu ve huzurlu bir Türkiye görmek isterim.
Önceleri başarılı öğrenci hiç durmaksızın ders çalışan ve sosyal hayatı olmayan ‘insan-ı beşer’ler olarak tabir edilirdi ama şimdi sizin gibi sosyal hayatı oldukça renkli, mutlaka bir hobisi olan gençlerle karşılaşıyoruz. Sence bu algılamanın nedeni nedir?
Sadece ders çalışarak başarılı olmayı gerçek ve kalıcı başarı olarak görmüyorum. En önemlisi de, hayatta başarılı olunamayacağına inanıyorum. Önemli olan sosyal hayat ile iş hayatı veya okul hayatı arasında dengeyi kurmak ve sürekliliğini sağlamak olarak görüyorum. Sadece ve sürekli ders çalıştığı için başarılı olan birine rastlamadım. Hayatındaki dengeleri çok iyi kuran bireylerin daha başarılı olduklarına inanıyorum.
TEV sizi ‘Türkiye’nin geleceğine yön verecek lider kişilikli gençler’ olarak lanse ediyor. Bu aynı zamanda size büyük bir sorumluluk ve misyon yüklüyor. Bu lider kişilikli gençlerden birisi olmak nasıl bir duygu?
TEV’in Üstün Başarı Bursu Türkiye’de verilen en prestijli burs. Böyle bir burs için seçilmiş olmak oldukça gurur verici. Sizden beklentiler yüksek olunca hedeflerinizi daha yüksek tutmak zorunda hissediyorsunuz, geleceğe yönelik planlar yapıyorsunuz ve size olan ilgiye layık olmaya çalışıyorsunuz. Kısacası, hayatınızı biraz daha disiplin altına alıyorsunuz ve planlı yaşıyorsunuz.
Biliyoruz ki, bu ülkede gençlerin hepsi senin ve arkadaşların kadar şanslı değil. Diledikleri eğitimi alma hakları adeta ellerinden alınmış gibi… Senin pencerenden bakacak olursak, bu ülkedeki eğitimin en temel sorunu nedir?
Özellikle üniversiteler konusunda bir sıkıntı olduğu ortada. Her yıl yaklaşık 1.500.000 lise mezunu sınava giriyor ve her 10 öğrenciden ancak 1 tanesi puanına göre meslek seçmek zorunda kalmadan arzu ettikleri bir bölümde okuma şansını elde edebiliyorlar. Arz ve talep konusundaki bu dengesizliğin aşılabilmesi bir planlama ve yönetim konusu. Şu an üniversite sayısının yanı sıra öğretim elemanı ihtiyacı da oldukça fazla. Herkesin üniversiteye yönlendirilmesini de doğru bulmuyorum. Herkes doktor veya mühendis olacak diye bir kural yok. Bence Meslek liselerine ve Meslek Yüksek Okullarına gerekli önem ve imkanlar verilmeli, yeteneklerine ve hedeflerine göre buralarda okumak isteyen öğrenciler teşvik edilmeli ve onlara da bazı avantajlar sunulmalı. Sanayi ve üretim konusundaki kısırlık da böylece aşılabilir diye düşünüyorum.
Uluslararası matematik ve zeka yarışmalarında derece yapan bir isimsin. Toplum olarak matematikten biraz korkuyoruz. Bu yazıyı okuyacak ebeveynler için soruyoruz. Sence aileler çocuklarına matematiği sevdirmek için neler yapmalılar?
Matematik kesinlikle çok zevkli bir alan. Anne babalara naçizane tavsiyem: Çocuklarına küçük yaştayken oyunlarla matematiği öğretmeye ve sevdirmeye başlamalılar. Herkesin matematik zekası aynı olmayabilir, bu yüzden bilemeyince takınacakları tavır asla olumsuz olmamalı. Bir şekilde anlatamıyorlarsa veya çocuk anlamıyorsa başka yöntemler denenmeli, ısrarla aynı şeyleri anlatıp çocuk bıktırılmamalı. Eğlenerek matematik öğretmek bugünkü teknoloji ile çok daha kolaylaştı. Bir çok yerde bu amaçla hazırlanmış eğitim setlerine ve yazılımlara rastlayabiliyorsunuz. Zeka oyunlarını Matematiği destekleyen, çocuktaki matematiksel zekanın gelişiminde önemli rol oynayan eğlenceli bir faktör olarak görüyorum ve mutlaka bu konuda hazırlanan materyallerden faydalanılmasını tavsiye ediyorum.
1992 İstanbul doğumluyum, 2005 yılında Özel Eyüboğlu Çamlıca İlköğretim Okulu’ndan, 2009 yılında da Özel Eyüboğlu Fen Lisesi’nden birincilik derecesiyle mezun oldum. 2009 ÖSS Sayısal puan türünde Türkiye 27.si oldum. Şu an İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Tıp bölümü 1. sınıfta okuyorum. Özel Eyüboğlu Koleji’nde 11. sınıfta okuyan bir kız kardeşim var.
Eyüboğlu Koleji ile tanışman nasıl oldu?
Henüz 5 yaşımdayken Eyüboğlu Koleji bahçesinde koşuştururken Eyüboğlu Eğitim Kurumları Kurucusu Sayın Dr. Rüstem Eyüboğlu ile tanıştım. Bana okula gidip gitmediğimi sordu, henüz gitmiyordum. Daha sonra 4 yaşımdan beri okuma yazma bildiğimi öğrenince beni sözlü sınava tabi tuttu. Sınav gittikçe zorlaştı ve sonunda zihinden 4 basamaklı sayılarla işlem yaptığımı görünce oldukça şaşırmıştı. O’nun tavsiyesiyle sınıf atlama sınavına girerek eğitim hayatıma 6 yaşımda Eyüboğlu Çamlıca İlköğretim Okulunda ilkokul 2. sınıftan başladım. Eğitim hayatım boyunca Burçak-Rüstem Eyüboğlu Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın başarı bursuyla okudum. Akademik ve sosyal gelişimimde çok büyük yeri olan Türkiye’nin en iyi okullarından birinde eğitim almış olduğum için kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum.
Hayattan ve eğitiminden beklentilerin neler?
İnsanlara faydası dokunan, saygın, mesleğinde başarılı, mutlu ve örnek bir doktor olmak.
Birçok üniversiteden özellikle özel üniversitelerden müthiş rakamları barındıran burs teklifleri almana rağmen sen bir devlet üniversitesinde tıp okumayı tercih ettin. Neden?
İleride yapmak istediğim meslek ve hedeflerimle örtüştüğü için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni tercih ettim. Özel üniversitelerden ciddi burs teklifleri aldım ama asla geleceğimi planlarken maddi boyutu birinci planda düşünmedim. Benim için manevi tatmin daha öncelikli oldu. Zaten meslek seçimi sırasında görüştüğüm hiç bir doktor maddi açıdan bu mesleği tavsiye etmedi. Lise son sınıfa kadar hep Bilgisayar Mühendisi olmak istemiştim. Eyüboğlu Eğitim Kurumları Genel Müdürü Sayın Burçak Eyüboğlu ile bir görüşmemizde mutlaka Tıp mesleğini de meslek seçimi sırasında araştırmamı tavsiye etmişti. ÖSS’den sonra puanlar açıklandığında hem Tıp hem de Mühendislik konularında Türkiye’nin en iyi üniversitelerini gezdim ve iyice araştırma yaptım. Ailemin de desteğiyle yaptığım araştırmalar sonucunda insanlara şifa ve umut dağıtan asil bir meslek olarak gördüğüm için Tıp seçimini yaptım.
Başarı senin için ne anlam ifade ediyor?
Sağlıklı ve mutlu bir birey olmak birinci ve öncelikli olmak üzere başarı da çok önemli. İnsanın kendisine olan güveni ve saygısı oluyor, başkalarının da size değer verdiğini ve saygı duyduğunu görüyorsunuz. Kendinizi daha değerli hissetmenize neden oluyor. Tadılması gereken bir duygu olduğunu düşünüyorum. Amaçlamadığınız halde başka birçok getirisi de oluyor.
İş dünyasında Y kuşağı olarak tabir edilen bir nesil tartışılıyor. Özgürlüklerine düşkün, iş konusunda son derece seçiciler, sadakat hisleri zayıf ve otoriteye meydan okuyorlar... Sen de bir Y kuşağı olarak gerçekten böyle nesil ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorsun?
Gençlerin yetiştikleri sosyal ortamlara bağlı olarak farklı davranışlar gösteriyor olmaları gayet doğal. Kişiliklerin oturmasının, yaşam koşullarına bağlı olarak farklı yaşlarda olabileceğine inanıyorum.
Peki, bir önceki nesil ile sizin aranızdaki farklılıklara baktığında neler gözüne çarpıyor. Sence, bir önceki nesil size karşı nerelerde yapması gerekeni yapıyor veya nerelerde hata yapıyor?
Bir önceki nesil ile şimdiki nesil arasına televizyon ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerin (özellikle internet) girdiğine inanıyorum. Daha dışa kapalı ve sanal alemde yaşayan bir nesil var, şu anda. Kendi hayatını yaşamayan, başkalarının hayatını izleyerek hayatını geçiren veya kendi hayallerine göre kurduğu sanal bir dünyada yaşamaya çalışan bir gençlik var. Bu konuda ailelerin daha bilinçli olması gerektiğine inanıyorum.
TEV’in üstün başarılı çocuklarından birisin. TEV’den burs alıyorsun ve aynı zamanda TEV senin için bir mentor atadı. Mentordan nasıl bir destek alıyorsun ve bu mentorluk kapsamında neler var?
Mentorluk TEV’in bizlere sunduğu çok güzel bir imkan. Her öğrenciye sorunları olduğunda yardımcı olacak, kendisiyle ilgilenecek, ileride meslektaş olacakları Koçlar atanıyor. Yani onlar da bizim gibi aynı yolu yürümüş ve aynı engelleri aşmış kişiler. Bu sebeple onların tecrübeleri bizim için çok değerli. Benim mentorum Sayın Dr. Esra Şevketoğlu; Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Pediatri Uzmanı. Kendisiyle tanışmaya gittiğimde beni büyük bir sevecenlikle karşıladı. Esra Hanım tıp mesleğine ve hayata son derece olumlu bakan biri ve çevresine pozitif enerji veren değerli bir insandır. Değerli fikir ve tecrübelerinden yararlanacağım birini tanımak çok güzel bir duygu.
Başarılı bir genç gözüyle bakacak olursak, şu anda karşında nasıl bir Türkiye profili var ve sen nasıl bir Türkiye görmek isterdin?
Şu anki Türkiye’ye baktığımda üreten değil tüketen, icat eden değil, taklit eden bir sistemin işlediğini görüyorum. Her alanda yeniliklere imza atan, üreten, bilinçli ve başarılı bir toplumun bir parçası olmak, en büyük ümidim. Bu konuda da biz gençlere görev düşüyor. Atatürk’ün hedeflediği çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmış, uluslararası toplumda saygınlığı olan, insanları mutlu ve huzurlu bir Türkiye görmek isterim.
Önceleri başarılı öğrenci hiç durmaksızın ders çalışan ve sosyal hayatı olmayan ‘insan-ı beşer’ler olarak tabir edilirdi ama şimdi sizin gibi sosyal hayatı oldukça renkli, mutlaka bir hobisi olan gençlerle karşılaşıyoruz. Sence bu algılamanın nedeni nedir?
Sadece ders çalışarak başarılı olmayı gerçek ve kalıcı başarı olarak görmüyorum. En önemlisi de, hayatta başarılı olunamayacağına inanıyorum. Önemli olan sosyal hayat ile iş hayatı veya okul hayatı arasında dengeyi kurmak ve sürekliliğini sağlamak olarak görüyorum. Sadece ve sürekli ders çalıştığı için başarılı olan birine rastlamadım. Hayatındaki dengeleri çok iyi kuran bireylerin daha başarılı olduklarına inanıyorum.
TEV sizi ‘Türkiye’nin geleceğine yön verecek lider kişilikli gençler’ olarak lanse ediyor. Bu aynı zamanda size büyük bir sorumluluk ve misyon yüklüyor. Bu lider kişilikli gençlerden birisi olmak nasıl bir duygu?
TEV’in Üstün Başarı Bursu Türkiye’de verilen en prestijli burs. Böyle bir burs için seçilmiş olmak oldukça gurur verici. Sizden beklentiler yüksek olunca hedeflerinizi daha yüksek tutmak zorunda hissediyorsunuz, geleceğe yönelik planlar yapıyorsunuz ve size olan ilgiye layık olmaya çalışıyorsunuz. Kısacası, hayatınızı biraz daha disiplin altına alıyorsunuz ve planlı yaşıyorsunuz.
Biliyoruz ki, bu ülkede gençlerin hepsi senin ve arkadaşların kadar şanslı değil. Diledikleri eğitimi alma hakları adeta ellerinden alınmış gibi… Senin pencerenden bakacak olursak, bu ülkedeki eğitimin en temel sorunu nedir?
Özellikle üniversiteler konusunda bir sıkıntı olduğu ortada. Her yıl yaklaşık 1.500.000 lise mezunu sınava giriyor ve her 10 öğrenciden ancak 1 tanesi puanına göre meslek seçmek zorunda kalmadan arzu ettikleri bir bölümde okuma şansını elde edebiliyorlar. Arz ve talep konusundaki bu dengesizliğin aşılabilmesi bir planlama ve yönetim konusu. Şu an üniversite sayısının yanı sıra öğretim elemanı ihtiyacı da oldukça fazla. Herkesin üniversiteye yönlendirilmesini de doğru bulmuyorum. Herkes doktor veya mühendis olacak diye bir kural yok. Bence Meslek liselerine ve Meslek Yüksek Okullarına gerekli önem ve imkanlar verilmeli, yeteneklerine ve hedeflerine göre buralarda okumak isteyen öğrenciler teşvik edilmeli ve onlara da bazı avantajlar sunulmalı. Sanayi ve üretim konusundaki kısırlık da böylece aşılabilir diye düşünüyorum.
Uluslararası matematik ve zeka yarışmalarında derece yapan bir isimsin. Toplum olarak matematikten biraz korkuyoruz. Bu yazıyı okuyacak ebeveynler için soruyoruz. Sence aileler çocuklarına matematiği sevdirmek için neler yapmalılar?
Matematik kesinlikle çok zevkli bir alan. Anne babalara naçizane tavsiyem: Çocuklarına küçük yaştayken oyunlarla matematiği öğretmeye ve sevdirmeye başlamalılar. Herkesin matematik zekası aynı olmayabilir, bu yüzden bilemeyince takınacakları tavır asla olumsuz olmamalı. Bir şekilde anlatamıyorlarsa veya çocuk anlamıyorsa başka yöntemler denenmeli, ısrarla aynı şeyleri anlatıp çocuk bıktırılmamalı. Eğlenerek matematik öğretmek bugünkü teknoloji ile çok daha kolaylaştı. Bir çok yerde bu amaçla hazırlanmış eğitim setlerine ve yazılımlara rastlayabiliyorsunuz. Zeka oyunlarını Matematiği destekleyen, çocuktaki matematiksel zekanın gelişiminde önemli rol oynayan eğlenceli bir faktör olarak görüyorum ve mutlaka bu konuda hazırlanan materyallerden faydalanılmasını tavsiye ediyorum.