“Stresin yüksek olduğu iş ortamları, verimliliği azaltıyor”
“Eğer beynin iyi olduğunun tam tersine bir eğitim ortamı yaratmak istiyorsanız, büyük olasılıkla sınıf tarzı bir şey tasarlardınız. Eğer beynin iyi olduğunun tam tersine bir iş ortamı yaratmak istiyorsanız, odacık benzeri bir şey tasarlardınız. Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız, hepsini bir yana koyup, yeniden başlamanız gerekiyor. Bu kitap işte bu yeni başlangıç ile ilgili…”
Bu sözler, University of Washington School of Medicine’de moleküler biyolog olarak çalışan ve Seattle Pacific University’deki “Brain Center for Applied Learning Research”ün direktörü olan Dr. John Medina’ya ait. Son kitabı “Brain Rules: 12 Principles for Surviving and Thriving at Work, Home, and School” ile ilgili olarak konuştuğumuz Medina, kitabın her bir bölümünde bir “Beyin Kuralı”nı açıklıyor ardından da bu kuralların yaptığımız her şeye; özellikle iş ortamlarımıza ve okullara nasıl uygulanabileceği konusunda fikirler sunuyor. Beyin bilimine karşı sonsuz bir tutku duyan Medina’nın kitabı şaşırtıcı öyküler, vaka çalışmaları ve mizah dolu…
HRDERGİ: Bize öncelikle “Brain Rules” kitabının temel çıkış noktasını anlatır mısınız?
DR. JOHN MEDINA: Beynin nasıl çalıştığı konusunda fazlasıyla az bilgiye sahip olsak da, evrimsel tarihimiz bize şunu söylüyor: Beyin, istikrarsız bir dış ortamda ayakta kalmakla ilgili sorunları çözmek için tasarlanmış gibi görünüyor. Üstelik bunu neredeyse sabit bir devinimle yapıyor. Ben buna beynin performans zarfı adını veriyorum.
Kitabımdaki “beyin kurallarından” her biri (egzersiz, ayakta kalma, idare, dikkat, hafıza, uyku, stres, his, entegrasyon, vizyon, cinsiyet ve keşif) bu performans zarfı ile ilişkili… Devinim egzersiz ile ilgili. Çevresel istikrarsızlık beynimizin yönetim şeklinde aşırı esnekliğin yolunu açarak keşif aracılığıyla sorunları çözmemizi sağladı. Hatalarımızdan ders alarak dış ortamda ayakta kalabilmek, belli şeylere dikkat vermek anlamına geliyordu. Bu arada belli şekillerde hafızalar da oluşuyordu. Onları on yıllardır sınıflara ve odacıklara doldurmamıza karşın, beynimiz aslında ormanlarda ve otlaklarda ayakta kalmak için oluşmuş durumda. Bundan zamanla vazgeçmedik.
HRDERGİ: Stresin yüksek olduğu ofis ortamlarının, stresli beyin nedeniyle insanları daha az verimli hale getirdiğini söylüyorsunuz. İşverenler daha “beyin dostu” iş ortamlarını nasıl yaratabilir?
J.M.: Öncelikle, çoklu görevlendirmeleri bırakın. Araştırmalar, hata oranınızın yüzde 50’ye kadar yükseldiğini ve işleri yapmanızın iki kat daha uzun sürdüğünü gösteriyor. Oysa herhangi bir ofise girdiğinizde e-posta gönderen, telefona yanıt veren, mesaj atan ve bunların hepsini aynı anda yapan insanlar görürsünüz.
İkincisi, öğleden sonra 3’de kısa bir şekerleme yapmak sizi daha verimli hale getirebilir. Bir araştırmaya göre, 26 dakikalık kısa bir uyku, NASA pilotlarının performansını yüzde 34 artırıyor. Uyku, öğrenme becerisi ile güçlü bir ilişki içindedir.
Üçüncüsü, stres hemen hemen her tür mevcut kavramaya zarar verir. Tek bir beyniniz var. Evde sahip olduğunuz beyin, iştekinin aynısı… Evde yaşadığınız stres, işteki performansınızı da etkileyecektir; ya da tam tersi…
HRDERGİ: Kurumsal eğitim yöneticileri ile İK profesyonellerine, çalışanların daha iyi öğrenmesi ve öğrendikleri her şeyi işlerinde kullanması için neler öneriyorsunuz?
J.M.: “Beyin Kurallarından” biri “hatırlamak için tekrar etmek”dir. Belli zaman aralıkları ile bilgiye tekrar tekrar maruz kalmak, hafızayı beyne sabitlemenin en güçlü yoludur.
Pek çok kurum, özellikle teknik alanda faaliyet gösterenler, işe aldıkları üniversite mezunlarının kalitesi karşısında hayal kırıklığına uğrar. Bu yeni mezunları en temel beceriler konusunda yeniden eğitmek için para harcamaları gerekir ve işverenler aslında bu kişilerin bu bilgileri okulda edinmesi gerektiğine inanır.
Benim ticari fantezilerimden biri de, mühendislik firmaları ile mühendislik fakültelerini bir araya getirmektir. Bu, söz konusu eksikliğin yüksek lisans deneyimleri ile kapatılması ile ilgilidir. Bu egzersizler mezuniyetten hemen sonra başlamalı ve işe alımın ilk yılına kadar sürmelidir. Hedef mi? Çalışanın yeni işiyle ilgili tüm önemli konuları gözden geçirmek…
KİTAPTAN KISA KISA…
• Beyin bir ayakta kalma organıdır. Beyin, istikrarsız bir dış ortamda ayakta kalmakla ilgili sorunları çözmek için tasarlanmıştır. Üstelik bunu neredeyse sabit bir devinimle yapar. Sınıflar ya da odacıklardan daha büyük anti-beyin bir ortam daha yoktur.
• Çoklu görevlendirmeler bir mittir. Araştırmalar, hata oranınızın yüzde 50’ya kadar yükseldiğini ve işleri yapmanızın iki kat daha uzun sürdüğünü gösteriyor. Oysa herhangi bir ofise girdiğinizde e-posta gönderen, telefona yanıt veren, mesaj gönderen ve bunların hepsini aynı anda yapan insanlar görürsünüz.
• Hafızayı bir araya getirmek yıllar alır. Birinci sınıfta öğrendikleriniz, lise ikinci sınıfa kadar şekillendirilemez! Bu nedenle Medina’nın hayalindeki okulda öğrenilenler evde değil okulda tekrarlanıyor; hem de ilk öğrenmenin gerçekleşmesinin 90 – 120 dakika sonrasında…
• Öğleden sonra 3’de kısa bir şekerleme yapmak sizi daha verimli hale getirebilir. Bir araştırmaya göre, 26 dakikalık kısa bir uyku, NASA pilotlarının performansını yüzde 34 artırıyor. Uyku, öğrenme becerisi ile güçlü bir ilişki içindedir.
• Stres hemen hemen her tür mevcut kavramaya zarar verir. Tek bir beyniniz var. Evde sahip olduğunuz beyin, iştekinin aynısı… Evde yaşadığınız stres, işteki performansınızı da etkileyecektir; ya da tam tersi…
• Kadın ve erkeklerin beyni farklıdır. Araştırmacı Larry Cahill kısa filmler gösterdiğinde, erkekler beyinlerinin sağ yarım küresindeki amigdale’yi ateşledi. Bu da bir olayın özetinden sorumluydu. Solları göreceli olarak sessizdi. Kadınlar ise sağ amigdale’lerini ateşledi; ki bu ayrıntılar ile ilgiliydi. Stresli bir durumun ayrıntılarını ve özetini aynı anda anlayabilen bir ekibimiz olsaydı, dünyayı fethedebilirdik.
• Unutmak çok kolay olduğu için yeni bilgiyi tekrarlamak önemlidir. Medina, Beyin Kurullarını üçüncü sınıf öğrencileri arasında test etti. Çocuklardan öğleden sonraları çarpım tablolarını tekrar etmesi istendi. Araştırmanın sonunda, tekrarı yapmayan sınıf ile kıyaslandığında diğerlerinin başarısı dikkat çekiciydi. Eğer beyin araştırmacıları öğretmenlerle bir araya gelerek araştırma yapabilirse, öğrenme ev yerine okulda gerçekleşeceği için ev ödevine gerek kalmayabilir.