“Kimberly-Clark Türkiye tüm bölgeye know-how gönderiyor”


57 ülke, 60 bine yakın çalışan

Gianna van Niekerk’den öncelikle Kimberly-Clark’a ilişkin genel bilgileri paylaşmasını istiyoruz bizlerle… 60 bine yakın çalışanla, 57 ülkede faaliyet gösterdiklerini söyleyen Gianna van Niekerk, farklı ticari sektörlerde faaliyetlerinin bulunduğunu belirtiyor: “North Atlantic Consumer Products kısmında Huggies, Kotex ve Kleenex gibi ürünlerle ilgileniyoruz. ‘KC Professional’ otellere, restoranlara yönelik ürünleri sunuyor. ‘Healthcare’ ise sağlık sektörüne yönelik ihtiyaçlara cevap veren ürünleri geliştiriyor.’

İK “business partner” anlayışıyla çalışıyor

Peki, bu yapı içinde İK nasıl bir konumda? KC’de İK’nın “business partner” anlayışıyla çalıştığını belirten Gianna van Niekerk sözlerini şöyle sürdürüyor: “CEO’ya bağlı olan CHRO’muz – Chief HR Officer Liz Gottung 60 bin kişilik KC’nin İK’dan sorumlu başkanı olarak görev yapıyor. Liz Gottung’un ekibi, faaliyet alanlarına göre bölünmüş durumda. Bu arada her ülke kendi direktörlerine sahip... Temel olarak 4 bölgesel liderimiz var. Bunlar Latin Amerika, Güney Asya, Kuzey Asya ve bizim de içinde bulunduğumuz D&E (developing and emerging markets) bölgesinde görev almakta. Bu bölgelerin içinde yer aldığı ülkelerdeki İK yöneticileri, genel müdürlerine ve bölgesel İK direktörlerine bağlı olarak çalışıyor.

Bu arada İK her üst düzey toplantıda gündeme alınan konuların başında geliyor. Her İK yöneticisi kendi ülkesinde çalışana değer ilkesiyle yönetim yapıyor ve İK oturmuş, saygın ve çalışanların da sahiplendiği bir yapıda…”

“KC Türkiye verimlilik rekoru kırıyor”

Gelelim KC’nin Türkiye pazarına giriş öyküsüne… Yönetim kurulunun gelişmekte olan 6 pazar seçtiğini; bunların Rusya, Hindistan, Endonezya, Çin, Brezilya ve Türkiye olduğunu belirten Gianna van Niekerk, “Türkiye çok önemli bir pazardı. Burada çok büyük fırsatlar ve büyüme potansiyeli gördük” diyor: “1999’da yerel bir şirketin satın alımını gerçekleştirdik. 2005 yılında da Kimberly - Clark ismini aldık. O tarihten bu yana Türkiye’de global markalar üretiyoruz”.

Türkiye pazarında, özellikle işgücü açısından beklediklerinden çok daha büyük bir potansiyelle karşılaştıklarını belirten Gianna van Niekerk gülümseyerek, “Kiminle mülakat yaptıysam dünya standartlarında olduğunu gözlemledim” derken, sözü Pınar Çanakcı devralıyor: “Özellikle fabrika kısmı verimlilik açısından Kimberly-Clark tarihinin rekorlarını kırıyor. Bu, merkez açısından son derece ilginç ve elbette umut verici bir durum... Türkiye’de tüm bölgeye destek veriliyor ve buradan know-how iletiliyor”.

Söz hazır Türkiye pazarından açılmışken, buradaki KC yapısı hakkında da bilgi alıyoruz: KC Türkiye’de 100’e yakın beyaz yakalı, 250 civarında da mavi yakalı çalışan bulunuyor. Çanakcı, İK ekibinin kendi içinde kalite ve gelişim odaklı bir çalışma anlayışının olduğunu, bunu hedefleyen pek çok bölgesel projeyi de yürüttüklerini dile getiriyor.

“Satın alma sürecinde kültür geçişi başarıyla sağlandı”

Peki, 1999 yılındaki satın alma sürecinin ardından KC kültürü ile harmonizasyon nasıl sağlandı? Sözü Çanakcı’ya bırakıyoruz: “Ben sürecin kültür geçişinde çok başarılı olunduğunu düşünüyorum” diyor Çanakcı: “Burada açık iletişimin ve KC’nin Türkiye’ye dair vizyonunu etkin biçimde iletmesinin büyük etkisi var. Hala aynı mavi yakalı çalışanlarla faaliyete devam ediyoruz. Bu çalışanlarımızın KC kültürünü bu kadar kabul etmiş, bağlılığı ve aidiyeti çok yüksek olmasını tamamen bu açık iletişime bağlıyorum”.

Birinci öncelik lider geliştirme

KC’nin yapısı ve Türkiye pazarına bakışı ile ilgili bu bilgileri aldıktan sonra, sohbetimiz KC’nin 2009 yılında İK alanında belirlediği önceliklere geliyor. Sözlerine “Günümüzde şirketlerin en büyük mücadelesi en iyi yeteneklerin bulunması ve korunması” diyerek başlayan Gianna van Niekerk, şunları söylüyor: “Bu anlamda KC’de liderleri geliştirmek için çok kapsamlı bir programımız olduğunu söylemekten gurur duyuyorum. Başlattığımız yeni bir program, gelişen pazarlarda da uygulanmak üzere adapte ediliyor. En iyi yeteneklerimizi tespit ettik, onlar için bireysel gelişim programları ve fırsatlar sunuyoruz”.
Bu doğrultuda doğru yeteneğin bulunmasının da büyük önemi olduğunu vurgulayan Gianna van Niekerk, “Bence bunun için kullanılacak yöntemler ülkeden ülkeye değişse de felsefemiz aynı: Dünya çapında en beğenilen şirketlerden biri olmak… Bu, doğru yeteneği kendimize çekebilmek için çok önemli. Hali hazırda Rusya’da en beğenilen şirketiz, Avrupa’da ise ilk ondayız”.

Bu noktada, doğru yeteneklere ulaşmanın yetmediğini, çalışanları geliştireceklerini vaat etmekle kalmayıp, bunu hayata geçirdiklerini de söyleyen Gianna van Niekerk, kendisinin de aralarında bulunduğu pek çok yöneticinin içeriden yetişmesinin adaylar için önemli bir örnek oluşturduğunu dile getiriyor.

“Kritik pozisyonlara bakacağız”

Üzerinde çalıştıkları yeni projelerden birinin de, kritik pozisyonlara odaklanmak olduğunu belirten Gianna van Niekerk, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yıl kritik pozisyonlarımızın neler olduğuna ve bunları elde tutmak için neyi farklı yapabileceğimize bakıyor olacağız. İşe alım stratejileri de buna bağlı olarak değişecek. Bu arada farklı bölgelerdeki yetenekleri daha iyi yönetebilmek için ücret ve ödül sistemimize de odaklanacağız”.

Bu noktada sözü alan Çanakcı ise, özellikle içinde bulunduğumuz kriz döneminde performans yönetiminin daha da kritik hale geleceğini vurguluyor. Söz kendisinde: “Performansı en doğru şekilde yönetmek ve şirketin sonuçlarına etki ettirmek zaten yıllardır süre gelen bir odak noktası ama artık kaynaklar daha kısıtlı ve organizasyonlar maliyet düşürme odaklı olduğu için performans yönetimi daha da önem kazanıyor”.

KC’nin global performans yönetiminin ocak ayında hedef belirleme ile başladığını, çeyreklerde hedeflerin revize edildiğini ve bunun sonucunda da şubat başında ödüllendirmelerin yapıldığı bir takvimle gerçekleştiğini belirten Çanakcı, “Pazara bakıp yeteri kadar rekabetçi olup olmadığımızı ve baz maaştan çok performansa odaklı teşvikleri nasıl motive edebileceğimizi görmemiz gerekiyor” diyor.

Hedef 1 milyon dolarlık tasarruf

Sohbetimiz sırasında söz, KC’nin ilgi çekici projelerinden biri olan FORCE’a da geliyor. Bundan birkaç yıl önce KC’de küresel olarak başlatılan FORCE’un, çalışanlardan gelen önerilerin bir komitede değerlendirilip şirket sonuçlarına maddi ya da süreçsel olarak avantaj sağlamasına dayandığını belirten Gianna van Niekerk, “Kazananların ödüllendirildiği bir süreç bu…” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tüm çalışanlarımızda farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle çalışanlarımızı sisteme fikirlerini sunmak konusunda teşvik ediyoruz. Bu, resepsiyonda her gün taze çiçek bulundurmak yerine güzel bir saksı çiçeği koymak kadar kolay bir değişimde olabilir, ürün geliştirme ya da makine verimliliğini artırmaya yönelik bir çalışma da… Bazı bölge ve ülkelerde bu konuda yarışmalar düzenliyoruz. Yıllık hedefler belirleniyor. Ardından da yıl sonunda bir ödül töreni düzenleyerek her kategoride fikri değerlendirilen çalışanlara para ödülü veriyoruz”.

Bunun son örneğinin, Güney Afrika İK ekibinin inovasyon ödüllerinden birini alması olduğunu söyleyen Gianna van Niekerk, ekibinin işe alım konusunda bir danışmanlık firmasından hizmet almak yerine şirket içinde büyük bir kampanya başlattığını ve elde edilen başarı ile şirkete büyük bir tasarruf sağladığını dile getiriyor. Elbette sürecin çalışan bağlılığına etkisinin çok büyük olduğunu da belirtmek gerekiyor.

Türkiye’de geçen sene bu yönde başlayan bir proje olduğunu ve yıl içinde 1 milyon dolarlık hedefin mevcut olduğunu belirten Çanakcı da, “KC Türkiye’de hummalı bir çalışma var. Gruplar kuruldu, fikirler geliştiriliyor” diyor.

“Bağlılık için uzun vadeli bakış açısı şart”

Söz çalışan bağlılığından açılmışken, KC Türkiye’nin bu konudaki bakış açısını da ayrıntılandırmasını istiyoruz Çanakcı’dan. Söz kendisinde: “Çalışan bağlılığı hepimiz için çok sıcak bir başlık… Burada tıpkı kriz yönetiminde olduğu gibi uzun vadeli bir bakış açısı gerekiyor. Şu anda da krizi yönetirken günü kurtarmaya odaklanırsanız, bu kriz bittiğinde morali bozuk ve belki başka alternatifler arayan bir çalışan kitlesi ile karşı karşıya kalırsınız. Dolayısıyla KC her konuya olduğu gibi çalışan bağlılığına uzun vadeli yaklaşıyor. Bugünkü yatırımımızın yarını nasıl etkiyeceğini dikkate alıyor. Ve çalışan için harcanan her lirayı maliyet olarak değil yatırım olarak görüyor”.

Bu noktada liderlere çok iş düştüğüne de işaret eden Çanakcı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Direktörlerimiz, CEO’muz ne kadar başarılı bir örnek sergilerse çalışanları arkalarından o kadar başarıyla sürükleyecektir. Onların aidiyeti tüm çalışanlarda heyecan yaratacaktır. Çalışanlara kendilerini uzun vadede şirketin en değerli kaynağı olarak hissettirmek için üst yönetimin desteği ve kurduğu iletişim çok önemli”…

Bununla ilgili olarak her liderin yedeğinin belirlenmesi ve yetenek programlarının mevcut olduğunu dile getiren Çanakcı, “Ama aslında en önemlisi çalışanlara doğru duyguyu verebilmek” diyor: “Çalıştığı yeri seven ve gurur duyan çalışanlar, bunu çevreleri ile de paylaşacaktır. Bunun kolay bir süreç olmadığını kabul ediyorum ama sürekli başarı için bunu başarmamız şart.”.

“KC krize karşı proaktif davrandı”

Gelelim global ekonomik krizin KC üzerindeki etkisine ve alınan önlemlere… Sözlerine, “Bence kriz döneminde zor da olsa en önemlisi paniğe kapılmamak” diyerek başlayan Gianna van Niekerk, “Kimberly-Clark bunu başardı ve bekleyip görmek yerine proaktif davrandı” diyor.

Gianna van Niekerk, özellikle bu dönemde süreç iyileştirmeye odaklanılabileceğini, ama en önemlisi çalışanlarla daha çok iletişim kurulması gerektiğini belirtiyor: “Bu tür zamanlarda çalışanların iş güvenliği konusundaki kaygıları artıyor. Bu nedenle iletişim kurmayı ihmal etmeyin. Kilit yeteneklerinizi, gerçekten ihtiyaç duyduğunuz kişileri elde tutmak ve geliştirmek için enerji harcayın”.

Pınar Çanakcı da, bu dönemde özellikle “açık davranmanın” ve “tutulamayacak sözleri vermemenin” önemine vurgu yapıyor. Sözü kendisine bırakıyoruz: “Çalışanlarda, şirketin vizyonuna ilişkin bir farkındalık yaratmak çok önemli. Çünkü onların bilgilendirilmeye ve kendilerine değer verildiğini hissetmeye, her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Bence net mesajlar verilmesi ama boş umutlar yaratılmaması, üst yönetimin her an çalışanlarla iletişim halinde olması çok önemli”.

“Mavi yakalı çalışanlarımız endişeli değil”

Kriz döneminde özellikle mavi yakalı çalışanlarda işlerini koruma kaygısının arttığında hemfikir olan Çanakcı, KC Türkiye olarak bu konuda neler yaptıklarını şöyle aktarıyor: “Sendika ile kısa zaman önce bir araya geldiğimizde, krizi kontrolsüz şekilde yönetmemek adına aldığımız adımları aktardık. Mavi yakalı çalışanlarımız bizlere ‘bu firmanın daha da iyi hale gelmesi için elimizden gelen her şeyi yaparız’ mesajını verdi. Kısa süre önce yeni bir makinenin açılışını yapmış olmamız da onları daha da motive hale getirdi. KC Türkiye olarak mavi yakalı çalışanlarımızın bu motivasyon seviyesini koruması bizim için çok önemli çünkü onların performansındaki en ufak düşünün her şeyi etkileyeceğini biliyoruz. Bu nedenle onları korumak, endişelerini gidermek ve bağlılıklarını sağlamak bizim için kilit yetenekler kadar önemli…”

“ÖĞRENME SÜRECİM HİÇ BİTMEDİ
BU NEDENLE İŞİME TUTKUYLA BAĞLIYIM”

Güney Afrika’da doğup büyüyen İtalyan asıllı Gianna van Niekerk, üniversitede İK Yönetimi eğitimi aldıktan sonra kariyerine işe alım danışmanlığı yaparak başlamış. Ardından bu şirketin merkezinde görev yaparak İK departmanını kurmuş. Bunun, kendisi için büyük bir deneyim olduğunu belirten Gianna van Niekerk, ardından kurumsal İK tarafına geçme kararı almış. Ve bir gazete ilanı aracılığıyla gittiği Kimberly-Clark görüşmesinin ardından “Hayalimdeki iş işte bu!” dediğini anımsıyor.

İşte böyle başlayan öykü, 11 yıldır devam ediyor. Gianna van Niekerk, 2004 – 2006 yıllarında Güney Afrika Kurumsal İK Müdürü, 200 – 2007 yıllarında İK Direktörü olarak görev yapmış. 2007 Ocak ayından beri de yeni görevini sürdürüyor.

“Tüm bu terfiler arasında öğrenme sürecim hiç bitmedi, bana çok fırsat verildi. Bu nedenle işime olan tutkum asla azalmadı” diyen Gianna van Niekerk’e göre Kimberly-Clark, “insanın kanına giren bir firma”…

“İŞE GELDİĞİNİZDE EVE GELMİŞ GİBİ HİSSEDERSİNİZ”

Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Pınar Çanakcı, kariyerine Mercer İK Danışmanlığı firmasının ücretlendirme ve ek menfaatler danışmanı olarak başlamış, buradaki görevini 3,5 yıl sürdürdükten sonra yolları Turkcell ile buluşmuş. Önce uzman, ardından da ücretlendirme ve ek menfaatler bölüm yöneticisi olarak görev yapan Çanakcı, burada 3 sene geçirdikten sonra üniversiteden beri “master yapmalıyım” diyen iç sesine kulak vererek, UC Berkeley Üniversitesi’nde işletme master’ı yapmış. 2008 Ağustos ayında Amerika’da Kimberly Clark’ın MEA’den sorumlu IK Yöneticisi olarak başladığı görevine İstanbul’da Türkiye IK Direktörlüğü de eklenerek devam etmekte.

‘Bunu söylemek için erken olduğunu düşünsemde Kimberly Clark’a başladığımdan beri kalbimden geçen her sabah işe geldiğimde evime gelmiş olduğum hissi.. Bu tarif edilmesi zor bir duygu, özellikle benim gibi çok sık iş değiştiren bir jenerasyonu dikkate alınca.. Açıklayabildiğim tek neden KC’nin dünya çapında kocaman ama size her an destek olmaya hazır, hedeflerine kitlenmiş ve neşeli bir takım olması...’

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)