Sosyal Sorumluluğun “Olmazsa Olmaz”ı: SA 8000


Günümüzde rekabet edebilmenin en önemli koşulları hepimizin bildiği gibi artık sadece kalite ve maliyet ile sınırlı değil… Özellikle gelişen iletişim teknolojileri ve bilinçlenen tüketici eğilimleri nedeniyle sosyal sorumluluklara ve ahlaka uygun faaliyet göstermek de rekabetin olmazsa olmazları arasında yer almaya başladı.

Sağlık, güvenlik, çocuk işgücü, ayrımcılık, disiplin uygulamaları, çalışma saatleri, ücret ve tazminatlar gibi işletmenin faaliyette bulunduğu çalışma ortamını koruma ve geliştirme konusunda yerine getirmesi gereken yükümlülükleri ve tüm bunları sağlayacak yönetim sistemi ile ilgili beklentileri ortaya koyan Sosyal Sorumluluk 8000 (Social Accountability 8000) Standardı bu nedenle büyük önem taşıyor. Biz de geçtiğimiz aylarda bu belgeyi alan Beko Elektronik yetkilileri ile bir araya gelerek konunun ayrıntılarını uygulayıcılarından öğrenmek istedik. Kalite Sistemleri Yöneticisi Hayri İnönü, Kalite Sistemleri Uzmanı Haydar Dalgıç ve Kalite Sistemleri / Çevre Mühendisi Şebnem Tantan Akbaş konuyla ilgili deneyimlerini bizlerle paylaştı.

SA 8000 çalışmalarınız hakkında bilgi almadan önce Beko Elektronik’teki kalite anlayışından söz eder misiniz?

Beko Elektronik’teki kalite hareketinin başlangıcı 1985 yılında Kalite Kontrol Müdürlüğü’nün kurulmasına rastlıyor. Müdürlük olarak işe, çalışma standartlarımızı belirleyerek başladık. Talimatlar yazdık, büyümekte olan Beko Elektronik’in nasıl çalışması gerektiğini, kalite normlarının ne olması gerektiğini belirleme çalışmaları yaptık. Bu kapsamda mavi yakalı arkadaşların kalite hareketinin büyümesi inancıyla kalite çemberleri uygulamasına başladık. Ardından bunun da yetersiz kalacağına inanarak Koç Topluluğu ile birlikte ISO 9000 Standardına girme kararı aldık. Bu konuda çalışmalarına yeni başlayan Türk Standartları Enstitüsü de pilot şirket olarak Beko Elektronik ve Arçelik’i seçti. Beko Elektronik, Türk Standartları Enstitüsü ve Arçelik olarak SGS International Certification Services firması ile bir proje başlattık. Beko Elektronik bu proje içerisinde uluslararası bir standardın ne olduğunu, bu standarda göre çalışmanın ne demek olduğunu, ISO 9000’in neyi temel aldığını öğrendi. İki yıllık bir çalışmanın ardından, 1991 yılında Koç Grubu içinde ISO 9000 Kalite Güvence sertifikasına sahip olan ilk şirket olduk. Daha sonra Türk Standartları da bu belgeyi verir hale geldikten sonra bu belgeyi de aldık.

Bu ciddi bir kültür değişimi yarattı ve standartlarla çalışmak kuruluşa pek çok olumlu yön kazandırınca şirkete olan katkılarını daha da net gördük. Bunun üzerine ürünümüzü üretirken çevreye verebileceğimiz zararları kontrol eden bir yapı oluşturduk. Daha sonra ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi’ni aldık. Tabii bunu yaparken hiç zorlanmadık, çünkü yapımız zaten hazırdı.

Çalışmalarımız sürerken 2000’li yıllara doğru Koç Holding’in başlattığı Koç 2000 projesi doğrultusunda biraz daha odak noktamızı genişlettik ve KalDer’in Ulusal Kalite Ödülü’nü aldık. Yine aynı dönem içerisinde yönetim sistemleri olarak İstanbul Sanayi Odası’nın verdiği büyük Çevre Ödülü’ne müracaat edip Çevre Büyük Ödülü’nü aldık.

Bunun yanı sıra OHSAS 18001 İSG Yönetim Sistemi belgesine de sahibiz. Bu belge işçi sağlığı ve güvenliği konularında çalışma hayatını güvence altına alıyor.

SA 8000 çalışmaları nasıl ve ne zaman başladı?

Beko Elektronik olarak az önce söz ettiğimiz kültürün de etkisiyle uluslararası gelişmeleri takip ediyor ve bu konuda öncü olmaya çalışıyoruz. Bu nedenle temel prensibimiz bir takım gelişmeleri önceden tespit ederek, daha gündeme gelmeden önce hazırlığını yapmak; gerekli sistem ve yapıları kurarak rahat bir geçiş süreci yaşamak… SA 8000’i de 2000’li yıllarla birlikte gündemimize almış, kendi aramızda konuşmaya başlamıştık. Önce ürün ve çevre kalitesi gündemdeydi, ardından işçi sağlığı konuşulmaya başlamıştı. Şimdi ise kurumsal sosyal sorumluluk ve etik değerler öne çıkmaya başlıyordu.

Bunun bilinciyle üst yönetimden de onay alınca harekete geçtik ve Nisan ayında çalışmalarımıza başladık. Elbette bir sistemi kurarken sadece sistemin gereklerini yapıp bırakmadığımız için altyapımız hazırdı. Çünkü 9000 ve 14001 varken de bu belgelerin hazırlığını yapmıştık. Her departmanın iş yapış tarzını çok iyi biliyorduk. Sonuç olarak da çok rahat uygulamalar yaptık. Sistemleri oturturken uygulayıcıları da dikkate aldık. Bu nedenle Sanayi Sektöründe SA 8000 belgesini alan ilk kuruluş Beko Elektronik oldu. Belgemizi sıfır hata ile almış olduk.

Diğerleriyle kıyaslandığında bu standardın ayırd edici yönlerinden söz eder misiniz?

SA 8000’in en önemli özelliklerinden biri paydaşların ve yan sanayinin de buna uyum sağlamasını istemesi… Dolayısıyla süreçte en önemlisi paydaşlarımızın da aynı kültüre sahip olmasını sağlamak oldu. Yan sanayileri denetledik, yetiştirdik, bilgilendirdik. Diğer belgeler için ise sadece yan sanayileri kontrol ediyorduk. Ancak bu kez bizim taahhüt ettiğimiz tüm yükümlülüklerin yan sanayimiz tarafından da taahhüt edilmesi gerekiyordu. Dolayısıyla ilk başlarda ağırlığı yan sanayiye verdik. Süremiz kısıtlıydı, belirli sayıdaki kuruluşların da denetimden geçmesi gerekiyordu. Özellikle büyük ölçekli çalıştığımız firmalara gittik. Mantaliteyi anlattık, bir farkındalık yarattık. Çünkü her ne kadar Türkiye’de yasal yükümlülükler varsa da bunların yerine getirilmesi konusunda denetim mekanizmaları etkin çalışmıyor. Bu nedenle bir anlamda devletin denetçisi; iş müfettişleri gibi çalıştık. 20 gün içerisinde yaklaşık 30 firma denetledik.

Ardından şirket içindeki tüm departmanları SA 8000 konusunda bilinçlendirdik, talimatları aktardık ve genel bilgiler verdik. Ardından da denetim sürecimiz başladı. Saha ziyaretlerinin dışında üç gün süren denetim sırasında mavi yakalı ve memur arkadaşlarımızla biz yanlarında olmadan görüşmeler yapıldı. Sendikamızın şubesi ziyaret edildi.

Deneyimlerinizden hareketle, süreçte dikkat edilmesi gereken bazı noktaları aktarır mısınız?

Aslında genel olarak yasalara uyuyorsanız sistemleri kurmak hiç de zor olmuyor. Çünkü sistemler sadece sizin çalışma tarzınızı belirliyor. Dolayısıyla baştan bir kalite kültür oluşturabilmek ve yerleştirmek çok önemli.

Paydaşlarda bir farkındalık yaratmak da şart. Hatta bu belgeyi almak isteyenler için en önemlisi paydaşlardır. Bir diğer önemli nokta da kurumun kendi içerisindeki sendikalaşma ve fikir özgürlüğü… Bunu bir şekilde çözmek gerekiyor. Bu ikisinde zaten sorun varsa SA 8000 çalışmalarına başlamamak gerekir. Ama bunlar da çok zor değil. Çünkü belge sadece çalışanın kendisini özgürce ifade etmesine imkan tanıyacak bir sistem kuruyor. İş yerinizde sendika varsa bunu çok daha rahat halledebiliyorsunuz. Ama sendika yoksa çalışanlar arasında bir oylama sistemi ya da başka bir yöntemle seçtiğiniz bir grubun çalışanın isteklerini üst yönetime anlatabileceği ve bunları tartışabilecek bir platform istiyor standart…

Kısacası yasal mevzuata bağlı kaldığınız sürece, zaten olması gerekenleri yapıyorsunuz demektir. Çünkü SA 8000’deki pek çok yükümlülük zaten bizim yasa koyucularımız tarafından da konmuş. Size artık sadece belgeye uygun bir dil ve talimatlar, prosedürler oluşturmak ve bir iki ilaveyi yapmak kalıyor.

Ancak tüm bunlardan daha da önemlisi üst yönetimin kararlılık vermesi… Çünkü belge diğer standartlardan farklı olarak yönetimin taahhütünü istiyor. Bazı kurallarda esnek davranılmaması, departmanlar arası çatışma yaşanmaması için temel nokta; üst yönetimin taahhüt etmesi. Üst yönetimin; “SA 8000’in temel prensiplerini kesinlikle uygulayacağız ve biz buna kesinlikle destek vereceğiz” demesini bekliyor ve yine diğer belgelerden farklı olarak tamamen topluma açıyor. Kısacası herhangi bir kurum, kuruluş ya da kişinin sizi denetlemesi için kendinizi açıyorsunuz. Bu nedenle üst yönetimin inancı çok önemli.

SA 8000 HAKKINDA…

“Sosyal Sorumluluk 8000 Standardı”, işletmelere işgörenlere karşı olan sosyal sorumluluklarını yerine getirmelerinde rehberlik ediyor. SA 8000; ISO 9001 ve ISO 14001’i örnek alan, performans koşulları kadar prosedür ve sistem koşullarını da önemseyen, yönetim sistemi ile davranış kodunun bileşimi olan bir standart olarak tanımlanıyor. Belge çocuk işçi çalıştırılmasının önüne geçilmesinde, sendikal hakların iyileştirilmesinde, düşük ücretlerin insan onuruna yakışır bir seviyeye çıkarılmasında, sağlık ve güvenlik konularında olumlu gelişmelerin sağlanabilmesinde önemli işlevler gören önemli bir standart… İşletmelerin uymak zorunda oldukları koşullar özetle şöyle sıralanıyor: Çocuk işgören, zorla çalıştırılan işgören, sendika kurma ve toplu pazarlık hakkı, çalışma saatleri, maaş ve ücretler, sağlık ve güvenlik, ayrımcılık ve disiplin uygulamaları…

Tedarikçi seçiminde dünyadaki ilk evrensel ahlak standardı olma özelliğine sahip olan SA 8000’in, küresel işletmelerin tedarikçilerinden, ISO belgelerinin yanı sıra isteyeceği önemli bir standart olacağına inanılıyor. Belge; işletmelerin tek başlarına standarda uymalarını yeterli bulmayıp, birlikte çalıştıkları üretici ve tedarikçi işletmelerin de uymasını gerekli kılıyor.





Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)