“Şirketlerde Dinozor beslemek...”


İnsanoğlunun yalnızca 3 milyon yıldır varolduğu yeryüzünde, 160 milyon yıl yaşadılar. Ve bilinenin aksine, çok ciddi evrimler geçirdiler. Bugün, tarih öncesinde yaşamış özgün bir türün adı olarak ve alışılagelmiş bir sözcük kimliği ile hayatımıza girmiş bulunan dinozorlar, gişe rekorları kıran başyapıtlarla sinemaya, televizyona, kravatlarımıza, kahve fincanlarına, çocuklarımızın kalem kutularına yerleştiler derken, son birkaç yılda adeta yaşadığımız çağın ev sahipleri kadar söz sahibi olmaya ve günlük yaşama tesir etmeye başladılar.

Oysa, çalışma hayatının kendine has dinamikleri içinde düşünüldüğünde, dinozorların etki alanları zaten fazlasıyla genişti. Çünkü iş alemi, “değişime ayak direyen eski kuşak yöneticiler”e çoktan bu etiketi yapıştırmıştı bile... İsmin gerçek sahibine mi, yoksa emanetçisine mi haksızlık ediliyordu, onu ayrıca tartışmak lazımdır. Hakedenlerin darılmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Hayatımızın tamamı zaman zaman bir gülmeceden ibaret olarak yaşanmıyor mu? Bu gülmecenin çerçevesini, “Yönetim Bilimi” esaslı eğitimleri de kapsayacak şekilde genişlettiğimizde, karşımıza çok keyifli bir “Manifesto” çıktı. Farklı kuşak yöneticilerin, değişime, yeni örgüt yapılarına ve yeni enstrümanlara daha kolay entegre olmalarını hedefleyen bu çabayı, “karşıt kavramların büyüsü” ile kağıda döktük. Cevaplandırılması gereken bütün ayrıntılar, “Nasıl Dinozor Olunur?©” (*) sorusunda gizlenmişti! Bilgiyi paylaşmayanları, hedef koyma ve izleme teknikleri zayıf olanları, duymanın ötesine geçerek “dinlenme” becerisini geliştirmek istemeyenleri, öğrenen organizasyonları reddeden ve değişim yönetiminin temel unsurlarını gözardı edenleri, evrime ayak uyduramayanları, sebep sonuç ilişkisi kurmadan yaşamaya ısrarlı olanları, çatışma yönetimine sırt çevirenleri ve yaşı kaç olursa olsun, “ben yüzyıllardır böyle yönettim” tavrını sürdürmekte olanları, bir eğitimin içinde paketledik!

İş yerlerinde gözden uzak kalarak yaşamaya çalışanları bir yana bırakırsanız, hayvanlar aleminde gerçek bir “başarı öyküsü” olan dinozorların yaşam mücadelesi ile bazı “eski kuşak yöneticiler”in başarıları arasında ilgi çekici paralellikler kurmak bile mümkündür: Dinozorlar, “Çevreye uyum sağladılar, pullu ve su geçirmez derileri sayesinde korundular ve kuru kaldılar. Sert kabuklu yumurtaları sayesinde pek çok yavru hayatta kalmayı başardı. O dönemde yaşayan öteki hayvanlara oranla daha kolay yürüdüklerinden kolayca yiyecek bulup, düşmanlarından kaçabildiler. Bazı dinozorlar ot, bazıları et yediklerinden yiyecek sıkıntısı çekmediler”. Genel kabul görmüş ve artık yerleşmiş bu deyimin arkasına saklanmaya niyetim yok. Ama bugün işletmelerde, “yeni eski mücadelesi” adı altında sahnelenen senaryoların perde arkasında bu küçük ipuçlarının olduğunu düşünüyorum. Asıl garip olan ve gözden kaçırdığımız nedir biliyor musunuz? Akrepler, dinozorların ortaya çıkışından 160 yıl önce yaşamaya başlamıştı.

(*) Copyright

Nihat Demirkol
Prometheus Danışmanlık / Ege Bölge Müdürü

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)