Olumlu düşünmenin şirketlere neye mal olabileceğini hiç düşündünüz mü?


Olumlu düşünce nedir? Bir lider olarak bunu nasıl geliştirebilirim? Bunu, ekibime nasıl aşılayabilirim?

Bu sorular, yeni yanıtları beraberinde getiriyor; pek çok yanıtı. Olumlu liderlik, olumlu kültür ve olumlu ilişkilerin önemini gündeme getiren makale ve kitap bolluğunu fark etmemek için başka bir gezegende yaşamanız gerekir. Daniel Goleman ve Barbara Frederickson’ın yaptığı bir dizi yeni araştırmaya kadar; olumlu insanların, olumlu ilişkilerin ve olumlu iş kültürlerinin yarattığı olumlusonuçlara değiniliyor. Eğer olumlu düşünce bu kadar önemliyse ve hepimiz onun işe yaradığını gösteren araştırmalar konusunda hemfikirsek, neden daha çok olumlu şirketimiz yok? Neden koridordan geçerken iş arkadaşlarına gülümseyen, işine aşık olan daha fazla çalışana sahip değiliz? Neden daha çok insan Pazartesi sabahı 9’da hayatını kaybediyor? Eğer olumlu düşünce bu kadar önemliyse ve liderler bunu biliyorsa, neden negatiflik şirketlere yılda 300 milyar dolara mal oluyor?

Olumlu düşüncenin “hastalıktan kıvranan” iş dünyasının, düşen hisse senetlerinin, pili bitmiş liderlerin, negatif liderlik ekiplerinin ve “yorgun” moral ve kültürün ilacı olduğuna inanılıyor. Michigan Üniversitesi’nden Profesör Kim S. Cameron’un da tarif ettiği gibi; olumlu düşünce iş dünyasının “Kutsal Kase”si haline geldi.

Bu araştırma ve açıklamalarla hemfikir olsam da, olumlu düşünceyi tartışırken göz ardı ettiğimize inandığım çok daha büyük, derin bir soru var. Bu nedenle CEO ve diğer üst düzey yöneticilerle konuşurken, basit bir soru sorarım: “Eğer olumlu düşünce bu kadar önemliyse ve hepimiz onun işe yaradığını gösteren araştırmalar konusunda hemfikirsek, neden daha çok olumluşirketimiz yok?” Neden koridordan geçerken iş arkadaşlarına gülümseyen, işine aşık olan daha fazla çalışana sahip değiliz? Neden daha çok insan, her zamankinden daha fazla Pazartesi sabahı 9’da hayatını kaybediyor? Eğer olumlu düşünce bu kadar önemliyse ve liderler bunu biliyorsa, neden Gallup’un araştırmasına göre negatiflik şirketlere yılda 300 milyar dolara mal oluyor? Ve neden, Harris Interactive’in araştırmasına göre çalışanlarının yüzde 42’si tükenmiş sendromu altında ezilen, verimlilik sorunları ile başa çıkmaya çalışan şirketlerin sayısı bu kadar fazla?

Aslında bu soruların yanıtı çok basit: Olumlu düşünce kendi kendine ortaya çıkmaz. Oturup, ellerinizi birleştirerek Afrika şarkıları söylemeniz de yeterli olmaz. Olumlu çalışanlar ve olumlu kültürlere sahip başarılı, olumluşirketler farklı bir biçimde yaratılır. Bu şirketlerde, kurumsal kültüre ve her bir birey olarak çalışanlara aşılanan bir dizi prensip, süreç, sistem ve alışkanlık söz konusudur. Şirketler olumlu olarak doğmaz. Olumlu hale gelir. Konu kurumsal aileler olduğunda, büyütme karşısında doğanın yerine ilişkin bir tartışmaya yer yoktur. Her şey yetiştirme ile ilgilidir.

Olumlu bir şirket oluşturabilmek için, sadece tek bir olumlulider yeterli değildir. Olumlu düşünceye dayalı bir kültür geliştirmeye ve beslemeye inanan bir olumluliderlik ekibine sahip olmak çok önemlidir. Pek çok kez, çalışanları olumlu düşünce ile doldurmak için konuşma yapmaya gittiğim şirketlerde, konuşmaya başladıktan 2 dakika sonra çalışanlardan biri yanıma gelip şunları söyler: “Söylediklerinizin hepsi çok anlamlı ama bunları duyması gereken asıl kişiler olan liderler şu anda burada değil. Sorun da bu…”

Haklılar. Olumlu düşünceyle dolu olumlubir şirket yaratmak için önce enerji otobüsüne yönetim ekibinin binmesini sağlamak gerekir. Çünkü olumlu düşünce organizasyonun içine doğru ince ince süzülürken; liderlerden müdürlere, çalışanlardan müşterilere çılgın bir hızla akar. Eğer organizasyonunuzda içeri doğru süzülmeye çalışan olumlu düşünce varsa, ama liderleriniz ve yöneticileriniz aşağıya doğru negatiflik akıtıyorsa, olumlu düşünce bulutlu bir günde karanlığın kapattığı bir güneşe dönüşür. Yani negatif bir kültür yaratır.

Olumlu, başarılı bir şirket kurmak, çok önemli bir noktayı anlayabilen liderlere sahip olmayı daha gerektirir...

Bazı liderler (aslında pek çoğu) ağacın meyvelerine o kadar çok odaklanır ki (hisse senetleri, kar, maliyet vs), kökleri göz ardı etmeye başlar. (kültür, güven, kişiler ve şirketin olumlu düşüncesi).

Başarılı, olumlu şirketler yöneten liderler ise ağacın kökleri ile ilgilendiğinizde, onun sağladığı meyvelerden her zaman hoşnut kalacağınızı bilir. Eğer kökleri görmezden gelirseniz sonuçta ağaç kuruyup gidecektir; tabii meyveleri de…

Şirketinizin köklerini beslemek için, onu çok fazla olumlu düşünce ile ayakta tutmanız gerekir. Bu da olumlu düşüncenin beraberinde getirdiği yararlara inanan, ona yatırım yapan, çalışanlarına aşılayan ve Pete Carroll’un dediği gibi “yaptıkları her şeye olumlu düşünceyi de katan” liderler sayesinde olabilir. İşinizi ve gelişiminizi olumlu düşünceyle ateşlemek ve yaptığınız her şeye onu da katabilmek için; ekibinizi ve sizi enerji otobüsüne bindirerek doğru yöne gitmenizi sağlayacak bazı strateji ve iyi uygulama önerilerimiz var:

Bunu herkesin bildiği kesin. Ancak bu noktada kendinize sormanız gereken şu: “Negatifliği takip eden ve olumlu kişileri işe almanızı sağlayan sıkı sistemleriniz var mı?” Doğuştan olumluolan kişiler ile olumlubir kültür yaratmak kesinlikle çok daha kolaydır. Ve bu da işe alım sürecinden başlar. Pat Riley’nin dediği gibi; “sizinle aynı şeyi isteyen bir kişiye bağırmanıza gerek yoktur”. Otobüsünüzde olumlu kişiler varsa, yolculuğunuzun olumlu geçme olasılığı çok yüksektir. Peter Drucker, yönetimsel problemlerin yüzde 60’ının; hatalı iletişimden kaynaklandığını söyler. Bunun sebebi bir organizasyonun; bir iletişim ağı ya da enerji kanalına benzemesidir. İletişimdeki herhangi bir boşluk ya da eksiklik, neredeyse her zaman negatif enerji tarafından doldurulur.

Kişiler kendilerini korkmuş, duyulmuyor ya da belirsizlik içinde hissettiğinde, en kötüsünü düşünmeye başlayarak buna göre davranırlar. Ve negatif enerji daha çok boşluk doldurmaya devam ettikçe, olumlu düşüncenin organizasyon içindeki akışı durur.

İletişimi destekleyen sistemler tasarlayarak, boşlukları ortadan kaldırabilir ve olumlu düşüncenin organizasyonun tüm kanallarına akmasını sağlayabilirsiniz.

Bu uygulamaya verilecek örneklerden biri, sağlık sektöründe işe alım yapan PPR International’da yaşanır. Bu şirkette her Pazartesi günü sabah 08.30’da haftalık toplantılar yapılır. 10 dakika süren toplantılarda şirketteki herkes, her departmanın o hafta ne üzerinde çalışacağı hakkında kısaca bilgilendirilir. Bunu, futbolcuların mola sırasında kısa süreliğine bir araya gelişi gibi düşünebiliriz. Bir başka örnek de Google olabilir. Google’da açık iletişimi destekleyen çalışma alanları yaratılması amacıyla paravanlar kullanılmaz. Ayrıca toplantı odaları da daha iyi iletişimi ve fikir paylaşımını desteklemek amacıyla özel olarak tasarlanmıştır.

Bir kere sağlıklı bir iletişim sistemi kurduğunuzda, enerji kanallarını ve iletişim ağını olumlu düşünce ile doldurmak isteyeceksiniz. Eğer olumlu düşünce her zaman organizasyon içinde akıyorsa, olumsuzluk hayatta kalamaz. Buradaki kilit nokta; olumlu etkileşimleri, olumluduyguları ve olumlubir kültürü destekleyen sistemler geliştirmektir.

Bu örneklerden biri de; sadece şirketler için değil kendisi için de bir liderlik gurusu olan Ken Blanchard’dır. Unvanı “Baş Spirituel Yönetici” olan Blanchard, her gün tüm çalışanları arayarak esinlendirici bir mesaj verir.

Bir başka örnek ise, bundan birkaç yıl önce otobüs şoförleri son derece negatif ve zayıf performans gösteren First Transit idi. Şirket bu sorunun üstesinden gelmek adına; çalışanlar arasında olumlu etkileşimi ve geri bildirimi artırmak amacıyla tasarlanan bir sistemi uygulamak için bir ekip kurdu. Süpervizörlerden biri ne zaman olumlu herhangi bir şey yapan bir şoför görse, önce şoförü takdir ediyor; ardından da özel tasarlanan bir kağıda gözlemini yazarak genel müdüre ulaştırıyordu. Genel müdür ise ertesi gün her şoföre bu kağıdı kişisel olarak vererek onları yeniden takdir ediyordu. Bunun anlamı; tek bir olumludavranış gösteren şoförün, bu nedenle iki kez olumlubir etkileşimle karşı karşıya kalmasıydı.

Sonuçta; hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde performans arttı, moral seviyesinde dramatik bir yükseliş oldu, devamsızlık yüzdeleri azaldı ve elbette karlılıkta artış görüldü. Anlayacağınız; olumlu düşünce sadece sistem ve süreçlerin içine dahil edildiğinde kök salabiliyor.

Şirketin tüm pozitifliğini alan vampirleri uzaklaştırın!

Bunu çomak ya da sarımsak ile yapmayacaksınız. Bunun yerine, üzerinde “olumsuz düşünce vampirleri giremez” yazılı bir tabela oluşturun ve organizasyonun enerjisini çekip alan kişileri engelleyin. Bu, her ne kadar kulağa olumlu gelmese de olumlu bir kültür ve olumlubir sonuç yaratmak için “olmazsa olmaz”dır.

Pek çok lider olumsuz çalışanlarının kimler olduğunu bilir ancak bu kişilerle nasıl başa çıkabileceklerini bilemedikleri için tehlikeli sonuçlara neden olabilecek konularla ilgili hiçbir şey yapmaz. Philadelphia Eagles takımının oyunu yöneten oyuncusu Donovan McNab’in, Terrell Owns için söylediği gibi: “Tek bir kişi bir takım yaratamaz ama tek bir kişi takımı bölebilir”.

Kanserli bir hücre gibi, enerji vampiri de negatifliği tüm ekibe ve organizasyona sızdırabilir. Onlara, enerji otobüsüne binmek ve olumlu kültüre katkıda bulunmak için bir şans vermeniz gerekse de, eğer gerekli değişiklikleri yapmazlarsa onları otobüsten indirmeniz en doğrusu olacaktır. Yolculuğunuzun başarısı buna bağlıdır.

Starbucks’ın kurucusu Howard Shultz, baştan beri çalışanlarına şunu söyler: Biz insanlara hizmet sunduğumuz kahve işinde çalışmıyor; kahve servisi sunduğumuz, insanlarla ilgili bir işte faaliyet gösteriyoruz. Shultz sadece Starbucks’ın gittiği yön ile ilgili bir vizyon paylaşmıyor, bir farklılık ve keyifli yolculuk yaratmak için çalışanlarına amaç hissi taşıyan esinler veriyordu.

Vizyon, organizasyondaki herkesin önündeki yolu görmesini ve hedeflerine odaklanabilmesini sağlar. Bu sayede amaç onları esinlendirirken, daha fazla ve tutkuyla çalışabilmesi için kendi lokasyonlarına ulaşmalarına liderlik eder. Şirketiniz içinde ne kadar toplantı yaptığınız ya da olumluetkileşim sergilediğiniz fark etmez; eğer şirketinizdeki herkes aynı amaç fikriyle aynı yöne doğru ilerlemiyorsa, asla olabileceğiniz kadar güçlü, olumluve başarılı olamazsınız. Vizyon ve amaç sadece kişilerin otobüste kalmasını sağlamaz; motor bozulduğunda otobüsten inerek yardıma koşmalarına da olanak verir.

Vizyon ve amaç kişileri ve takımları esinlendirerek, kısa vadeli engellerin üstesinden gelmesini sağlar. Bunlar; bireysel ve ekip başarısını sabote eden engellerdir. Çünkü daha iyi ve parlak bir gelecek için uzun vadeli vizyonun anlaşılması gerekir. Howard Shultz bu vizyon ve amacı paylaşmak için; otobüsündeki herkesi davet ettiği toplantıları sık sık düzenliyordu. Olumlu düşüncenin, iş dünyasının tüm hastalıklarına çare olmadığını bilmek çok önemlidir.

Her zaman; akıllı, zeki, çalışkan ve sonuç üretebilecek öngörü sahibi kişileri işe almanız gerekir. Önünde uzanan yol için doğru vizyon, harita ve planlara sahip olan doğru kişilerin otobüsünüzde olması çok önemlidir. Ancak olumlu düşünce ve otobüsü ileriye taşıyacak benzin olmadığı sürece, en iyi ve zeki sürücüler bile rakiplerinin kendilerini geçmesini izlemek durumunda kalacaktır. Olumlu düşünce tek bir terimden daha fazlasıdır. Eğer süreçlerinize, sistemlerinize ve kültüre entegre edebiliyorsanız karlarınızı artırabilecek bir güç kaynağıdır.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)