“Olgun çalışanlar” nasıl katma değer yaratır?

Öncelikle bazı araştırma sonuçlarına bir göz atalım: 50 yaş üzerindeki çalışanların büyük çoğunluğu yaşlarıyla birlikte motivasyon seviyelerinin de arttığını belirtiyor. 65 yaşından sonra da çalışmak isteyenlerin oranı yüksek… Yine de yaşlı çalışanların genellikle kendilerini yeterince ödüllendirilmemiş hissettiklerini belirtmemiz gerekiyor. Boston College tarafından yapılan bir araştırma da bunu doğruluyor. 50 yaş üzerindeki çalışanlardan oluşan bir odak grubu arasında yapılan çalışmada bu kişiler yeterince takdir edilmediklerini ve eskiden keyfini sürdükleri saygının azalmaya başladığını dile getiriyor.

Tüm dünyada yaşlı çalışanların “yavaş ve eğitilemez” şeklinde görülmesinde artış gözlemlendiğini belirten uzmanlar, oysa bu tür fikirleri destekleyecek herhangi bir kanıt bulunmadığına işaret ederek şunları söylüyor: “Yaşlanma ve beyin sağlığı konusunda şunu biliyoruz: İnsanlar 50 yaşından sonra da entelektüel olarak gelişebiliyor. Olgunluk dönemini yaşayan kişilerin organizasyonlara derin katkıları olabileceğini düşünmemek için hiçbir neden yok.”

Beyin göçüne dikkat!
İşe alım uzmanları ise yaşlı çalışanların azalan motivasyon seviyeleri ile “yararsızlık” hislerinin artışı arasında bir ilişki kurma peşinde… Emekliliği yaklaşan değerli beyinlerin işlerinden duyduğu tatminin azalması, yeterli eğitim alamaması, uygun maaş artışları ile karşı karşıya kalmamaları ve görevlerinin artmaması durumunda yaşanacak beyin göçünün pek çok sektörde verimsizlik yaratabileceği uyarısında bulunanların sayısı az değil.

Bugüne kadar pek çok şirketin bu sorunun farkında olmadığı biliniyor. Bu durumda olgun çalışanların kolları sıvayarak, şirketlerinden ne beklediklerini kendilerinin aktarması çok önemli. Bu bir terfi de, maaş artışı da, daha fazla saygı görmek de olabilir. İşte bu konuda yardımcı olabilecek birkaç adım:

Konuşun: Eğer 50 yaşın üstündeyseniz, patronunuz sizin ve gelecek planlarınızın hakkında büyük ve hatalı varsayımlarda bulunuyor olabilir. Emekli olmaya hazırlandığınızı ya da rolünüzden tatmin olduğunuz bir kariyer basamağına ulaştığınızı düşünebilir.

Eğer ortada böyle bir durum yoksa siz bir şey söyleyin. Yöneticinize yakın zamanda emekli olmayı planlamadığınızı ve örneğin sekiz-on yıl daha çalışmak istediğinizi aktarın. İşinizle ilgili hedeflerden söz edin. Belki terfi etmek ya da daha büyük bir ekibi yönetmek istiyor olabilirsiniz. Bu sayede, çalışma azminizi kaybetmediğinizi göstermiş olursunuz.

Uzmanlar bu konuyla ilgili olarak yöneticinizle bir toplantı organize etmenizi öneriyor. Patronunuzun da hazırlanabilmesi için kariyeriniz hakkında konuşmak istediğinizi mutlaka önceden aktarın. Durumunuzu iyileştirecek önerileri hazırlayarak toplantıya girin. Bu yeni bir sorumluluk almak da, belli bir alanda eğitim faaliyetlerine katılmak da olabilir.

Ses çıkarın: Pek çok yaşlı çalışan, yöneticilerinin kendilerinin ne kadar değerli olduğunu bildikleri hatasına düşer. Oysa uzmanlar kişilerin kendi katkılarına ilişkin örnekler sunması gerektiğini dile getiriyor. Her tamamladığınız projede, hedefe ulaştığınızda, büyük bir sorunu çözdüğünüzde ya da bunlar gibi bir başarı elde ettiğinizde patronunuza e-posta gönderebilirsiniz. Uzmanlar, “50 ve 60’larınızda bile tohum ekmeye devam edin” diyor: “Bu tohumları bir süre sonra paraya, terfiye, daha fazla sorumluluğa ya da istediğiniz her neyse ona dönüştürebilirsiniz.”

Daha değerli hale gelin: Sadece mevcut pozisyonunuzda ilerlemeye çalışmakla yetinmeyin. Şirketinizde, sadece olgun çalışanların önem kazanabileceği diğer alanlarda değer elde etmeye çalışın. Örneğin, genç çalışanlara mentörlük yapın. Şirketinize bağlı olarak, bu özellikle genç çalışanlara destek vermeye dayalı resmi bir rol de olabilir, yeni yeteneklerin geliştirilmesine yönelik gönüllü bir etkinlik de…

Değer yaratmanın başka bir yolu daha vardır: Şirketinizin işe alım çalışmalarına destek vermek için mülakatlara katılın ya da iş arayan öğrencilerle tanışmak için üniversite kampüslerini ziyaret edin.

Müzakere becerileriniz üzerinde çalışın: Yaşlı çalışanlar gençlere oranla daha seyrek iş değiştirdiği gibi, bir şirketten diğerine transfer olurken maaşlarında büyük artış sağlama şansını da kullanamıyor.

Oysa uzmanlar, müzakere becerilerini geliştirebilenlerin daha fazla kazanım elde edebileceğini vurguluyor. Ancak, yöneticinizin maaş artışına onay vermesini sağlamak için net olmanız çok önemli: “’Ben iyi bir yöneticiyim” ya da ‘Ekibimi iyi yönetiyorum’ demek yeterli değildir. Başarılarınız konusunda net örnekler verin. ‘Satışları yüzde 11 oranında artırdım’ ya da ‘Karlılıkta yüzde x artış sağladım’ gibi…”

Eğer maaşınızın çok düşük olduğunu düşünüyorsanız, iş arama sitelerindeki benzer pozisyonları kontrol ederek diğer şirketlerin ne kadar maaş verdiğini öğrenmeye çalışın.

Ayrıca zamanlamaya da özen gösterin. Patronunuzla, yıllık değerlendirmeden altı ay kadar önce artışınızı konuşun. Çalışanlar genellikle bu konuşmayı değerlendirme döneminde yapmayı tercih eder; oysa o dönemde artışlar çoktan belirlenmiş olur.

Meslektaşlarınızla beyin fırtınası yapın: Yaşınızdan kaynaklandığına inandığınız konular nedeniyle sıkıntı yaşıyorsanız, aynı endişeleri taşıyıp taşımadıklarını öğrenmek için yaşıt meslektaşlarınızla konuşun.

Sorunlar arasında; genç iş arkadaşlarınızla aynı eğitim fırsatlarına sahip olmamak, işinizi daha etkin hale getirmek için patronunuza yaptığınız önerilerin duymazdan gelinmesi ve potansiyelinizin bu kadar olduğuna yönelik varsayımlar yer alabilir.

Bu konular hakkında konuşulmazsa, çözülmesinin de mümkün olmayacağını belirten uzmanlar, endişelerinizi netleştirip değişimle ilgili önerilerinizi hazırladıktan sonra bunları dile getirmek için İnsan Kaynakları ile bir araya gelmenizi öneriyor.

Bağlantıda kalın: Yaşınız kaç olursa olsun işinizdeki akışın bir parçası olabilmek için çaba harcayın. Genç çalışanlarınızla meslektaşlarınız olarak sürekli bir arada olun; kimi zaman onlarla öğlen yemeğine çıkın, kimi zaman belli bir proje için yardım isteyin. Uzmanlar, “Elbette bu, 22 yaşında gibi davranmanız gerektiği anlamına gelmiyor” diyor: “Ancak genç çalışanlarla vakit geçirin ve onların önerilerine kulak verin. Eğer onlara saygı göstermezseniz, saygı görmezsiniz.” Uzmanların bir uyarısı daha var: Sık sık “o eski güzel günler”den söz edip, gençlerin giysilerini eleştirmeyin. Bir de, ne yaparsanız yapın asla göz problemlerinizi anlatmayın.


YAŞLI ÇALIŞANLAR HAKKINDAKİ YANLIŞ İNANIŞLAR…
Yaşlı çalışanlar hakkında, aslında hiç de doğru olmayan bir takım önyargılar var. İşte bunlardan bir kısmı ve doğruları:
İnanış: Yaşlı çalışanlar yeni beceriler edinemez.
• Gerçek: 50 yaş üzerindekilerin Internet kullanıcıları arasında yeni becerileri en hızlı öğrenebilenler olduğu belirtiliyor. Üstelik 40 ve 50’lerinde kariyer değiştirenler becerilerini artırmak için kurslara katılıyor.
İnanış: Yaşlı çalışanlar işte uzun kalamaz.
Gerçek: Araştırmalara göre; yaşları 45 ile 54 arasında değişen çalışanlar, 25 ile 34 yaş arasındaki gruplara göre işlerinde iki katı daha fazla kalıyor.
İnanış: Yaşlı çalışanlar gençlerden daha fazla hastalık izni alır.
Gerçek: Kayıtlar, aslında yaşlı çalışanların gençlerden daha az izin aldığını gösteriyor.
İnanış: Yaşlı çalışanlar esnek ve uyumlu değildir.
Gerçek: Yaşlı çalışanlar iş ortamında başarısız olan pek çok yaklaşım gördüğü için, değişimi sorgulama olasılıkları daha yüksektir. Ancak onlar da, mantık açıklandığı sürece yeni yaklaşımları gençler kadar kolaylıkla kabul edebilirler.
İnanış: Yaşlı çalışanlar daha pahalıdır.
Gerçek: Daha fazla izin ve emeklilik planları nedeniyle yaşlı çalışanlar pahalıya geliyormuş gibi görünebilir. Ancak yaşlı çalışanlar arasında işgücü devir oranının daha az olduğunu unutmamak gerekir. Diğer gruplar arasındaki yüksek işgücü devir oranı ise işe alım, yerleştirme ve eğitim harcamalarını gerekli kılar.


Institute of Electrical and Electronics Engineers-USA
Careerjournal.com

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)