Kurumsal hayatta nezaket kazandırır / kazandırmalı!

Duygusal zekâ, başarılı liderlerin nazik insanlar olması gerektiğini işaret ediyor. Peki, nazik biri olmanın sosyal açıdan faydaları bulunsa da bu durum iş hayatında nasıl karşılık buluyor?

Daniel Goleman, Emotional Intelligence’ı (Duygusal Zekâ) yazdığından beri işyerindeki sosyal ve duygusal faktörlerin dikkate alınmasının ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Ancak işyerleriyle ilgili pek çok popüler tasvir, bu hassasiyetle ilgili pek fazla kanıt içermiyor. Mad Men, Wall Street ve bunun gibi filmler, iş yaşamında sadece güçlülerin ayakta kalabildiğini vurguluyor.

Oysa duygusal zekâ, başarılı liderlerin nazik insanlar olması gerektiğini işaret ediyor. Peki, nazik biri olmanın sosyal açıdan faydaları bulunsa da bu durum iş hayatında nasıl karşılık buluyor?

Buradaki kilit nokta, uzlaşmaya ne kadar hazır biri olduğunuz… Timothy Judge, Beth Livingston ve Charlice Hurst, bu yıl Journal of Personality and Social Psychology’de yayınlanan bir çalışmada bu özelliği ele aldılar. Öncelikle, geleneksel kişilik araştırmalarının, “uzlaşmaya hazır olma” özelliğini iki şekilde tanımladığını söyleyebiliriz: (1) Başkalarıyla anlaşmaya ne kadar değer verdiğiniz ve (2) başkalarını eleştirmeyi ne kadar can attığınız…

Uzlaşma arttıkça, gelir azalıyor

Gelir verilerini kullanan araştırmacılar, uzlaşmaya hazır olma konusunda daha yüksek puan alan erkeklerin, uzlaşmacı olmayan erkeklerle kıyaslandığında dikkat çekici şekilde daha az kazandığını belirledi. Farklı araştırmalar, aradaki farkın yıllık 10 bin dolara kadar yükseldiğini gösteriyordu. Tersi şekilde, kadınların kazançları ise bu durumdan daha az etkileniyordu. Anlaşmaya hazır olma oranı yüksek ve düşük olan kadınlar arasındaki kazanç farkı çok azdı ve sonuçlar istatistiksel olarak da güvenilir değildi.

Peki, bu sonuçlar neden kadınlar ve erkekler arasında farklı? Ve neden nazik insanlar, sona kalıyor?

Erkekler liderlik ederken, başka insanların ne düşündüğü konusunda endişelenmeden karar aldığına ilişkin bir klişe var. Aslında, aynı çalışmada insanlardan, potansiyel lider adaylarını değerlendirmesi de isteniyor. Sonuçlara göre; uzlaşmaya hazır erkekler, potansiyel liderler olarak daha az çekici bulunuyor.

Ve nazik erkeklerin (seyrek olarak da nazik kadınların) neden sona kaldığını anlamaya çalışırken, uzlaşmaya hazır olmanın iki özelliğini yeniden hatırlamak gerekiyor. İyi liderlerin, insanların duymak istemeyecekleri şeyleri söyleyebiliyor olması önemlidir. Ve dürüst olmak gerekirse, kendinizi bir terfi için öne atmak, kendinizi başkalarından önde tutmak anlamına geliyor.

Kariyer başarısı eleştirisel olmakla da ilgilidir. Kimi yöneticiler etrafını uysalca kendileriyle hemfikir olan insanlarla doldurmak isterken, çoğu da bir plan uygulamaya geçmeden önce içindeki aksaklıkları bulabilecek kişileri ister. Uzlaşmaya daha az meyilli olan kişiler, bu tür eleştirilerde bulunmaya daha yatkındır.

Uzlaşmaz mı, baş belası mı?

Elbette bu, işyerinde bir baş belası gibi davranmayı geçerli kılmıyor. Çünkü veriler aynı zamanda, uzlaşmaya hazır olma özelliği olmayan kişilerin, uzlaşmaya hazır olanlarla kıyaslandığında işlerini kaybetme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Kısacası, uzlaşılmaz olmakla kaba biri olmak arasında büyük bir fark var.

Peki, uzlaşabilir biri olun ya da olmayın, ne yapmanız gerekiyor?

Önce, kendinizi tanıyın: Kişilik boyutlarınızı ölçmek için yapabileceğiniz pek çok test bulabilirsiniz. Bunlardan birini bulun, yapın ve ne kadar uzlaşır biri olduğunuz konusunda objektif bir his sahibi olun.

Eğer uzlaşma yönünüz daha yüksekse, duyduğunuz planlarla ilgili aksaklıkları bulmak için yolunuzu değiştirin. Kişisel ilişkilerinizi bir yana bırakın ve nelerin yanlış gidebileceğini düşünün. Kişileri fikirlerden ayrı değerlendirmenize yardımcı olması için, fikrin başka bir şirket tarafından uygulanabileceğini hayal edebilirsiniz. Ardından, endişelerinizi ifade etmek için yollar bulun. Önerinizin uzun vadeli değerini anlamaları durumunda, insanlar size sadece bir günlüğüne kızacaktır. Endişelerinizi empati kurarak, ama doğrudan ifade edin. Olumsuz geri bildirim vermeyi önce bir arkadaşınızda deneyin; ardından gerçeğini uygulayın.

Eğer uzlaşmama yönünüz daha yüksekse, eleştirileri empati ile dengeleyin. Fikirlerinizin ya da performansınızın eleştirildiğini duymanın kolay olmadığını unutmayın. Mesajlarınızın etkisinin farkında olurken de sert olmaya devam edebilirsiniz. Anlayışsızlığa dayalı bir şöhret geliştirmeye başladığınızı düşünüyorsanız, kötü haberleri bir arkadaşınıza verme egzersizleri yapın. Söylediklerinizin hangi bölümünün, insanların öfkelenmesine neden olduğunu belirleyin. Güçlü bir lider, huysuz olmadan da rehberlik edebilir.

Nazik ya da değil, hiç kuşku yok ki her şekilde mükemmel bir lider olabilirsiniz; sadece stratejinizi düzenlemeniz gerekir.
 

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)