“Kendime büyük hedefler koymak yerine vizyonumu genişletmeye çalıştım”
Kınacı, şimdiye kadar kendine büyük hedefler koymak yerine vizyonunu genişletmeye çalıştığını belirtiyor ve kişinin kariyeri adına yapacağı en doğru şeyin önüne çıkan fırsatları mutlaka kendi kişilik süzgecinden geçirerek değerlendirmesi olduğunu söylüyor.
HRdergi okuyucularına öncelikle kariyerinizdeki kilometre taşları hakkında bilgi verebilir misiniz?
İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldum. İş hayatıma ilk olarak Koç Grubu’nda aktivite ve maliyet yönetimi uygulayan bir sistemin uzmanlık grubunda çalışarak başladım. Ekibimizin görevi Koç Holding bünyesindeki firmalardaki çalışma yöntemlerini inceleyerek nasıl daha etkin hale getirilebileceği konusunda raporlar hazırlamak ve şirketlerin re-organizasyonu konusunda yön göstermekti. O zamanlar için bu uygulama Türkiye’de bir ilkti. Koç Holding her zaman bünyesinde ileri görüşlü ve lider çalışanları barındıran bir şirkettir. Hem kendini yenilemek hem de ileriye dönük yatırım yapmak adına dünyada da yeni başlanan bir sistemi Türkiye’de bizim departmanımızla beraber uygulamak üzere adım atmıştı. Ben de o grupta görev alan ilk elemanlardan birisiydim.
Üç buçuk yıl kadar sonra HP Türkiye’den son kullanıcı ürünleri ve KOBİ’lere yönelik ürünlerin Türkiye çapındaki pazarlama ve iletişim faaliyetlerini yürütmeye yönelik sorumlu sıfatı ile çalışmak üzere teklif aldım. Bu görevle kariyerimde yepyeni bir başlangıç yapmış oldum. O zamanki görevim dijital kameralar, diz üstü ve masa üstü bilgisayarlar, yazıcılar, küçük boyutlu sunucular gibi ürünlerin Türkiye çapında yapılacak olan her türlü pazarlama ve tanıtım aktiviteleri, basın çalışmaları ve organizasyonlarını yürütmekti.
Bu görevi üç buçuk yıl kadar sürdürdükten sonra yine HP içerisinde yaşanan bir re-organizasyon dönemi kapsamında kurulması planlanan, “e-devlet organizasyonu” bünyesinde görev aldım. “E-devlet” o sırada gerek HP içinde gerekse Türkiye’de yeni gündeme gelmeye başlayan bir kavramdı. Ekibimiz beş kişiden oluşuyordu… Avusturyalı bir yönetici, Amerika’dan iki kişi, Japonya’dan bir kişi ve Türkiye’den de ben vardım. İki sene boyunca HP içerisinde e-devlet’e yönelik uygulanacak faaliyetler ve HP’nin bu konuda yapabileceği katkılar konusunda çalıştım. Hem şirket içinde hem de HP bünyesindeki kaynakların dışarıya tanıtılması konusundaki iletişim faaliyetlerini yürüttüm.
Bundan iki sene sonra HP’nin Compaq ile birleşmesi gerçekleşti ve bu birleşmenin ertesinde üretim ve dağıtım sektörüne yönelik pazarlama ve iletişim sorumlusu olarak ISE bölgesinde çalışmaya başladım. Son üç buçuk yıl üretim ve dağıtım sektörü ile pazarlama ve iletişim sorumlusu olarak kurumsal pazarlara yönelik olarak HP’nin sağladığı her türlü donanımın tanıtılmasından sorumlu iletişim sorumlusu olarak görev aldım.
1 Kasım 2005 tarihinde ise aynı bölgenin “İletişim Yöneticisi” olarak atandım. Bu görevin daha önceki görevime getirdiği farklılık ise bünyesinde finansal hizmetler, devlet sektörü, hp.com’un her türlü ülkede doğru kullanılmasının sağlanması, KOBİ’lere yönelik bazı çalışmalar ve sistemlerin doğru pazarlaması konularını da içeriyor olması…
Diğer HP bölgelerine kıyasla dünyanın en kozmopolit bölgesi olan ISE hem çalışan hem müşteri hem de din, dil, kültür ve tecrübe açısından farklı toplulukları bünyesinde barındırıyor. Böyle bir bölgede Pazarlama İletişim Yöneticisi olarak göreve başlamanızın kariyerinize ne gibi katkıları olacağını düşünüyorsunuz?
Zaten son üç buçuk yıldır aynı bölgede fakat daha dar kapsamlı bir pozisyonda görev alıyordum. Bölgenin yapısını gözden geçirdiğimizde 98 ülkenin yer aldığını, dünya yüzölçümünün yüzde 45’lik bir kısmını kaplayan bir bölge görüyoruz. Altmış farklı dil konuşuluyor. Türkiye, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Filistin, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kenya, Uganda gibi birbirinden farklı özelliklere sahip ülkeleri bünyesinde barındıran bir bölge burası…
Benim görevim kültürel farklılıkların böylesine canlı yaşandığını, siyasi ve ekonomik çekişmelerin aralıksız devam ettiği bu bölgede HP bünyesinde oluşturulan stratejilerin doğru uygulanmasını sağlamayı içeriyor. Farklı kültürler ile iletişim kurarak mesajların doğru iletilmesini sağlamak, farklı algılamaları önlemek bu kadar farklılıkların söz konusu olduğu bir bölgede kolay değil. Bu açıdan yeni görevimin bu güne kadar yapmış olduğum birikimin üzerine bir çok katma değer sağlayacağını düşünüyorum.
Diğer taraftan bir çok sektörde her türlü üretimin gerçekleştiği ve özellikle doğal kaynaklar bakımından çok zengin olan, dolayısı ile canlılığın hiçbir zaman sona ermeyeceği bu bölgede görev almamın kariyerim açısından bir çok getirisi olacağını düşünüyorum. Yaratıcılığımı her daim korumama yardımcı olacak ve monotonluğu engelleyecek bir görev bu... Bunun yanı sıra genç nüfusun çok yoğun olması teknolojinin takip edilmesi açısından pazarda canlılığı artıran bir etken.
Yeni görevinizde, Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinin pazarlama iletişim stratejisini belirleyecek ve reklam çalışmalarını yöneteceksiniz. Bu çalışmalara yönelik projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bu bölgedeki görevim kurumsal kullanıcı ve KOBİ’leri kapsadığı için her bir sektöre yönelik geliştirdiğimiz farklı stratejilerimiz söz konusu. Bu sektörlerde kurumsal müşterilere yönelik yıllık büyük çaplı organizasyonlar düzenliyoruz.
Önümüzdeki dönemlerde ise tüm ülkelerde doğru mesajı verebilmek adına çeşitli kampanyalar düzenlemeyi düşünüyoruz. Bu kampanyalar kapsamında ülkelere göre yerelleştirilecek çalışmalar ile enerji, otomotiv gibi farklı sektörlere yönelik oluşturulan hayatlarını kolaylaştıracak, iş akışlarını rahatlatacak, dolayısı ile karlılıklarını artıracak çözümlerimizi tanıtan kampanyalar oluşturacağız. Bunun yanı sıra reklam çalışmalarımız devam ediyor.
Kaç kişilik bir ekibi yöneteceksiniz? Ekibinizin yapısından söz eder misiniz?
HP, yapısı itibari ile çok büyük takımlar halinde çalışan bir firma. Benim de şu an farklı ülkelerden bir çok çalışma arkadaşım var. Bütün stratejilerin benim tarafımdan iletildiği ülke iletişim sorumlularının yanı sıra iç ve dış internet sitemizin hazırlanması konusunda bana yardımcı olan bir Polonyalı ve iç yazışmalar konusunda yardımcı olan Avusturyalı iki çalışma arkadaşım var.
Bunun dışında doğrudan HP’nin faaliyet alanı dışında kalan konular için dış kaynak kullanımına başvuruyoruz. Bu açıdan Türkiye’de çalıştığımız çeşitli acenteler olduğu gibi, Avusturya’da ve Almanya’da birer organizasyon firması mevcut.
HP reklamlarının tüm ülkelerde standardizasyonunu sağlamak için tek bir reklam ajansı ve bu ajansın tüm ülkelerde birer ofisi bulunuyor. Bu ofisler arasındaki koordinasyonu sağlama görevi de yine bana ait. Dolayısı ile çok büyük bir ekip çalışması söz konusu. Tek bir amaca yönelik, büyük bir koordinasyon içerinde belli bir strateji doğrultusunda çalıştığımız bir çok insan var.
İnsan Kaynakları profesyonellerinin üzerinde durduğu en önemli konulardan birini de organizasyondaki çalışanların “kariyer planlamasını” yapmak oluşturuyor. Sizin böyle bir kariyer haritanız var mıydı?
Benim kariyerimle ilgili en büyük amacım almış olduğum eğitimi iletişim becerilerim ile değerlendirebileceğim bir iş ortamım olmasıydı. Tabii ki şu ana kadar yapmış olduğum görevlerin her birinde yöneticim ile belirlenmiş olduğum bir kariyer planım söz konusuydu. Ama ben hiçbir zaman kendime çok büyük hedefler koymak istemedim. Vizyonumu her zaman geniş tutmaya ve kendimi kısıtlamamaya gayret ettim. Daha yaratıcı ve birikimlerimi yansıtabileceğim bir kariyer yaşantım olsun istedim bugüne kadar… Dolayısı ile önüme çıkan fırsatları kendi kişilik özelliklerim ile değerlendirerek en doğruya yönelmeye çalıştım. Bu açıdan da doğru yaptığımı düşünüyorum.
Her zaman kurumumu ve kendimi geliştirmek için doğru adımları atmaya gayret ettim. Şimdiye kadar yurt içi ve yurt dışında çeşitli iletişim seminerlerine katıldım, dil eğitimleri aldım, bununla beraber çeşitli pazarlama ve satış eğitimleri aldım. Çalıştığım kurumun bana verdiği eğitim fırsatlarından yararlandığım gibi kendi çabalarım ile de gelişimime katkı sağladım. Daha başarılı olmak için neler yapabileceğimi her zaman araştıran bir kişi oldum.
Yeni göreviniz Türkiye dışında yaşamayı gerektirecek mi?
Hayır gerektirmiyor. Uluslararası firmalarda çalışan bir çok kişinin de bildiği gibi bu gibi görevler biraz daha sanal bir çalışma ortamı üzerinden yürütülüyor. Çünkü her proje için HP içerisindeki çeşitli gruplarla bir araya gelmek her zaman mümkün olamıyor. Tabii ki zaman zaman ayın iki haftasında yurt dışında bulunmam gerekebiliyor.
Doğru bir planlama ve stratejik konuların doğru aktarılması sonucunda başka bir ülkeye taşınmak ya da sürekli seyahat etmek gibi zorunlulukları ortadan kaldırmak mümkün. Dolayısıyla Türkiye’de yaşamaya devam edip her yere ulaşmaya çalışacağım.
Kadın profesyoneller arasında en çok konuşulan konulardan biri de “kariyer-özel yaşam dengesi”ni korumak… Siz bu dengeyi nasıl kuruyor, neler yapıyorsunuz?
Bu konuda bayanlar için erkeklere göre daha farklı bir durumun söz konusu olduğuna ben de katılıyorum. Her türlü işin kendine özgü bir temposu ve zorlukları var. Özellikle iş hayatına yeni atılacak arkadaşlarıma kendilerini mümkün olduğunca iş hayatının getireceği tempoya hazırlamalarını tavsiye ediyorum. Çünkü işe başlamadan önce özel hayatınızı dengeye koyamazsanız işin temposu içerinde bunu sağlamak çok daha zor hale geliyor. Hatta işe yeni başlayanların bazı çalışanların özel hayatlarından çok fazla feragat ettiğine şahit oluyoruz.
Ben belli bir sosyal birikime sahip olduktan sonra iş hayatına atıldım. Eğitimimi tamamladıktan sonra kendime bir dönem izin verdim, hiç çalışmadım. Sosyal yaşama her zaman çok büyük bir önem verdim.
Bugüne gelirsek… Şu anda yurt dışında olduğum dönemler haricinde akşamları ve hafta sonlarımı mümkün olduğu kadar ailem ve arkadaşlarım ile geçirmeye çalışıyorum. Olan biteni takip ediyor, sanatsal ve sportif aktivitelere katılıyor, yemekler organize ediyorum. Aslına bakarsanız iş hayatımda yaptığım organizasyonları özel hayatımda devam ettiriyorum bir bakıma… Hiçbir zaman sadece işine odaklanan bir insan olmadım; zaten bunun çok da sağlıklı bir şey olmadığını düşünüyorum.