“Bir ekibin başarısı için özgürlük şart… Bu müzikte de böyle, iş yaşamında da…”
Müzikteki başarılarınıza geçmeden önce dilerseniz sizi daha yakından tanıyalım. Müzisyen bir aileden geliyorsunuz ve müzik piyasasına çocuk denecek yaşta girdiniz… Peki, ya sonrası?
Aslında ben müziğin içine doğdum ve müzik zamanla benim hayatımın anlamı haline geldi. Belki de benim yerimde kim olsaydı başarılı bir müzisyen olurdu. Bu, kulağa biraz kendi yeteneğimi hiçe saymak gibi gelse de başarımda ailemin rolünü vurgulamak açısından belirtmek durumundayım. Ailemdeki hemen hemen herkes mutlaka üflemeli bir enstrüman çalıyor. Kendi çaplarında iyi denilebilecek müzisyenler… Böyle bir ailede doğup iyi müzik yapmamak biraz garip olurdu herhalde.
Aileniz sahip olduğunuz bu yeteneğin ne zaman farkına vardı?
“Bu çocuğun geleceği çok parlak” lafını küçükken çok fazla duymuştum. Bu sözü duymak o yıllarda çok hoşuma giderdi ama bir taraftan da korkuturdu beni... İnsanları hayal kırıklığına uğratmaktan ürkerdim. Fakat şimdi geri dönüp baktığımda çocukluğumdan beri hiçbir zaman yerimde saymadığımı görüyorum. Evet, belki insan geçmişte yaptığı işleri zamanla beğenmemeye başlıyor. Fakat geçmişte yaptığım hataların tümü, ileride iyi şeyler yapacağımın da birer sinyali aynı zamanda…
Etnik caz grubu Laço Tayfa projesinin de mimarı olduğunuzu biliyoruz. Nasıl oluştu Laço Tayfa grubu?
Laço Tayfa ile hikayemiz New Yorklu ünlü caz grubu Brooklyn Funk Essentials’ın Türkiye’ye gelmesiyle start alıyor. O yıllarda ülkemizde bir konser veren Brooklyn Funk Essentials’ın çaldığı bir Türkçe parça o kadar beğenildi ki bunun sonucunda bir Türk grubu ile ortak çalışma yapma fikri ortaya çıktı. Bu talep bana geldiğinde askerdeydim ve Laço Tayfa’yı telefonla kurdum aslında...
Grup, ilk kurulduğunda on iki kişiden oluşuyordu. Brooklyn Funk Essentials albümü ve arkasından gelen konserler ile Laço Tayfa’nın adı giderek duyuldu. Zamanla insanlar Laço Tayfa’nın solo albümünü dinlemek istediler. Laço Tayfa’nın ilk ekibinden iki kişi ve sekiz yeni arkadaşımız ile grubu tekrar oluşturduk ve 2000 yılında piyasaya çıkan “Hüsnü Şenlendirici ve Bergama Gaydası” ve ardından “Hicaz Dolap” albümlerini yaptık. Bu arada plak şirketi Doublemoon’un da isteği üzerine solo albümüm üzerinde çalışmaya başladım. “Hüsn-ü Klarnet” albümüm de 2005 yılında yayımlandı.
Önümüzdeki dönemlerde Laço Tayfa’yla beraber çalışmalar yapacak mısınız? Yoksa bundan böyle çalışmalarınıza ayrı ayrı mı devam edeceksiniz?
Laço Tayfa’nın şimdiye kadar yaptığı albümlere bakarsanız klarnet sololarının ve klarnet-bas-davul üçlemesinin ağırlıklı olduğunu görürsünüz. Dolayısı ile Laço Tayfanın bir üyesinin bile eksik olması durumunda devam etmemesi lazım. Çünkü çok uyumlu bir sekizli. Aramızda hiçbir problem yok. Laço Tayfa da şu sıralar repertuar topluyor. Laço Tayfa ile beraber yeni albümümüz Mayıs ayında piyasada olacak. Aradan zaman geçtiği için insanlar grubun dağıldığını düşünebilirler. Laço Tayfa farklı benim solo çalışmalarım çok farklı. Her ikisi de benim projem fakat Laço Tayfa tüm gruba mal oldu.
Laço Tayfa da sizin projeniz ve oldukça başarılı oldu. Fakat o zaman Hüsnü Şenlendirici ismi bu kadar öne çıkmamıştı. Son zamanlarda yaşadığınız çıkışın sebebini neye bağlıyorsunuz? Doğrudan solo albümle ilgisi var diyebilir miyiz? Yoksa doğru zamanı mı beklediniz?
Bence her şeyin bir ön hazırlığı olmalıdır. Piyasaya baktığınızda hiçbir ön hazırlığı olmadan bir şarkıyla ortaya çıkanlar aynı hızla kayboluyorlar. Evet belki benim ön hazırlığım çok uzun sürdü. 14 yaşında Okay Temiz ile ciddi anlamda bu işe başladığımdan beri solo albüm için hazırlanıyorum. Bugün yirmi dokuz yaşındayım ve yirmi dört yıldır klarnet çalıyorum. Bana göre “Hüsn-ü Klarnet” albümü bu yirmi dört yılın birikimidir. Albümün bu kadar ilgi görmesini ise müzikal anlamda Türkiye’de yaşanan boşluğa bağlayabiliriz. Popüler piyasanın getirdiği tek düze müzikleri dinlemekten halk sıkılmışken Hüsn-ü Klarnet albümü yeni bir soluk getirdi. Çok fazla emek verilen bir işti bu albüm. Bunun yanı sıra klarnetin Türk halkı tarafından sevilen bir enstrüman olması da albümün öne çıkmasında bir avantaj oldu diyebilirim.
Zaman zaman internete girip albüm hakkında yapılan yorumları inceliyorum. Albüm hakkında yapılan kötü yorumlar neredeyse yok denecek kadar az. İnsanların şarkılarıyla ve sesleriyle yapamadıkları bir şeyi klarnetle yapabilmek tabii ki çok gurur verici.
Yaptığınız müziği siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Ben sadece kendim için müzik yapıyorum; yani müziğimle kendimi tatmin ediyorum. Yaptığım müziği önce kendim beğenmem lazım. Bir müzisyen önce başkaları için müzik yapmaya başladığında olayın “aşkı” kayboluyor sanki. “Sizin tarzınız ne?” diye sorulduğunda “Kendi tatmin olduğum tarz” diyorum o yüzden.
Biraz da 2006 yılında ilişkin projeleriniz hakkında konuşalım dilerseniz…
Ben geleceğe yönelik çok fazla plan yapmayan bir insanım. Bir şeyler için hiçbir zaman çok fazla hırs yapmadım. Ben sadece sanatımı geliştirmek için çaba sarf ettim. Örneğin Hüsn-ü Klarnet albümü bu kadar sevildikten sonra benim bundan sonra yapacağım albümün bundan iki kat daha iyi olması gerekiyor. O yüzden şu anda yeni albümde neler yapmam gerektiği hakkında düşünüyorum. Kısa vadede önümüzde Laço Tayfa albümü ve yaz aylarında Hüsn-ü Klarnet albümünün konserleri var.
Biraz da farklı bir pencereye yönelelim isterseniz. Örneğin, iş dünyasında çalışanlar arasında uyumu sağlamak aslında bir orkestradaki uyumu sağlamakla birbirine çok benziyor. Size göre bir ekip çalışmasında başarıyı getiren anahtar faktör nedir?
Dilerseniz sorunuzun yanıtını müzik ile ilişkilendirerek vereyim. Türkiye’de bir ekibi bir araya getirmek gerçekten zor bir iş. İnsanların birlikte çalışmasını sağlayarak, o ekipten başarı sağlayabilmek için sanırım onları önce özgür bırakmak gerekiyor. Müzik dünyasında da bu aynen böyledir, iş dünyasında da... Eğer bir müzisyeni serbest bırakırsanız kendilerini bulabilir. Bir de işini aşkla yapan insanlar bir araya geldiğinde ortaya bir problem çıkması imkansız gibi görünüyor.
“Müzik yaparak geçirdiğim yirmi beş yıl, aslında bu günlerin ön hazırlığıydı”
Hüsnü Şenlendirici müzik ile gerçekten çocuk denecek yaşta tanışır. Beş yaşında trompet çalmaya başlayan sanatçı on iki yaşına kadar Anadolu’nın çeşitli kültürleri ile müzikal yolculuğa çıkar. Şenlendirici, 1988 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitim Bölümü’ne girer ve dört yıl sonra ayrılır. Vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz’in o yıllardaki “Magnetic Band” grubu ile çalmaya başlayan sanatçı bu sayede yüzlerce festivalde Türkiye’ti temsil eder. Aynı zamanda babası Ergun Şenlendirici’nin altı kişilik grubu Laço ile de pek çok çalışmaya imza atan Şenlendirici’nin müzikal yaşamı her geçen gün biraz daha zenginleşir. 1996 yılında New York’lu ünlü acid jazz topluluğu Brooklyn Funk Essentials ile ortak bir albüm hazırlamak üzere bir araya gelirler ve bugünün Laço Tayfa’sı da kurulmuş olur. Laço Tayfa ve Brooklyn Funk Essentials ortaklığından doğan “In the Buzzbag” albümü büyük ilgi görür ve Laço Tayfa bundan sonra çalışmalarına kendi başına devam eder. İlk solo albümü olan Bergama Gaydası’nı ise 2000 yılında çıkaran Şenlendirici tüm bunların yanı sıra “Hüsnü Şenlendirici ve Saz Arkadaşları” adıyla bir grup daha kurar ve bu grupla da çeşitli konserler verir. Sanatçı Laço Tayfa ile 2002 yılında piyasaya çıkardığı albümünün ardından şu günlerde Eylül ayı başında çıkardığı Hüsn-ü Klarnet albümünün heyecanını yaşıyor.