“İstifa Ediyorum...”


Düşünceye ve fikir üretmeye iyi gözle bakılmayan toplumumuzda konuşmaya, okumaya ve nihayet yazmaya yeterince destek verilmediği için, “yazı dünyamızın tomurcukları” da gönlümüzden geçen ve olması gereken yerden çok uzaklarda açmakta dır. Bunun doğal bir uzantısı olarak, “istifa mektup ları” da kendi içinde derlenebilecek özel bir yazın türü olarak olgunlaşmamıştır. (Ben, akademik boyu tu olan bir araştırmanın, bizi çok özgün ve yararlı sonuçlara götüreceği düşüncesindeyim...). “Yadır gatıcı” bulunması ihtimaline rağmen, dikkate alın masında yarar gördüğüm bir “istifa mektubu”nu, “kıssadan hisse” misali paylaşmak istiyorum. Altına “yazarı bilinmiyor...” diye not düşebilirsiniz.

“...Sayın Tarık bin Ziyyad,

Benden sonra tufan demeye içim elvermiyor... Orga nizasyonel altyapı hatalarını gidermek için çok çaba harcadığınız doğru. Ama tavır ve yaklaşım yanlışlıklarından kaynaklanan yönetim boşluğunu hep gözardı ettiniz. Kararsız ve yavaş davranışla rınız, isabetsiz tercihlerde ısrar ettiğiniz halde, doğruya dokunacağımız sırada yaptığınız ani geri dönüşler, bizleri öncelikle iletişimin düğümlenme sinden başlayan bir kısırdöngüye itti. Her kademe deki personelin giderek daha çok yaşamaya başla dığı bu yetersizliği farkettiğinizde ise, boşluğu giderebilmek için merkezileşme eğilimini arttırdı nız. Daha mı iyi oldu? Elbette hayır! Yukarıdan aşağıya doğru bütün yöneticilerin ayrıntıda boğul masına sebep oldunuz. Õstler astlarının işlerini yapmaya başladığı için, kendilerinden beklenen katkılar, çözümsüzlüğün labirentlerinde daha büyük bir hızla kaybolmaya başladı. Herkesten aynı tepkiyi vermesini beklediniz; bu insanın doğası na aykırıydı. Özellikle orta kademe yöneticileri, otorite sağlamak ve kendini kabul ettirmek ama cıyla baskı ve kuralsızlığa başvurdular. Sayenizde görev, yetki ve sorumluluk hiyerarşisi neredeyse bütünüyle iflas etti. Artık her ast, birden çok üstten talimat alıyor ve birden çok kişi tarafından denetleniyor. Görev ve yetki karmaşası, örgütsel bir çatışmaya dönüşmek üzere. Verimlilik ve güven kaybı önlenemiyor... Ne ben, ne de bu organizas yon yapılanları haketmemiştik.

Beni bu beraberlikten affediniz...”

Sıradan ifadelerle, olağan cümleler kullanarak “kısaca” ve adet yerini bulsun diye yazılmamalı istifa mektupları. Varsa, kırgınlıklar bile son bir “hizmet” duygusuna mağlup olmalıdır. Belki de tesadüflerin rüzgarı ile, yöneticilik hayatım boyunca bir hayli “sıradışı” mektup geldi geçti elimden. Zaman zaman çok keyifli satırlar da, benim kale mimden çıktı. İşin aslına bakarsanız, testi kırılmadan “paylaşılacak” doğrular, yöneticiler için daha büyük armağandır. Paketi, misafir gitmeden açmalısınız...

Nihat Demirkol
nihatdemirkol@prometheus.com.tr

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)