Aslan Saranga
Aslan Saranga’yı tanıyabilir miyiz? Geçmişten bugüne kariyer gelişiminiz hakkında bilgi verir misiniz?
İngiliz Lisesi’ni bitirdim. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’n de okudum. 1991 yılında mezun olduktan sonra finans üzerine master yaptım. O zamanlar hedefim finans sektöründe çalışmaktı. Ancak planlarım gerçekleşmedi.
İlk olarak Meditrade ismindeki yabancı bir şirkette çok genç yaşta tamamen yabancı ortakların temsilcisi olarak çalışmaya başladım. Aldığım sorumluluklar dahilinde 2 yıllık bir dönemde Türki ye’de 5 tane lithotripter (böbrek taşı kırma) merkezi, 2 tane de dializ merkezi kurduk. O yıllarda ilk defa Türkiye’ye böbrek taşlarının kırılması için kullanılan makinaları getirdik. Bu deneyimden sonra Ovalar firmasında çalış maya başladım. Burada da Uluslararası Mal Alım Satım Bölümü’nde çalıştım. Böylelikle yeni bir sektöre geçmiş oldum. Kişilik olarak da çalıştığım şirketlerde farklı neler yapabilirim diyerek yeni projeler üzerinde çalışmayı seviyorum. Oturmuş bir organizasyona sahip, büyük bir şirket olan Ovalar firmasında 2 büyük ve yeni proje gerçekleştirdim. Daha sonra belki de biraz rastlantı sonucunda Domino’s Pizza ile tanıştım. Domino’s Pizza’nın Türkiye’de yer alabilmesi için Ovalar firmasıyla gerçekleşti rilen ortaklık sonucunda 1996 yılında Domino’s Pizza’yı kurmuş olduk. Ovalar firmasının temsilciliğini yaparken 1996 yılında ger çekleşen bu kuruluş ile Domino’s Pizza’nın Genel Müdürlüğüne geti rilmiş oldum.
Özel yaşamında ve iş yaşamında Aslan Saranga’nın önem verdiği değerler...
İş hayatım çok yoğun olduğu için, özel hayatımda da ailem ön plana çıkıyor. Dolayısıyla tüm boş vakitlerimi onlarla beraber geçirmeye çalışıyorum.
İş ortamının her zaman neşeli ve cezbedici olmasına özen gösteririm. Çalışanlarımın iyi bir iş ortamında, işlerini severek yapmaları benim için çok önemli. şu an Domino’s Pizza’nın her kademesinde çalışan 250 kişi var. Dolayısıyla tüm çalışanlarla bir şekilde kontakt kurmaya çalışıyorum. Yaş olarak genç olduğum için çalışanlarla saygıyla bera ber samimiyeti de kurabiliyorum. Böylelikle iş hayatımda ahenk, uyum ve takım çalış masının önemi de ön plana çıkmış oluyor.
İş hayatım tüm hayatımın % 90’ını kapsadığı için çalışırken benim ve iş arkadaşlarımın zevk ve mutluluk alması lazım. Ancak benim mutlu olabilmem, öncelikle çalışanlarımın mutlu olmasın dan geçiyor.
Günümüzde ve gelecekte yönetici olmak neleri gerektiriyor?
Üniversitede okurken kendimi iş ile ilgili bazı konularda biraz dar kalıplarda yetiştirdiğimi düşünüyorum. Oysa işletme sektöründe insanla rın olaylara ve olasılıklara çok açık olması gerektiğini daha sonra anladım. Dolayısıyla her işletmecinin yer aldığı sektörde, sektör ile ilgili gerekli olan tüm bilgileri edindikten sonra yönetimsel bir düşünce tarzına sahip olması gerektiğini düşü nüyor ve günümüzde yöneticilerin çok açık fikirli ve çok yönlü olması gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca her zaman yapılan işin bazı evreleri oldu ğunu düşündüğümden, yöneticilerin bile sürekli olarak eğitilmeleri gerektiği fikrine sahibim. Çünkü her evrede şirketin farklı ihtiyaçları ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla gerek kişinin kendi kendi ne gerekse dışarıdan sağladığı destek ile eğitim alması gerektiğini düşünüyorum.
İş yaşamındaki rekabet ortamında “insan” faktörünü nasıl avantaja dönüştürüyorsunuz? Rekabet etmenin en önemli koşulu eğitim ve doğru insan. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ovalar firmasındaki çalışmalarım esnasında çok büyük bir ortamda, cirosal anlamda çok büyük işler yapıyordum. Ancak tüm bunları da tek başı ma gerçekleştiriyordum. Beni Domino’s Pizza’da çalışmaya iten en büyük motivasyon, insan faktö rüydü. Bu kadar çok çalışanın bulunduğu bir organizasyonu kurmak heyecen verici, motive eden, aynı zamanda da yorucu bir çalışmaydı. Çünkü Domino’s Pizza’nın mal varlığını insan oluşturur. Dolayısıyla Domino’s Pizza’nın önem verdiği kavramların başında da eğitim faktörü gelir. şu an her işe alınanı olabilecek en son ola naklarla eğitmeye çalıştığımız bir eğitim merke zine sahibiz. “Ne kadar çok pizza satarsan, o kadar çok eğlenirsin” sloganını benimsemiş, takım ruhuna sahip çok genç çalışanlarla yolumuza devam ediyoruz. Çok genç bir ekiple çalışmanın avantaj ve dezavantajlarını biliyoruz. Ancak dezavantajları iyi kullanmaya çalışarak avantaja dönüştürebildiğimizi düşünüyorum.
Farklı bir sektörde ve dünya çapında başarılı bir şirkette genel müdürlük yapıyorsunuz. Bu duygudan ve bu görevin size yaşat tıklarından bahsedebilir misiniz?
Domino’s Pizza’da Genel Müdürlük görevine 26 yaşında geldim. Dolayısıyla bu, benim için mutluluk ve gurur verici bir olaydı. Ancak tüm bunların yanı sıra zaman zaman zorluklarla da mücadele etmek durumunda kaldım. Geldiğimiz noktada yaşadıklarımıza baktığımda tüm başarılarımızı ekibimizle beraber elde etmiş olmamız, sahip olduğumuz heyecanımızın ve motivasyonumuzun artarak devam etmesine sebep oluyor.
Geldiğiniz noktada geleceğinizi nasıl görüyorsunuz? Özel ve iş hayatınızdaki hedefleriniz nelerdir?
Şu an görevim çerçevesinde sahip olduğum hedefim Domino’s Pizza ağını tüm Türkiye çapına yaymaktır. Kendim açısından yeni projeler içinde yer almak her zaman keyif verici olacak. Her geçen gün kendimi geliştirmek, kendimi geliştirebilmek için de eğitimler alabileceğim ortamlar yaratmayı seviyorum. Bu açıdan özellikle gezmekten, yeni yerler ve insanlar görmekten hoşlanıyorum. Çünkü gezip görmenin eğlencesinin yanı sıra insanı geliştirdiğine ve belli bir seviyeye getirdi ğine inanıyorum.