İnsan Kaynakları Yönetimi ve Halkla İlişkiler
Bütün dünyanın küresel bir pazara dönüştüğü çağımızda, sadece teknoloji, ar – ge ve modern pazarlama yöntemlerine yatırım yapmakla yetinen yöneticiler ise, maalesef çoğu kez aradıklarını bulamamaktadırlar. Geleneksel başarı kaynakları olan ürün ve süreç teknolojileri, korumacı piyasalar, mali kaynaklara ulaşabilme ve ölçek ekonomisi hala rekabette üstünlüğü sağlayabilmektedir ama eskisi kadar da etkili olduğu söylenemez. Çünkü bunlardan herbiri rakip firmalar tarafından satın alınabilmekte veya taklit edilebilmektedir. Rekabette başarı kriteri olarak sözkonusu kaynakların eskiye göre güç kaybediyor olması ise, insan kaynaklarının ve onları yönetme biçiminin giderek daha da önemli olmasına neden olacaktır.
Örgütün kurmay boyutunda bulunan ve direkt üst yönetimle çalışması gereken insan kaynakları yönetiminin iki temel hedefi vardır.
• İnsan kaynaklarının organizasyonun hedefleri doğrultusunda en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak,
• İşgörenlerin ihtiyaçlarının karşılanmasını ve mesleki bakımdan gelişmelerini sağlamak (1) Örgütsel amaç ve hedeflere kişilerin çabası ile varılacağından, organizasyonun ne kadar üretken ve verimli olacağı çalışanların verimine bağlıdır. Bu bağlamda verimlilik, insan kaynaklarının etkin ve rasyonel kullanılmasıyla doğru orantılıdır. Geniş anlamda insan kaynakları yönetimi kavramı, insan kaynakları yöneticisine tüm organizasyona önerilerde bulunma sorumluluğu verir. Her kademedeki yöneticiye, insanlarla ilgili sorunların çözümü için yardımcı olan insan kaynakları yöneticisi emek gücüyle ilgili sorunları en aza indirgemeli ve böylece örgütsel verimliliğe katkıda bulunmalıdır. Bir organizasyondaki insan kaynakları yönetiminin etkinliği, tüm organizasyonun verimliliğine yaptığı katkıyla ölçülebilir.
Amerika’da yapılan araştırmalar, en iyi ve başarılı firmaların ortak özelliklerinin hepsinin insan kaynakları ile ilgili olduğunu göstermektedir.
Bu tür firmaların öncelikle üzerinde durdukları şey teknoloji, ürün ya da ekonomik kaygılar değil, insanların nitelikleridir; insanların birarada neden ve nasıl daha iyi çalışacaklarıdır. Bu firmaların kurum kültürlerine bakıldığında hep insana saygı duymak, bireysel inisiyatif ve gelişimi teşvik etmek, yaratıcılığı özendirmek, çalışkanlık ve kişisel verim, beceriye dayalı fırsatlar ve insanları hiçbir şeye zorlamamak gibi bir takım temel etik değerlere rastlanmaktadır. Şüphesiz ki; insan kaynaklarının örgütsel hedefler doğrultusunda en verimli ve rasyonel şekilde kullanılmasında, çalışanların ihtiyaçlarının giderilerek mesleki gelişimlerinin sağlanmasında halkla ilişkiler yöneticilerine de önemli görevler düşmektedir. Bir üst yönetim fonksiyonu olan halkla ilişkiler, işletme ve onun grupları arasında karşılıklı anlayış, işbirliği, güvenin sağlanması ve örgütsel amaçların başarılması amacıyla işletme içindeki ve dışındaki tüm planlı iletişim çabalarını ifade etmektedir. Halkla ilişkiler yöneticileri, firmanın dış çevresiyle olan iletişiminden sorumlu olduğu kadar, personelle iletişim ve ilişkilerden de sorumludur. Bu açıdan bakıldığında, halkla ilişkiler uzmanları için örgütün dış hedef kitlesi kadar, iç hedef kitlesi yani çalışanları da önemli bir hedef kitledir. Dolayısıyla insan kaynakları yönetimi ile halkla ilişkiler yönetiminin dirsek dirseğe çalışan iki departman olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım olacaktır. Günümüz modern yönetim anlayışının doğal bir sonucu olan insan kaynakları yönetimi çerçevesinde, halkla ilişkiler uzmanlarının sorumluluğu, planlanmış aktivitelerle çift yönlü bir iletişim süreci başlatarak, tatmin düzeyi yüksek personel ilişkilerini bir güven ortamı içinde geliştirmektir.
Bu bağlamda örgüte yeni katılanları örgütle tanıştırmak, firmanın kurum kültürünü ve etik temel değerlerini bir oryantasyon süreci içinde vererek yeni bireylerin örgütsel sosyalizasyonlarını sağlamak ve dolayısıyla yöneticilerle, diğer çalışanlarla bütünleşmelerine katkıda bulunmak, tüm çalışanların kişisel gelişimlerini sağlayacak eğitim programlarının düzenlenmesini sağlamak, kişisel ve psikolojik ihtiyaçlardan yola çıkarak çalışanların motivasyonu artırıcı faaliyetler düzenlemek, tüm bunlar neticesinde de tek bir çatı altında toplanmış bu insan topluluğunu kendilerinden beklenilen örgütsel davranışa yöneltmek halkla ilişkiler yöneticilerinin birincil sorumluluklarındandır.
Halkla ilişkiler yöneticilerinin önemli bir sorumluluğu olan personel iletişiminin temel amacı, örgütsel başarı veya başarısızlığa büyük etkisi olan yönetim ve çalışanlar arasında karşılıklı yarar esasına dayanan bir ilişki tipini belirlemek, yerleştirmek, devam ettirmek ve bu süreç içinde kurum kültürünü en etkin şekilde çalışanlara benimseterek örgütsel verimliliğe katkıda bulunmaktır. Rekabette üstünlüğü hedefleyen günümüz yöneticileri, tüm dünya her geçen gün yeni bir gelişmeye ve değişime sahne olurken iş dünyasının da hızla değiştiğini ve ülkemizin de bu değişim rüzgarlarından etkilendiğini unutmamalıdır. Çalışma yaşamında değişimin hızını yakalamak, çağa ayak uydurmak ise büyük bir çabayı beraberinde getirmektedir. Artık yönetim faaliyetlerinin bütün alanlarında yalnızca kalite söz sahibidir. Kalite çağı ise, kaliteli mal ve hizmet üretimi için öncelikle kaliteli işgücünü gerektirmektedir. Bu açıdan bakıldığında insan kaynakları günümüz organizasyonlarının sahip olduğu en değerli hazinedir.
İnsan ögesinde kaliteyi yakalamak ve insan kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak örgütsel amaçları gerçekleştirmek ve iş yaşamında etkin bir rol oynayabilmek ise, herşeyden önce günümüz yöneticilerinin, özellikle de insan kaynakları ve halkla ilişkiler yöneticilerinin en yeni bilgi, beceri ve yeteneklerle donanmış olmasına bağlıdır. Gümrük Birliği sürecinde olan ve giderek dış pazarlara açılan ülkemizde faaliyet gösteren firmalar, önümüzdeki yıllarda küresel rekabetin etkisini daha da yakından hissederek, geleneksel rekabet koşullarını bir kenara bırakmak, yönetim süreç ve uygulamalarını yeniden değerlendirmek durumunda kalacaktır.
Çünkü artık rekabette üstünlüğün sırrı ne teknolojik gelişmelerde ne de maliyeti düşürme tekniklerinde yatmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda, birçok firma insan kaynakları kavramının çalışanların üretkenliği ve sonuç olarak bütün organizasyonun verimliliği üzerindeki etkisini kabul edereken değerli öz varlığı olan insana dönecektir. Bu noktada da gerek insan kaynakları yönetimine ve uygulamalarına, gerekse de halkla ilişkiler yöneticilerine gereken önem verilmeye başlanacaktır.
Hazırlayan: Z. Beril AKINCI
Ege Üniversitesi – İletişim Fakültesi
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Arş. Gör.
Kaynak: (1) Margaret Palmer, Kenneth T. Winters, İnsan Kaynakları, Çev: Doğan Şahiner, Kişisel Gelişim Yönetim Dizisi, Rota Yayın Yapım Tanıtım, 1993, s.25