İnsan ile makineyi barıştıracak tek güç; İK!
İK’ya artık yeni bir görev yüklendi: “İnsan yaratıcılığı ve makine verimliliği arasındaki mükemmel uyumu bulmak”!
İK profesyonelleri olarak giriş seviyesinde veya orta seviye mühendisler, teknik yöneticiler ve veri analistleri ararken hangi özellikleri yazıyorsunuz iş ilanlarına? Yetenekleri bulmaya çalışırken hangi becerileri veya teknik bilgileri arıyorsunuz, bugünün teknolojisini mi yoksa yarının teknolojisini mi baz alıyorsunuz?
Düşünün şirketiniz yapay zekâ odaklı bir iş dünyasına uyum sağlamaya çalışmak için henüz tam olarak “var olmayan, tahmin edilmesi güç ama yüksek talep gören beceriler”e sahip çalışanlar istiyor sizden… Özellikle bilişim sektöründeki yetenek kıtlığının ve beyin göçünün zirvede olduğu bir dönemde… İşe alımda veya yetenek yönetiminde yapay zekayı kullanmak aslında bu yetenek kıtlığına da bir çözüm olabilir.
İK’nın artık yapay zekanın nasıl çalıştığını anlayan ve onu şirketin strateji, süreç ve sistemlerine teknik düzeyde entegre etmeye yardımcı olacak becerilere sahip çalışanlar yaratması gerekiyor. Bunu yaparken de mevcut yetenek stratejinizi yeniden gözden geçirmelisiniz.
Özellikle ChatGPT gibi üretici yapay zekâ, İK’da da radikal dönüşümün bir sonraki dalgası olacak gibi duruyor. Yapay zekâ her ne kadar moda bir kelime dursa da şirketlerin iş yapma şekli üzerinde derin bir etki yaratacak. İK liderleri için buradaki kritik soru, yapay zekanın şirketlerinin insan kaynağını etkileyip etkilemeyeceği değil, ne zaman ve nasıl etkileyeceğidir. Burada çözümün önemli bir parçası, eğitim ve beceri geliştirme yoluyla mevcut çalışanlarınıza teknolojik eğitim yatırımı yapmaktır.
Mevcut çalışanlarınız zaten ürünlerinizi, şirket kültürünüzü ve süreçlerinizi biliyor. Önemli olan, yetenek hattınızı güçlendirecek ve çalışanlarınıza gelecekte başarılı olmak için ihtiyaç duydukları esnek becerileri kazandırmaktır. Bunu yaparken, hiyerarşik veya demografik bir ayrım yapmadan şirketin her hücresine yapay zekâ ile çalışabilme becerilerini yerleştirmelisiniz. Çünkü görünen o ki; yaratıcı yapay zekâ araçları insan kaynağıyla birlikte kullanıldığında çalışan daha güçlü hale gelir, yeteneklerini artırır ve işini daha hızlı ve daha iyi yapar.
İşin özü; gelişen yapay zekâ teknolojilerini tüm insan kaynağına entegre eden ve bunlarla çalışma konusunda stratejik bir yaklaşım benimseyen şirketler bu devrimden en iyi şekilde yararlanan organizasyonlar olacak.
İyi okumalar,
Gülcan Çağlar Çalışkan
Genel Yayın Yönetmeni