Güçlü İnsan, Güçlü Şirket
Yeni arayışlar yeni yönetim modelleri örgüt üyelerinin daha fazla güçlerini ortaya koyma ve sinerji arayışlarından başka birşey değildir. Çoğunlukla uzaktan sorun yokmuş gibi görünmesine rağmen örgüt üyelerinin performanslarını engelleyen ya da düzenleyen informal yapıların çoğu zaman örgüt felsefesinden öteye gittiği herkesçe bilinmektedir. Yönetim grupları her ne kadar bireysel performansı geliştirmede çeşitli teknikler deneseler de bazı noktalarda bireysel performansları unutup, yönetim modelleri içerisinde kaybolmaktadırlar.
Performansı bireysel ya da grup olarak bireyin sahip olduğu yetenek ve becerilerin uygun zihinsel teknolojiler kullanarak sonuca gitmek için harcadıkları çaba ve gösterdikleri uyumun sonucu olarak ifade edebiliriz.
Performansı oluşturan üç temel öğe ise, teknik (eğitim, tecrübe), kondüsyon (kişinin fiziksel kapasitesi) ve zihinsel (kişinin zihinsel kapasitesi) unsurlardır.
Teknik Performans: İyi bir eğitim başarı için kaçınılmazdır ama her eğitim alan başarılı olacak diye birşey yoktur. Yale Üniversitesi'nde 1953'de yapılan ve 20 yıl süren bir araştırmada mezunların ancak %3'ü istedikleri başarıları elde ederken, %97’lik büyük bir çoğunluk ise ancak orta ya da daha düşük bir yaşam standartına ulaşmışlardır. O halde eğitim önemli olmakla birlikte yaşamın geri kalan dönemi de özel bir durum taşımaktadır.
Kondüsyon: Kapasite kişinin kendisini nasıl gördüğü ya da nasıl biri olmaya şartlandırıldığıdır. Kişinin fiziksel yapısı, geliştirilmiş ya da geliştirilecek yapısı o kişinin kondisyonunu belirler. Kişinin fiziksel yapısı ortaya koyduğu performansta önemli rol oynar. Fakat yine de teknik kapasite gibi kondüsyon da iyi bir performans sergilemede önemli, değişebilir özellik göstermektedir.
Zihinsel Performans: Kişinin gerçek gücüne ulaşması için bir dizi becerilerin sonunda ulaşılan durum ve olgudur. Zihinsel performans, bireysel gelişmede son duraktır. Kişilerin farkını ortaya koyan, teknik ve kondüsyon kapasitelerinden çok onların ortaya koyduğu zihinsel becerileridir. Güçlü ya da zayıf, başarılı, başarısız, lider, sıradan, yaratıcı bireyler arasındaki fark tamamen dünyayı, olayları, kendilerini algılama biçimleri ve bunun sonunda kullandıkları olumlu ve gerçekçi bir iç iletişimdir.
Ulusal düzeyde sporcu ve takımların antrenörlüğünün yanısıra mentörlüğünü de yaptım ve çok sporcu yetiştirdim. Sporda ideal performans dediğimiz, doruk performans durumunu yakalayan sporcu süreklilik kazanarak rakiplerine göre ön plana geçmektedir. İdeal performans, teknik ve kondüsyon becerilerinin yanında sporcunun zihninde ortaya koyduğu psikolojik atmosferin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani içinde bulunduğumuz psikolojik atmosferin sonucunda oluşmaktadır. Ve öğrenilebilen bir unsur özelliği taşımaktadır. Diğer bir deyişle, güçlü ve kuvvetli olmak bazı kişilerin tekelinde olmayan, zihinsel faktörlerin geliştirilmesiyle öğrenilen bir durum oluşturmaktadır.
Aşağıdaki psikolojik atmosfere sahip olan yönetici ve çalışanlar işyerinde büyük bir ahenk ve uyum sağlar böylece işler artan biçimde hedefine doğru gider. İşler yolunda gitmediği, işyerinde huzur ve iyi bir iç iletişim olmadığında çalışanların vücutları kasılacak, gerilecek ve zihinleri bulanacak işyerinden zevk almayan, herşeye kuşkuyla bakan, içe dönük, aşırı kontrollü, korkuyla iş yapan karamsar ve kendi kendini yiyen bir insanlar topluluğu oluşacaktır.
Zihinsel faktörlerin kişilerarası ilişkilerde belirgin rol oynadığını düşünürsek; etrafımızda hayranlık duyduğumuz, onlar gibi olmak istediğimiz, güçlü ve ulaşılmaz olarak kabul ettiğimiz, fark yaratan ve koşullar ne olursa olsun üstün bir performans ortaya koyan bireylerin zihinsel özellikleri şunlardır:
1) Kendilerine özsaygıları vardır: Özsaygılarını kendi inanç ve değerlerinden alırlar. Asla düşüncelerinde olumsuz iç inançlara yer vermezler. Her durum ve koşulda sarsılmaz bir özsaygı ile ilişkilerini değerlendirirler. Hayatın kölesi değil efendisi olmayı öğrenmişlerdir.
2) Self motivasyonları vardır: Bu kişilerin özsaygıları self motivasyonunu güçlendirmektedir. Birşey yapmak için zorlanmaya ya da tehdit edilmeye gerek duymazlar. İş yapma arzuları dışarıdan değil, içeriden gelmektedir. Çünkü istemektedirler ve yapmaktadırlar.
3)Duygularını kontrol ederler: Bu bireyler olumsuz iç duygular yaşadıklarında daha sonra pişman olacak şeyler yapmamaya özen gösterirler. Çoğunun literatüründe "keşke" yoktur. Duygularını yönlendirirler ve asla onun esiri olmazlar. Hatalarını fazla büyütmezler, sevinçlerini de abartmazlar. Doğallık ve disiplin onların karakteridir.
4) Olumlu ve gerçekçidirler: Tünelin içini ve sonundaki ışığı görebilirler. Geniş bir düşünce yelpazeleri vardır. şikayet etmez, eleştirmez, ya da suçları başkalarına yüklemeye çalışmazlar. İyimserliklerini korurlar, olumsuz olaylara karşı tedbirlidirler yalnızca başarıya ve gerçeğe odaklanmışlardır. İşleri doğru yapmak değil, doğru işleri yapmaya odaklanmışlardır. Zihinleri nelerin olabileceği, nelerin yapılabileceğine odaklanmıştır.
5) Zor anlarda soğukkanlıdırlar: Zor anlarda kaçmak yerine güçlerini sonuna kadar kullanmayı, sakin olmayı, problem çözmeyi ve meydan okumayı öğrenmişlerdir. Hatta onlar zor şartların ve zor koşulların insanıdırlar.
6) Enerji dolu ve yaratıcıdırlar: Kendi kendilerini ateşlemeyi bilirler. Tutkuludurlar, büyük düşüncelerin peşine düşerler ve kafalarında sürekli alternatifler vardır. Birçok kişinin problem gördüğü durumları onlar fırsat olarak görürler.
7) Kararlı ve azimlidirler: Kafalarına koyduğu şeyleri ne pahasına olursa olsun yaparlar. Başkalarının durumları onları fazla ilgilendirmez. Son derece inatçıdırlar, güçlerini iyi kanalize ederler.
8) Konsantrasyonları yüksektir: Onlar kendileri için neyin önemli ya da önemsiz olduğunu bilirler. Bütün enerjilerini hedef ve amaçlarına kanalize ederler. Onların ilgisini başka tarafa çekmek zordur.
9) Sorumluluk ve risk alırlar: Yaptıkları ve yapacakları herşeyin sorumluluğunu üstlenirler, mazeret aramazlar. Son derece bilinçlidirler, kendi geleceklerinden, kendi kontrol alanlarından sorumlu olmayı, risk almayı bilirler. Asla vazgeçmezler. Başarısızlığı düşünmezler ve ne istediklerini bilip eyleme geçerler, sürekli duyarlıdırlar. İşler olmazsa mutlaka yapabilecek bir yol bulana kadar esnemeyi öğrenmiş ve esneklik geliştirmişlerdir.
Yukarıda saydığımız özellikteki insanlar, birer bilim kurgu ürünü değil, hayatın kendisini yaşayan doruk performansa ulaşmış ve bunu korumayı ilke edinen normal insanlardır. Etrafımıza bakarsak her düzeyde, her çevrede böyle farklı insanları az da olsa görebiliriz. İdeal performans amaç değil a raçtır. İşyerinde verimli olmak, fark yaratmak ve sürekliliği sağlamak için kişilerin teknik kondisyon özellikleri ne olursa olsun, ister içe dönük, ister dışa dönük, ister sol beynini kullansın ister sağ beynini fazla kullansın önemli değil, her durumda her koşulda ideal performans ve doruk performans öğrenilebilen bir özellik taşır. Bunun içinde gerekli olan zihinsel teknolojiler kullanmaktır. Etrafımızdaki mentörler size bu konuda kişisel gelişim ve performans geliştirmede, zihinsel teknolojiler öğretmek için vardırlar. Bu teknolojileri fark yaratmak için kullanın, farkı fark yaratır.
Konfüçyüs’un dediği gibi derin olan kuyu değil kısa olan iptir.
Dr. Turgay BİÇER
Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi / Mentör