Colin's Jeans - Lokomotif İnsan


1983 yılında Eroğlu Giyim San. ve Tic. A.ş. olarak kurulan firma, 1993 yılında ihracata yönelmesiyle birlikte üretimini COLIN’S markası adı altında gerçekleştirmeye başlıyor ve COLIN’S özellikle Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde piyasaya hakim bir marka haline geliyor. şu anda Türkiye genelinde 12 mağaza ve 60 ilde 180’in üzerinde corner, yurt dışında ise 18’i Rusya, 5’i Slovakya ve 3’ü Almanya'da olmak üzere toplam 26 mağaza mevcuttur. 12.000 metrekare kapalı alanda, yılda 4.000.000 adet jean üreten COLIN’S 1997 yılına kadar üretiminin %95’ini ihraç eden bir firmayken, bu yıl yurtiçi pazar payını artırmak ve geçen sene 200.000 parça olan iç piyasa satışını ar tırarak 1.000.000 parçaya ulaştırmayı hedefliyor. Halen Rusya, Slovakya, Almanya, İngiltere, Belçika ve Çek Cumhuriyeti’ne ihracatı devam eden COLIN’S 1996 yılında 4.000.000 parçayla 40.000.000 $ olan ihracat payını 1997 yılında 50.000.000 $ olarak belirlemiş durumda.
Eroğlu şirketler Grubu’nda EROĞLU GİYİM, COLIN’S Pazarlama A.ş., ERPA Dış Ticaret A.ş., ERCOTON Örme San. A.ş., EVA KARGO Uluslararası Taşımacılık A.ş. ve ERKO İnşaat San. A.ş. şirketleri yer alıyor.

Şirketinizdeki yönetim anlayışını özetleyebilir misiniz?

Biz Eroğlu şirketler Grubu olarak kısa sürede nitelik ve nicelik açısından hızlı bir gelişme sağladık. Bu gelişmenin birçok nedeni var. Üst düzeyde genç, dinamik ve gelişmeye açık insanların olması, sürekli olan bu gelişmemizde etkili oldu. Bugün yurtiçinde ve yurtdışında sektörümüzün liderleri arasında yer alıyoruz. Özellikle Doğu Bloku ülkelerinde, Doğu Avrupa'da COLIN'S kalite ve satış rakamları açısından başı çekiyor. Uluslararası kuruluş olma yönümüzü daha da geliştirmenin arayışı içindeyiz.

Bütün bu saydığımız gelişmelerin kaydedilmesinde yönetim anlayışının önemli rolü olduğunu düşünüyoruz. Tek kelimeyle söylemek gerekirse yönetim anlayışımızın temelinde İNSAN yer alıyor. Bunu Human Resources Dergisi ile görüştüğümüz için değil, gerçekten inandığımız ve uygulamalarımızı bu şekilde yönlendirdiğimiz için söylüyorum. Gerçekten de insan en önemli sermaye ve en önemli kaynaktır. Bu kaynağı gözardı edersek bir adım öne geçmek ya da bu kaynağı ele almadan çalışma yapmak eksik olur, temelsiz kalır.

İnsan kaynaklarına yönelik olarak geliştirdiğiniz projeler var mı? Yönetim anlayışınız içinde insan kaynaklarının fonksiyonu nedir?

Yönetim anlayışımız içerisinde insan kaynaklarının önemli ve ayrıcalıklı bir yeri vardır. Tekstil sektörü, insan kaynakları yönetiminin yabancısıdır. Bazı kurumlarda personel birimlerinin isimleri İnsan Kaynakları olarak değiştirilmiştir. Çalışanlarımızın eğitim eksikliklerini gidermek, kalite bilincini yerleştirmek, ekip çalışmasını sağlamak ve mevcut durumumuzu iyileştirmek amacıyla insan kaynakları departmanı oluşturduk. Ülkemiz tekstil sektörü içinde ilk kez modern anlamdaki insan kaynakları yaklaşımlarını bu şekilde uygulamaya koyuyoruz. Konuyu somutlaştırmak için hemen örnek vermek istiyorum: Son iki aydır Yönetim Kurulu ve İnsan Kaynakları bölümümüzde bulunan uzmanlar ve konuyla ilgili danışmanlarımızla birlikte yeni bir performans değerleme sistemi üzerinde çalışıyoruz. Üretimin hızlandığı, sezonun açıldığı şu dönemde kurumlar üretim sorunlarına odaklanmışken biz performans değerleme sistemine odaklandık. Performans değerleme modelimiz tamamlandı ve uygulaması da geçen hafta içerisinde yapılmaya başlandı.
Bu sisteme göre hangi kademede veya görevde olursa olsun her elemanın ücret artışı enflasyon oranı+performans değerleme sonucunda aldığı puan şeklinde gerçekleşiyor. Bunun için sektörümüz ve kurumumuza özgü performans değerleme formları geliştirildi. Bu formları birimlere dağıttık, her eleman önce kendi performansını değerlendirdi, sonra aynı kriter üzerinden ilk amiri tarafından değerlendirildi. Bu değerlendirme belirttiğim gibi artı bir değer olarak çalışanın maaşına yansıtılıyor. Yani iki ay önce kurumumuzda işe başlamış olan çırak konumundaki bir elemanımızdan yıllardır birlikte çalıştığımız bir yöneticimize kadar herkes kendisinin kurum içindeki etkinliğini gözden geçiriyor, kendisini sorguluyor. Üst düzey yöneticiler ve yönetim kurulu üyeleri olarak performans değerlemeye yönelik geleneksel alışkanlıklarımızı, varsa kaygılarımızı aşmanın savaşını veriyoruz.

Bu projenin can alıcı noktası, kişinin kurum kültüründeki payını ve rolünü düşünmesini sağlamanın yanında, onları değerlendirmek, daha da önemlisi başarılarını ödüllendirmektir. Oysa iş dünyasındaki geleneksel yaklaşımda çalışanların başarısızlığının üzerine gidilir. Biz bunu tam tersine çevirdik, başarının üzerine gidiyor, başarıyı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.

Tabii sözünü ettiğim proje güncel ve şu anda yaptığımız bir iş. Bunun dışında insan kaynaklarının eğitimi, çevre koşullarının iyileştirilmesi, sorun çözme grupları, yönetim ve organizasyonda yeniden yapılanma gibi yoğun olarak üzerinde çalıştığımız konular da var.

Açık yüreklilikle söylemek zorundayım ki ülkemizdeki tekstil sektörü çalışanları ihmal edilmiştir. Hemen her sektörde insan kaynaklarına ilişkin uygulamalar yapılırken, bizim sektörümüz bu uygulamalara yabancı kalmıştır. Son iki yıldır biz bu konuda yoğun çaba harcıyoruz. Dünyadaki pazar payımız ve ürün kalitemiz yanında insan kaynağı uygulamaları ile de sektörün ilkleri arasında olduğumuzu rahatça söyleyebiliriz.
Yeni uygulamaya koyduğumuz performans değerlendirme sistemi konusunda çalışanlarımızın görüşlerini de almaya çalıştık. Uygulamanın başında arkadaşlar alıştıkları sistemin değişmesinin tedirginliğini yaşıyorlardı. Hatta sistemi tanımayan bazı şef arkadaşların dirençleri de sözkonusuydu. Ancak performans değerleme uygulamasından sonra özellikle çalışanları denetleme durumunda olan ilk amirlerin çok memnun olduğunu gözlemledik. Çünkü ilk amirler elemanı değerlendirmede zorlanıyor, subjektif görüşleri işin içine girebiliyordu. şimdi çalışanların hangi kriterlere göre değerlendirileceği belli. Yöneticiler de hem objektif olabildikleri için hem de çalışanın kendisini gözden geçirme imkanı sağladığı için mutlular. Bu uygulamanın üretim kapasitesi ve kaliteyi olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyoruz.

İş yaşamındaki rekabet ortamında "insan" faktörünü nasıl avantaja dönüştürüyorsunuz?

Siz insanınıza ne kadar değer verirseniz onlar da kendilerine ve diğerlerine o kadar değer verirler. Kendini değerli, işe yarar hisseden insan mutlu olur, güleryüzlü olur. Sabahleyin işe gelen arkadaşımızın beden dili çok önemlidir. Bir kurumun başarısı işte burada saklıdır. Siz bunu sağladığınızda insan faktörünü doğal olarak avantaja dönüştürmüş olursunuz, üstelik de çok güçlü bir avantaja.

Sektörünüzün Türkiye'deki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu pazarda kendinizi nerede görüyorsunuz?

Türk ekonomisinde lokomotif durumda olan tekstil sektörünün çok çeşitli sorunları var. Bunların başında bizlerin yani sektörün üst düzey yöneticilerinin, kurum sahiplerinin insana inanması ve güvenmesi gerekiyor. Teknolojimizi geliştirmeliyiz. Nitekim buradaki gecikme dünyadaki pazar payımızı etkiliyor. Sektörümüzdeki kurumların kendi aralarındaki işbirliği yeterli değil. Sektörümüz uluslararası bilgi ve gelişmelerden zamanında haberdar olamıyor, bilgi akışına ilişkin prosedürler ağır işliyor. Basit bir örnek vermek gerekirse, yurtdışındaki ve yurtiçindeki bir şirket ya da marka hakkında sağlam bilgi edinmek oldukça zor. Bu ve benzeri sorunların aşılması gerekiyor. Sektör Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda bilgisiz. Diğer yandan sektörümüz bilgi işlem teknolojisi bakımından da yetersiz. Dünyanın globalleştiği ve tek pazar haline geldiği günümüzde sektörümüzde İnternet’e bağlı kuruluş sayısı oldukça azdır.

Tüm bu sorunlara rağmen tekstil ülkemizin ihracat sigortasıdır. Biz Eroğlu şirketler Grubu, COLIN'S ve yan şirketlerimizle geleceğe güvenle bakıyoruz. şu andaki üretimimizin %90'ı ihracat, %10'u iç piyasadır. Rusya, Türki Devletler ve Doğu Avrupa'da bir numara olduğumuzu söyleyebilirim. Rus halkı her akşam en az 5 6 kez COLIN'S reklamını evinden izliyor. Yurtiçi piyasadaki pazar payımızı da yükseltmek için bu yıl içinde kampanyalar açtık.

Geleceğe dönük olarak beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir?

Grubumuzun 1997 yılı hedeflerinin başında yeniden yapılanma ve bir holding bünyesine kavuşmak var. Ayrıca halen 12.000 metrekare olan kapalı üretim alanımızı, 1998 başında 40.000 metrekareye çıkaracağız. 1998 yılı üretim hedefimiz ise 5.000.000 adet/yıl olarak belirlemiş bulunuyoruz. Bu yıl dış pazardaki hedefimiz ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleri olacak. Bu amaçla Almanya'da bulunan birçok büyük firmayla görüşmelerimiz sürüyor.
Aksaray'da 40.000 metrekare kapalı alan üzerine kurulu, aylık 500.000 parça üretim kapasiteli, 3.000 kişiye iş imkanı sağlayacak üretim tesisimizi 1998 yılı içerisinde faaliyete geçirmek üzere yaptığımız çalışmalar da devam ediyor. Üretimimizin %10'unu verdiğimiz iç piyasada ise hedefimiz pazar payımızı %20'lere ulaştırmak. Bu yılki bir diğer hedefimiz de tüm çalışanlarımızı kapsayan yoğun bir eğitim kampanyasıdır. 1997 üretim hedefimiz ise yeni bir marka oluşturmak ve kalite standartlarımızı daha da geliştirmektir. şirket Grubumuzun diğer bir hedefi de yakın bir gelecekte farklı iş kollarında da faaliyete geçmektir. Bugünlerde inşaat işine de girmiş bulunuyoruz. 1998 yılı içinde hizmet sektörüne de girmek istiyoruz.

Bir grup arkadaşımızın üzerinde çalışmaya başladıkları bir diğer konu da Toplam Kalite Yönetimidir. Bu konuda üretim ve insan kaynakları departmanlarından ilgili arkadaşlar biraraya gelerek bir çalışma grubu oluşturdular. Proje henüz olgunlaşma aşamasında. Ancak üretim sürecinde kalite bütünlüğünün sağlanması adına önemli bir adım. Toplam Kalite Yönetimi projesi çerçevesinde sadece üretim birimlerinde değil, yönetim ve hizmet anlayışında da kaliteyi hedefliyoruz. Ürünlerimizin kalitesi kadar, mağazalarımızdaki satış hizmetinin, tüm çalışanlarımızın ruh ve beden sağlığının, ilişkilerinin kaliteli olmasıyla yakından ilgiliyiz.

Türkiye'de İnsan Kaynakları Yönetimi konusundaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsan Kaynakları Yönetimi bilindiği gibi son yıllarda gelişen bir kavram. 1980'li yıllarda ABD ve İngiltere'de tartışılmış, sonra tüm dünyaya hızla yayılmış ve uygulamaları yaygınlaşmıştır. Biz de ülke olarak bundan etkilendik. Ancak hemen her yenilik gibi çoğu işletme bu konuda isim değişikliğinin ötesine geçemedi. İnsan Kaynağına inanmak, önem vermek sözle ve görüntüyle olmaz, uygulamaya geçmeniz gerekir. Diğer sektörleri çok iyi bilmiyorum ama tekstil sektöründe insan unsuru ihmal ediliyor. Bu da çok önemli bir zaaftır. Sektördeki birçok firma sahibi arkadaşımız insan kaynağına olan yatırımı hala basit bir gider olarak algılamaktadır. Ülkemizin lokomotifi olan tekstil sektörünün lokomotifinin de insan olduğu unutulmamalıdır.

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)