Geleceği yönetmek


Biraz önce bahsettiğimiz örnekten yola çıkarak artık çocukjların (genç kuşak) 50 yıl öncesinin ortamını anlamalarını beklemekten vazgeçmeliyiz.

Günümüzde, genç kuşak çalışanların, yöneticilerin yaratıcılıklarını hatta hayal güçlerini açığa çıkarmamız gerek. Görülen o ki günümüzde yönetim alanında hep bir genç-yaşlı, yeni-eski çatışması yaşanıyor. Böyle bir çatışmanın kazananı yok.

O zaman bana göre yapılması gereken, genç kuşakların yaratıcılıklarını yıpratmadan onların deneyimli yöneticilerle insan ilişkileri ve organizasyon yönetimi konusunda beraber çalışmalarını sağlamak.

Geleceği değerlendirmekte gençler daha başarılı. Demekki geleceği yönetmek ancak ve ancak genç yönetici, kuşakların elinde. Burada yapılması gereken geleceği yönetirken kişisel ve insan yönetimi konusunda çatışmaya girmemek. Bununda sağlanması deneyimli profesyonellerin devreye girmesi ile mümkün. Çünkü geçmişe baktığımızda; iş hayatımızda yöntemlerini eleştirdiğimiz yöneticileri, 40’lı 50’li yaşlara geldiğimizde iş yöntemlerini hala eleştirmekle beraber insan ilişkilerini, insan yönetimi alanındaki başarılarını, tarzlarını hep birbirimize anlatarak takdirle karşılamıyormuyuz?
Evet;Geleceği yönetmek adına dönüm noktasındayız.

Doğru görevlerin, işlerin doğru insanlarla buluşması. Herşeyi global olarak değerlendirmeliyiz. Hem Türkiye’de hem dünyadaki dinamizmi oluşturmak, geleceği başarılı yönetmek adına doğru işi doğru insanla buluşturmalıyız.

Genç kuşak çatışmasına bir örnek; Geçen gün merkezi Anadolu’da bulunan büyük bir şirketin sahibi ayni zamanda genel müdürü ile bir sohbet toplantısı yaptım; Bana çok önemli bulduğum bir konuyu iletti. Ben de sizlerle paylaşmak isterim; İnsan yönetimi ve iş stratejisi konularında danışmana ihtiyacı olduğunu ama böyle bir hizmeti almaya korktuğunu söyledi. Hemen aklıma çok maliyetli olduğu geldi. Hayır dedi. Tabii ki benim şirketime bir katma değeri olacaksa o maliyete hazırım.

O halde dedim. Sorun şurada: “Danışmanlık hizmeti almak istediğimde genellikle şirketlerin gönderdiği danışman profilinden korkuyorum. Yurt dışında okuyup, yuksek katlı ofis kulelerinde çalışan ve Etiler’de oturan 20’li yaşlarda” Yanlış anlamayın dedi insan olarak karşı değilim ama benim şirketime bir değer katabileceğinden emin değilim.

İşte size güzel ama aynı zamanda korkutan bir örnek.

Sonuç olarak daha hoşgörülü birbirimizi anlamaya çalışan bir çalışma ortamı oluşturmalıyız. Diğer taraftan çok iyi dünya bilgisi, hayalleri olan genç insanları sorumluluklarını üstlenebilecekleri görevlere hazırlamalıyız. Bunu yaptığım zaman geleceği başarılı bir şekilde yöneteceğiz; Unutmayalım. Önemli olan takımın kazanması. Aksi halde hepimiz kaybederiz.

Osman ÜNAL – İnsanbilim Enstitüsü / Danışman

Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)