Yaratıcı Düşünme


Bu iki tarz da başarılı bir çalışma yaşamı için hayati öneme sahiptir, ancak sözkonusu ikinci model eğitim sistemi nedeniyle lise eğitimi sonuna kadar askıya alınır. Bu iki düşünme modeli arasındaki farklılıkları aşağıdaki gibi görmek mümkündür:

Eleştirel Düşünme Yaratıcı Düşünme
Analitik Üretkenlik
Yakınlaştırıcı Farklılık yaratıcı
Dikey Düşünme Yatay düşünme
Belkiler Olasılıklar
Yargılayıcı Şüpheci yaklaşım
Bir konu üzerine yoğunlaşma Birden fazla alanlara yayılma
Objektif Sübjektif
cevap Bir cevap
Sol beyin Sağ beyin
Sözel Görsel
Duygusal Benzetimsel
sorgulama Zenginlik, yenilik
Evet ama Evet ve

Problem çözme faaliyetinde her iki yaratıcı düşünme modeli de önem taşır. Önce problem analiz edilmeli, uygun alternatif çözümler oluşturulmalı sonra en iyi çözüm seçilmeli ve nihayet çözümün geçerliliği ve etkinliği değerlendirilmelidir. Görüldüğü gibi bu işlem hem yaratıcı hem de eleştirel düşünceyi gerektirmektedir. Uygulamada, çoğu zaman her iki düşünme modeli birlikte kullanılmaktadır ve gerçekte bu iki yaklaşımı birbirinden ayırmak mümkün olmaz.

II – YARATICILIK KAVRAMI

Yaratıcılık bir yetenektir: Genel tanımıyla yaratıcılık, yeni bir şey meydana getirme ve hayal etme yeteneğidir. Bu çalışmanın ilerleyen bölümlerinde de görüleceği üzere yaratıcılık yoktan var etmek değil (bunu sadece Tanrı yapabilir) fakat var olan fikirleri yeniden uygulayarak, birleştirerek veya değiştirerek bunlardan yeni düşünceler meydana getirme yeteneğidir. Bazı yaratıcı fikirler çok parlak ve etkileyici görünürken bazıları da basit, iyi, pratik fikirlerdir ve kimsenin daha önce düşünmediği şeylerdir.
Aslında herkes yaratıcılık yeteneğine sahiptir. Bunu görebilmek için çocuklara bakmak yeterli olacaktır. Yetişkinlerde yaratıcılık eğitim süresince bastırılır ancak bu yetenek insanların içindedir ve tekrar uyandırılabilir. Genellikle yaratıcı bir kişi olunması için yapılması gereken bu eğilime karşı bir adım atmak ve bunun için biraz da zaman ayırmaktır.

Yaratıcılık bir tutumdur. Yaratıcılık aynı zamanda bir davranış biçimi; yani değişimleri ve yenilikleri kabullenebilme, düşünce ve olanaklar üzerinde çalışma isteği, görüşlerde esneklik, düşünceleri geliştirmeye çalışırken aynı zamanda bundan zevk alabilme tavrı olarak da değerlendirilebilir.

Toplum içinde insanlar sınırlı sayıda şeyleri örneğin çikolata kaplı çilekleri kabulleniyor ya da normal karşılamaktadırlar. Oysa ki, yaratıcı bir insan başka olanakların da farkına varır. Örneğin fıstık ezmesi ve muz sandviçleri veya çikolata kaplı erik gibi.

Yaratıcılık bir süreçtir. Yaratıcı insanlar sıkı çalışırlar. Sürekli sorunlar ve çözümler üzerinde değişiklikler ve düzeltmeler yaparak bunları geliştirip kendi çalışma alanlarında daha yüksek bir seviyeye ulaşmada kullanırlar. Mitoloji benzeri yaratıcılıklardan başka aynı mükemmellikte çok az yaratıcı iş, buluş ya da eser bu kadar sürede, güzel ve akıllıca gelişerek meydana gelmiştir. Gerçeğe yakın birçok işletme öyküsünde şirketler buluşları mucitlerden almışlar ve onları pazara ürün olarak sunmuşlardır. Aslında bir buluşu pazarlamak üzere bir şirkete kolayca teslim eden mucit sayısı çok azdır. Çünkü mucitler her an daha iyisini yapmak ve geliştirmek çabasında olup sürekli buluşlarıyla meşguldürler.

III – YARATICI DÜŞÜNME YÖNTEMLERİ

Yaratıcı düşünmede alternatifler geliştirebilmek için çeşitli yöntemler tanımlanmaktadır. Bu yöntemlerden öne çıkan beş tanesini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
Evrim: Gelişimci bir yöntemdir. Yeni fikirler diğer fikirlerden, yeni çözümler önceki çözümlerden ayrılırlar. Yeni fikirler açıkça kendilerini gösterirler ve de yeniler eski olanların üzerine geliştirilmişlerdir. Şu anda alışılmış ve kullanılmakta olan birçok karmaşık icat uzun soluklu ve sürekli bir çalışmanın ürünüdürler. Bu süreç içerisinde ürünün gelişimindeki her aşamada basit ama birçok eklemeler ve değişimler yaşanmış ve belki de ilk halinden tamamıyla farklı yepyeni bir ürün haline dönüşmüşlerdir.
Otomobil tarihine veya herhangi bir ürünün teknolojik yapısına bakıldığında bunu rahatlıkla görmek mümkündür. Her bir yeni model, çeşitli gelişmelerle birlikte, bir önceki modelin her bir alt bileşeni üzerinde toplam yaratıcılıkla sağlanmaktadır. Maliyet, konfor, dayanıklılık gibi birçok faktör adım adım ürünün yeni modeli üzerine taşındığında yepyeni ve eskisinden tamamen farklı bir model yaratılmış olmaktadır.

Yaratıcılığın gelişimci metodu aynı zamanda çözümsel bir ilkeyi hatırlatır: “Çözüldüğü düşünülen her sorun daha iyi bir yolla çözülebilir”. Yaratıcı düşünen insanlar çözüldüğü kabul edilen bir problemin rafa kaldırılacağı düşüncesini hiçbir zaman benimsemezler. Onların felsefesi hiçbir şey önemsiz bir gelişme değildir.

Sentez : Bu yöntemle, iki ya da daha fazla sayıdaki fikir birleştirilerek üçüncü ve yeni bir fikir elde edilir. Örneğin bir dergiyi kaset ortamına aktarırsanız dinlenebilen (işitsel ) bir dergi oluşturursunuz ki, bu görme özürlü bireyler veya uzun mesafe yolcuları için yeni ve yararlı bir fırsattır.

Devrim : Bazen en iyi düşünce, alışıla gelmişin tamamen dışındaki bir düşüncedir. Örneğin, öğretmenin klasik yöntemlerle dersi öğrencilerine öğretmesi yerine öğrencilerin birbirlerine öğretmesi, takım halinde çalışmaları veya öğrencilerin hazırladıkları raporları sınıfa sunmaları köklü ve eskisinden tamamen farklı yeni bir yöntem olarak çıkmaktadır.

Yeniden Düzenleme : Yeniden düzenleme, eski bir şeye yeni bir gözle bakmak klişelerin ötesine geçmektir. Önyargıların, beklentilerin ve varsayımların aşılmasıyla bilinen bir şeyin nasıl yeniden ifade edilebileceğinin keşfedilmesidir. Yaratıcı bir insan hurdalığa gidip çok eski bir model arabadaki sanat değerini keşfedebilir. Onu boyayıp oturma odasına yerleştirebilir. Bu yöntemdeki anahtar unsur ise bilinen ve daha önce ortaya atılmış değerlendirmelerin ötesine geçebilmek ve diğer uygulamaların uygun olabildiğini görebilmektir.

Yön Değiştirme : Birçok yaratıcı düşünce bir sorun karşısında geliştirilen bakış açısının, yaklaşımların değiştirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Buna yaratıcı anlayış da denir.
Bu anlayış problem çözümünde bir gerçeği daha ortaya çıkarır: Amaç ortada olan problemi en iyi yolla çözmektir, alışıla gelmiş bir çözüm yolunda dayatmak ve onu işe yarar hale getirmek değildir. Bir çözüm yolu işe yaramıyorsa diğerine geçmek gerekir. Bir yola bağlı olmak gerekmez, amaca ulaşmak için en iyi yol seçilmelidir. Bir sorun karşısında sadece bir çözüm yoluna, sabit bir fikirle hareket etmek yeni bir problem yaratabilir. Bu yolu benimsemeyenler için sürekli aynı çözüm yolunda ısrar etmek hem maddi hem de zaman kaybına yol açabilir.

IV - YARATICILIĞI ENGELLEYEN OLUMSUZ TUTUMLAR

1 – Aaa, yine bir sorun ! : Bir soruna yaklaşma biçimi bazen sorunun kendisinden de büyük sorunlar yaratabilir. Çoğu insan sorunları çok geç olana kadar inkâr ederler çünkü sorunlar karşında hiçbir zaman nasıl bir tutum içinde olmaları gerektiğini, duygusal, psikolojik ve uygulamadaki taraflarını öğrenememişlerdir. Bir problem aynı zamanda bir fırsattır. Mutlu olmayı başarabilmiş insanlar sorunları kendileri ararlar ve bunları ilerleyebilmek, gelişebilmek için fırsatlar olarak değerlendirirler. Problem :

a. Neye sahip olduğunuzla neyi istediğiniz arasındaki farkı görmektir.

b. Şimdiki durumdan daha iyi bir durum olduğunu fark etmek veya ona inanmaktır.

c. Olumlu bir hareket veya davranış için bir fırsattır.

Yeni sorunlara kucak açmak ve onları bertaraf etmek insanın kendisine olan güvenini geliştirir, mutluluğunu artırır ve hayatı üzerindeki kontrolü sağlamlaştırır.

2 – Bu yapılamaz ! : Bu tutumla baştan teslim olunmuş demektir. Bir sorunun çözülemeyeceği baştan kabullenirse, soruna daha önce sahip olmadığı bir güç ve önem verilmiş olur. Daha başlamadan pes etmek, gerçek yenilgiyi de beraberinde getirir. Eğer bu tutum ile devam edilmiş olunsaydı, insanoğlu hiçbir zaman göklerde uçamayacak, hastalıklara hiçbir zaman çare bulunamayacak veya roketler hiçbir zaman atmosferin ötesine geçemeyecekti. Doğru olan tutum ise şöyle özetlenebilir: Zoru başarırız, imkânsız biraz zaman alır.

3 – Bunu beceremem, yapabileceğim hiçbir şey yok ! : Bazı insanlar sorunların uzmanlar tarafından çözülebileceğini ancak bunu kendilerinin başaramayacağını çünkü;

a – yeterince akıllı olmadıklarını,

b – işin uzmanı veya

c – yeterli seviyede eğitimlerinin olmadıklarını düşünürler.

Ama bunun için de tarihten örnekler bize yine yol gösterecektir: Wright kardeşler kimdi ki uçağı icat edebildiler ? Uçak mühendisi mi ? hayır, onlar bisiklet teknisyeniydiler. Dolma kalem matbaanın imlâ düzelticisi tarafından icat edilmişti, bir mühendis tarafından değil . Denizaltının tasarımı büyük ölçüde bir İngiliz rahip olan G.W. Garrett ve İrlandalı eğitimci John P. Holland tarafından yapılmıştı.

Bu konuda verilebilecek pek çok örnek bulunmaktadır. Son dönemlerde şirket mükemmelliği hakkında yazan yazarların dikkati çektiği bir konu da büyük icatların o sektörün dışındaki bireylerden geldiği yolundadır. Örneğin, Kodachrome yaratıcıları iki müzisyendir. Ya da sabun kimyagerleri sentetik deterjanları bulmuş ve onların aradığı formüller de saç boyası üzerinde çalışan kimyagerler tarafından bulunmuştur.
Kısacası olumlu bir tutum içerisinde iyi bir zeka her tür soruna bir çıkar yol bulabilir. Konuyla ilgili olma, ona odaklanma ve başarı konusunda ısrar anahtar olarak gösterilebilir. Motivasyon, çaba harcama isteğidir ve bu faktör laboratuar aparatlarından daha önemlidir. Ve şunu hatırlamakta fayda vardır. Her zaman bir şeyler yapılabilir. Sorun tamamen ortadan kaldırılamasa dahi durumu daha iyi bir hale getirmek için daima çaba gösterilebilir.

4 – Ama ben yaratıcı değilim ki ! : Herkes belli ölçüde yaratıcıdır. Bir çok insan yüksek limitlere kadar da çıkabilir fakat bu konuda küçük çocukları oynarken ve hayal ederken izlemek yeterli olacaktır. Sorun yaratıcılığın eğitim süresince bastırılmasıdır. Yapılması gereken onun tekrar su yüzüne çıkartılmasını sağlamaktır. Yaratıcılığın yeniden ortaya çıkartılması bir hayli şaşırtıcı ve fakat olumlu bir gelişmedir.

5 – Bu çocukça ! : İnsanlar olgun, yetişkin görünmek isterken bazen yaratıcı, oyunsal tutum ve davranışları saçma ve çocukça değerlendirmektedir. Ancak, problemleri; örneğin, evliliğin kurtarılması, sizi terfi ettirecek veya bir arkadaşınızı intihardan kurtaracak bir sorunu vb. çözerseniz bunun çocukça görünüp görünmediğini düşünür müsünüz? Ayrıca oyun çok eğlenceli değil midir? Unutmayın ki, bazen insanlar bir şey gerçekten komik olduğu için ama genelde bulundukları durumu değerlendirirken hayalgüçlerine başvurmadıkları için gülerler.

6 – İnsanlar ne düşünecek ? : İnsanların üzerinde normal olmak ve yaratıcı olmamak adına büyük bir sosyal baskı vardır. Toplumda önem, uyumlu olana yöneliktir. Sıradışı moda ve akım (Vogue’dan Punk Rock’a ) olarak düşünülenler toplum içinde belirlenmiştir ve bunları desteklemek, aralarına katılmak yanlış, saçma veya komik olarak değerlendirilebilir.

Ortak mirasa katkıda bulunmuş her insan kendi çağlarında saçmalamakla ve hatta suç işlemekle (örneğin Galile) itham edilmişlerdir. Unutmayın ki, “gelişme, alay edilmeyi kaldırabilecek kadar güçlü kişiler tarafından sağlanabilir”.

Çözümler çoğunlukla yeni fikirlerdir ve yeni fikirler insanlara yabancı olmaları nedeniyle alay ve önyargılarla karşılanırlar. Bu hayatın bir gerçeğidir ve bireyler, kendilerini bundan etkilenmeyecek şekilde hazırlamalıdırlar.

7 – Başaramayabilirim ! : Thomas Edison, ampulü icat ederken elektrik akımını geçirecek uygun teli bulmak için aklına gelen her yolu denemiştir. Ve sonunda yaklaşık 1800 malzeme denemiş, 1000 denemeden sonra bu başarısızlıktan yılıp yılmadığını sormuşlar ve o şöyle cevap vermiştir: “Aslında bayağı bir bilgi edindim 1000’i aşkın malzemenin işe yaramadığını biliyorum.”

Başarısızlıktan korkma, yaratıcılık ve sorunları çözmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Çözüm ise korkuyla ilgili bu tutumu değiştirmektir. Başarısızlıklar beklenmeli ve kabullenilmelidir çünkü onlar öğrenmenin bir yolu olduğu kadar başarıya odaklanmayı da sağlar. Başarısızlık –hareketsizlikten çok daha iyi olmak üzere – hareketin çaba ve zorluğun işaretidir. Kendilerini hayatın akışına bırakanlar hiçbir zaman başarısız olmayabilirler ancak hiçbir zaman da uzun bir çabanın ardından gelen başarının tadını yaşayamazlar.

V – YARATICI DÜŞÜNME VE
PROBLEM ÇÖZÜMÜ HAKKINDAKİ İNANIŞLAR

1 –Her problemin bir çözümü bir doğru cevabı vardır.

Problem çözmenin amacı problemi çözmektir ve çoğu problem birçok yoldan çözümlenebilmektedir. Eğer işe yarayan, faydalı bir çözüm bulunmuşsa bu iyi bir çözümdür. Aynı problemi çözmekte kullanılan diğer çözümler bir numaralı çözüm yolunun yanlış olduğunu kanıtlamaz. Örneğin, kelimeleri kağıda aktarmanın yolu nedir ? dolmakalem, kurşun kalem, daktilo, yazıcı vs...

2 – En iyi çözüm / cevap / yöntem zaten bulundu .

Herhangi bir çözümün geçmişine bakıldığında o konudaki gelişmeleri, yeni çözümleri, yeni doğru cevapları daima görmek mümkündür. İnsanlar için ulaşım konusundaki çözüm nedir ? Öküz veya at, at arabası, vagon, tren, araba, uçak, jet ? Bu ulaşım için en iyi ve en son alternatif midir ? Yoksa hem karada hem denizde giden araçlar, yeni hava ulaşım araçları vs. yeni çözümler oluşturabilir mi ?

3 – Yaratıcı fikirler karmaşık teknoloji gerektirirler.

Sadece birkaç sorunun çözümü karmaşık teknoloji gerektirmektedir. Karşılaşılmakta olan birçok sorun insangücü ve yeteneği veya birkaç basit materyal sayesinde aşılabilmektedir. Teknoloji gerektirir gibi görünen çoğu sorun bile daha kolay yollarla çözümlenebilmektedir.
4 – Fikirler ya gelirler ya da gelmezler. Hiçbir şey yardım edemez.
Fikir yaratma konusunda birçok başarılı yöntem bulunmaktadır. Aşağıda bu konudaki yöntemler ve tartışmalar bulunmaktadır.

VI – YARATICI DÜŞÜNME VE SORUN ÇÖZÜMÜNÜ ENGELLEYEN ZİHİNSEL FAKTÖRLER

Önyargı :
Yıllar geçtikçe insanların çevrelerindeki şeyler hakkındaki önyargıları artmaktadır. Bu peşin hükümler daha önceden bilinip inanılan konular vs. hakkında görüşleri engelleyebilmekte ve de değişiklik ve ilerlemeleri kabullenmeyi güçleştirmektedir.

İşlevsel Fiksasyon : Bazen bir obje görebileceği işlerden sadece biri ile sınırlandırılmakta ve o şekilde düşünülmektedir. Örneğin süpürge yerleri temizlemek için kullanılır ama bunu egzersizlerde, araba yıkamada ya da kapıyı açıp kaparken bile kullanmak mümkündür.

İşletmecilik hayatında işlevsel fiksasyon konusuna örnek olarak 19. yy. sonu 20 yy. başında ABD’de demiryolu işletmeciliğine olan yaklaşımda görmek mümkündür. Araba ve uçak gibi alanlardaki gelişmeleri takip edemeyen demiryolları “onlar bizim işimiz değildir” şeklindeki değerlendirmelerle yeni duruma bir türlü adapte olamamışlardır. “Demiryolu işletmeciliği demiryolu işletmeciliğidir” şeklindeki katı ve sığ yaklaşım sonucunda insan taşıma-ulaşım işleri rakiplere kaptırılmış ve demiryolları için büyük fırsatların kaçmasına neden olunmuştur.

Çaresizliği Benimseme: Çaresizliği benimseme; yeterli yetenek, bilgi, alet ve materyale sahip olunmadığını kabullenip, bir işi yapmayı, başarmayı denememek duygusudur. İnsanlar diğer insanlara bel bağlamaya hemen hemen her durumda alışmışlardır ve kendilerini küçük görüp sınırlar koymaktadırlar.

Bilgiye ihtiyaç varsa, kütüphaneler, kitapçılar, arkadaşlar, profesörler ve tabii ki internet insanların elinin altında bulunmaktadır. Gidebilecek resmi kurum ve daireler başvurulabilecek adresler, telefon numaraları, web siteleri, vakıflar, enstitüler vs. vardır.
Herhangi bir açıdan yetersiz hissedildiğinde pes etmemek ve öğrenmek mümkündür. Örneğin nasıl yemek pişirileceğini, ev aletlerini ve bilgisayarı kullanmayı öğrenmek veya istendiği taktirde bir uçağı uçurmayı, bir kamyonu kullanmayı veya araba tamir etmeyi öğrenmek çok zor değildir. Bütün bu örneklerin başarılmasında anahtar kavram motivasyon ve kararlılıktır. İnsanlar bu temel faktörlerin sağlanmasıyla istedikleri herşeyi gerçekleştirmeyi pekala öğrenebilmektedirler.

Psikolojik Engeller : Bazen bazı çözüm yolları üzerinde düşünülmez veya direkt reddedilir çünkü onlara karşı tepki olumsuzdur. Fakat bu aykırı çözüm yolları sorunları çözüyorsa, kullanışlı veya iyi olarak değerlendirilebilir. Örneğin kertenkele veya çekirge yemek kulağa hoş gelmeyebilir, iğrenç görünebilir ama hayatta kalabilmek uğruna bir çözüm yoludur.

Bundan daha önemli olarak, aykırı görülebilen çözüm yolları daha iyilerine götürecek birer başlangıç adımları olabilir. Örneğin doktorlar ilkel yerlilerin bazı yaraları iyileştirmek için dev karıncaları üzerlerine sürdüklerini görünce, bu kıskaçlı yapıyı model alarak cerrahi zımbayı icat ettiler.

Psikolojik engeller, çoğu sadece yapılması gereken, kulağa hoş gelmediği için insanları o işi yapmaktan alı koyar. Bunların üstesinden gelmek ise çok yararlı olacaktır. Örneğin bir gün insanın kendi kanıyla yardım mesajı yazması hayatını kurtarabilir.

VII – YARATICILIK İÇİN OLUMLU TUTUMLAR

Merak :
Yaratıcı insanlar her türlü bilgiye sahip olmak isterler. Onlar bir şeyi öğrenmek için bir nedene gerek duymazlar. “Bunu niye bilmek istiyorsun ?” sorusu yaratıcı insanlara ilginç gelir ve verecekleri cevap ise genellikle şu olacaktır : “Çünkü cevabı bilmiyorum”. Bilgi yaratıcı insan için eğlenceli, beklenmeyen zamanlarda ve alanlarda kullanışlı olabilir.

Çoğu yaratıcılık ürünü bir bilinenin farklı bir versiyonundan ya da iki farklı bilinenin kombinasyonun iyi bir zekayla ortaya konulmasından meydana gelmektedir. Olmayandan yaratmak mümkün değildir.

Yaratıcı insanlar bildiklerinin yanı sıra bunların neden olduğunu da bilmek isterler. Kararların arkasındaki nedenleri, sorunları, çözümleri, olayları, gerçekleri vb. merak ederler. Neden bu yoldan gidilmiştir de diğeri seçilmemiştir, ben neden diğer alternatifi seçmeyeyim şeklinde düşünmektedirler.

Meraklı insanın hayatı sorgulaması olumlu bir tutumdur, şüpheci veya itici karşılanan yıkıcı bir tutum değildir. Ancak bu durum genelde korkutucudur çünkü yapılan herşeyin arkasında iyi bir neden yoktur.

Meydan Okuma : Meraklı insanlar düşünce, öneri, sorun, kabul ve ifadelerin ardındaki varsayımları zorlayıp, tanımlamayı çok severler. Çoğu varsayım gerekli bulunduğu gibi birçoğu da gereksiz bulunur ve bu düşünceleri irdelemek yeni düşüncelerin, yeni çözümlerin, yeni yöntemlerin ortaya çıkmasını sağlar.

Yapıcı Hoşnutsuzluk : Yapıcı hoşnutsuzluk yakınma ağlama değil, bir gelişim, ilerleme gereğini görme ve onun için bir çözüm yolu bulma yeteneğidir. Yapıcı hoşnutsuzluk pozitif, olumlu ve heves verici bir hoşnutsuzluktur. Ve şu düşünceyle anlatılmaktadır : “Bunu daha iyi yapmanın yolunu biliyorum”.

Yapıcı hoşnutsuzluk yaratıcı bir problem çözücü için gereklidir. Bir şeyden hoşnutsuz olduğunuzda ve sorunu farkettiğinizde onu çözmeye çalışır ve içinde bulunduğunuz durumu ilerletme çabasında olursunuz. Yapıcı hoşnutsuzluk hisseden insanın en önemli özelliklerinden biri de problem arayışına bakış açısıdır. Onun için daha çok sorunla karşılaşmak daha çok çözüm bulmak dolayısıyla daha çok gelişme sağlamak demektir. Önceden çözülen sorunlar bir kez daha, daha iyi yollarla çözülebilir. Yapıcı hoşnutsuzluk hisseden insan şöyle düşünür: “Bu harika bir çözüm ama merak ediyorum daha iyi bir çözüm yolu (veya daha az maliyetle vs.) var mıdır?”.

Yapıcı hoşnutsuzluk hisseden insan aynı zamanda zorluklardan keyif alır. Yaratıcı insanlar kendi problem limitlerini çalışma isteklerini ve yılmama, dayanma güçlerini denemek isterler. Bazen bu hoşnutsuzluk yaşam standartlarını yükseltmek üzere insanın kendisi tarafından yapay bir şekilde dahi yaratılabilmektedir.

Birçok problemin çözümlenebileceğine olan inanç : İnanç ve tecrübe ile yaratıcı insan her türlü sorunun çözülebileceğine ya da en azından daha makul bir duruma getirilebileceğine inanır. Problemler yoğun çaba, yoğun zaman ve yoğun enerji harcanması ile çözülür ve tüm bu faktörler bir araya geldiği taktirde, çok az şey imkânsızdır.

Bir sorunun çözülebileceğine inanmak sorun çözme evresinin en başında çok önemlidir. Çünkü birçok sorun en başta imkânsız gibi görünür ve insanı yıldırabilir. Soruna güven ve inançla başlayanlar ancak sorunun imkânsızlığı düşüncesini atıp, başarılı olabilirler.

Genel Yargı ve Eleştirilerin Ötesine Geçebilme : Çoğu fikir insanlara ilk aşamada yeni ve yabancı olduğundan saçma, garip hatta itici görünebilir. Ancak anlaşıldıktan sonra belirgin bir şekilde iyi olduğu fark edilmektedir. Yeni fikirler kendi içlerinde de biraz ilginç olabilirler ama kullanışlı, güzel ve cazibeli hale yönlendirilebilirler. Nitekim yaratıcı bir insan için önemli olan yeni fikirleri ilk kez duyduğunda önyargıların önüne geçebilmesi, olumlu ve iyimser bir tutumla yaklaşması ve “bu hayatta işe yaramaz”, “ne saçma, aptalca fikir”, “bu imkansız” gibi ifadelerden uzak durmasıdır. Yargıların çok çabuk öne sürülmesi, gelişme aşamasındaki çok akıllıca bir fikrin harcanmasına neden olabilir. Unutmayın ki;

a – Fikirlere biraz daha alıştıkça normal ve güzel görünmeye başlarlar.

b – Çılgın bir fikir bile bazen mantıklı ve faydalı bir düşünceye basamak oluşturabilir.

Kötünün İçinde İyiyi Görebilme : Yaratıcı düşünen insanlar, kötü ya da yararsız çözümlerle karşılaştıkları zaman bunları bir kenara atmazlar. Bunun yerine “bunun içinde iyi olan nedir ?” diye sorarlar. Çünkü en kötü fikirlerin içinde bile işe yarar, faydalı bir şeyler olabilir ve bu küçük parçalar daha sonra büyük şeyler oluşturabilir.

İnsanlar kolayca kötü bir çözümün tamamen işe yaramaz olduğu yanılgısına düşmektedirler. Oysa ki, bundan çıkarılabilecek derslerle iyi bir çözümü geliştirmek için kullanabilecek bölümleri olabilir. Çoğunlukla kötü çözümlerin çok göze batan ve düzeltildiğinde çok işe yarayacak kısımları vardır.

Sorunlar Gelişmelere Yol Açar : Yapıcı hoşnutsuzluk tutumu yeni sorunları arar ve bunlar beraberinde gelişme ve ilerlemeleri getirir. Ama genelde sorunlar kendileri su yüzüne çıkarlar. Ancak beklenmeyen ve istenmeyen sorunlar sanıldığı kadar kötü olmayabilir çünkü durumu eskisinden daha iyi bir hale getirecek çözümlere imkân tanırlar.

Bir Sorun Aynı Zamanda Bir Çözüm Olabilir: Bir insanın sorun olarak değerlendirdiği bir durumun diğerine göre bir çözüm olabileceği bir gerçektir. Yukarıda yaratıcı insanların kötünün içinde iyiyi görebilecekleri belirtilmişti. Yaratıcı insanlar aynı zamanda sorunları irdeleyerek “bunun olumlu bir yönü var mı ?” diye sormaktadırlar.

Sorunlar İlginç ve Kabullenilebilirdirler : Birçok insan sorunlarla yüzleşmek istemez ve bunları görmezden gelir ve sonuçta zaman geçtikçe sorun daha içinden çıkılmaz bir durum alır.

Yaratıcı insanlar sorunları uğraşmaya değer ilginç zorluklar olarak görür. Sorunlar korkup kaçılacak canavarlar değil mağlup edilecek rakip ya da insanın üstünden atılacak ağırlıklardır. Sorun çözümü eğlenceli, eğitici, ödüllendirici kendine beğeni ve güveni geliştirici ve topluma yardımcıdır.

VIII – YARATICI DÜŞÜNMEDE ÇEŞİTLİ İYİ TUTUMLAR

Yaratıcı düşünme ile ilgili olarak yukarıda belirtilen tutumlara ilave olarak aşağıdaki tutumları da belirtmek yerinde olacaktır.

Azim : Çoğu insanın başarısızlığa uğramasının nedeni basit bir örnekle on dakika gerektiren bir problemi çözmek için dokuz dakika harcamalarıdır. Yaratıcılık ve sorun çözümü zor işlerdir ve hararetli çalışma, zaman ve enerji gerektirirler. Kolay ve çabuk elde edilen bir sır yoktur. Araştırma ve çalışmayla elde edilen bilgiyi yoğun düşünceyle uygulamaya koymak ve bunu deneme yanılma yoluyla sağlamlaştırmak gerekir. Herkes tarihte ünlü mucitlerin karşı karşıya geldikleri sorunlar ve bu sorunları nasıl aştıkları konusunda az çok birşeyler okumuştur. Demek ki azimle çalışmak başarıya giden en önemli faktörlerden biridir.

Esnek Bir Hayalgücü : Yaratıcı insanların çok geniş hayalgüçleri vardır ve bunu ilerleme, gelişme yolunda kullanırlar. Düşünme, beyin fırtınası veya fikirlerle oynama sürecinde her türlü düşünce ortaya çıkabilir ve beyin bunların içinde kullanılabilecek mantıklı bir şey bulmayı başarır.

Hataları Anlayışla Karşılama : Modern toplum yapısında hata yapmak veya başarısızlığa uğramak affedilmez bir durum haline gelmiştir. Ama aslında başarısızlık bir fırsattır ve hatalar da birşeyler yapılıyor olduğunu gösterir. Yaratıcı insanlar da bunun farkına varmıştır. Bütün bu değerlendirmeler ışığı altında yaratıcı insanların özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür : Yaratıcı insan;

• Meraklıdır.
• Çözmek üzere sorun arar.
• Zorluklardan hoşlanır.
• İyimserdir.
• Yargıların ötesine geçebilir.
• Geniş bir hayalgücü vardır.
• Sorunları yeni fırsatlar olarak görür.
• Sorunları ilginç bulur.
• Sorunları rahatça kabullenebilir.
• Varsayımları zorlar.
• Kolayca yılmaz, azimle çok çalışır.

Özetle, günümüzde “yapabileceğini düşünen insan yapar” anlayışı geçerlilik kazanmaktadır. Yeni ve faydalı fikirler üretmeye ve yeni çözümler bulmaya olumlu bir tutum içinde olmak yaratıcılık sürecinin büyük bir kısmını oluşturmaktadır.

Robert Harris

Çev.: Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Kamu Yönetimi Bölümü, İşletme Anabilim Dalı



Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)