“Farklılıkları doğru şekilde yönetebildiğinizde başarı geliyor”

Program dahilinde global olarak 2014 yılına kadar diversity (iş gücü çeşitliliği) yol haritası oluşturup bunu aşamalı olarak uygulamaya geçireceklerini söyleyen Karabacakoğlu ile Ericsson üst yönetim takımı, şu sıralar strateji ve global hedefleri oluşturma aşamasında... Karabacakoğlu, daha önce merkezden gelen projeleri yerel olarak uygulamaktan sorumlu iken, şimdi bu programları oluşturup global olarak destek verecek olması konusunda; “Bu anlamda geçmiş tecrübelerimi kullanabileceğimi ve yeni şeyler öğrenebileceğimi düşünüyorum. Kişisel öğrenimlerim de mutlaka olacak” diyor.

İsveççe öğrenmeye hazırlanan ve İsveç’de kaldığı süre içinde golf öğrenmeyi de aklına koyan Karabacakoğlu ile hem kariyerinin gelişimini hem de Global Diversity Programın ayrıntılarını konuştuk. Tabii bu arada 1997 yılından beri İK alanında çalışan Karabacakoğlu’na, çalıştığı alandaki gelişimi nasıl gördüğünü sormayı da unutmadık.

Öncelikle bize kendinizden; kariyerinizin dünden bugüne gelişiminden söz eder misiniz?

1997 yılından beri Ericsson'da çalışıyorum. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunuyum.

Ericsson Türkiye'de sırasıyla İnsan Kaynakları Uzmanı, Yetkinlik ve Performans Koordinatörü, Türkiye İnsan Kaynakları Yöneticiliği yaptıktan sonra, 2004 yılında Ericsson Pazar Birimi İsrail ve Türkiye'nin İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonuna atandım. Haziran 2007’den itibaren ise İsveç Genel Merkezde Global Diversity Program Director olarak görev yapıyorum.

1997 yılından beri İnsan Kaynakları alanında çalıştığınızı söylediniz. Geriye dönüp baktığınızda sektördeki gelişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

1997 yılına göre büyük gelişmeler var. Birçok küçük ve orta ölçekli Türk firmalarında İnsan Kaynakları bölümü yokken şimdi hemen hemen her şirketin İnsan Kaynakları bölümü var. Bu gelişmeler çok sevindirici tabii ki.

Benim gördüğüm en büyük gelişme potansiyeli ise İnsan Kaynakları’nın gerçek anlamda iş ortağı olarak görüldüğü ve bu şekilde hizmet verdiği bir noktaya gelmesi... Hala birçok şirkette İnsan Kaynakları kendi alanına giren işleri idari olarak yürüten birimler olarak çalışıyor ve algılanıyor.

Bu algıyı değiştirmek için İnsan Kaynakları profesyonellerinin de kendilerini değiştirmeleri gerekiyor. Sadece uzman olduğumuz alanları iyi bilmek değil çalıştığımız şirketin stratejisini ve yapılan işi anlamamız da çok önemli. Yetkinlik, cesaret ve kredibiliteniz yoksa, İnsan Kaynaklarını şirket içinde doğru bir yere konumlandırmak gerçekten zor.

Bir diğer gelişme alanı ise sektörün derinlik kazanması ve daha fazla profesyonelleşmesi diyebilirim.

Biraz da Ericsson Global Diversity Program hakkında bilgi almak isteriz. Program hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

Program dahilinde global olarak 2014 yılına kadar diversity (iş gücü çeşitliliği) yol haritası oluşturup bunun aşamalı olarak uygulamaya geçireceğiz. Şu anda Ericsson üst yönetim takımı ile birlikte strateji ve global hedefleri oluşturma aşamasındayız. Programın ilk aşamalarında altyapı oluşturmak, farkındalığı artırmak ve iletişim planı hazırlamak gibi aktiviteler var.

İkinci aşamada ise tüm İnsan Kaynakları süreçleri ile entegrasyonu sağlayacağız ve ikinci aşama performans kriterlerini oluşturacağız.

Bu uluslararası görevin kariyerinize ne tür katkılar sağlayacağını düşünüyorsunuz?

Benim için hem profesyonel hem de kişisel anlamda iyi bir tecrübe olacağını düşünüyorum. Ericsson 140’ı aşkın ülkede faaliyet gösteriyor ve global bir projeyi bu anlamda; hele diversity (iş gücü çeşitliliği) gibi bir konuda yönetmek gerçekten hem zor hem de çok keyifli… Şimdi masanın diğer tarafında olacağım.

Daha önce merkezden gelen projeleri yerel olarak uygulamaktan sorumlu iken, şimdi bu programları oluşturup global olarak uygulanmasına destek vereceğim. Bu anlamda geçmiş tecrübelerimi kullanabileceğimi ve yeni şeyler öğrenebileceğimi düşünüyorum. Kişisel öğrenimlerim de mutlaka olacak. Sanırım yurtdışında yaşayınca ülkeniz ile ilgili küçük şeyleri ve sahip olduklarınızı daha fazla takdir etmeye başlıyorsunuz.

Başarılı bir kadın yönetici olarak kariyer-özel yaşam dengenizi nasıl sağlıyorsunuz? Zaman planlamanızı nasıl yaparsınız? Kendinizi nelerle besliyorsunuz; hobileriniz var mı?

İşlerimi önceliklendirmeye çalışıyorum. Teknolojiden de oldukça faydalanıyorum. Cep telefonumdan e-postalarımı seyahat ederken bile okuyabildiğim için zaman kazanıyorum.
Dönemsel olarak uzun ve yoğun çalışmalarım oluyor. Çok gerekmediği sürece eve iş getirmiyorum. Kendime ait mutlaka zaman yaratıyorum.

Çok fazla seyahat ettiğim zamanlarda beslenmeme pek dikkat edebildiğimi söyleyemem ama doğru ve iyi beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda destek alıyorum. Haftada 3 kez spora giderek hem sağlığım için hem de konsantrasyonum için olumlu bir motivasyon yaratıyorum.

İç dekorasyon ve şarap kültüründen keyif alıyorum ve kendimi bu alanlarda geliştiriyorum.

Bir yönetici olarak ekip çalışmasına bakış açınızı, ast-üst ilişkilerinizi, yönetim tarzınızı bizlerle paylaşır mısınız?

İyi bir ekip çalışması için öncelikle iyi bir ekip olmak gerekiyor. Birbirini tamamlayan bilgiye, yetkinliğe, tecrübeye ve farklı bakış açılarına sahip olan kişilerden bir ekip kurduğunuzda ve bu farklılıkları doğru şekilde yönetebildiğinizde başarı geliyor. Ortak hedefler doğrultusunda birleşebiliyor, birbirinize saygı duyuyor, değer veriyor ve hep daha iyisini yapmaya ekip olarak çalışıyorsanız bence iyi bir ekibiniz var demektir.

Ericsson’u işveren olarak tercih etme sebeplerimden biri alt-üst kavramının aslında olmaması… Hiyerarşik bir yönetim anlayışı yok. O nedenle her kişi ulaşılabilir ve görüşlerinizi rahatlıkla paylaşabilirsiniz. Bu bağlamda çalıştığım yöneticinin ulaşılabilir olması, rahatlıkla düşüncelerimi paylaşabiliyor olmam, saygı görmem, bana değer verilmesi ve destek almam önemli. Birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarıma da aynı şekilde davranıyorum.

Tutarlılık, hakkaniyet ve azim benim için en önemli kişisel değerler... Yönetim tarzım genel olarak destekleyici ya da delege etmek yönünde. Eğer ekip arkadaşlarım herhangi bir projede çok fazla bilgi sahibi değil ise o zaman daha fazla yönlendirici oluyorum. Sorumluluk veririm ve karşılığında işin sahiplenilmesini ve somut sonuçları görmek isterim.

Ekibimdeki arkadaşlarımın gelişimi ve şirket içinde görünürlükleri benim için çok önemli. Kendi kendini yönetebilen bir ekibim var. Ben olmasam da işler aksamadan yürüyebiliyor. Performans, yetkinlik ve iş kalitesi konusunda yüksek standartlar koyarım. Yani bazen fazla talepkar olabiliyorum.

Bizlerle paylaşabileceğiniz yeni proje ve hedefleriniz var mı?

Yakında İsveççe öğrenmeye başlayacağım. Burada olduğum süre içinde golf öğrenmeyi planlıyorum. Güzel bir yaz tatili için de plan yapıyorum tabii.

“TÜRKİYE, TEKNOLOJİDE OLMASI GEREKEN YERİN GERİSİNDE…”

“Hem teknolojiyi kullanmak hem de teknoloji üretmek konusunda Türkiye’nin olması gereken yerin gerisinde kaldığını düşünüyorum.

Teknoloji kullanımına baktığımızda son yıllarda bilgisayar, cep telefonu ve internet kullanımı gittikçe yaygınlaşmasına rağmen, halen bilgisayar penetrasyonunun düşük ve geniş bant Internet erişiminin yeterli seviyede olmadığını görüyoruz.

Yine aynı şekilde teknolojileri tam verimli kullanamayan birçok kuruluş var. Bu anlamda Ericsson gibi teknoloji firmalar teknoloji kullanımını arttırarak ülke refah düzeyine önemli katkılar yapıyorlar ve bu anlamda önemli rolleri var.

Türkiye’nin teknoloji geliştirmek ve yenilik aktiviteleri açısından ise gerek gelişmiş ve gerekse bazı gelişmekte olan ülkelere kıyasla olması gereken noktanın gerisinde olduğunu görüyoruz. Örneğin patent başvuruları ve ARGE harcamalarına bakıldığında Türkiye hala birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin oldukça gerisinde.

Yeni nesil, teknolojilere hızlı şekilde adapte olabiliyor ve daha iyi bir altyapı ile büyüyor. Doğru kamusal ve ekonomik politikalara ek olarak teknoloji firmalarının katkılarıyla da yakın gelecekte Türkiye’nin daha iyi noktalara gelebilme potansiyeli olduğunu düşünüyorum”.


Bizde içerik bol, seni düzenli olarak bilgilendirmemizi ister misin? :)