e-öğrenme: İnsan Kaynakları Eğitiminde Stratejik Dönüşüm
Bilgisayar ve iletişim teknolojilerini kullanarak, insanların öz disiplinleri ile istedikleri anda, istedikleri yerden ve istedikleri miktarda öğrenmesi anlamını taşıyan Elektronik Ortamda Öğrenme, yani e-öğrenme (e-learning) yaklaşımı, bireysel ve kurumsal eğitimlerde hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde yüksek öğrenimden, şirketlerin kurumsal eğitim faaliyetlerine kadar geniş bir yelpazede gerçekleşen e-öğrenme uygulamaları, insanların öğrenme uğruna yaptıkları çalışmaların önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu sayede insanlara öğrenmede fırsat eşitliğinden, anlama zorluklarının ortadan kaldırılmasına; özürlülerin eğitiminden, ücra köşelerde yaşayanların eğitimine kadar birçok konuda fayda sağlanmaktadır.
Bizleri e-öğrenme kullanmaya iten nedenler sadece teknolojik gelişmeler değildir. Bugün işletmeler, çevrelerinde sürekli olarak değişim gösteren bilgiye sıklıkla ihtiyaç duymaktadırlar. Sadece bu kadar da değil, sürekli olarak değişen bu bilgiyi, çok sayıda insana, çok hızlı bir şekilde, en düşük maliyetle iletmek durumunda kalmaktadırlar. Hızla değişen çevre şartları, insanları sürekli ve daha hızlı öğrenmeye zorlamıştır. “Uyum sağla ya da yok ol” yaklaşımı, insanların öğrenme sistematiğini değiştirmeye başlamıştır. Son yıllarda özellikle bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi öğrenmede son aşamayı ortaya koymuştur. İstediğin zaman, istediğin yerden ve istediğin kadar öğren…. Dolayısıyla, bugün işletmeler açısından temel amaç, daha hızlı hareket eden ve dünya üzerinde herhangi bir yerde çalışan işgücünü bilgiyle sürekli olarak besleyebilecek bir altyapıyı minimum maliyetle kurabilmektir.
Ülkemizdeki işletmelerin e-öğrenme ile tanışmaları oldukça yenidir. Bazı uluslararası şirketler, merkez ofislerinin desteği sayesinde e-öğrenme ile biraz daha önce tanışmış olsalar da, çoğu işletmenin bu sistem ile olan tanışıklığı 1990’ların sonlarına rastlamaktadır. Ancak bugün işletmelerimiz eğitim stratejilerini oluştururken, yavaş yavaş e-öğrenme yöntemini de değerlendirmektedirler. Bu gecikmenin nedeni olarak, gerek internet teknolojisinin ülkemizde kullanımının o kadar eski olmaması, teknolojik alt yapının yeterli olmaması ve gerekse öğrenme kültürümüz gibi nedenler gösterilebilir. Ancak şurası bir gerçek ki, hangi nedenle olursa olsun, e-öğrenme sistemini bir kere duyan yöneticiler bu yöntemin fizibilitesini yaparak, avantaj ve dezavantajlarını değerlendirmek istemektedirler.
Ünlü yönetim bilimci Peter Drucker’ın da belirttiği gibi, endüstri toplumlarında çalışanların kullandıkları bilgiler yaklaşık 3 yıl içerisinde, hızla gelişen bilgi çağının gerisinde kalmaktadır. Bunu önleyebilmenin tek yolu ise, çalışanların bilgilerini hızlı ve etkili bir yöntemle güncelleyebilmesidir. Bu nedenle e-öğrenme Avrupa’da hayatboyu eğitimde önemli bir araç haline gelmiştir. Zaman ve mekan kavramlarını ortadan kaldırdığı gibi, hızlı ve etkin bir şekilde uygulanabilen e-öğrenme ile bilgi transferi yalnızca okullarda değil, evlerde veya kamuya açık alanlarda da gerçekleştirilebilmektedir.
Bu kitabın amacı, dünyada özellikle 1990’ların ikinci yarısında yaygınlaşan ve 2000’li yıllarla birlikte doruk noktasına ulaşan “e-öğrenme” kavramını, konuyla ilgilenen iş dünyasının ve araştırmacıların dikkatine sunmak ve aynı zamanda ülkemiz literatüründe nispeten yeni olan bu konu ile okuyucuları buluşturmaktır. Burada yola çıkış noktamız, e-öğrenmeyi sadece uygulanması veya kullanılması gerekli bir yöntem olarak kabul ettirmek değil, öncelikle onu kullanıcılara veya karar organlarına tanıtarak, onlara değerlendirme şansı sunmak ve seçim aşamasında doğru karar alabilmelerine yardımcı olacak bir yol haritası oluşturmaktır. Bunu yaparken öncelikle günümüz işletmelerinin rekabet avantajlarını sağlamak için ihtiyaç duydukları bilgiyi öğrenme süreçlerinden yola çıkarak, kurumsal öğrenme ve eğitimin stratejik avantajları değerlendirildi. Daha sonra e-öğrenme yönteminin detayları incelendi. Çalışma boyunca öğrenmenin temel yaklaşımlarından biri olan “hatalardan öğrenme”nin önemini vurgulayarak, sadece başarı hikayelerine değil, başarısızlık hikayelerine de yer verdik. Bu kapsamda kitap, öncelikle teorik yaklaşımlarla birlikte temelleri kurarak, pratik için bir zemin hazırlamaktadır.
Kitabı hazırlarken, değişik disiplinlerden farklı bakış açılarına sahip akademisyen ve uygulamadan gelen kişilerin, kurumsal anlamda e-öğrenmeyi nasıl değerlendirdikleri üzerinde yoğunlaştık. Farklı sektörel uygulamalarla örnekleri genişletmeye çalıştık. Uygulamacıların görüşlerini değerlendirdikten sonra, kendi kültürümüze uygun sentezleri yaratmaya çalıştık.
Kitap temel olarak dört ana bölümden oluşmaktadır. İşletmelerde Eğitim ve Geliştirme başlıklı birinci bölüm, şirketler açısından bilginin ve kurumsal öğrenmenin önemini, eğitim ve geliştirme faaliyetleri kapsamında, İnsan Kaynakları Yönetimi perspektifinden ele almaktadır. Bu bölümdeki konular, kuruluşlar açısından eğitim ve öğrenmeden, bilgi teknolojilerinin kuruluşlarda etkin olarak kullanımına kadar geniş bir yaklaşımla ele alınmaktadır. İnsan Kaynakları Eğitiminde Bilgi Teknolojilerinin Rolü: E-Öğrenmenin Temelleri başlıklı ikinci bölümde, insan kaynakları eğitiminde internet ve bilişim teknolojilerinin rolü ve önemi ele alınmaktadır. Bu bölümde öncelikle uzaktan eğitimin tarihsel gelişimi ele alınırken, daha sonra kurumsal eğitimlerde e-öğrenme uygulamasına değinilmiştir. E-Öğrenme Projelerinde Yatırım Süreci ve Maliyet Analizi başlıklı üçüncü bölüm, başarılı bir e-öğrenme projesinin kritik noktalarını ortaya koymaktadır. Bu kapsamda hem teknik faktörler, hem de kültür ve motivasyon gibi faktörler değerlendirilmiştir. Yine aynı bölümde, e-öğrenmede ölçme ve değerlendirmeden yola çıkarak, e-öğrenme yatırımlarında maliyet ve yatırımların kârlılığı konuları incelenmiştir. Dördüncü bölüm, Uygulama Örneklerinden oluşmaktadır. Bu bölümde, birçok farklı sektördeki e-öğrenme uygulamaları eleştiren bir bakış açısı ile değerlendirilmiş, başarı ve başarısızlık hikayelerine yer verilmiştir. E-öğrenmenin sıkça kullanıldığı bankacılık, sigortacılık, pazarlama ve sağlık sektörlerinde yaşanan gelişmelerden örnekler verilerek, uygulama sonuçları değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde ise, Türkiye açısından genel bir değerlendirme yapılarak, e-öğrenmenin Türkiye’deki geleceği tartışılmıştır.
Kitabın tamamında e-öğrenme yalnızca, tek başına uygulanacak bir sistem olarak değil, şirketlerin kurumsal eğitim stratejilerini destekleyecek ve onunla birlikte karma olarak kullanıldığında etkin sonuçlar verecek bir sistem olarak değerlendirilmektedir. Bütün bu çalışmaları yaparken amacımız, e-öğrenme ile tanışmak ve e-öğrenme tecrübesini yaşamak isteyen işletme yöneticilerine, e-öğrenme ile ilgili olarak gerekli temel bilgileri vererek; strateji geliştirme, kalite ve operasyonel etkinlik gibi konularda yardımcı olabilmektir.
E-öğrenmeyi uygulamak ve e-öğrenme konusunda çalışmak isteyen herkesin zevkle okuması dileğimle…
Yrd. Doç. Dr. Selim YAZICI
İstanbul Üniversitesi